Cilt 5: Bölüm 3-3

avatar
3453 11

Terror Infinite - Cilt 5: Bölüm 3-3


 

Çeviren: Firienholt

Düzenleyen: Ratel

 

Güldükten sonra gerçeklerle yüzleşmek zorundaydılar. Ulaşım için herhangi bir aletleri yoktu, grubun vahaya ulaşması için yarım günden fazla yürümesi gerekiyordu. Yol üzerinde sadece az miktarda çöl bitkileri vardı ve bunun dışında yalnızca birbirleriyle konuşabilirlerdi, zaman geçmek bilmezdi.

  

Zheng Honglu’nun yanında yürüdü ve kısık bir sesle sordu. “Hamunaptra’ya yaklaşıyoruz. Ne kadar şansa sahip olduğumuzu düşünüyorsun?”

 

“Zafer şartları nedir? Onlardan kaçmak mı? Onları öldürmek mi? Veya Imhotep’i öldürerek filmi mümkün olduğunca çabuk bitirmek mi?”

 

“Zafer şartı … hayatta kalmak. Çoğunluğu hayatta tutmak.” Zheng biraz düşündükten sonra emin bir şekilde onaylarcasına başını salladı.

 

“Olasılık %10, hayır, %7 olacaktır. Herkesin hayatta kalması çok zor. Karşı bir takım olmasa bile, Imhotep tek başına yeteri kadar güçlü. Onu ortadan kaldırabilecek herhangi bir yöntem düşünemiyorum bile… Yani orijinal planı takip edin ve onu toprağa gömmek için Amun-Ra Kitabını kullanın… Diğer takıma gelince, dürüst olmak gerekirse, ben öldürülmeye hazırım. Çok umutlu olmamalısın. Ekibin en az yarısı ölecek …”

 

(En az 5 kişi mi?) 

 

Bu düşünceyi veya bu önseziyi taşıyan Zheng, O’Connell’ı en büyük vahaya doğru takip etti. Bu vahada bol miktarda tatlı su kaynağı vardı. Tıpkı bir mini şehir gibiydi. En fazla sıradan malları satanlar buradaydı, özellikle de develeri.

 

Grup fazla zaman harcamadı. Tatlı su ve yemek erzaklarını yeniledikten ve onüç deve satın aldıktan sonra, Hamunaptra yoluna devam ettiler. Yorulduklarında bile, yalnızca deve üzerinde kestiriyorlardı. Üç gün, üç gece geçti ve Hamunaptra’ya daha da yaklaştılar.

  

O’Connell ve diğer iki karakter çöle yakın yerlerde yaşıyorlardı, böylece enerjilerini nasıl koruyacaklarını biliyorlardı. Ancak Zheng ve diğerleri zorlanıyordu. Deveye ilk defa binmelerinin yanı sıra, Jie ve Zero dışında daha önce hiçbiri çölde bulunmamıştı..

 

Sıcak çölde deve üzerinde üç gün geçmişti ve Zheng bile oldukça kötü hissediyorken, diğerlerinden söz etmeye gerek bile yoktu. Tengyi, Liang, Heng ve Zhuiyu develerden indikten sonra sendelediler.

 

Başka bir gece yarısıydı. Grup tam da çöl şartlarına alışıyorken, birkaç düzine atlı grup onlara doğru yaklaşıyordu. Liderleri Hamunaptra’dan canlı kaçmayı başarabilen diğer kişi, Beni’ydi.

 

“Günaydın dostum.” Hala onlardan uzakta olmasına rağmen Beni, O’Connell’a bağırdı.

 

O’Connell cevaplamadı. Grupla beraber onlara daha da yakınlaştı.

 

Beni’nin arkasında duran Amerikalı sordu. “Neden duruyoruz? Hamunaptra’ya yakın olduğumuzu söylememiş miydin? Acele edin, neden burada durdunuz!”

 

Beni sakince karşılık verdi. “Dostum, sabırlı olun …”

 

Evelyn kısık bir sesle sordu. “Burada ne işimiz var?”

 

“Bekliyoruz… Hedefimizin ortaya çıkması için…” O’Connell da kısık bir sesle yanıt verdi.

 

Sonra Amerikalı bağırdı. “O’Connell, o gün kumar oynarken verdiğin sözü hatırlıyor musun? Şehre giren ilk kişi 500 papeli alır… Önce kimin girdiğini görmek ister misin?”

 

Konuştuğu sırada güneş yükseliyordu. Güneş ışığı çölde parlıyordu ve bir yıkım yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Burası efsanevi ölüler şehriydi.

 

Birkaç gün zorluk çekmelerine rağmen sonunda hedefi gördüklerinde herkes heyecanlanmıştı.

 

Ancak, Zheng’in grubu için durum daha karışıktı. Geri dönmelerinin tek yolu Imhotep’i ortadan kaldırmaktı. Ancak bunu yapmak için onu canlandırmak zorundalardı. Bu durumda hem Imhotep hem de diğer takımla karşı karşıya kalacaklardı. Ayrıca kendi takımlarının çoğunluğunu kurtarmak için diğer takımın bir üyesini de öldürmeleri gerekiyordu. Onların şu an hissetiklerini, kelimeler tarif edemezdi.

 

Zheng’in grubu Hamunaptra’nın harabesine doğru harekete geçti. Bu muhteşem bir antik kentti. Üzerinden binlerce sene geçmesine rağmen harabenin ihtişamından hala bahsetmek mümkündü.

 

Hamunaptra’ya girdiklerinde, iki grup da sakin bir şekilde oturdu. Evelyn, O’Connell’ı yeraltı girişini aramak için sürükledi. Amerikalılar da giriş yerini arıyorlardı. Zheng, grubuyla görüştü ve O’Connell ile devam etmemeye karar verdiler. Buna karşılık, araziyi keşfetmeye başladılar.

 

“Yer altı mezarı yalnızca yüz metre derinliğindedir. O’Connell yeraltına girdikten sonra bizden 5000 metre uzakta olması mümkün değil. Dolayısıyla hikayeye müdahele etmezsek sorun yok. Hadi önce çevremizdeki şeyleri tanıyalım.”

 

“Zero, keskin nişancılık için uygun bir yer bul. Jie, Tengyi ve Honglu savaş için uygun bir yer bulun. Onları kaydedebilirsen iyi olur… Geri kalanınız her yöne göz kulak olsun. Bir düşman gördüğünüz anda ateş edin… Herbirimiz hayatımız için savaşalım … En azından çoğumuz geri dönsün!”

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44252 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr