Bölüm 1-Cehennem!

avatar
2137 10

Tembel Hükümdar - Bölüm 1-Cehennem!





Shun Lester; Yaşıtlarına göre tamamen üşengeç ve tembel bir çocuk. 8 yaşındaydı ve İlkokula geçmişti fakat hiç heyecanlı değildi, aksine okulda edineceği arkadaşları düşününce epey kötü hissediyordu. Çünkü arkadaşlar sadece zaman ve enerji israfıydı! Fakat bunu fazla düşünmüştü. Her ne kadar okullar açıldığı zaman sınıftaki herkes tanışıp arkadaş olmuş olsa da, Shun hiç bir zaman onlara katılmadığı için yavaş yavaş onlardan uzaklaşmış ve tamamen yalnız bir hayat geçirmeye başlamıştı.


Tabii ki Shun bundan rahatsız değildi, hatta aksine mutluydu! O enerjik çocuklarla geçirdiği her dakikada daha fazla tükendiğini hissediyordu ve şimdi hiç bir arkadaşı yokken çok rahattı ve bu tam olarak istediği şeydi! 


Artık eve gelirken onunla konuşup boşa enerjisini harcayacak arkadaşlar yoktu! Evde otururken ve novel okurken onu oynamaya çağırarak rahatını bozacak sinir bozucu arkadaşlar yoktu! Tamamen rahattı!

Sabah okula gidiyor, sınıfın bir köşesine geçip çantasından aldığı bir noveli okumaya başlıyordu ve kimse onu rahatsız etmiyordu, öğretmenler bile! Çünkü Shun tam bir dahiydi! Bazen noveli okumaktan sıkılınca ders kitaplarını okuyordu. Fakat Shun'un fotoğrafik hafızası nedeniyle okuduğu hiçbirşeyi unutmuyordu. 


Ders kitaplarını okurken bazen içindeki soruları kendi kendine çözüyordu ve bunları tamamen aklına kaydediyordu. İlkokul için ders kitabındaki herşeyi ezberleyip problemleri çözdükten sonra başka bir kitap almış ve onu da okuyup çözmeye başlamıştı! Şu anda Shun sadece liselerde sorulacak soruları bile kolaylıkla cevaplayabilirdi! Bazı öğretmenler ona test yapmış ve bu sonucu çıkardıktan sonra şok olmuşlardı, o yüzden onu kendi haline bırakmaya karar vermişlerdi.


Ordon Lester, yani Shun'un babası, bunu öğrenince şaşırmış ve oğluyla gurur duymaya başlamıştı. Kim kendi oğlunun müthiş birisi olmasını istemezdi ki? Tabii ki tembel olduğu için ara sıra azarlıyordu fakat Shun onu dinlemeyip tembelliğine devam ediyordu. Ordon, Shun'un onu dinlemeyip hala tembel bir şekilde yaşadığını görünce iç çekmeden edemedi. Eğer okuldaki sonuçları kötü olsaydı onu katı bir şekilde cezalandırırdı fakat okulda ondan iyi kimse yoktu. Hatta ondan bir kaç sınıf yukarıdaki kişiler bile ondan zeki değildi!

Shun babasının azarlamalarını görmezden gelerek tembelliğine devam ediyordu. Ev, okul, ev, okul. 1 yıl boyunca tüm hayatı böyle geçmişti...


Bir gün yine aynı şekilde okuldan eve dönüyordu, hemen eve gidip uzanmak ve yolda gelirken aldığı bir noveli okumak istiyordu. 


''Hoş geldin, evlat!''


Shun eve geldikten sonra geniş, yeşil otlarla dolu bahçesinde babası onu karşılamıştı. İri yarı bir vücudu, uzun dağınık siyah sakalları ve ona oranla biraz daha uzun olan saçları vardı, bir barbara benziyordu.


Shun ise oval yüzlü, yeşil gözleri ve kısa kahverengi saçlarıyla tatlı biriydi. Yeşil gözü görenleri sakinleştiren garip bir auraya sahipti. 


Shun, eve girince bahçede dikilen babasını gördü ve şaşkın bir bakışla,


''Hoş bulduk?''dedi. 


Şaşkın olmasının sebebi babasının onu bahçede karşılaması değildi, arada sırada bunu yapardı bu yüzden onu asıl şaşırtan şey babasının kollarını çaprazlamış bir şekilde kendisini dikkatli bir şekilde incelemesiydi. Biraz garip hissetmişti ve sormadan edemedi,


''Baba? Bir sorun mu var?''


Ordon cevap vermedi ve bir süre daha Shun'un vücudunu inceledikten sonra onun gözlerine bakıp yavaşça konuştu,


''Bugün, sonunda 9 yaşına girdin, değil mi?''


Shun daha şaşkın bir şekilde babasına bakmaya başladı. Ne yani, o bu gün 9 yaşına girdiğini bilmiyor muydu sanki? Bunu sormanın ne anlamı vardı? Fakat bunları içinde tutup yinede cevapladı,


''Evet.''


''Anladım. Umarım tembellik zamanlarında iyi vakit geçirmişsindir.''


Bunu dedikten sonra yüzünde hafifçe bir gülümseme belirdi. Shun bu gülümsemeyi görünce vücudunda bir ürperme hissetti ve yüzü soldu, çünkü bu gülümsemeyi tanıyordu! Ne zaman bu gülümsemeyi görse başına kötü bir şey geliyordu! Bunu fark ettiği zaman dönüp kaçmaya yeltendi, fakat-


''Nereye gidiyorsun evlat, seninle daha çok işimiz var!''


Ordon, Shun harekete geçmeden önce çoktan yanına gelmiş ve omuzlarından tutmuştu. Shun artık kaçma şansının olmadığını biliyordu, bu yüzden dönüp vahşice gülümseyen babasına bakarak sordu,


''B-baba, bu sefer ne yapacağız?''


Ordon'un yüzündeki gülümseme dahada genişlerken söyledi,


''Antrenman!''


Bu sözden sonra Shun'un yüzü solmadan edemedi. Antrenman! Bu hayatında en çok nefret ettiği şey olabilirdi. Tembelliğin ve üşengeçliğin en büyük düşmanı, antrenman! Birşey demeye fırsat bulamadan babası tarafından omuzuna alınmış ve götürülmeye başlanmıştı...


Shun çırpınmanın herhangi bir fayda yaratmayacağını bildiği için hiçbirşey yapmamış ve kendisini götürmesine izin vermişti. Her kötü bir şey yaptığında babası ona ceza olarak antrenman yaptırıyordu, bunun tembelliği seven onun için en büyük ceza olacağını biliyor gibi. Shun da bunu bilerek cezasını çekip eve gitmek ve uzanıp novelini okumak istiyordu, fakat bu sefer ne kadar yanlış tahmin ettiğini bilmiyordu...


Kısa süre sonra kimsenin olmadığı, epeyce geniş ve heryerin toprak olduğu bir yere gelmişlerdi. Ordon etrafına baktı ve sonra Shun'u yere indirdi. Shun etrafına bakınca şaşırmadan edemedi, burası neresiydi? Önceden babası onu antrenman yaptırmak için genellikle parka götürürdü ve onu epey bir koştururdu, fakat burası parktan katlarca daha geniş ve bomboş, çorak bir alandı! Babasına bakıp sordu,


''Baba, burada ne yapacağız?''


Ordon garip garip Shun'a baktı. Shun neden ona böyle baktığını anlamamıştı ve o da ona garip bakışlarla karşılık verdi.


''Ne demek burada ne yapacağız? Sen koşacaksın!''


''Koşacak mıyım?''


''Evet! Koşacaksın!''


Shun genişçe açılmış gözleriyle ve hafif kısık sesiyle sormak istemese bile sordu,


''Ne kadar koşacağım..?''


Ordon yavaşça yüzüne yayılan gülümseme olmayan bir gülümsemeyle hafifçe,


''Kan kusup bayılana kadar koşacaksın.''


''Ne!?''


Shun bunu duyunca şok oldu! Ne demek kan kusup bayılana kadar koşacağım!? Hem koşarken kan kusmak normal miydi ki!?


''Eğer koşmazsan tüm novellerini yakacağım! Ve sana bir daha asla novel almayacağım!''


Shun aslında dönüp kaçmak istiyordu fakat bu sözlerden sonra düşünmeden edemedi. Zaten hayatı boyunca sevdiği az şeyden biri novel okumaktı, eğer novel okumazsa can sıkıntısını bilgisayarda oyun oynayarak geçirebilirdi. Bunu düşünürken birden Ordon'un sesini duydu,


''Ah, ayrıca o bilgisayarıda yok edeceğim.''


Shun bunu duyunca az önceki düşündüğü şeyler yüzünden ağzına yerleşmiş olan hafif gülümseme çarpılmış hale geldi.


Ordon bu tepkiyi görünce tatmin olmuş hissetti ve el çırpıp konuştu,


''O halde, başla!''


Shun isteksizmiş gibi yavaşça koşmaya başladı. Ordon iri figürüyle peşinden koşmaya başladı ve konuştu,


''Dahada hızlan! Hızlanmazsan az önce dediklerimi yaparım!''


Shun bu sözlerden sonra babasına içinden bir kaç küfür savurarak daha hızlı koşmaya başladı. Ordon tekrar tekrar onu hızlandırmak için peşinden koşup onu novel ve bilgisayarını yok etmekle tehdit ederek hızlandırdı. Kısa sürede Shun çoktan bitmişti ve yalpalayıp yere düştü. Ordon bunu görünce bağırarak konuştu,


''Kalk! Hala kusmadın ve daha bayılmana çok var, demek ki hala enerji dolusun! KALK VE KOŞMAYA DEVAM ET!''


Shun istemese bile zar zor ayağa kalkıp koşmaya devam etti. Tekrardan yalpalaması uzun sürmedi fakat düzelip tekrar koşmaya devam etti. 


Bir süre bu şekilde devam ettikten sonra dayanamadı ve eğilip kusmaya başladı. Ordon bunu görünce hafifçe gülümsedi ve tekrar bağırmaya başladı,


''Güzel! İlk adımı tamamladın, ama hala bayılmadın! Koşmaya devam et!''


Shun artık dayanamıyordu, gözleri kararmaya başlamıştı. Bayılmasının onu bu acıdan kurtaracağını düşündüğü için koşmaya devam etti ve gerçekten kısa süre sonra yere düştü, bayılmıştı.


Ordon bir süre Shun'u incelemiş ve hafif bir gülümsemeyle kendi kendine konuşmuştu,


''Velet, bundan sonra hayatın çok değişecek! Acımasız olacağım için beni suçlama.'' dedikten sonra Shun'u kucağına almış ve eve götürmüştü.


.................


''Ah!''


Hafif bir sesle birlikte Shun kendi yatağında uyanmıştı. Tüm vücudu ağrıyordu! Başta şaşkın bir şekilde ne olduğunu anlamamıştı fakat biraz düşündükten sonra babasının onu geniş ve çorak bir alana götürüp bayılana kadar koşturttuğunu hatırladı. Ne kadar koştuğunu düşündükçe vücudu titriyordu. Bu sefer ne yaptıda böyle ağır bir ceza aldı bilmiyordu, belki de sadece babası ona antrenman yaptırmak istemişti?


Shun bu tarz şeyler düşünürken birden odanın kapısı açıldı ve Ordon girdi. Shun'un uyanmış olduğunu görünce yüzünde bir gülümseme belirdi.


''Oh, demek uyandın! Uzun süredir uyuyordun, enerjin yenilenmiş olmalı, değil mi?''


''N-ne?''


Shun babasının ne demek istediğini anlamamıştı. Bayılana kadar koşu yapmıştı ve artık cezasını çekmiş olmalıydı! 


''Ne demek ne? Kalk hemen yataktan! Antrenman yapmaya devam edeceğiz!''


''Ne!? Cezamı çektim! Neden hala antrenman yapmak zorundayım!?''


Shun sinirli ve şaşkın bir şekilde babasına bakıyordu. Ordon bu sözlerden sonra kısa bir süre duraklamış ve sonra ciddi bir şekilde Shun'a bakıp konuşmuştu,


''Sana antrenman yaptırmamın sebebi ceza değil. İleride hayatın değişecek, o yüzden seni şimdiden hazırlamaya başlıyorum!''


Shun hiç bir şey anlamamıştı. Hayatımmı değişecek? O zaman için hazırlıkmı yapıyordu? Ne oluyor amına koyayım?! Fakat babasının ciddi ifadesini görünce kaşlarını çattı. Hiç te şaka yapar gibi bir hali yoktu. Her ne kadar 9 yaşında olsada her zaman akıllıydı ve kendi yaşıtlarındaki diğer çocuklardan daha olgun düşünüyordu.


''Ne demek istiyorsun?''


Babasına ciddi bir şekilde sordu. Ordon bu tepkiyi görünce hafifçe gülümsedi.


''Bunu şimdi anlatsam bile anlayamazsın. O yüzden sadece benim dediklerimi yap, yoksa ileride başın çok fazla ağrıyacak.''


Ordon'un ciddi suratı ve bu ciddi sözlerine ne kadar inanmak istemesede kendini zorla inandırdı. Fakat düşünmeden edemiyordu, gelecekte başına ne gelecekti?


Ordon, Shun'un ses çıkarmadan düşündüğünü görünce konuştu,


''Hadi, kalk! Bundan sonra hayatın cehenneme dönecek!''


Shun bunu duyunca çarpık bir şekilde gülmeden edemedi. 'hayatın cehenneme dönecek.' gerçekten durumu için en iyi sözdü. Kendisi tembelliği herşeyden çok seviyordu, fakat tembelliğin baş düşmanıyla uzun bir süre geçirmek zorundaydı, antrenmanla...


''Neyin antrenmanını yapıyoruz?''


Ordon bu soru üzerine biraz düşündü ve yavaşça söylendi,


''Hmm, aslında buna antrenman demek doğru olmaz. Bir çeşit eğitim desek daha doğru olur. Ve ne eğitimi diye soracak olursan... Her şey.''


 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44261 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr