Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

Bu sahne filmde de gerçekleşmişti. Imhotep gücünün çoğunu geri kazandığı zaman, ölüleri yürüyen cesetlere dönüştürmüştü. Hatta bazı yaşayann insanlar da onun gücü tarafından kontrol edilmişti. Film bu noktaya geldiğinde, asıl karakterler çıkmaza girerken, müze müdürü yürüyen cesetler tarafından öldürülecekti.

Heng ve Liang da odaya geldi. Heng dedi. "Bu tek şey değil. Bu film... Öhö, Ben de görmüştüm. Sadece ölüleri kaldırmıyor muydu? Büyülü mermiler onları alt edebilmeli fakat bazı cesetlerin etleri soyuluyor ve sonra kum ve toprak onlar için silah ve zırha dönüşüyordu. Onlar şey gibi..."

O'Connell Heng'in cümlesini devam ettirdi."Evet, Bu iskeletler senin çağırdığın mumya muhafızlara benziyor. Her on cesetten 3 yada 4 tanesi bu hale geliyor. Geri gelirken, neredeyse yakalanıyorduk. Bir şey arıyor gibi görünüyorlardı. Umarım saklandığımız yeri bulamazlar..."

Zheng iç geçirdi."Senaryo değişti. Çok kötü bir durumdayız."

Honglu düşündükten sonra dedi. "Merak ediyorum. Hindistan takımının görevi ne? Anck-su-Namun'u canlandırmak. Ve bizim görevimiz ne? Imhotep'i yok etmek.. Bu mantıklı görünmüyor. Biz bu kadar dezavantajlı durumdayken, onlar neredeyse Imhotep'in müttefikleri yerine koyuluyorlar. Bu makul değil ... Belki bir şeyi unutuyoruz. "

Birdenbire pencereden bir kuşun sesini duydular. Beyaz küçük bir kartal pencerede duruyordu. Siyah elbiseli adam elini kuşun bileğine doğru götürdü.

Adam kuşun pençesinden bir kağıt çıkardı. Kağıdı okuduktan sonra,  cebinden bir kağıt parçası çıkardı ve kuşun pençesine bağladı. Sonra kuş pencereden uçup gitti.

"Güçlü yabancılar. Kabilem ve ben, Firavun'un korumalarının torunlarıyız. Imhotep'in dirilişini önlemek için birkaç bin yıldır Hamunaptra'yı koruyorduk. Onu yenmek için her şeyi feda etmeye hazırız. Müsterih olun, adamlarımızı Hamunaptra yolunda bir araya getirdik.İmhotep'in ölüler ordusu olsun, yada Anck-su-Namun'u canlandırmaya çalışan yabancılar olsun, bizim kabilemiz...  onları durdurmak ve yok etmek için kılıçlarımızın ve şerefimizin üzerine yemin ederiz!" Siyah elbiseli adam bağırarak yemin etti.

"İkinci film!" Zheng ve diğerleri aynı anda dedi.

İkinci filmde Medjai, bütün savaşçılarını, 10 binin üzerinde süvarisini, çölde ölüler ordusuyla savaşması için göndermişti. Performansları şaşırtıcıydı ve ordunun ilk dalgasını tamamen yenmişlerdi. Sayısız yürüyen ceset ve mumya muhafızlara karşı savaşsalar bile, hala dövüşebiliyorlardı.

"Evet! Onlar Imhotep ve mumya muhafızlarına sahipler. Biz de müttefiklerimizin yardımına sahibiz... Kaybetmeyeceğiz! Kazanacağız! "

Bu yeni güç, teker teker güçlü olmasa da  sayılarının çok fazla olması filmin sonuna etki etmişti. Honglu daha sonra yeni müttefikler eklenince yaptığı planda düzeltmeler yaptı.

Zero'ya  süvarilerden fazla uzakta olmayan bir lokasyon belirlendi. Süvariler Hamunaptra yolunda Hindistan takımı ile karşılaştıklarında, Zero kaostan yararlanıp  saldıracaktı. Bu tür bir kaosta Zero'yu bulma ihtimalleri zayıf olacaktı. Aynı zamanda, takımın kalanı mezara girip Amun-Ra'nın kitabını almak için yeterli zamanı elde edebilecekti. Imhotep'in ölümsüzlüğünü bir kez aldıklarında, elverişli bir pozisyonda olacaklardı.

Plan hazır olduktan sonra, herkes yemek yiyip biraz kestirmeye karar verdi. Sonra limana gidip bir gemi ele geçireceklerdi. Hamunaptra'ya kesinlikle Hindistan takımından önce varabilirlerdi. Tabi ki daha garanti olması için süvarilerin onların yolunu kesmesi gerekiyordu. Ve süvariler eğer onların birkaçını öldürebilirlerse, bu çok daha iyi olurdu.

Yemek sırasında, Yinkong bir ilk yardım çantası ve bir şişe alkol aldı ve kapıdan çıktı. Zheng bunu gördü ve iç geçirdi sonrada onu sessizce takip etti. Yinkong saat kulesinin merdivenlerini birkaç adım tırmandıktan sonra ilk yardım çantasını açtı ve içinden bir neşter çıkardı.

"Hey oradaki... seyredeceğine gel ve yardım et." Yinkong sakince dedi.

Zheng kafasını kaşıdı ve Yinkong'un gömleğini kesip boynunun altındaki beyaz tenini ve omzundaki korkunç yarayı gördüğünde biraz utanmış bir şekilde yürüdü.

"Kurtadam'ın dişleri bir çeşit virüs içeriyor. Omzumdaki yaralı olan alanda tüm duyular kayboldu. Efsaneye göre, kurt adam tarafından ısırılan insanlar virüsten etkilenerek kurtadama dönüşürler. Çok güçlü bir virüs olmamasına rağmen vücüdumun yarısını neredeyse felç etti... Bu yarayı görüyor musun? Virüsten etkilenen et karardı. Onları kesmeme yardım et..." Yinkong bunu söylerken hala sakindi. Bir çubuğu yaktı ve neşteri onun üzerinde ısıttı. Zheng yürümeye başladığında, Yinkong tek kelime etmeden neşteri ona doğru uzattı.

Zheng sakinleşti ve korkunç yaraya baktı. Derinin ve etin büyük bir kısmı morumsu bir siyaha dönmüştü, korkunç görünüyordu. Neşteri tuttuğu eli titremeye başladı. Yinkong hafif bir sesle dedi. "… Ameliyat yaparken bana yardım eden son kişi... benim yoldaşımdı. Eğitim ve görevler boyunca aynı takımdaydık. Fakat benim ellerimde öldü.... Bazı suikastçılar,  bir çok insan öldürmekten ve acımasız eğitimlerin sonunda delirebilir, tıpkı kurtadam Arot gibi. Bazı suikatçılar sorunlarını halledemediğinde ve kişilikleri değiştiğinde…. o zaman ortadan kayboluyorlar. Arot'ta muhtemelen aynıydı."

Zheng derin bir nefes alıp verdi, gözlerini odakladı. Siyah eti hızla ve dikkatle yavaş yavaş kesmeye başladı. Neşter Yinkong'un omzunda dans etti...