Cilt 5: Bölüm 9-3

avatar
3299 7

Terror Infinite - Cilt 5: Bölüm 9-3


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

“Neyi bekliyorsun! Acele et ve aşağıya in.” Zheng müzenin içerisine koştu ve bağırdı. Aynı zamanda, ikinci kattaki bir duvar sarsıldı, ortaya çıkan çatlaklar genişlemeye başladı. Evelyn bunu görür görmez çığlık attı. Neyseki hemen merdivenlerden aşağıya inmeyi akıl edebilecek kadar akıllıydı.

 

O'Connell ve diğer karakterler silahlarını çekti ancak bir şey yapma şansı bulamadan önce, ikinci kattaki duvar patladı. Delikten üç metre boyunda dev bir adam geldi. O eleman Zheng’i görür görmez hemen bağırdı. ”Güçsüz cılız maymun sen anca nasıl kaçılacağını bilirsin! Gel ve benimle bir kez daha savaş!” Konuşmasını daha bitirmeden ikinci kattan aşağıya atladı.

 

Kaslı Adam göründüğünde Zheng biraz şaşırdı. Kolu tamamen iyileşmişti. Cildinin renginin biraz beyazlamış olmasının dışında kolu eskisi kadar kaslıydı. Adam Evelyn ve diğerlerinin arasına atladı. Atladığı yer betondan yapılmış olsa da, yerde iki ayak izi bıraktı. Sadece bu atlamayı baz alsak bile, onun ağırlığını ve gücünü tahmin etmek zor değildi.

 

Kaslı Adam Evelyn’e bakmadı bile. Bir kitap rafını kavradı ve Zheng’in bulunduğu yere doğru fırlattı. Önceki fırlatmaları gibi, her ne kadar gücü muazzam olsa da, hedeflemesi berbattı. Kitap rafı kimseye isabet etmemiş ve arkalarında bulunan kitap vitrinine çarpmıştı.

 

Müze müdürü inildedi ve tam bağırmak üzereyken O’Connell, 2 Amerikalı ve siyah elbiseli adam, Kaslı Adama doğru ateş etmeye başladılar. Gelgelelim kurşunlar onu öldürmeyi bırak, cildine nüfus dahi etmiyordu.

 

“Kahretsin! Zheng bu canavarda nereden çıktı! Mumya’nın elemanlarından biri yoksa?” O’Connell ateş ederken bağırdı.

 

Zheng de bağırarak yanıtladı.”... Bir bakıma evet. Mumyanın tarafında olduğunu söyleyebiliriz. Her neyse siz çocuklar acele edin ve gidin. Bu sizin katılabileceğiniz bir savaş değil. Tengyi! Onları müzenin dışına çıkart.”

 

Evelyn bağırdı.”O’Connell, eğer beni geride bırakmaya cüret edersen, mumya olsam bile seni affetmeyeceğim!”

 

O’Connell acı acı gülerken omuzlarını silkti. Başka bir silah çıkardı ve bağırdı.”Kahretsin, neden senin gibi bir kadın ile karşılaştım ki! Acele et ve bu tarafa doğru gel.”

 

Kaslı Adam’ın Evelyn’e doğru döndüğünü gören Zheng’in bıçağını çıkartıp adama doğru zıplamaktan başka şansı yoktu. Evelyn’e ulaşmadan önce Zheng, onun bacaklarına kesik attı.

 

Kaslı Adam hemen zıplayıp uzaklaşarak karşılık verdi. Bıçak ona ulaştığında, çoktan yerden birkaç metre yükseklikteydi. Aynı zamanda o havadayken aşağıya doğru yumruk attı. Yumruktan gelen muazzam basınç, Zheng’i bıçağıyla bloklamaya zorladı. Yüksek bir patlamayla onların etrafındaki alan çöktü. İkisi de aşağıdaki odanın içine düştüler.

 

Herkes şok oldu. O’Connell,”Burada bir bodrum mu var?” diye sordu.

 

Müze müdürü başıyla onayladı.”Evet, belgeleri, kırık tabletleri, kırık mumyaları saklamak için kullandığımız aşağıda bir oda var... Onları insan olduklarına emin misin?”

 

O’Connell ikinci kata doğru baktı ve dedi.”Onlar insan mı değil mi bilmiyorum ama eğer biz şuanda koşmaya başlamazsak... insan olarak kalabileceğimizi düşünmüyorum.”

 

Vurulduktan sonra kitap raflarına çarpıp yere yığılan cılız adam ikinci kattaki merdivenlerin üzerinde duruyordu. Üzerinde hiçbir kurşun izi yoktu. Sanki kurşunlar ona karşı işe yaramıyor gibiydi. Onun kıvrımlı kılıcı çok garipti, soğuk bir sisle etrafları kaplandı. Adam tek bir kelime bile etmeden aşağıya atladı ve Evelyn’e doğru döndü.

 

Tam o anda, Zheng’in müzeye giriş yaptığı yerden 2 kız daha geldi. Kısa kızıl saçlı kızın eli parladı ve gümüş bir bıçağı adamın boynuna doğru atarak adamı geri çekiip, kendi bıçağıyla bunu engellemeye zorladı. Kendisine doğru gelen bıçağı engellemiş olsa da çarpışmanın etkisi onu bir metreden fazla sürükledi. Yere yığıldığı anda, Evelyn çoktan O’Connell’ın kollarının içindeydi.

 

Bahsi geçen bu iki kız, tahmin edileceği üzere Lan ve Yinkong’tu. Lan yerdeki koca deliği görünce kaşlarını çattı.”Sizler öncelikle buradan ayrılın. Daha sonra konuşuruz....Rüzgar Ruhu!”

 

Yinkog elindeki hançeriyle beraber çoktan cılız adama doğru koşmaya başladı. Lan hemen Yinkong'un üzerinde hızlandırma güçlendirmesini kullandı. Bu şekilde onun inanılmaz hızı daha da arttı. Hançer neredeyse bir anda kıvrımlı kılıçla temas etti. Adamın sol kolundan kanın dökülmesiyle, kılıçlarından biri yere düştü.

 

“Sen, sen de mi suikastçiler klanındansın?” Onun yüzü aniden değişti. O yere düşen kılıcı almaya bile yeltenmedi ve olabildiğince hızlı bir şekilde geri çekildi.

 

Yinkong’un gözlerini adeta kan bürümüştü. Adama doğru üstünkörü bir şekilde adım adım ilerledi, ama hızı yine de adamınkinden fazlaydı. Yinkong tam saldırı menziline girmek üzereyken, hemen geriye doğru kendini attı. Demin bulunduğu yerde bir düzine bıçak belirdi... Hayır, bıçak değildi bunlar neşterdi. İkinci katta beyazlar içinde bir figür belirdi. Doktora benzeyen sarışın bir Avrupalı, sıska adamın önünde duruyordu.

 

Ayrıca ikinci kattaki pencerenin yanında bir keşiş ile birçok erkek ve kadın dikiliyordu. Ve keşiş birinci kattaki herkese kışkırtıcı bir şekilde bakıyordu... Tıpkı, bir kedinin kaçmaya çalışan fareye baktığı gibi... kana susamışca ve zalimce...








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr