Bölüm 7-Tehdit

avatar
1410 9

Tembel Hükümdar - Bölüm 7-Tehdit




Grup ilerlerken Shun etrafına bakınmaya devam ediyordu, sonuçta bu dünyaya geçeli fazla olmamıştı ve yanındaki 18 elften başka ilk defa insanları ve şehri görüyordu. Gerçi çoğu insan olsada epey başka ırktan kişilerdi vardı. Mesela elfler, yarı hayvan ırkı, kertenkele adam ırkı, balık kafalı ve süzgeçli değişik değişik türler bile vardı, sayılamayacak kadar çok ırk. 


Novellerden okuduğu kadarıyla Shun da pek çok ırkı biliyordu fakat okumakla görmek tamamen farklı şeylerdi, bu yarı ırkları görünce şaşırmadan edemedi. Bu sırada burnuna çok güzel bir koku geldi ve ağzı sulanmaya başladı, ne güzel bir koku! Kafasını kokunun geldiği yöne doğru çevirdi ve orada ufak bir tezgah gördü. Tezgahın arkasında bir adam ve sağında silindir şeklinde bir et vardı ve sürekli çevirerek pişmiş kısımlarını kesiyordu, bu koku o etten geliyordu! 


Esna, Shun'un o ete baktığını görünce hemen anlatmaya başladı,''Bu yemeğe döner adı veriliyor, farklı et türlerindende yapılabilir fakat genellikle tavuk ve dana etleri kullanılır. Yüz yıllar önce farklı bir dünyadan gelen insanın memleketinde popüler bir yemekmiş ve bu dönerin tarifiyle bir çok yemeğin tarifini yaydı, bu şekilde her hangi bir yemek yenilen yerde eski dünyasındaki yemekleri yemek istiyordu. Şefler ve aşçılar bu yemeklerin tariflerini görünce bir kaçını denedi ve gerçekten iyi yemek olduklarını fark edince genellikle bir çok han veya küçük dükkanlarda bu yemekler yapılır.''


Esna bir şey atlamadan bildiği her şeyi söyledi ve Shun'un hala bu ete baktığını fark edince,''Efendi Shun, yemek mi istiyorsunuz?''


''Ah, Öhö öhö, şey, ben, eee...'' Shun yanında parası olmadığını söyleyemedi, sonuçta bu dünyaya daha yeni gelmişti ve geldikten hemen sonra ilk durağı bu şehir olmuştu. Nereden para bulabilirdi ki?


Esna da birşeylerin yanlış olduğunu fark etti fakat hemen sonra anladı ve gülümseyerek,''Ah, efendi Shun, aslında biz de uzun süredir yemek yememiştik, birlikte oturup birşeyler yememize ne dersin? Ayrıca görmek isterseniz şehri size gezdirebiliriz?''


Diğerleri başta Esna'yı duyunca şaşırmışlardı fakat kısa sürede onlarda neden böyle davrandığını anladılar ve gülümseyerek Shun'u ikna etmeye çalıştılar. Shun anlaşıldığını fark edince biraz kızarmış ve hafifçe öksürerek,''Öhöhö, şey, eğer isterseniz sorun değil fakat kral zaten sizin beni getirmesini beklemiyor mu? Sorun olmasın?''


''Sorun değil, sorun değil, siz kralımızın saygın misafirisiniz eğer sizi şehirde gezdirdiğimizi söylersek her hangi bir sorun olmaz.'' Esna ve diğerleri aceleyle söylemişti. Sonuçta bu Shun'un iyi niyetlerini kazanabilmeleri için bir fırsattı. Eğer bu fırsatı kaçırırlar ve direk kraliyet sarayına giderlerde kral tehdit edici bir biçimde davranırsa bu gerçekten krallığın sonu olurdu, bu yüzden şimdi bu adamla iyi niyetli bir ilişki kurma şansı gelince nasıl bırakabilirlerdi ki?


Shun biraz düşünür gibi durdu ve sonra gülümseyerek,''Tamam o zaman, hadi biraz yemek yiyelim ve şehri gezelim.''


Elfler kafalarını onaylama anlamında salladılar ve dönerciye doğru gitmeye başladılar. Tezgahın bir tarafında durarak 18 tane döner istediler ve dönercide hemen hazırlamaya başladı. tazgahın yanında bir kaç tane masa vardı ve 2 tane masayı birleştirerek hepsi birlikte oturdular. Kısa sürede 18 ekmek arasında et ve çeşitli sebzelerle birlikte gelmişti. Döner gelince Shun derin bir nefes çekmeden edemedi, bu gerçekten güzel bir kokuydu! Eğer olsaydı tüm gününü bu kokuyu koklayarak geçirebilirdi. Tadınında kokusu kadar güzel olacağını umarak kaldırdı ve bir ısırık aldı.


'Hmm. Aslında et ve çeşitli baharatlar güzel fakat diğer sebzeler sadece etin tadını dağıtmış! Ne israf ama. Bir dahaki yiyişimde bu sebzeleri koymamasını istiyeceğim.' Her ne kadar böyle düşünsede tadı gerçekten iyiydi ve yemeye devam etti, diğer elflerde kendilerine gelen dönerleri yemeye başladı, fakat ısırırlarken zorlanırmış gibi görünüyorlardı.


Shun bunu görünce şaşırdı ve sordu,''Sorun nedir? Tadı güzel değil mi?''


Esna tereddüt ederken hafifçe söyledi,''Şey, daha önce her zaman kraliyet sarayında yemek yemiştik ve şu anda yediğimiz yemek gerçekten kraliyet sarayındaki yemeklere kıyasla çok kötü, bu yüzden, şey...''


Shun konuşurken hafifçe iç çekti,''Ahh, uzun zamandır lüks yemekler yedikten sonra böyle birşey tabii ki ağzınızda kötü bir tat bırakır. İstemiyorsanız yemeyin, sonra onları kullanmanın bir yolunu bulurum.''


Elfler biraz şaşırdıktan sonra yememeyi tercih ettiler ve dönerleri önlerine geri bıraktılar. Kısa sürede Shun kendi ekmeğini yiyip bitirdi ve elflerin yemediği dönerleri bir kağıt kesesine koyduktan sonra Esna hesabı ödedi, ondan sonra gittiler. Dönerci bir süre onların gidişini bekledi ve sonra yandaki tezgahtaki adama bakarak heyecanlı ve kibirli bir şekilde,''Hey, yaşlı somun, gördünmü? Benim dükkanıma kraliyetten birileri geldi ve benim dönerlerimden yediler! Senin işin nasıl gidiyor? Henüz yarısını satabildinmi bari?''


Yan tezgahta bir yemek çeşidi yapıyordu ve yemeği yapan orta yaşlı bir adamdı. Dönerciyi duyduktan sonra biraz sinirle,''Hadi lan ordan! Nereden biliyorsun kraliyetten olduklarını? Belki sadece bir kaç sahtekar! Hangi kraliyetten biri gelip bu küçük tezgahlardan yemek yer ha?!''


Dönercide başta bunun saçma olduğunu düşünmüştü fakat elflerin yemeğine karşı olan tutumlarını görünce onların gerçekten kraliyetten biri olduğunu düşündü. Yemeğini yiyen sadece yakışıklı genç bir adamdı, fakat onda kralın özel simgesi veya başka birşey olmadığı için pek dikkat etmemişti.


''Hmph! Sadece saçma sapan konuşuyorsun! Eğer onlar sahtekar olsalardı çoktan muhafızlar veya kraliyetten birileri onları tutuklamaya gelirdi! Kraliyetin her yerde gözü olduğunu unuttunmu yoksa aptal?!''


Yaşlı somon denilen adam bu sefer haklı olduğu için birşey demedi ve ona dikkat etmeyi bıraktı.


Bu sırada Shun ve diğer elfler yavaşça etrafta yürüyorlardı ve Esna veya diğerleri gördükleri yerleri Shun'a tanıtıyorlardı. Arada sırada Shun'a bir kaç soru soruyorlardı, mesela 'bundan sonra ne yapacaksınız?' veya 'bu şehir epey iyi değil mi?' tarzı şeyler. Muhtemelen kral ile görüştükten sonra ne yapacaklarını öğrenmek istiyorlardı ve bundan sonra gidecek bir yeri yoksa bu şehirde kalmalarını istiyorlardı, bu yüzden şehri övüp duruyorlardı. Shun'da bunun farkındaydı fakat pek takmadı ve sorularına cevap vermeye devam etti. 


Bir süre sonra Shun bir ara sokağa girdi ve şehrin karanlık bölgelerine doğru ilerlemeye başladı. Elfler başta ne yapmak istediğini bilmedikleri için korktular fakat takip etmeye devam ettiler. Bir süre sonra etrafta oturan bir kaç kişi görülebilirdi, bunlar evsiz ve ailesiz sokakta yaşamaya mecbur kişilerdi. Elfler bunları görünce biraz acıma ifadesiyle onlara baktılar, sonuçta yapabilecekleri bir şey yoktu. Bir veya iki kişiye yardım edebilirlerdi, fakat neredeyse tüm koca şehir bu tarz dilenciler ve evsizlerle doluydu, nasıl yardım edebilirlerdi ki? Shun'un neden buraya geldiğini biraz anlamış gibiydiler bu yüzden korkuları geçmişti ve onu takip etmeye devam ettiler. 


Bir süre sonra ufak ara sokaklardan birinden bir anda siyah bir figür çıktı ve fark etmeden önde yürüyen Shun'a çarpıp düştü.


Shun ve elfler şaşkın bir şekilde siyah figüre bakıyordu. Neredeyse kir yüzünden fazla belli olmayan yüzü ve kirli uzun saçları vardı, etrafını siyah yırtık bir bez gibi bir şeyle sarıyordu ve altındada yırtık pırtık kıyafet denemeyecek bir kaç şey giyiyordu. Düştükten sonra hızlı hızlı nefes almaya başladı ve gözlerinde umutsuz bir bakışla Shun'a baktı,''Lütfen, lütfen yardım et...''


Gözleri gibi söyledikleride umutsuzluk içeriyordu, sanki yardım etmeyeceğini önceden tahmin etmiş gibiydi ve sadece ufak bir umutla söylemişti. Fakat kim ufak umudun gerçek olacağını düşünürdü ki?


Shun bu ufak kirli şeyi görünce üzülmeden edemedi ve yavaşa yanına yaklaşıp sordu,''Sorun ne?''


Kaba özelliklerinden bu kirli şeyin 13 14 yaşlarında ufak bir kız olduğu belli oluyordu, fakat bu yaşta kendi arkadaşlarıyla oynamak ve eğlenmek yerine bu ufak çöplükte kir içinde yaşam mücadelesi veriyordu. Shun bunu düşündükçe bu küçük kıza daha çok üzüldü ve elini uzatıp nazik bir şekilde saçını okşarken konuştu,''Ne oldu? Söyle bana, neyden kaçıyorsun?''


Ufak kız başta sorusunu sadece umutsuzluk içindeki ufacık umut parçası için sormuştu ve cevap vermesini pek beklemiyordu, fakat cevap verince şaşırmıştı ve bir an ne yapacağını bilememişti. Sonra adam yavaşça yaklaştı ve saçını okşarken tekrar sorusunu sordu. Küçük kız başta korkmuştu fakat sesini duyunca ve saçını okşayan eli hissedince kalbine sıcak bir his doldu, hafifçe titredi ve gözleri yaşarmaya başladı. Kısa hayatı boyunca kim ona bu kadar nazik davranmıştı? Annesi? Babası? Onları hiç tanımamıştı bile, fakat bu önündeki adamın nazikliğini kalbinin dibinden hissedebiliyordu. İlk defa birisi ona bu kadar nazik davranmıştı! Vücudu hafifçe titremeye başladı ve göz yaşları akmaya başladı, sonra titreyen bir sesle,''B-ben, beni bir kaç adam kovalıyordu, beni köle yapmak istediklerini duymuştum, ben, bu yüzden kaçtım, şimdi, şimdi peşimde geliyorlar...''


Shun ellerini uzatıp nazikçe göz yaşlarını sildi ve hafifçe konuştu,''Anladım. Merak etme, şimdi kimse sana dokunamaz.''


Küçük kız bunları duyunca tekrar göz yaşları akmaya başladı ve vücudu hafifçe titrerken gözleri kapandı, bayılmıştı. Shun bayıldığı zaman şaşırmıştı fakat düşen vücudunu hızlıca tuttu ve kucağına aldı. Bu sırada kıza bakan yandaki Esna konuştu,''Muhtemelen uzun süredir kendini zorlayarak kaçıyordu ve şimdi rahatlayınca tüm yorgunluğunu bıraktı ve sonunda dayanamayıp bayıldı.''


Shun onaylama anlamında kafasını salladı ve başka bir şey demedi. Bu sırada kızın geldiği yerden 2 kişi çıktı, biri ortalama vücutlu, yanağında örümcek dövmesi bulunan orta yaşlı biriydi, diğeriyse sıska ve zayıf, çirkin görünen kısa boylu biriydi. Geldikten hemen sonra etrafa baktılar ve Shun'un kucağındaki kızı görünce bağırdılar,''Orada!''


Fakat tam gidecekleri sırada Shun'un yanında ve arkasındaki 18 elfle göğsündeki amblemi gördüler ve tüm vücutları titremeye başladı. 'Lanet olsun! Karşılaşabileceğimiz herkes arasında gidip karşı koyamayacağımız tek hedeflerimi bulduk yani?! Tanrı bugün ölmemizi mi istiyor?!'


Soldaki, suratında örümcek dövmesi bulunan adam zorla gülümsedi ve,''Efendim, bir yanlış anlaşılma oldu, umarım bizi affedebilirsiniz?'' dedikten sonra sıska adamın kolundan tuttu ve hızlıca gitmeye çalıştı.


Shun bunu görünce hafifçe gülümsedi ve parmağını salladı.


Shun'un parmağını sallamasıyla güçlü bir rüzgar akımı oluştu ve sıska adamın vücudunu sararak tamamen parçalara ayırdı, kısa sürede sıska adamın hem vücudu hemde kanı rüzgarla birlikte tamamen yok oldu. Bırak çığlık atmayı, ne olduğunu fark etmemişti bile. Bunu görünce 18 elf, örümcek dövmeli adam ve etraftaki diğer bir kaç dilenci korku içinde titremeye başladılar.


Belki dilenciler ne olduğunu anlamamış olabilirler, fakat deneyimli dövüşçüler olan elfler ve dövmeli adam ne olduğunu nasıl fark etmezdi? Shun'un yaptığı az önceki parmak hareketi herhangi bir enerji içermiyordu, sadece saf vücut gücüyle oluşturduğu basınç rüzgarıyla sıska adamı tamamen varoluştan silmişti! Eğer Shun'un hala havadaki parmağı olmasa ve etrafta esen hafif rüzgar olmasa az önce olan şeyin sadece bir rüya olduğunu düşünürlerdi!


Orta yaşlı adam korkudan aklını kaçırmak üzereydi. Sadece sokakta yaşayan bir kız çocuğunu alıp merkeze götürmek ve köle haline getirip satmak istemişti, her zaman yaptığı şekilde. Kim bu sefer bir tanrıya bulaşacağını düşünürdü ki?


Hala orada titrerken Shun ortadan kayboldu ve orta yaşlı adamın önünde belirdi, elini uzatıp boğazından tuttu ve sakin bir ses tonuyla sordu,''Sizin grubun adı nedir?''


Orta yaşlı adam hala titrerken bir türlü konuşamıyordu, Shun bunu görünce sakince konuştu,''Son kez soruyorum, sizin grubunuzun adı ne?''


Orta yaşlı adam bu sefer kendini zorlayıp hafifçe sakinleştirmeye çalıştı ve titreyen bir sesle söyledi,''Ö-Ö-örümcek ittifakı.''


''Anladım. Bu dünyaya geldiğim andan beri öldürdüğüm 2. insan olacaksın, ve ittifakınız da yok ettiğim ilk topluluk olacak, onur duymalısınız.''  


Orta yaşlı adam bunu duyunca umutsuzluğa kapılmıştı. Bu sırada Shun elinden hafifçe enerjiyi gönderdi ve alan bükülmeye başladı. Adam etrafındaki garipliği fark edince ne yapacağını bilememişti ve çığlık atmaya başlamıştı, fakat kısa sürede bükülen boyut yüzünden tüm vücudu parçalara ayrıldı ve düzensiz boyutta vücudunun parçaları yavaşça yok oldu. Tıpkı az önceki sıska adam gibi, Shun'un uzatılmış eli olmasa o adamın aslında sadece bir rüya olduğunu düşünürlerdi, varoluştan silinmişti.


Shun'un sözlerini duyunca ve bunu görünce 18 elfin vücudu kontrolsüzce titremeye başladı. Eğer gerçekten kral bu adamı kızdırırsa... Bunu düşünmeye cüret edemiyorlardı!


Bu sırada Shun kızı kucağında rahat bir pozisyona getirdi ve konuştu,''Herhangi biriniz krala gidebilir ve kısa süre sonra orada olacağımı söyleyebilir. İyi bir yemek hazırlatsın ve banyoyu hazırlatsın, ayrıca Esna kardeşin de dediği gibi bana büyük bir ödül hazırlasa iyi olur, eğer kralınız akıllı davranırsa bir şey yapmadan gideceğim.''


18 elf bunları duyunca kızgınlık değil büyük bir mutluluk içerisindeydiler! Ne kadar tehdit etmiş olsada sonunda krallıkları yok olma kaderinden kurtulmuştu! Ve bunun nedeninin sadece Shun'un kucağındaki kız olduğunu biliyorlardı, bu yüzden o kıza minnettarlıkla bakmaya başladılar. Aralarından biri hızlıca ayrıldı ve kraliyet sarayına doğru gitmeye başladı. Ne olursa olsun kralı bu canavarı kızdırmamaya ikna etmesi gerekiyordu, yoksa yok olacak olan sadece kraliyet ailesi olmazdı.


Shun bir elfin elinde tuttuğu kağıt keseyi aldı ve yanda duran hala korkudan titreyen bir dilencinin eline attı,''İçinde biraz yiyecek var, istersen kendin ye veya paylaş fark etmez.'' dedikten sonra döndü ve elflerle birlikte ara sokaklardan çıktı.


Bu sırada elindeki keseyi tutan dilenci hala şok halindeydi ve kendine gelince elindeki kesenin içine baktı, sonra mutlulukla sıçradı ve,''Hahahaha! Sonunda biraz yemek! Yemek!!'' diye bağırdı.


Etrafında duran bir kaç dilenci de onu duymuştu ve kızgınlıkla bağırdılar,''Lanet olası! Onları bizimle paylaşman gerekiyor, o adam bizimle paylaşman gerektiğinin söyledi, duymadın mı ha?!''


Keseyi elinde tutan adam isteksizdi fakat neyse ki etrafta fazla dilenci yoktu ve kesenin içinde iyi bir miktarda vardı, o yüzden herkese eşit olarak paylaştı. Sonuçta eğer paylaşmazsa bu adamlar onun üzerine saldırmaktan geri kalmazlardı, bu şekilde hem yemek yiyemez hemde üstüne yaralanabilirdi, yani boşuna aptalca davranıp dövülmeye ve elindeki yemeğide kaptırmaya gerek yoktu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44251 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr