Cilt 6: Bölüm 3-3

avatar
4456 9

Terror Infinite - Cilt 6: Bölüm 3-3


 

 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

"Yinkong, hançerin!"

 

Lan'ın kediyi zamanında çıkarmak için çok yavaş olduğunu görünce, Zheng silahını fırlatıp kum fırtınasına doğru atlarken Yinkong'a sinyal verdi. Qi'sini yumruğunun etrafında yarı saydam bir kuvvet alanı oluşturup Na yüzüğü ile kanalize etti ve sonra sol eliyle kum fırtınasına vurdu.

 

Bir patlamayla, kum fırtınası bir duvara çarpmış gibi geriye doğru savruldu. Zheng'de geriye doğru savruldu ve Jie ile Zero'ya çarptı. Kum fırtınası otobüsün arkasında geri insan biçimine dönüştü. Imhotep bir dizini yere koyarak diz çöktü. Omzu yanıyordu ve aşınıyordu. Na yüzüğü gerçekten ruhani varlıklara karşı çok etkiliydi, büyülü mermilerin yapamadığı şekilde Imhotep'e zarar verebiliyordu.

 

Yinkong hemenc hançeri çıkardı, hançer alev ile çevriliydi. Zheng tarafından çağrılan mumyalar sanki hançerden korkmuş gibi geri çekildi. Imhotep bile hançeri gördüğü gibi kaşlarını çattı.

 

O'Connell gaza basar basmaz "Sıkı tutunun!" diye bağırdı.  Otobüs bir sürü fıçı ve bazı zombileri devirerek tam hızda ilerledi. Ve yavaş yavaş vücudunu iyileştiren Imhotep'i arkalarında bıraktı.

 

Imhotep ağzını açtı ve bağırdı. Ağzından uçsuz bucaksız sinek çıkıyordu sonra kara bir bulut şeklini aldılar ve otobüse doğru uçtular.  Evelyn ve Zhuiyu aniden korkuyla çığlık attı. Lan çığlık atmadı fakat beti benzi attı. Bu duruma kayıtsız kalan tek kız Yinkong'du.

 

Sinekler onlara yaklaşırken, Heng gömleğini çıkardı ve sineklerin üzerinde doğru salladı. Zheng ve diğerleri çabucak aynı şeyi yaptılar, hatta siyah elbiseli adam bile yardım etmek için elbisesini çıkardı.

 

Her ne kadar bu sinekler çok fazla hasar veremeyecek olsalarda, onlar iğrenç görünüyorlardı ve görüşlerini engelliyorlardı. O'Connell otobüsü yavaşlatmak zorunda kalmıştı, yine de hala direklere ve sokak lambalarına doğru  sürüyordu.

 

Aniden eski Mısır'dan bir dua duydular. Evelyn aniden dedi. "O mumyaları çağırıyor, Mısırca anlamı..." O cümlesini daha bitiremeden, bir  mumya bang sesiyle otobüsün önüne düştü ve kılıcını çekip O'Connell'a saldırdı.

 

O'Connell hızla direksiyonu döndürdü ve mumyayı dışarı attı. Otobüsteki herkes aynı anda dengesini kaybetti. Ancak sinekler hala otobüse yapışıyordu.

 

"S*ktir, Eğer yaşarsam, böcek spreyler ve böcek kovucu tütsüler stoklayacağım."

 

Jie yerden kalktı ve küfretti..

 

"Böcek spreyleri... Kovucu tütsüler? Evet, kovucu tütsüler!" Lan çantasında iki tane gaz bombası çıkarırken heyecanla bağırdı. Fünyeleri tereddüt etmeden çekti. El bombalarından yoğun bir duman çıktı, ancak otobüs hala sürüldüğü için duman arkaya doğru uçtu. Sinekler kümeler halinde düşüyorlardı ve çok geçmeden, O'Connell biraz görüş kazandı.

 

Kutlama şansları yoktu. Limanı görebiliyorlardı fakat yol sayısız zombi, çatı ve duvarların üzerindeki en az bin kadar mumya ile doluydu. Belki de bu Imhotep'in gücünün çoğunu toplamasından veya Kahire'deki tüm mumyaları bir araya toplamasından kaynaklanıyordu. Her neyse, önlerinde duran mumyalar küçük bir ordu oluşturabilirlerdi.

 

Herkes Zheng'e baktı fakat onun yüzünde sadece zoraki bir gülümseme vardı. "Daha fazla hortum çağıramam. Sadece kan enerjimin çeyreğini yeniden kazanabildim. Çağırsam bile, sınırlı bir güce sahip olacak, en azından çok sayıda mumyayı uçurarak göndermek için yeterli değil..."

 

"Öyleyse ne yapmalıyız?" Dedi herkes.

 

Zheng derin bir nefes aldı ve geriye kalan büyülü mermileri yüzüğünden çıkardı. "O'Connell, İlerle! Hiçbir şey in endişelenme. Biz burada kalırsak zaten öleceğiz bu yüzden sadece ilerle ve hayatımız üzerine bahse girelim... Lanet olsun, limana doğru git, bu bizim tek umudumuz!"

 

O'Connell da derin bir nefes aldı ve zombi denizine doğru sürdü.

 

Zombilere yaklaştıkça herkes sessizliğe büründü. Zheng silahını aldı ve sokağa doğru ateşledi ve sonra diğer herkes de ateş açtı.

 

Mumyalar da otobüse atlamaya başladı. Zheng,Jie ve Zero'nun ateş gücüne rağmen, çok fazla sayıda mumya vardı. İçlerinden biri otobüsün üzerine atladığı zaman, diğerleri de onu izledi. Ardından otobüse yukarıdan bir kılıç sokuldu.

 

Zheng dişlerini sıktı. Silahını ağzıyla tuttu, pencereyi açtı ve sonra pencereden destek alarak otobüsün üzerine doğru artistik bir şekilde atladı. Gözleri odağını kaybetmişti, bu kilitsiz moda geçtiğine işaretti.

 

Otobüsün üzerinde bir düzineden fazla mumya vardı. Yakınındaki iki mumya ona saldırmadan önce bir an için Zheng'in görünüşü onları şaşırtmıştı. Fakat onun tepki hızı inanılmazdı. Silahı ağzından aldı ve  hala havada iken ateş etti ve bu iki mumyayı ve yanındaki birkaç tanesini yok etti.

 

Zheng'in gücü kilitsiz modun ilk evresinde olmasına rağmen birkaç kat arttı. İkinci evreye ulaştığı andan beri, ilk evreye geçmesi kolaydı. Sadece tehlikede olduğuna inanması yetiyordu. Üstelik ilk evreden çıktığı zamanki yan etki çok azalmıştı. Başka bir deyişle, artık ilk evreye herhangi bir endişeye kapılmadan girebilirdi.

 

Zheng otobüsün üstündeki mumyaları kolayca ortadan kaldırmıştı fakat daha fazla mumya her dakika otobüse doğru atlıyordu. Tüm dikkatini sadece bu mumyalara yoğunlaştırabilirdi.

 

Tatatata.  Hafif makineli tüfeğinden çıkan mermi kovanları otobüsün üstenden yağmur gibi düşüyordu. Bir dakika geçmeden, şarjörü boşalmıştı. Ve sonra sol eli ve Na yüzüğü ile saldırmaya başladı.

 

"O'Connell! Acele et! Umut orada!"

 

Zheng mumyalar arasında hareket ederken bağırdı. Her atışıyla bir ya da iki mumyayı indiriyordu. Tam bir vuruş ile bir mumyayı öldürebiliyordu ve Na yüzüğünün etkisi çok fazla olduğundan mumyalara bununla bir çizik bile atsa onları indirmeye yetiyordu. Fakat, bu evrede bu durum Qi'sini çok hızlı tüketiyordu. Bir atış çok az Qi'sini alsa da, yüzü aşkın mumyayı öldürdükten sonra Qi'si neredeyse boşalmıştı.

 

Kum fırtınası otobüsün arkasından tekrar geliyordu. Bu sefer daha önce olduğundan daha güçlü görünüyordu. Ortasında bir yüz belirdi.  Kocaman yüz ağzını açtı ve otobüsü yutmaya çalıştı fakat zayıf bir miyavlama sesini duyduğunda, yüzü korkunç bir şey görmüş gibi yan taraftaki bir binanın tepesine uçtu. Ve sonra Imhotep insan biçimine dönüştü.

 

Zheng rahat bir nefes aldı. Bir anlığına gardını düşürdüğünde, bir mumya kavisli bir kılıçla omzunu yaralamıştı. Acıyı hissettiği anda hızlıca kaçınıp bundan kurtuldu, bu yüzden kılıç etinden bir parça koparsa da kemiklere isabet etmedi. Zheng artık başka şeyleri düşünmeye cesaret edemezdi. Onu yaralayan mumyayı toza dönüştürdü ve dikkatini kendi dövüş alanına verdi.

 

Otobüs limana gittikçe yaklaşıyordu. Sadece bir dönüş daha ve sonra dimdirek ilerlediklerinde limana varacaklardı.

 

"Tam zamanında geldik."

 

Hindistan takımı bir binanın üstünde durdu ve altlarındaki otobüse baktılar. Shiva daha sonra ilerlemeyi bırakan Imhotep'e baktı. Soğuk bir şekilde güldü ve dedi."Kedi? Lamu, kediyi öldür! Shanaia, Lamu'nun zihnine bağlan ve ona kedinin yerini göster!"

 

Shainaia onaylarcasına başını salladı. Genç adam da gözlerini kapattı ve bir iğne avucunda süzüldü. Ve sonra iğne kayboldu ve birkaç saniye sonra tekrar göründüğünde, kan ile kaplıydı.

 

Shainaia kaşlarını çattı ve dedi. "Psişik maskesi kedi öldüğünde tekrar ortaya çıktı. Arabadaki insanları artık göremiyorum."

 

Shiva, Imhotep'in bir kum fırtınasına dönüştüğünü ve gülümsediğini gördü. "Önemli değil, Lamu onların üyelerini öldürme niyeti gösterseydi eğer, psişik maske anında ortaya çıkardı ve kediyi öldüremezdik... Kediyi öldürmek ve Imhotep'in Çin takımını bizim yerimize öldürmesine izin vermek daha iyi."

 

Aniden yanlarından bir uluma duydular. Bütün bu zaman boyunca orada sessizce duran Arot ulumaya başladı. Saçları ve vücudu büyümeye başladı. Shiva aniden "Shaniaia! Onun zihnini kontrol et. Eğer savaşa şimdi katılırsak, Imhotep bizi düşmanı gibi görebilir. Buradaki çok sayıda mumyayla... zor bir savaşa gireriz." dedi.

 

Shainaia kaşlarını çattı ve yüzü soğuk beyaza dönüştü. Arot tamamen kurtadam olup kaçtığı anda kan tükürdü. "Lider, yapamıyorum. Delirdi yine... Onu kontrol edemiyorum."

 

Shiva iç çekti. Beklediği gibi mumyalar her taraftan onlara doğru geliyordu. Artık çok geçti.

 

Zheng dikkatini mumyalara verdiği anda  aniden kendisine doğru gelen bir öldürme duygusu hissetti. Daha o dönüşünü tamamlamaya zaman bulmadan büyük bir figür üzerine atladı. Figür onu otobüsün üzerinden zombi denizine attı. İkisi de yuvarlanıp durdukları zaman, çoktan otobüsten 10 metre uzaklaşmışlardı.

 

Zheng bu figürün sarışın doktor Arot ya da daha çok kurtadam Arot olduğunu yeni farkedebildi. Uluyordu ve yakınındaki zombileri neşteriyle dilimliyordu. Parmakları ve elleri insanın çıplak gözle göremeyeceği kadar hızlı hareket ediyordu. Zombiler sadece birkaç santimetre büyüklüğünde parçalara bölündü.

 

Ve sonra kurt adam Zheng'e doğru atladı ve büyük bir hızlan neşterleriyle onu yaraladı.

 

Zheng'in tehlike önsezisi anında limitine ulaştı. Ölüm niyetini bıçak gibi hissetti. Saniyeler sonra aynı zombiler gibi et parçaları haline geleceğine dair hiç şüphesi yoktu. Zheng neşterler ona ulaşmadan hemen ikinci evreye geçti. Sol elini kurtadamın bileğini engellemek için kaldırırken sağ eliyle de kurt adamın karnını yumrukladı. Saldırdığı zaman kasları aniden genişledi.

 

Boom.

 

Sanki bir lastiğe vurmuştu. Sol eli, saldırıyı engelledikten sonra metalle vurulmuş gibi sonra hissizleşti.

 

Saldırısını engelledikten sonra, kurtadam atladı ve bacaklarıyla Zheng'in başına ulaştı. Zheng bıçağını aldı ve kurtadamın kafasını yaraladı. İkisi de geriye çekildi.

 

Her iki taraf da kilitsiz moddaydı ve hayatlarını ortaya koyuyorlardı. Dikkatlerini birbirlerini öldürmekten başka bir şeye harcayamıyorlardı.

 

O sırada Imhotep otobüse sızarak  son Amerikalıyı yakaladı ve otobüsten ayrıldı. Bunu gören, Yinkong da kilitsiz moda girdi ve onu dışarıda takip etti.

 

Otobüsün penceresine tekme attı ve güç kullanarak Imhotep'e atladı. Ve sonra Amerikalı'yı kurutmadan önce Imhotep'in kalbine hançerini sapladı. Göğsünden bir alev çıktı. Imhotep çığlık atarken Amerikalıyı düşürdü. Yinkong hemen Amerikalı'yı geri otobüse attı ve sonra Zheng ve kurtadama doğru koştu.

 

Kurtadamın neşterleri Zheng'i göğsünde ve karnında birkaç yere isabet etmişti. Kanı su gibi akıyordu. Kurtadamın da kolu kopmuştu.

 

Yinkong aniden göründü.  Kurtadam Zheng'e odaklanmıştı, arkasından gelen saldırıyı hissetiğinde Yinkong'un hançeri çoktan göğsüne saplanmıştı. Arot sonrasında Yinkong'a yumruk atıp onu ileri savurdu ve Zheng ona saldırmadan kaçtı. Zheng'in Yinkong'un peşinden gidip ve onu zombi denizinden kurtarmaktan başka şansı yoktu.

 

Zheng, bıçağıyla mumyaları keserken Yinkong'u taşıdı. Otobüs onlardan uzaklaşmaya devam ediyordu. Zheng olabildiği kadar hızlı bir şekilde otobüsü takip etmeye başladı. Aynı zamanda otobüs son dönüşü yapmıştı. Limana giden sadece son düz bir yol vardı.

 

Tüm sürüş sırasında duygularında iniş çıkışlar oldu. Nehrin yüz metre ilerisinde birkaç gemi bulunmaktaydı. Ama şuan, limana demir atmış hiç bir gemi yoktu. Hatta en yakın gemi bile limana 10 metre uzaklıktaydı. Zheng orada şoka girdi. Arkalarından yaklaşan zombi denizi ve mumyalar onun ve otobüsteki herkesin umutsuzluğa kapılmasına neden oldu. Gidecekleri başka bir yer yoktu.

 

"O'Connell! Bana inan, İlerle! Hiçbir şey düşünme ve yol boyunca sadece gaza bas!"

 

Zheng dişlerini sıktıktan sonra bağırdı. Otobüse doğru hızla koştu.

 

O'Connell bağırmaya başladı ve otobüsü nehre doğru sürdü. Herkes, yelken açan gemiye bakarken kaybolmuş hissetti.

 

Zheng koştuğu sırada Ölüler Kitabı'nı çıkardı. Tengyi'nin ona öğrettiği bir büyüyü okudu, kayaları ve toprağı kontrol edebilen bir büyü. Cesetleri gömmek ya da araziyi değiştirmek için kullanılabilirdi!

 

Otobüsün önündeki yol yavaş yavaş yükseldi. Herkes anormalliğin farkındaydı fakat hiçbiri bir şey söylemedi. Hepsi nehirde duran gemiye baktı. O'Connell'in sesi bağırmaktan kısılmıştı. Gaz pedalındaki ayağını ve direksiyondaki ellerini sıkıca tuttu. Ardından otobüs yükselmiş yol üzerinde ilerledi.

 

Ölüler Kitabı büyüyle birlikte Zheng'in tüm dayanıklılığını almıştı. Tökezledi ve tam düşmek üzereyken, Yinkong üzerinden atlayıp onu omzunda taşıdı. Küçük kız bu anda inanılmaz güç sarf etti. Bir koluyla Zheng'i taşıdı ve diğer eliyle kancalı halatı çıkardı ve otobüse doğru fırlattı. Kanca pencereyi yakaladı ve otobüs yerden nehirdeki gemiye doğru uçarken ikisini birden umuda doğru çekti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44256 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr