Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

Zheng ve O’Connell’in grupları limanda ayrıldılar. Daha sonra onlar yol boyunca planları tartışırken Kahire’ye doğru ilerlediler.

Zheng dedi. ”Dünkü planladığımız gibi, çaylakları dışarıda bırakıp altımız sorumlulukları paylaşıyoruz. Jie ve Zero bir grup olacak. Zero keskin nişancılık yeteneğini konuştururken Jie onu koruyacak. Yinkong ve Lan ayrı bir grup olacak. Yinkong suikatçiliğini gösterirken Lan’da onu hız ve dayanıklılık büyüleriyle destekleyecek. Son olarak da ben ve Tengyi bir grup olacak. Ben yakın dövüşten sorumluyum Tengyi ise benim tanımlayamadığım büyülü sözlerde bana yardım edecek… Her hangi bir itirazı olan? Eğer yoksa bu şekilde savaşacağız.  Konuşmak istediğimizde, değiş tokuş yaptığımız iletişim cihazlarını kullanacağız. Bunlar ayrıca bize herkesin yerlerini de gösteriyor. ”

Hemen Honglu sordu.”Cihazı görebilir miyim? Eğer bunlar takım üyelerinin yerlerini gösterebiliyorsa, ya karşı takımın eline geçerse? Bunu hiç düşündünüz mü?”

Zheng güldü. “Tabi ki. Bu yüzden bir şifre koyacağım. Eğer cihaz kapalıyken şifreyi bilmeyen biri, kullanmaya çalışırsa daha iyi. Bu şekilde tuzak kurma fısatı elde edebileceğiz… Uh, tabiki de takım üyesi olmayanların bu şifreyi bilmesine izin veremeyiz. Bu üçünü bir gruba koyacak ve her hareketini gözlemleyeceğiz. Eğer onlar takımı tehlike atacak bir şey yaparlarsa… Onları öldüreceğiz. Her ne kadar 2000 puana mâl olsalar da.”

Liang, Heng ve Zhuiyu bunu duyunca titrediler. Honglu başıyla onayladı.”O halde… onlarla kalmama izin ver. Bir iletişim cihazına ihtiyacımız yok. Savaşın içinde olmadığımızda, kurduğunuz gruplardan biri bizi koruyabilir. Kimsenin ölmemesi herkes için daha iyi… ama eğer takım ümitsiz bir durumda ise biz dördümüzü yem olarak kullanabilirsin. Başta üzerinde anlaşmaya vardığımız şey de buydu zaten.”

Zhuiyu hemen bağırdı.”Sen-sen şaka yapıyo olmalısın. Bu 6 kişi zaten çok güçlü ve silahları ile iletişim cihazları var. Neden bizim gibi normal insanlar yem olarak hareket etmeli? Bu bizi cehenneme itmekten başka bir şey değil. Hey! Neden bana bu şekilde bakıyorsunuz? Ben sadece geçekleri ortaya döküyorum.”

Honglu ona dönüp bakmadı bile. O küçümseyerek güldü ve sakin bir şekilde dedi.”Çünkü biz yeterince güçlü değiliz… bu yüzden ilk ölecek kişileriz. Burası zayıfların korunduğu gerçek dünya değil. Attığımız her eylem hayatta kalabilmek için. Eğer bu 6 kişi kişi ölecek olursa, bizim hayatta kalma olasılığımız sıfır. Hindistan takımı güçlüleri öldürdükten sonra bizim gibi ‘yaşayan puanların’ ellerinden kaçmasına izin vermez. Kapiş? ”

Zhuiyu afalladı ve ardından yüzü kırmızıya döndü. “Ama yine de dayanıklılığı fazla olan birini yem olarak seçmelisiniz. Ben ne olursa olsun yem olmayacağım. Eğer ben ölürsem 2000 puan zarara uğrayacaksınız, değil mi?”

Honglu bir saç telini çekti ve ardından onunla alay etti. ” Önce bayanlar… Bence diğer ikiside benimle aynı şeyi düşünüyor. Eğer sen kabul etmek istemiyorsan, dördümüzün arasında oylama yapmaya ne dersin?”

Zheng kalbinden iç  çekerken onlara doğru sessizce baktı. Bu çocuğun eylemleri Xuan’a çok benziyordu. Ancak onun içinde az da olsa insanlık vardı.  Xuan o kadar rasyoneldi ki, herşeyi göz ardı ederdi. Her ikiside başarı olasılığı yüksek olan şeyin tarafındaydı. Böylelikle yaptıklarının ‘doğru’ şey olduğuna inanıyorlardı. Bu muhtemelen zeki insanların yapacağı türden bir hareketti.

Zheng, Zero, Yinkong ve Jie aniden kalabağın ötesine baktılar. Dev, kaslı, koyu tenli bir adam ile sakalı uzun bir adam kalabalığın dışında dikiliyordu. Çok eşsiz bir his onların dikkatini çekti.

“Kesinlikle Hindistan takımının üyeleri. Bizi öldürmek istediklerini çok güçlü bir his ile belli ediyorlar… Acil durum. Burada dikilemeyiz. Keskin nişancıları olabilir ve ayrıca etrafta başka üyelerinin olup olmadığından da emin değilim. Çoktan etrafımız sarılmışta olabilir… Zero, herkesi buradan çıkar… Lan, beni ve Yinkong’u güçlendir. Honglu onlardan kurtulmamız için bir şeyler düşün… Yinkong Uzun Sakallı’yı meşgul tut. Onu öldürmeye çalış ama kendini tehlikeli bir durumun içine sokma sakın. Ben Kaslı Adam’ın icabına bakacağım.”

Zheng kimin ne yapması gerektiğini hızlıca belirledi. Birçok film ve Xuan’ın rehberliği ışığında kendini lider yapmıştı. Her ne kadar liderlik için çok da vasıflı olmasa da, bu yeteneğini gün geçtikçe arttırıyordu.

Kaslı Adam yüksek sesle güldü ve Uzun Sakallı’ya dedi. ”Joseph, onların tepkisi baya hızlı. Merak ediyorum ne kadar güçlüler. Hedefini seçtin mi?”

Elinde aniden bir saldırı tüfeği belirdi. Tüfeğin içinde ayrıca bir hançer de vardı. Bu hançer Yinkong’un attığı hançerdi. ”Seçmeme gerek kalmadı. Onlar bizim adımıza seçtiler… Herzamanki gibi, hedefini kim önce öldürürse o kazanır. Kaybeden, kazanana 1000 puan değerinde bir şeyler alacak. Görünüşe göre ben avantajlı başladım gibi. ”

“Hahahaha, o kadar emin olma. Kazara hadım edilme de…”

Kaslı Adam kahkaha attı ve yumruğunu kaldırıp yere vurdu ve şiddetten dolayı kayalar havaya dağıldı. Uçan kayalar neredeyse mermiler kadar güçlüydü ve anında 10 sivilin ölümüne neden oldu. Bunlar ayrıca Zheng’in görüşünü engelledi. Tam bu kayaları engellemek için hançer kullandığında bir siyah nesne, üzerinde parlayan güneş ışığını engelledi. Kaslı Adam onlarca metreküplük bir kayayı elleriyle tutmuş ve Zheng’i bununla ezmeye çalışıyordu.