Bölüm 8-Sily

avatar
1441 9

Tembel Hükümdar - Bölüm 8-Sily




Shun ve diğerleri yavaşça sokakta yürürken kraliyet sarayına giden elf çoktan kralın yanına varmıştı ve rapor vermeye başlamıştı.

''Majestleri, bu adamın gücü akla hayale sığmayacak bir boyutta! Onu ilk gördüğümüzde yaptığı hareketleri fark ettim ve gördüğüm kadarıyla gücünün çok ufak bir bölümünü kullanıyordu, muhtemelen gücünü kontrol etmeye çalışıyordu. Fakat buna rağmen yumruklarının basıncından etrafındaki bir kaç yüz metre tamamen toz haline geliyordu! Bir sıçrayışta anında kilometrelerce ötede oluyordu ve ara sıra kullandığı garip teknik yüzünden boyut çarpılıyordu! Majesteleri, lütfen bu canavarı kışkırtmayın, aksi takdirde çok feci şekilde zarara uğruyabiliriz!'' Son sözleri söylerken yalvarır gibi söylemişti, çünkü eğer bu canavarı kışkırtırlarsa kralı koruyacak birlik olarak ölecek ilk ekip olacaktılar, boşu boşuna krallığı felakete uğratmayı ve ölmeyi istemiyorlardı.


Elfin diz çöktüği yerin karşısında, altın tahtında oturan orta yaşlı, düzgün taranmış sarı saçları ve hafif uzun sarı sakallarıyla haşmetli bir aura yayan bir adam vardı. Şu anda yüzünde hayal kırıklığı, korku ve bir kaç değişik ifadeden oluşan garip bir ifade vardı. Bir süre sonra yüzünü kaldırdı ve elfe bakarak,''O halde ne yapmamızı önerirsin? Bu adamı kışkırtamayız, ama çoktan davet ettik, bir ilişki kurmak için ne yapabiliriz?''


Elf bir süre düşündükten sonra cevap verdi,''Majesteleri, gelirken bir kaç soru sorduk ve bu adamın getirilirken amacımızı öğrendiğini düşünüyorum. Yanlış olduğunu kanıtlamak ve iyiliğini kazanmak için bir kaç şey yapmamız gerektiğini öneriyorum.''


Kral başını duyunca biraz şaşırmış ve panik olmuştu fakat son kısmı duyunca konuştu,''Devam et, ne yapmamızı önerirsin?''


Elf'te bunu bekliyordu ve cevap verdi,''Majesteleri, buraya gelmeden önce ufak bir dilenci kızı aldı ve buraya doğru geliyor. Adamın dilenci kıza değer verdiğini fark ettim, eğer dilenci kız için bir kaç şey yaparsak muhtemelen bize dair düşünceleri değişebilir.''


Kral bunu duyunca bir süre düşünmüş ve aşağıda bekleyen bir hizmetçiye,''Gidin ve banyoyu hazırlayın, yemekleri hazırlayın, bir ziyafet masası oluşturun!''dedikten sonra tekrar elfe döndü ve,''Başka bir şey varmı?''


''Evet majesteleri! Adamın ismi Shun, ve bir başka dünyalı. Ayrıca dünyaya geleli pek fazla süre olmadı, yani herhangi bir maddi varlığı v.s. yok. Şehre girdikten kısa süre sonra tezgahlardan birinden yemek için fiyatı bize ödetmişti.''


Kral bunu duyunca gözleri parlamıştı,''Anladım! Gidin ve hazine kasasından 5000 platin para hazırlayın!''dedikten sonra gözlerini elfe çevirdi ve gülümseyerek,''Aferim! Bunları bana bu kadar erken bir şekilde gelip anlatmasaydın krallığımız muhtemel bir krizle karşı karşıya kalacaktı. Git ve hazine kasasından kendine 300 platini al, ayrıca istediğin her hangi bir şey olursa bana söyleyebilirsin, senin için o şeyi gerçekleştireceğim!''


Elf bunu duyunca heyecanla diz çöktü ve,''Her şeyi krallığım için yaptım majesteleri, böyle ödüllere gerek yok!''


Kral bunu duyunca gülümsedi ve,''Krallığa katkıda bulunanlar ödüllendirilmelidir, git!''


''Evet!''


Elf ayrıldıktan sonra kral alnındaki terleri silerek derin bir nefes verdi,''Ohh, krallığım yıkılma krizinden kurtuldu! Gerçekten çok ucuz atlattık...'' Yüzünde belirken korku ifadesini engelleyemedi. Sonuçta bir krallığın kralıydı ve epey zekiydi, elfin az önce söyledikleri şeyin gerçek anlamını nasıl anlamazdı? Verdiği şeyler sadece krallığın yıkılmaması karşılığında ufak bir bedeldi, yani bu konuda kızgın olamazdı, sadece kendini suçlayabilirdi. Kim gidip krallığı yok edebilecek ve herhangi bir anda patlayabilecek bir bombayı çağırmasını istemişti ki? Bu yüzden kralın bile biraz sıkıntılı olacağı 5000 platin harcamıştı ve ayrıca kışkırttığı kişiyi memnun etmek için bir ziyafet bile hazırlatmıştı.'Belki bu kişiye bu vesileyle iyi bir izlenim bırakabiliriz, bu şekilde ileride bir sıkıntımız olursa belki yardımcı olabilecek bir koz olabilir...' bu düşüncelerle kendini teselli etmeye çalışıyordu.


Bu sırada Shun ve diğer elfler ana yolda yavaşça ilerliyorlardı. 17 güzel görünen elf ve kucağında kirli bir dilenciyle yakışıklı bir genç adam, oldukça garip bir gruptu ve çok fazla göze battığı için sürekli onlara bakış atan birileri vardı. Shun yavaşça yürürken Esnaya sordu,''Kardeş Esna, bana biraz borç verebilir misin?''


Esna bunu duyunca şaşırmıştı fakat kısa süre sonra gülümseyerek,''Tabiki, efendi Shun istediği sürece. Ne kadar istersiniz?''


''Sadece bu kız için bir bir takım iyi kıyafet istiyordum. Ne kadar tutar?''


Bunu derken kucağındaki rahat bir şekilde yatan kızı işaret etti. Esna böyle bir şey diyeceğini biliyordu ve gülümseyerek,''O halde az ileride bir kıyafet dükkanı var, isterseniz oradan alabiliriz?''


''Sorun değil, oradan alalım.''


Shun'da onayladıktan sonra yavaşça o dükkanın olduğu yöne doğru gitmeye başladılar. Bu sırada Shun'un kucağındaki kız yavaşa gözlerini açmaya başladı, hala tam olarak ne olduğunu anlamamıştı, şu anda rahat bir pozisyonda taşındığını hissedebiliyordu fakat kim onu taşıyordu? Yoksa peşinden koşan ve onu köle yapmak isteyen adamlar tarafından yakalanmışmıydı? Bu sırada bayılmadan kısa süre önce tanıştığı adamı hatırladı ve yardım edemedi ama kalbi sıcak bir hisle doluyken gözlerini biraz daha açıp onu taşıyan kişiye baktı. Bu oydu!


Şu anda onun uyandığını fark etmiş gibi o da ona baktı ve hafifçe gülümseyerek nazikçe konuştu,''Uyandın mı? Herhangi bir yerinde ağrı var mı?''


Kız yardım edemedi ama biraz utangaç bir şekilde kekeleyerek konuştu,''B-ben iyiyim. S-s-sadece biraz y-yorgun hissediyorum...''


Shun hafif gülümsemesiyle konuştu,''Anladım. Bir süre daha dinlen o halde.''


Kız hafifçe başını salladı ve kısık bir sesle,''Teşekkür ederim.''


Shun bunu duyunca gülümsedi ve başka bir şey demedi. Dükkana doğru yürürlerken kız arada sırada etrafına bakınıyordu ve gözleri parlıyordu, bazı yemek tezgahlarını görünce onlara daha uzun süre bakıyordu, fakat taşıyan adamın dikkatini çekebileceği için fazla bakmadan tekrar başka şeylere bakmaya çalışıyordu. Tabii ki bu Shun'un gözlerinden kaçmamıştı, fakat birşey demedi, sonuçta biraz sonra kraliyet sarayında yemek yiyebilecekti.


Kısa süre sonra giysi dükanına vardılar ve oraya yaklaşırlarken bile kız rafta duran elbiselere bakmaktaydı. Özellikle kırmızılı ve tam kendine uyan güzel bir takıma. Sonuçta tüm hayatı boyunca hiç böyle güzel elbiseler giymemişti, arada sırada sokaklarda gezerken kendi yaşlarında güzel elbiseler giyen kızlara bakar ve onları kıskanırdı, fakat yapabileceği bir şey yoktu. Shun, Esna ve diğer elfler çoktan kızın baktığı kıyafeti görmüşlerdi ve hafifçe gülümsemek dışında birşey demediler. Shun, Esnaya bakarken çenesini o kıyafete doğru kaldırdı, yani 'git onu al' demek istiyordu. Esna'da bunu anladı ve gruptan ayrılırken o dükkana doğru yürümeye başladı, fakat Shun ve diğerleri çoktan o dükkanı geçip gitmişlerdi. Kız ise o kıyafetin kendi için alındığından habersiz bir şekilde diğer dükkanlara ve raftaki şeylere bakmaya devam ediyordu.


Bir süre sonra Shun konuştu,''Adın ne?''


Kız hala etraftaki dükkanlara baktığı için bu ani soruyu beklemiyordu,''Eh? ah, şey, benim ismim yok, sonuçta beni ismimle çağıracak birileri de yok o yüzden kendime isimde koymadım.''


Shun bir süre kıza baktıktan sonra sordu,''Sana isim vermemi istermisin?''


Kız şaşırmıştı ve Shun'un gözlerine bakmak için kafasını kaldırdı, sadece ona bakan bir çift sıcak ve nezaket dolu gözleri görmek için. Neden ona bu kadar nezaket gösterdiğini bilmiyordu, fakat bunun gerçek olduğunu hissediyordu, bu yüzden şok, heyecan, sevinç ve biraz da utangaçlık belli olan sesiyle,''G-gerçektenmi?''


''Evet.'' Shun gülümsedi. Sonra bir süre düşündü ve kıza bakarak,''Sen tatlı bir kızsın, o yüzden Sily kulağa nasıl geliyor?''


Kız 'tatlı bir kızsın'ı duyunca kirlerden bile belli olacak şekilde suratı kızarmıştı ve kafasını onaylama anlamında salladı. Shun bunu görünce gülümsedi,''Tamam, o zaman bundan sonra senin adın Sily.''


Kız bunu duyunca mutlu olmuştu ve gözleri tekrar dolmuştu ve kafasını onaylama anlamında salladı. Kısa süre sonra biraz kendine gelince sordu,''N-neden bana karşı bu kadar iyisin?''


Shun bunu duyunca bir süre düşündü ve yavaşça konuşmaya başladı,''Bilmiyorum. O zaman bana çarpıp düştüğün zaman, bana baktığın gözlerini gördüm ve birden içimde sana yardım etme isteği doğdu. Belki de o zaman o adamlardan kaçmaya çalışırken bana çarpıp düşmeseydin ve yanımdan geçip gitseydin o zaman sana yardım etmemiş olurdum, buna kader diyebiliriz sanırım?''


''A-anladım...'' Kız bunu duyunca birden onun peşinden koşan kölecilere minnettar kalmıştı. Eğer onlar peşlemeseydi bu adama çarpamazdı ve bu şekilde ömrü boyunca ara sokaklarda yaşam mücadelesi verirdi... 


Bu sırada, Esna çoktan kıyafeti almış, paketletmiş ve yanlarına gelmişti. Shun sordu,''Daha ne kadar yol var?'' Sily aç olduğu için hızlıca gidip yıkanmasını, kıyafetlerini giymesini ve yemeğini yemesini istiyordu, bu yüzden biraz sabırsızlanıyordu.


''Bu hızda gidersek yaklaşık 20 dakikada orada oluruz.'' Esna biraz düşündükten sonra söyledi.


''Ah, çok uzun! Biraz hızlanalım o halde, göster yolu.''


Esna kafasını onaylama anlamında salladıktan sonra hızlı bir şekilde yollarda ilerlemeye başlamıştı, Shun da arkasından hızlanmaya başladı. Bu sırada kucağındaki Sily'de ani hız artışından dolayı korkarak çığlık atmıştı.


Shun kulağına nazikçe fısıldadı,''Korkma. Benimleyken sana hiç bir şey olmaz.''


Sily bunu duyunca ani bir şekilde korkusu geçmişti ve kendisini taşıyan adamın kollarında kendini güvende hissetmeye başlamıştı. Bu tür bir his çok güzeldi, o yüzden kafasını Shun'un göğsüne gömdü ve kıyafetlerini sıkıca tuttu.'Ah, bu kişinin kolları ve göğsü çok güvenli hissettiriyor. Sonsuza kadar burada kalsam olmaz mı? Başka hiç bir şey istemiyorum, sadece burada kalayım...'






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44297 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr