Bölüm 9-Kırıldı?!!

avatar
1595 9

Tembel Hükümdar - Bölüm 9-Kırıldı?!!




Sily kucağındayken Shun, Esna ve diğer elfleri yakından takip ediyordu. Kısa süre sonra devasa, sarı-beyaz bir saray görünmeye başlamıştı. Esna ve diğer elfler sarayı fark edince biraz daha hızlı gitmeye başladılar, Shun'un isteğinin ne olduğunun farkındaydılar ve gecikmeye cesaret edemediler. Bir kaç dakikada sarayışın yarım kilometre ilerisindeki devasa çelik parmaklıklı kapının önüne gelmişlerdi. 


Kapının sağında ve solunda farklı ırklardan bir kaç muhafız bekliyordu. Normalde gelenleri durdurur ve kimliğini, ne istediklerini vs. sorarlardı sonrada daha yüksek rütbeli birilerine sormak için içeriye giderlerdi. Fakat tam ileriye çıkıp durdurmak üzerelerken gelen kişilerin yüzlerini gördüler ve sonra hareket etmeye cesaret edemeyen bir şekilde tamamen yerlerinde durdular. Esna, Shun ve diğer elfler muhafızların yanından geçti ve devasa çelik parmaklıklı kapının köşesinde bulunan ufak kapıdan geçip içeri girdiler.


Shun ve diğerlerinin uzaklaştığını gören muhafız grubu sonunda gerilmiş vücutlarını derin bir nefes alarak rahat bıraktılar. Sonuçta onlar sadece ufak bir muhafız grubuydu, içeri giren kişilerin konumlarını ve güçlerini biliyorlardı, nasıl onları durdurup soru sormaya cesaret edebilirlerdi? Muhtemelen prensler ve prensesler bile bunu yapmaya cesaret edemezdi!


Ufak kapıdan geçince grup sonunda yavaşladı ve normal bir hızda yürüyerek sarayın ana kapısına doğru gittiler. Şu anda oldukları yer sarayın avlusuydu ve doğruyu söylemek gerekirse gerçek bir saray avlusuydu. Bir kaç kilometreye uzanıyordu ve etrafta yapay dağlar, göller, şelaleler, ekilmiş güzel görünümlü ve kokulu çiçekler, ağaçlar! Manzarayı ve atmosferi güzelleştirebilecek akla gelen her şey vardı! Shun bile ilk gördüğünde şaşırmadan edemedi, fakat bunu görünce en çok şaşıran ve heyecanlanan Sily'den başkası değildi!


Sonuçta küçük kız sokak arasında yaşam mücadelesi veren ufak bir dilenciden başkası değildi. Normal sokaklara bile çok nadiren çıkardı, ki düşük tabakanın bulunduğu kısımda hiç bir güzel ev veya yapı bile yoktu. Bu, Sily'nin hayatında ilk defa bu kadar muhteşem bir şey görüşüydü, heyecanını bundan tahmin edebilirsiniz. Gerçek şu ki dış kapıya gelmeden bile önce Sily çoktan kendine gelmişti ve heyecanla sarayı ve etrafını incelemeye devam ediyordu, çoktan Shun tarafından taşındığını unutmuştu.


Avluda ilerlerken Shun, Sily'nin etrafa heyecanla baktığını fark etmişti ve hafifçe gülümseyerek konuştu,''Ne oldu? Beğendinmi burayı?''


Sily hala heyecanı belli olan sesiyle konuştu,''Evet! İlk defa böyle güzel bir yer görüyorum!''


''Hehe, istersen burayı sana alabilirim, istediğin kadar burada yaşayabilirsin. Tabii ki, yemek veya su ihtiyaçlarını önemsemene gerek yok.'' Shun hafif bir gülümsemeyle söylemişti, fakat bu sözler Esna ve diğer elflerin kalplerine bir çekiç gibi düşmüştü!'Burasının saray avlusu olduğunun farkında, değil mi? Genellikle sadece kraliyet ailesinin üyeleri ve onların misafirleri bu avluda oturma onuruna sahip olabilir, fakat bu adam aslında sadece şu küçük kız isterse ona tüm avluyu vereceğini söylüyor!' Akıllarından bu düşünceler geçse de, bu adamın isterse tüm krallığı kolaylıkla alabileceğini de biliyorlardı, bu yüzden bu konu açılınca alınlarından hafifçe terlerken kızın bunu reddetmesi için tanrıya defalarca dua ettiler.


Sily bunu duyunca heyecanla,''Gerçekten mi?''diye bağırmıştı. Fakat hemen sonra aklına başka birşey geldi ve sessizleşti,'İstediğim kadar burada kalabilirim, yemek veya su için endişelenmeme gerek yok? Yoksa..' Aklından bu düşünceler geçtikten sonra dudaklarını ısırdı ve kalbinde beliren bilmediği ağrıyla düşünmeye devam etti,'Gerçekten. Beni sadece şansına kurtardı ve bana şimdiden böyle karşılığını ödeyemeyeceğim büyük bir iyilik daha yapıyor, ondan beni yanına almasını nasıl isteyebilirim?' Bunları düşünürken dahada üzülmüştü ve gözleri kızarmaya başlamıştı. Neden bilmiyordu, fakat Shun'dan ayrılacağını düşündüğü zaman garip ve acı bir duygu tüm vücuduna yayılmıştı ve istemeden titremeye başlamıştı.


Shun, Sily'nin titremesini hissedince şaşkın bir şekilde sordu,''Ne oldu? Neyin var?''


''H-hiç birşey.'' bunu söylerken sesindeki titreme hissedilebiliyordu. 


Shun, bu kızın neden birden böyle davrandığını hala anlamamıştı bu yüzden sordu,''Bu bahçeyi istemiyor musun?''


Sily bu soruyu bu sefer duyunca heyecanlı olmak yerine dahada depresif hissetmişti. Döndü ve az önce kendisine muazzam heyecan yaşatan avluya baktı. Şu anda bu avluya karşı kendisini Shun'dan ayırdığını düşündüğü için bir nefret oluşmuştu. 


''Hayır, istemiyorum.''


Shun bu cevapla biraz şaşırmıştı, fakat Esna ve diğer elfler bunu duyunca rahat bir nefes almaktan kendilerini alamadılar. İçlerinden baş parmaklarını kaldırıp,'Teşekkürler, küçük hanım!' demekten kendilerini alamadılar. 


Shun bir süre sessiz kaldıktan sonra bir nefes çekerek konuştu,''Ah, neyse. İstediğin her hangi bir şey varsa bana söyle, senin için yapacağım o zaman.''


Sily, bunu duyunca depresif ve üzgün hali birden bir umut bulmuş gibi kendine gelmişti ve heyecanlı bir ses tonuyla,''Gerçekten mi? İstediğim herhangi bir şey mi?'' Shun'a bakarak dedi. Eğer gerçekten istediği herhangi bir şeyi kabul edecekse, o zaman...


Shun gülümsedi ve onaylayarak,''Tabii ki! Daha öncede söylemiştim değil mi? Seni kurtarmam kaderdi. Ayrıca seni kurtardıktan sonra hiç bir şey yapmadan geri bırakırsam gerçekten kötü hissederim.''


''Anladım...'' Sily hafif bir sesle konuşmuştu fakat içinde heyecan ve hafif bir mutluluk vardı. Eğer herhangi bir isteğini yerine getirecekse, onu hiç terk etmemesini isteyebilirdi, değil mi? Bunu düşünürken suratı biraz kızardı ve heyecanı ve mutluluğu dahada artmaya başladı.


Bu sırada grup çoktan sarayın iç kapısına gelmişlerdi. Çift kanatlı kahverengi kapı geldiklerinde çoktan açıktı, girişte 2 hizmetçi duruyordu ve Shun ile grubu gelince onları karşılayıp konuştular,''Efendi Shun'un gelişinin şerefine, majesteleri bir ziyafet hazırlatmaya başladı. Fakat henüz hazır olmadığı için, efendi Shun'u misafir odalarından birine götürmeme izin verin.''


Bu sırada diğer hizmetçide konuştu,''Efendi Shun için banyo hazırlandı, dilerseniz şimdi kullanabilirsiniz.''


Shun gülümsedi ve sonra kucağında hala onun kıyafetine sıkıca tutunan Sily'e bakıp konuştu,''Git ve yıkan. Sonra gelip beni misafir odasında bulursun. Ah, ayrıca yıkandıktan sonra bu kıyafetleri giy.'' dedikten sonra Esna'dan bir paketi aldı ve Sily'e verdi. Elbette bu Sily'nin önceden beğendiği kıyafetti.


Sily, Shun'un kucağından isteksiz bir şekilde indi ve sonra paketi aldı. Shun'un dediğini duyunca kafasını onaylama anlamında salladı.


Shun, Sily onaylayınca banyoyu hazırlatan kadın hizmetçiye baktı ve konuştu,''Kendisine yıkanmakta yardımcı olun, hazır olunca benim odama getirirsin.'' Emir verir gibi konuştu, fakat bu hizmetçi her hangi bir şikayet etmeye cürret edemedi ve,''Anlaşıldı.''dedi. Bu adamı karşılama için kralın ne tarz bir düzenleme yaptığından biraz haberdarlardı, bu yüzden bu adamın ne tarz bir kimliği olduğunu bilmemelerine rağmen korkuları kraldan daha az değildi, bu yüzden her hangi bir emre itaatsizlik etmeye cürret edemediler.


Kadın hizmetçi onayladıktan sonra Sily'i aldı ve şu anda hazır olan banyoya doğru götürmeye başladı. Bu sırada Shun diğer hizmetçiye baktı ve konuştu,''Beni odama götür.''


Aynı şekilde bu hizmetçide kadın da her hangi bir itaatsizlik etmeye cesaret edemeden,''Anlaşıldı.''dedi. 


Bu sırada Esna gülümseyerek konuştu,''Efendi Shun, bizim krala bazı raporları vermemiz gerekiyor, bu yüzden şimdilik yolumuzu ayırmamız gerekiyor. Seninle yaptığımız yolculukta eğlendim.''Diğer elflerde Esnaya katılırcasına kafalarını onaylama anlamında salladılar.


Shun, Esnanın sözlerindeki içtenliği hissederek gülümsedi,''Önemli değil. Bende sizinle gezerken epey eğlendim. Bu dünyaya geldiğimden beri geldiğim ve gezdiğim ilk şehir oldu, beni gezdirdiğiniz için teşekkür ederim.''


Esna ve diğer elfler bu sözleri duyunca gülümsediler ve,'önemli değil' , 'her zaman gezdirebiliriz' tarzı şeyler söylediler. Sonra Esna selam verdi ve,''O zaman, biz ayrılıyoruz.'' dedi ve diğer elflerle birlikte ayrıldı.


Shun onların gidişine baktı ve kısa süre sonra gözden kaybolunca hizmetçiye kendi odasına götürmesini istedi. Sarayın iç kısmı dış kısmından hiçte sönük değildi. Yerler, duvarlar ve diğer her şey beyaz mermerden yapılmıştı ve yolların sağında ve solunda bir çok sütunda parlak taşlardan yapılmıştı ve iyi bir rezonans oluşturuyorlardı. Görüntü ve verdiği atmosfer çok garipti fakat iyi hissettiriyordu. Yollar geniş ve rahattı, yerden tavana yaklaşık 20 metre vardı ve yollar epey uzundu. Yollarda pek kimse yoktu, sadece sağda solda hareketsiz bir şekilde duran gardiyanlar ve yollarda devriye gezen bir kaç gardiyandan başka birazda hizmetçi vardı, bunların dışında hiç kimse yoktu.


Kısa süre sonra geniş yolun sonunda bir merdivene geldiler ve merdivende mermerden yapılmıştı. 2. kata giden yolu geçtikten sonra etraf bu sefer genellike alt kat kadar boş değildi ve arada sırada bazı geniş ve değerli kapılar görülebiliyordu. Bir süre sonra, diğerlerinden daha büyük ve parlak bir kapının önüne geldiler. Hizmetçi kapıyı gösterip,''Efendi Shun, majestelerinin sizin için hazırlattığı oda budur, buyurun.''dedikten sonra kapıyı açtı.


Shun odaya girdi ve arkasından hizmetçi takip etti. Oda çok genişti, yaklaşık 120 metre vardı. Yerde kırmızı bir halı ve odanın sonunda geniş, beyaz bir yatak vardı. Odanın sağında ve solunda birer tane dolap ve yatağın yanındada bir kaç tane dolap, çekmece tarzı şeyler vardı. Sadece bir yatak ve bir kaç dolap için bu kadar geniş bir odaya gerek var mıydı? Shun bunu aptalca buldu fakat bir şey demedi.


Hizmetçi, Shun'u getirdikten sonra konuştu,''Efendi Shun, yemekler hazır olunca sizi bilgilendirmek için geri geleceğim. Eğer her hangi bir ihtiyacınız olursa yatağın sağındaki çekmecede ufak bir düğme bulunur, ona tıklarsanız derhal size yardımcı olmak için geleceğim.''


Shun bunu duyunca şaşırmıştı. Çekmeceleri sadece boş birşey sanıyordu, fakat aslında dolaplardan birinde böyle bir işlev vardı! Çok ilginç. Kafasını salladı ve sonra hizmetçi eğilip gitti.


Hizmetçi gidince yapacak birşeyi kalmayan Shun gitti ve yatağa uzandı. Birden bu dünyaya geldiğinden beri en fazla yarım gün olduğunu hatırladı, fakat bu zaman bile ona çok uzun gelmişti. Bunu düşününce şimdi ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Muhtemelen burada en fazla 1 2 gün kalacaktı, fakat sonra ne yapması gerekiyordu? 


Birden, babasının kendisine söylediği ismi hatırladı,'Biu Lester!' Bu kadın, yani annesi aslında bir imparatoriçeydi. Eğer krala sorarsa muhtemelen kim ve nerede olduğunu öğrenirdi, fakat bunu yaparsa annesiyle ilişkisinin ortaya çıkabileceğini düşündü ve vazgeçti. Ayrıca şimdi annesini görmesine gerek yoktu, yani bu işin acelesi yoktu. 17 yıl boyunca görmemişti ve ayrıca anne hasretide çekmiyordu, bir süre daha görmese sıkıntı olmazdı heralde.


Bunu düşünürken gözlerini kapattı ve statülerini kontrol etmek istedi, fakat bir anda şok oldu! Bu statüler ne anan* s*k*m!


İsim;Shun Lester


Yaş;17


Ünvanlar; 'Hermes', 'Herkül', 'Savaş tanrısı tarafından kutsanmış', 'Büyü tanrıçası tarafından kutsanmış', 'En güçlü!'


Güç;18.206.491


Hız(çeviklilik);13.912.661


Dayanıklılık;24.512.824


Enerji;21.351.021


Zeka;5.612.925


Ekipmanlar;Basit kıyafet(takım)-(Etkileri;yok.)



''An*nı avr*dını s*key*m! Bu ne lan böyle?!'' Shun o kadar şok olmuştu ki sesli bir şekilde küfretmişti! Fakat bu normal bir davranıştı. Zaten yarım gün önce, yani ayıldıktan sonra statülerini kontrol etmişti ve şu anki statüleri çoktan 1 katından fazla artmıştı! Yol boyunca gücünü kontrol etmenin neden bu kadar zor olduğunu merak etmişti, demek bu yüzdenmiş! O gücünü kontrol ettikçe gücü dahada artıyordu ve kontrol gittikçe zorlaşıyordu! Lanet olsun!


Fakat, gücü zaten yarım gün önce zirvedeydi, böyle devam ederse daha ne kadar güçlenecekti!? Bu artık tanrının hatası olmaktan çıkmıştı, bu saçmalık! Delilik!


Bu sırada statüleri gözle görülür şekilde hızla artıyordu. Hatta statülerin artma hızı bile hızlanmıştı!


Bunu görünce Shun endişelenmeye başladı. Güç iyidir, fakat fazlası her zaman zarardır! Eğer bu gücü bedeni kaldıramazsa patlayabilirmiydi? Şu anda Shun korkmaya başlamıştı. Eğer biri Shun'un dediklerini duysalardı suratına tükürürdü. Birileri güçlenmek için herşeylerini vermeye razıydı, fakat Shun fazla güç yüzünden patlayabileceğinden korkuyordu!'Kardeşim! Ah kardeşim! O kadar güç sende boşa gidiyor, birazını bana versen olmazmı?!'


Güç, hız(çeviklilik), dayanıklılık, enerji, zeka, hepsi şu anda statüsünü izlerken sayıları artıyordu!


Güç otuz milyon, kırk milyon, elli milyon... yüz milyon! Şu anda güç seviyesi yüz milyona gelmişti! Ve hala durma belirtileri göstermiyordu! Shun'un sırtı terden sırılsıklam olmuştu, çünkü ne kadar gelişirse tehlike o kadar büyük oluyordu!'An*sını s*kt*ğimin gücü! Dur artık! Zaten zirvedeyim, ne yapacağım lan ben bu kadar gücü?!'


Bunu düşünürken güçlerin artma hızları sonunda yavaşlamıştı. Shun sonunda rahatlama nefesi alırken,'Çat!' Zihninde beliren gök gürültüsü gibi bir çatlama sesi duyuldu! Ne olduğunu anlamamıştı ve aklında beliren statü sayısına bakmaya devam ediyordu, fakat sayıların köşesinde hafif bir çatlak görünce şok olmaktan kendini alamadı. Sayılar... çatladı??!?!!?!?


Hala şok durumundayken statüsünün artma hızı yavaşlamaya başladı fakat çatlama hızları arttı, kısa sürede sayıların üstünde sayısız çatlak vardı. Bir süre sonra, 'Çaaaat!' kafasında beliren ekran tamamen parçalandı ve toza dönüşüp kayboldu. Bu sırada, Shun kendini dahada rahatlamış hissetti ve duyularında hissedilebilir büyük bir artış oldu, fakat tam kendini kontrol etmek üzereyken artık dayanamadı ve gözlerini kapatıp yatağa yığıldı, bayılmıştı.


........


Bu sırada, Shun'un kafasındaki ekran parçalanınca mavi saçlı ve gözlü dünyalar devirecek bir güzellik olan kızın kafasında bir bildiri geldi; 

'En Güçlü!' Ünvanını kazandın! 


Gerçek tanrı senin statülerinin yaşayan diğer her şeyin statüsünden daha fazla olduğunu fark etti ve seni 'En Güçlü!' Ünvanıyla ödüllendirdi! 


Bu bilgiyi sistemde olan herkesle paylaşmak istermisin?  

(evet/hayır)

1 dakika içinde cevap vermezseniz, sistem otomatik olarak 'evet'i seçecektir!


Geri sayım başlarken kız şaşırmış bir ifadeyle duruyordu.''Ne oldu? Neden birden bu ünvan bana geri geldi? Yoksa gerçekten öldürüldümü? İmkansız! Öyle olsa ünvan öldüren kişiye giderdi! Ne olduğunu biri bana açıklayabilir mi!?''


Kız yüzündeki şok ifadesiyle orada duruyordu. Sonunda aklında duran geri sayım bitti ve sistem otomatik olarak 'evet'i seçti. Sonra tüm sistemde var olan herkese sistem duyurusu geçildi;


'En Güçlü!' Ünvanının yeni sahibi ortaya çıktı!...






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr