Bölüm 18- Ben bir... Ana karakter mi oldum??

avatar
721 6

Tembel Hükümdar - Bölüm 18- Ben bir... Ana karakter mi oldum??



Shun hafifçe gülümsedi ve sağ eliyle adamı kafasını tuttu. Bir anda adamın kafası çatlayacakmış gibi oldu ve ağrıdan dolayı çığlık atmak istedi, fakat Shun sesten rahatsızlık duymamak için adamın ses çıkarmasını engellemişti. 


Adam bir süre daha acıyla kıvrandıktan sonra damarları bile belli olan kırmızı göz bebekleri yavaşça kapandı, ölmüştü.


Shun bunu görünce hiç bir şey hissetmedi ve 1 saniyeden kısa sürede adamı mor bir alev sardı ve tamamen yok oldu. Elbette gelişigüzel bir şekilde insanları öldürmeye gerek yoktu, fakat bu adam pisliğin önde gideniydi.


Söylemeye gerek yok, az önce yaptığı şey adamın hafızasını araştırmaktı. Hafızayı ilk araştırmaya başladığında bile yaptığı kötü ve iğrenç şeyleri görmüştü, tamamını görünce o bile hafifçe kızgınlık duymadan edemedi, bu dünyada gerçekten böyle pisliklerde vardı, değil mi?


Hafifçe iç çektikten sonra adamın hafızasına göre organizasyonun merkezinin yerini kabaca tahmin etti. Elini uzattı ve 2 kızda kollarına geldi, daha kızlar tepki veremeden bir adım attı ve tamamen yok oldu.


Bir daha belirdiğinde bir önceki kaldığı krallıktan biraz daha büyük bir krallığın tepesinde uçuyorlardı. 


2 kız bir bir anda burada görününce afallamışlardı ve korkup kollarını Shun'un boynuna doladılar. Shun gülümsedi,''Korkmayın, benimle buradayken düşseniz bile sıkıntı olmaz.''Bu sözlerden sonra kızlar hafifçe ürktü. 


Ne demek düşsekte bir şey olmaz? Neden düşüyoruz? Sen buradayken düşme ihtimalimizmi var?!??


Kurtardığı kız tam bir şey söyleyecekken Shun hafifçe gözlerini kapattı ve zihnini krallığı araştırmak için kullandı. Adamın hafızasına göre tam konumu kilitledi ve içindeki kişileride fark ettikten sonra elini o konuma uzattı.


Yavaşça avucunda beyaz bir nokta oluşmaya başladı. Gecenin karanlığında çok göz kamaştırıcı duruyordu, gökyüzündeki en parlak yıldız gibi. Eğer krallıktaki insanlar şu anda kafalarını kaldırıp havaya bakarlarsa diğer yıldızlardan daha parlak bir yıldızın tepesinde olduklarını fark edeceklerdi.


Sily ve diğer kız da yıldıza bakıp güzelliğine hayran kalmadan edemediler.


Kısa süre sonra Shun elini hafifçe ileri itti,''Git, gökyüzü sütunu...''


Elindeki yıldız göz kamaştırıcı bir ışıkla parıldadı ve hızlı bir şekilde açık bir alanda bulunan büyük bir malikaneye doğru uçtu. Malikanenin tam üstüne gelince ışık aşırı bir şekilde arttı ve bir anda gökyüzüyle yeryüzünün bağlayan yaklaşık 5 kilometre genişliğinde bir ışık sütunu belirdi!


Işık sütunu belirince tüm krallık alarma geçti! Mümkün değil, ışık öyle göz kamaştırıcı bir şekilde parlıyordu ki, ayrıca tamamen gökyüzüne doğru gidiyor, hatta gökyüzünü aşıyordu!


Bu ışık sütununu uzak krallıklardan görmek bile mümkündü!


Shun bunu yaptıktan sonra sersemlemiş 2 kızı aldı ve tekrar yerinde kayboldu. Verdiği sözü yerine getirmişti, her şeyin merkezinde bulunan organizasyonu yok etmişti. Bundan sonra dağınık olan diğer organizasyonlar çil yavruları gibi ya dağılacaktı yada aynı şekilde ufak bölümlerle kendi organizasyonlarını kuracaktı, fakat bu Shun'u ilgilendirmiyordu. Sonuçta aziz değildi, bunu yapmak onun için kolaydı, fakat... neyse işte, önemli değil.


Shun ve 2 kız bir anda krallıktan biraz uzakta bir ana yolda belirdi. 2 kız hala şaşkınlıktan kurtulamadılar, özellikle kurtarılan kız. 


Şu anda kafasında ne düşünmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Daha bir kaç dakika önce ölüm kalım krizi içinde kaçarken bu adam onu kurtarmış, daha sonra muhtemelen bir kaç bin kilometre ötedeki krallığa gelmiş ve bilmediği bir bölgeyi yok etmiş ve ardından tekrar kaybolarak şu anki konumuna geldi.


Ne oluyor??? Bu adamda kim amk? Nasıl bu kadar güçlü olabiliyor?!?!?!


Şok ve korkuyla yanındaki adama bakmaya başladı. Çoktan kendine attığı şaplakları unutmuştu, sonuçta, unutmasa bile ne yapabilirdi ki??


Sily ise hayranlıkla Shun'a bakıyordu! Onu kurtardığı andan itibaren bu adam için çok özel hisler geliştirmeye başlamıştı. 


Tabii ki. Yakışıklı, ultra süper güçlü, hatta ne kadar güçlü olduğu bilinmez, ayrıca kendisine karşı nazik. Ayrıca kendisine karşı nazik ve yakışıklı! Evet, tekrar tekrar yakışıklı! Söyleyin, böyle bir adama hangi kız aşık olmaz??


Bu sırada kurtarılan kız biraz kendine gelmişti ve saygıyla adama eğilerek,''Teşekkür ederim! Eğer sen olmasaydın, belki de şimdi çoktan ölmüştüm...''


Shun elini salladı, düz bir yüzle''Önemli değil, hem bu sayede verdiğim sözü yerine getirmiş oldum, teşekkürler.''


Kız şaşırmıştı, hangi söz? Bir anda aklına geldi, muhtemelen az önce yok ettiği bölgeyle ilgili olması gerekiyordu? Peşinden koşan siyahlı adamın yüzündeki dövmeyi hatırlayınca sonunda anladı!


Fakat bir şey söyleyemeden önce bir anda yandan bir kamyon geldi!


Evet, kamyon!


Shun bile şaşkınlıkla kamyona bakmadan edemedi. Kafası soru işaretleriyle doluydu. 'Kamyon??? Bu dünya orta çağdan kalma değil mi? Kamyonun ne işi var amk?!?!'


Az önce kamyonun geldiği yerden bir uzay dalgalanması hissetmişti, fakat umursamadı. Lakin kendilerine kamyon gelmeye başlayınca şaşırmadan edemedi!


Kamyon aşırı bir hızda üstlerine gelmeye başladı! 2 kız şaşkınlıkla kamyona bakıyorlardı, neden bilmiyorlardı fakat kaçmak için bir düşünceleri bile yoktu, sadece kamyonun kendilerine gelişini şaşkın gözlerle izliyordu.


Shun ise kamyon kendine gelirken garipliği fark etmişti. Kamyon üzerlerine gelirken 3ünün üzerinde garip bir dalgalanma belirdi, tamamen bedenlerini sardı ve kafalarını karıştırdı. Bu dalgalanma uzay dalgalanmasıydı ve tamamen tetiklenmesi için muhtemelen kamyonun onlara çarpması gerekiyordu. 


Shun bunları engelleyebilirdi fakat yapmadı, ne olacağını merak ediyordu. Bu sırada kamyon son hız gelmiş ve 3üne çarpmıştı, daha doğrusu uzay dalgalanmasına çarpmıştı. Shun ne olur ne olmaz diye 2 kızı enerjiyle sarmalamıştı, her hangi bir hasar almalarını engellemek istiyordu. Kendisi içinse, eh, gerek yok.


Kamyon son hız çarpınca kızlar bir anda bilincini kaybetti. Shun'a bir şey olmamıştı ve ne olacağını izlemeye devam ediyordu.


Kamyon çarpınca tamamen ortadan kayboldu ve oluşan dalgalanmada bir uzay girdabına dönüştü, 3 ünü birden sarmaladı ve bu dünyadan tamamen ortadan kayboldu...


Uzay girdabında giderken Shun diğer 2 kızı tutuyordu, bu sırada birden kafasına bir şey girmeye çalışıyormuş gibi hissetti ve kaşlarını çattı. Fakat düşündükten sonra izin verdi ve o şey bir anda kafasından zihninin en derin bölgesine girdi ve birleşmeye çalıştı, fakat ne kadar denerse denesin bir etkisi olmadı, bu yüzden sessizce olduğu yerde durmaya başladı, sanki şaşkınlıkla etrafına bakıyormuş gibiydi.


Shun bunun ne olduğunu incelemeye çalışırken bir anda parlak bir ışık belirdi!


Bu sırada Shun ve diğer 2 kızı garip bir aura sarmaya başladı, Shun bu aurayı inceledi ve amacını anlayınca biraz garip hissetmekten kendini almadı, bu auranın amacı....


Bir süre düşündükten sonra auranın girmesine ve 3ünü sarmasına izin verdi!


Parlak ışık çok daha arttı ve 3 kişinin vücutlarıda değişmeye başladı! Parlak ışık her yeri kapladı ve sonunda geçti. Shun gözlerini açtı ve etrafına bakmaya başladı.


Sonsuz yeşil orman, rahatlatıcı atmosfer! Tek fark, ağaçların en az 30 metre olması ve yaprakların ve dalların tüm gökyüzünü kapatması!


Bir süre etrafına baktıktan sonra zihnine giren şeye odaklandı, bu şeyi inceledikten sonra yüzü tuhaf bir ifadeye büründü. Sonunda bu şeyi zihniyle birleştirmeye çalıştı ve kısa sürede birleşti, bu sırada zihninden bir ses geldi!


'Ding!'



'Sistemi etkinleştirdiği için ev sahibine tebrikler!'



'Sistemi etkinleştirdiği için ev sahibine acemi çılgınlığı paketi gönderiliyor... Gönderildi!'


'Ding!'



'Acemi çılgınlığı paketi alındı! Ev sahibi açmak istiyor mu?'



Shun kafasındaki bu bilgilere boş boş bakıyordu. Bir süre sonra kendine gelince konuştu,''Hey, bu sık sık okuduğum romanlardaki ana karakterlere benzemiyor mu? Üstelik en güçlü altın parmağı, yani sistemi bile aldım!''


Gerçekten, bir gün bilgisayarda okuduğu novellerdeki ana karakterlerden birine dönüşeceğini beklemiyordu! Eğer önceden olsaydı, yani babasıyla eğitime başlayıp yeni dünyaya geçmeden önce, muhtemelen şu anda heyecandan çıldırıyor olabilirdi! Fakat yaşadığı onca olaydan sonra ve şu anki gücünden dolayı pek heyecanlı hissetmiyordu...



Gerçekten, bu kadar yanlış zamanda gelmene ne kadar vardı?!



Fakat yinede merak ediyordu. Genelde bu tarz serilerde ana karakterler ünlü bir manga, anime tarzı dünyalara giderler, şu andada acaba o tarz dünyalardan birindemiyiz?



Ah! Doğru, şu acemi çılgınlığını bi açalım, ne verecekmiş merak ettim ha...



Zihninde söyledi ve acemi çılgınlığı açıldı.



'Ding!'



'Acemi çılgınlığı paketi açıldı! Ev sahibine tebrikler, dövüş ruhu, Düşmüş meleği aldınız!'


'Ev sahibine tebrikler, dövüş ruhu, Arzu kılıcını aldınız!'


'Ev sahibine tebrikler, bir beceri kazandınız! 'Aynı anda kullanım!''


'Ding!'


'Yeni görev başlatıldı! Kutsal ruh köyünde yarın yapılacak ruh uyandırma vaftizine katıl! Ödül:Fizik +50! Ruh gözü!(Kendinden 30 seviye üstüne kadar insanların tüm becerilerini ve gücünü görebilirsin!) Bilgi: Sıradan bir yetişkinin fiziği yaklaşık 7'dir!'


Shun bir anda vücuduna bir şey girecek gibi hissetti, fakat sistemin sesi yüzünden ne olduğunu biliyordu, bu yüzden hafif bir gülümsemeyle izin verdi.


2 tür güç bir anda bilincinin derinliklerine girdi ve sonsuz bir alana geldiler. Bir anda düşmüş melek ve arzu kılıcı şaşkına dönmüş gibiydi ve durdukları yerde etraflarına bakınıyor gibiydiler.


Çünkü bu bilinç denizi sonsuzdu! Her tarafta yıldız gibi parlayan noktalar, bazen farklı renkli ateşler ve derin karanlıktan daha karanlık bir kaç nokta görülüyordu!


Düşmüş melek ruhu başlangıçta kibirli ve kibirliydi, fakat bu sonsuz bilinci görünce birden korku hissetti! Ne oluyor lan? Biz sadece yeni başlamış bir veledin ruhuyla bir olmaya geldik, bu alanda neyin nesi?!?!


Bu sırada uzaktan bir ejderha kükremesi duyuldu!


Bu kükremeyle hem arzu kılıcı hem düşmüş meleğin formları yavaşça bozuldu ve dehşet içinde uzaktan yaklaşan parlak noktaya baktılar!


Uzaktaki ışık fazla bekletmedi ve kısa sürede 2 ruha yaklaştı, fakat yaklaştıkça 2 ruhun dehşeti o kadar arttı!! Bu ne dehşet verici bir güç!


Sonsuz derecede ihtişam yayan, ne kadar büyük olduğu bilinmeyen bir ejderha. 2 ruhun yakınında durdu ve 2 ruha bakmaya başladı.


Düşmüş melek ve arzu kılıcı şaşkınlık ve dehşetle önlerindeki varlığa bakıyorlardı! Şu anda ne kadar şok olduklarını kelimelerle tarif edemezler!


Ejderha muhtemelen onlardan hala binlerce kilometre uzaktaydı, fakat bu uzaklıkta bile boyutu inanılmaz derecede büyüktü! Tek bir gözü bile gökyüzünden genişti, boyutunu siz tahmin edin!


Ejderha bir kaç saniye boyunca 2 sine baktı, fakat 2 ruh için bu bir kaç saniye bir kaç yıl gibi gelmişti! Sonunda sonsuz genişlikteki kanatlarını salladı ve sonsuz boşlukta kayboldu...


2 ruh hala hareket etmeden yerlerinde duruyordu. 



'Sistem kardeş, bizi nasıl bir varlığa verdin? Böyle bir varlık, sonsuz evrende bile bulunamaz! Lanet olası 2 küçük ruhuz biz...'


Shun zihninde yaşanan olayı gözlemledi ve gülmeden edemedi. Elbette 2 ruhu korkutan Shun'du. Fakat onları yok etmeye niyeti yoktu, ruhları aldıktan sonra muhtemelen hangi dünyada olduklarını fark etmişti, douluo dalu.


Yıllar önce mangasını okuyordu, fakat belli bir yerde nedense okuyası kaçmıştı ve bırakmıştı. Yani başlangıçtaki olayları bilse bile finalde ne olduğundan pek haberi yoktu. Üstelik bir kaç yan seriside olduğunu hatırlıyordu, muhtemelen onbinlerce yıl sonrasını felan anlatıyordu, neyse işte.


Bu 2 ruhu ruh uyanışı sırasında uyandırması yeterliydi, orjinal hikayeden hatırladığı kadarıyla ikiz ruhlar aşırı nadirdi ve şu anda bilindik sadece 2 kişi vardı, çağdaş papa bibi dong ve ana karakter tang san.


Ve kendiyle beraber 3 kişi olacaktı, yani kendi bildiği kadarıyla... 


Muhtemelen kıtada bir sansasyon yaratabilirdi, sonuçta ikiz ruhlar aşırı nadirdi ve eğer ölmezsen kıtada üstün bir güç merkezi olman sadece zaman meselesiydi, ikiz ruhların en önemli özelliği buydu...


Shun bunları düşünmeyi bıraktı ve hala yerde yatan kızlarla kendi vücuduna bakmadan edemedi. Evet, vücutları küçülmüştü ve 6 yaşlarındaki görünüme geri dönmüştü! O parlak ışık bu işe yarıyordu, fakat pek önemli değildi, hatta eğlenceli. 


Sily muhtemelen 6 yaşındayken hala dilenciydi, bu yüzden zayıf bir kız olması mantıklı, fakat Shun çoktan vücudunu arındırmıştı, ne kadar 6 yaşındaki görünüme geri dönsede, vücudun arındırması hala aynıydı, yani 6 yaşındaki dolgun yanaklı tatlı bir kızdı.


Diğer kız da aynı şekilde, omzuna kadar gelen kahverengi saçlarıyla ufak tatlı bir kızdı ve 2 side yan yana yatarken tatlı bir şekilde uyuyorlardı.


Shun derin bir nefes almadan edemedi, bu kız şanslımı şanssızmı bilmiyorum. Shio için birşey diyemem, çünkü zaten her zaman yanında kalacak, fakat bu kız... daha ismini bile bilmiyorum!


Bu dünyaya adapte olabilirmi, sonuçta geldiği dünyadada asil bir kimliği vardı ve yüksek ihtimalle ailesi vardı, eğer isterse o dünyaya geri gönderebilir... neyse, uyanınca bakarız.


Kendine gelince, 6 yaşındaki görünüme dönsede hala cenneti delen bir yüzü vardı. 6 yaşında olması yüzünden her hangi bir şey katmamıştı, hatta bu muhteşem yüze hafif bir tatlılık katmanın bile eklemişti!


İmkansız. Sonuçta 6 yaşınada dönse kendinde var olan güç sistem tarafından geriye döndürülemez. Yani şu anda böyle göründüğüne bakmayın, hala elini sallayarak gökleri yok edebilecek bir güce sahipti...


Bunu düşününce biraz heyecanı söndü. Her şeyi halledebilecek gücü varken gerçekten heyecanı yaşayabilir miydi??


En azından vücudundaki enerjiyi kısıtlasın ve sadece dövüş ruhunu ve ruh gücünü kullanarak savaşsın! Bu mantıklı!


Hemen harekete geçti ve vücudundaki sonsuz noktalara çeşit çeşit mühürler koymaya başladı. Her bir mührün gücü dehşet vericiydi, fakat sanki kendi üzerinde pek bir etkisi yokmuş gibi görünüyordu. Fakat bir süre daha sürekli mühürleri atınca enerjide bariz bir eksilme görülmüştü! Şu ana kadar kaç milyon tane mühür attığını bilmiyorum, fakat hala çok fazla mühüre ihtiyaç vardı! 


Yaklaşık 10 dakika sonra derin bir nefes aldı.Sonunda enerjisinin neredeyse tamamı mühürlenmişti! Fakat fiziksel gücü hala oradaydı, ama ona yapacak bir şey yoktu. 


Mühürleme işlemi bittikten sonra 2 kız yavaşça kendine gelmeye başlamıştı...











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44390 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr