Cilt 2: Bölüm 1-2

avatar
4231 17

Terror Infinite - Cilt 2: Bölüm 1-2


 

Çeviren: HasıRwara

Düzenleyen: Ratel

 

Xuan’ın sözleri diğerleri için şok etkisi yaratmıştı. İsteğe bağlı olarak özel niteliklerini değiştirebilen ve herhangi bir durumdan kurtulabilen insanlar. Bu, Türümüzün sahip olduğu potansiyelin sınırına dayanmak demekti.

  

“Bunun hakkında bir düşünün. Maymunlar bu sınırı aştı ve insan oldular, o zaman insanlar bu sınıra ulaştığında, onlar ne olacak? “

  

Zheng aklına bir fikir/düşünce gelmişti, ama düşünmek için sakinleştiğinde, düşünce kayboldu.

  

Bütün bu zaman boyunca sessiz olan Zero sordu. “Genetik kısıtlamanın kilidini nasıl açıyorsun? Hap/ilaç ile mi yoksa başka birşeyle mi?”

  

Xuan elini salladı. “Sadece insan vücudu tarafından üretilebilen epinefrin hormonuna benzer bir maddeye ihtiyaç duyuyor. Önemli olan şu ki… bu bir zehir.”

  

“Muhtemelen oğlunu kurtarmak için bir arabayı kaldıran bir anne gibi hikayeler duymuşsundur. Bu gerçekten de oldu ama bu kadın, sonra kısa bir zaman içerisinde öldü. Bilim adamları, onun kanında bu maddenin mikro(küçük) bir miktarını buldular. “

  

“Dolayısıyla genetik kısıtlamayı dış yardımla açmak mümkün değildir, en azından mevcut teknolojimizle yapamayız. Siz bunu sadece kendi başınıza açabilirsiniz. Elbette şu an bunun için bir yöntemimiz bile yok. Neyse, bu boyutun genetik kısıtlamalarla ilişkili olduğundan şüpheleniyorum. Genetik kısıtlamalarını kaldıran ilk insan grubu bile burada yaratılmış olabilir. “

 

Jie güldü. “Sence eski maymunlar, izleyeceğimiz korku filmlerini öngördüler ha? Ve değiş tokuş yapabileceğimiz tüm bu bilimsel silahlarını. Onların bunların hepsini öngördüğünü mü düşünüyorsun? “

 

Xuan ilgisizce gülümsedi. “Maymunlar belki de yapamaz, ancak onların yarattığı yapay zeka yapabilir değil mi? Bilgisayarlar ölmeyecektir. Onlar, biz ölene veya genetik kısıtlamanın kilidini açma sınırını aşana dek, korku filmlerimizi kaydedebilir ve o filmlerden deneyim kazanmamızı sağlayabilirler. Bunun sonunda da ayrılmak için yeterli puanı kazanabileceğiz. Bu hipotez hakkında ne düşünüyorsun ya? “

 

[ÇN: Saçma.. Hipotezin mantığı güzel ama öznesi tam bir saçmalık..Maymun ne aq.]

 

Zero aniden düşük bir sesle söyledi. “Belki de haklısın, ama şuan bunu konuşmanın yeri değil. Sol tarafta, 30 metre önümüzde bir kan kokusu var. Bakmaya kim gidecek? “

 

Zheng dişlerini sıktı. “Aranızda istatistikleri en yüksek olan benim, o yüzden ben gideceğim.”

 

Diğer insanlar bir kelime bile etmeden onun yolundan çekildi. Jie silahını çıkardı, sonra herkese bir el bombası verdi.

 

Zheng hissettiği terörü bastırabilmek için derin bir nefes aldı. Döndü ve hafifçe oraya doğru yürüdü. Hissettiği endişe nedeniyle, bir süre boyunca kalp atışlarını duyabiliyordu, ve kademeli olarak, kan damarlarındaki küçük hareketleri hissedebiliyordu sanki. Bu, açıklanamayan harika bir duyguydu ancak Zheng, biraz aydınlanabilmişti, sanki Xuan’ın bahsettiği bu genetik kısıtlamayı açmaya bir adım daha yaklaşmış olabilirdi.

 

Ne yazık ki bu durum uzun sürmedi. Sola doğru dikkatli bir şekilde baktığında, o dehşete düştü ve durum kayboldu. Aklında kalan tek şey, terördü.

 

Salonun solunda et parçaları vardı. Kemikler, organlar, etler birbirine karışmıştı. Etrafta insana benzeyen bir şey yoktu. Zemindeki yırtık kıyafetler olmasa kimse, onların bir zamanlar insan olduğuna inanmazdı.

 

Zheng duvara doğru dönüp ve kusmaya başladı. Diğerleri, hiçbir tehlike olmadığını gördüklerinde ve ona doğru koştular.

 

Lan, Xiaoyi ve Shuai gelir gelmez birlikte kusmaya başladı. Bu manzarayı gören Jie bile kendini zor tuttu. Zero, Kampa ve Xuan etin(cesetin) yanında çömelip onları sessizce inceledi.

 

Kampa, onların elbiselerinden birkaç parça aldı. Zero’ya baktı ve dedi. “Bu, o üç magandanın ceseti. Bu iki cesedin eti, gitmiş/yokolmuş. “

 

Zheng kusmayı bırakmıştı ama bunları duyunca tekrar başladı.

 

“Hayır, sanmıyorum.” Xuan ete dikkatle baktı. “Bazı incelemeler yaptım, bu etlerin çoğu ezilmiş kemiklerden ve organların kirli parçalarından oluşuyor. Şuna bak, bu köprücük kemiğinin bir parçası, şimdiden üç farklı kemik çeşidi buldum. Bence Yaratık sadece yenilebilir tüm eti alıp götürdü. “

 

Artık Zheng ve diğerlerinin kusacak hiçbir şeyleri kalmadı. Sadece midelerinin durmadan seğirdiğini hissettiler. Nihayetinde, Zheng daha iyi fiziksel bedenine sahip olduğundan bir süre sonra kendine gelebilidi ama diğer dörtü duvara doğru yaslanmış, zorlukla ayakta durabiliyorlardı.

 

Xuan, Kampa ve Zero tartışmalarını bitirip diğerlerine geri döndüler.Onlara bakarken o kaşlarını çattı. “Öncelikle bu yerden ayrılalım, durum beklediğimizden daha kötü. Karşımızda şimdiden Üçüncü aşama bir Yaratık var … ve o buralarda olabilir. “

 

Konuşmayı bitirdikten sonra Zero ve Kampa aniden yere yattı. Onların gözlerinde bir korku belirtisi vardı, özellikle Zero’da. O hızlı ve düşük bir sesle dedi. “Bir şey doğru değil, tehlike var.”

 

Ölümün kıyısında yaşayan insanlar, 6.hisleriyle tehlikenin kokusunu alabilirlerdi. Zero ve Kampa yere yattığında, Zheng kalbinin sıkıştığını hissetti. Bu hissi açıklayamadı. O içgüdüsel olarak arkasına baktı ve orada… büyük bir gölge vardı.

 

Xiaoyi, grubun dış kısmında durmuştu, kusmayı bitirdikten sonra zar zor ayakta durabiliyordu. Zheng korkunç bir yüz ifadesiyle arkasına baktığında, istemeyerek o da başını çevirdi, ardından gördüğü şey, onu sersemletti.

 

Bu, yaklaşık üç metre yüksekliğinde ve kuyruğuyla beraber uzunluğu, üç metreyi de aşan yetişkin bir Yaratık’tı. Parlak siyah dış iskelet, arkasına kadar uzanan büyük ve uzun bir baş, keskin dişlerle dolu olan bir ağzı vardı. Bu Yaratık’ın dili bile küçük dişler ile doluydu.

 

Xiaoyi, salvasının aktığı ağzına doğru baktı. Daha tepki bile veremeden önce Yaratık’ın büyük dili omzuna girdi. O dil o kadar hızlı hareket etti ki, Zheng bile anca onun gölgesini görebildi. Sonra Yaratık, Xiaoyi’yi köşeye sürükledi.

 

“Ah! Hayır! Jie, Zheng kurtarın beni! Ben ölmek istemiyorum.”

 

Xiaoyi deli bir adam gibi çığlık attı, ancak gücü Yaratık’a kıyasla çok önemsizdi. Bir bebek gibi çırpındı. Yaratık onu sürüklerken duvarın köşesini sıkıca tuttu. Tırnakları yerinden çıksa dahi elini gevşetmedi. Sonunda Yaratık, gücünü kullanarak onu çekip aldı ve geride kalan tek şey, duvardaki beş kan iziydi.  Sonra salon, etin ve kemiklerin parçalanma ve deşilme sesi ile birlikte, acılı ve sefil çığlıklarla doldu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr