Bölüm 47: İlk Ölüm (1)

avatar
4437 8

Taming Master - Bölüm 47: İlk Ölüm (1)


Taming Master Bölüm 47:İlk Ölüm(1)

Çeviren:Devilsparadise

Ian imparatorluk sarayının girişine gelince, iki muhafız önünü kesti.

"Buraya neden geldin?"

Ian şaşırıp kalmıştı.

Çünkü ömrü hayatında hatta sıfırlamadan önce bile hiç Luspel İmparatorluğu'nun sarayına gelmemişti.

'Hm...Onlara gösterecek sertifika gibi bir şeyim de yok ki,ne yapsam?'

Bir süreliğine ne yapacağını düşünen Ian aklına ilk geleni söyledi.

"Ben Çağırıcı elçisi,Ian.Majesteleri beni buyurmuşlar,kendisini ziyaret için teşrif buyurmuştum."

Kullanabildiği en kibar kelimeleri kullanmıştı.Çünkü ukalaca konuşursa muhafızlarla olan yakınlığı düşer,iş iyice çıkmaza girerdi.

Diğer yanda,Ian'ın sözlerini duyan muhafızlar başlarını öne eğip enselerini kaşıdılar.

"Lütfen biraz bekleyin.Muhafız Komutanı'na soracağım."

"Pekala,bekliyorum."

Muhafızlardan biri hızlı adımlarla kale kapısından içeri girip gözden kayboldu.

Kısa bir süre sonra da alelacele dışarı çıktı.

Arkasında az önceki muhafız vardı.

"Oh,görüyorum ki elçi gelmiş.Muhafızlara önceden haber vermeyerek saygısızlık ettim."

Adam kalenin girişini koruyan muhafızların komutanı olamlıydı.

Bu beklenmedik nezaket(?) karşısında,Ian nasıl karşılık vereceğini bilemedi.

Kailan oynadığı süre boyunca ilk kez herhangi bir yakınlığı olmadığı bir NPC kendisine böyle bir kibarlık gösteriyordu.

'Allah Allah...Neler oluyor?Kralın görevi olduğu için mi böyle davranıyorlar?'

Doğrusu,muhafızlar açısından düşünüldüğünde,kralın bir emri olduğu için laubali davranmamalılardı,fakat Ian bunu fark etmedi.

"Hayır,şey....Sorun değil.O zaman içeri girebilirim,değil mi?"

Muhafız Komutanı hızla kafasını salladı.

"Tabii ki,Ian.Sana yolu göstereyim."

Muhafız Komutanın önderliğinde,kalenin kapalı kapıları açıldı ve Ian yavaşça içeri süzüldü.

'Acaba Muhafız Komutanı kaç seviye?'

Goblin Kamp Alanı Görevi'ni veren kural tanımaz lider Lapierre 90'lı seviyelerin ortasındaydı.

İçine merak kurdu düşen Ian yavaşça komutanın bilgi sekmesine baktı.

Maolin

Seviye:115

Görev:Muhafız Komutanı

Seviyesi ve görevi dışındaki bütün bilgiler gizliydi ama bu kadarıyla bile Ian'ın gözleri fal taşı gibi açıldı.

'Yoh ebenin...Neden bu seviyede bir komutan şehrin dışındaki bir kalede muhafızlık yapsın ki?En yüksek seviyedeki adam bile daha 120 seviye olmamışken...'

Ian şaşmış kalmıştı.

Çünkü adamın seviyesinin taş çatlasa Lapierre ile aynı olacağını düşünmüştü.

'Bakalım muhafızlar kaç seviyeymiş.'

Muhafızların bilgisine bakan Ian küçük dilini yutacaktı.

Çünkü Ian'ı takip eden muhafızların biri 104 diğeri de 107 seviyeydi.

'Haa,demek bu yüzden en iyi birlikler bile o kadar güçlü olmalarına rağmen Colonar Kıtası'ndaki üslere saldırmaya cesaret edemiyorlar.

Kapı muhafızlarının bile 100 seviye olduğu bir İmparatorluğa bulaşırsan bütün birliğini yok ederlerdi.

Böyle düşününce,Lotus birliğinin kuzey keşfiyle üs alması gözünde daha bi' değer kazandı.

'Hızla seviye atlayıp onlara üs alanını genişletmeleri için yardım etmeliyim.'

Ian oradan buradan düşünüp duruken ekip saraya git gide yaklaşıyordu.

                                                                *****        *****

 

Crupia Karlı Dağı'nın en yüksek noktası,Karon Zirvesi.

Elinde kıvrımlı hançere benzeyen bir silah olan adam tek başına bir Buz Trolü ile dövüşüyordu.

-kükreyiş-

Trol boğazını yırtarcasına bağırıp,devasa sopasını adama doğru savurdu.

-bang-

Ancak trolün koca sopası değil adama vurmak kıyafetlerini bile sıyırmamıştı ve suçsuz günahsız bir kayaya çarpıp kayayı tuzla buz etmişti.

Ve de yakından bakıldığında adamın savaştığı sıradan bir Buz Trolü değildi.

Trol normal bir buz trolünden 1.5 kat daha büyüktü ve soğuk mavi dalgalar saçan büyük bir sopası vardı.O Karon Zirvesi'nin Baş Kahraman canavarı 'Buz Trolü Savaşçısı'ydı.

-ta ta ta-

Adam trollü trollercesine hızlı hareketlerle en yakınındaki noktaları saldırı yağmuruna tuttu.

Ve trol de bunu bekliyormuş gibi sopayı tutmayan diğer eliyle adamın kürekkemiğini yakaladı.

Hayı hayır yakalamadı sımsıkı tuttu.

-hokus pokus puff-

Göz açıp kapayana kadar adamın bedeni ortadan kayboldu.Şaşkınlıktan küçük dilini yutan trol savunmasız kaldı ve o farkına varmadan önce adam arkasında beliriverdi.

"Cee-eee'"

İki hançeri keskin hareketle trolün sırtına sapladı.

-hiiyaağğ-

Trol acıyla bağırdı.

Ve adam bir an olsun ara vermedi.

"Oh olsun sana-"

Bir an sonra hançerleri siyah dumana benzeyen bir maddeyi içlerine çekmeye başladı.

Bütün dumanı emen hançerler simsiyah bir renge büründüler.Hatta renk o kadar koyuydu ki üzerine düşen tek bir ışığı bile yansıtmazdı.Ve o hançerler trolün kafasına saplandı.

-puuuk-

Son saldırısını yiyen Buz Trolü Savaşçısı'nın yüzü karardı ve son nefesini verdi.

Trolün kafasına saplanan hançerlerden yayılan enerji dört bir yana saçıldı.

En sonunda trolün vücudu gri bir ışığa dönüşüp yavaşça kayboldu.

"Vauuv,bu gerçekten de darbelere karşı dayanıklıydı."

Trolün ölü bedeninden düşen itemleri toplayan adam alnından süzülen terleri sildi ve mırıldandı.

"50 seviye olmak için bir 6 saat daha mı gerekli?"

İlginçtir ama 65 seviyelik Buz Trolü Savaşçısı'nı avlayan adam 49 seviyeydi.

Sınıfı da yeni açılan sınıf 'Suikastçı'ydı.

"Sadece 49 seviyeyim ama...birkaç gün önce yeni sınıflardan birinin çoktan 50 seviye olduğunu söylüyorlar,değil mi ama?"

//Ç.N:Bizim Ian'ın namı zirveye kadar ulaşmış,heyt be :)

Dudağının kenarı kıvrıldı.

"Bir de Çağırıcıymış....Onu dört gözle bekliyorum."

Hançerlerini düzeltti ve yola koyuldu.

"Arenanın açılmasına 4 gün var,biraz rahatlayabilirim."

Sonu yokmuş gibi görünen dik bir uçurumun kenarına geldi.

Ardından vücudunu boşluğa bıraktı.

İşte tam o anda...

-gak gaak gak-

Adamın vücudu siyah bir şahine dönüştü ve gözden kaybolmadan önce zirveler arasında ağır ağır süzüldü.

********* *************

"Oh,demek Ian sensin."

Kral Celias'ın huzuruna çıkan Ian çok gergindi.

Kralın bütün bilgisi gizli olduğu için kaç seviye olduğunnu bilmiyordu ama karşısındaki bu duruşu bile son dereece güçlü olduğunu hissettiriyordu.

'Ben saçlarına aklar düşmüş bir ihtiyar hayal etmiştim ama gerçekten genç biri.'
Klasik kral tiplemesinin aksine 30'larının başında gösteren King Celias'ın yüzünde sağlam iradeli birinin ifadesi vardı.

"Evet,efendim.Beni istediğinizi duydum..."

Celias Ian'ın sözlerini bitirmesine fırsat vermeden cevap verdi.

"Evet,öyle.Luspel İmparatorluğu'nda senin gibi tüm dikkatleri üstüne çeken birinin olduğu haberini alınca nasıl istemeyeyim?"

Ian acı bir ifadeyle yanıtladı.

"Şey,öyleymiş."

Ve bir sistem mesajı belirdi.

Belirlenen süre içinde Kral Celias ile tanıştınız. 'Çağırıcı Elçisi' görevini tamamladınız. Nam puanınız +1250 arttı.

Sadece kralla tanışmıştı ancak 1250 Nam puanını da kapmıştı.

'Hep dediğim gibi,İmparatorluk Görevleri çok farklı.'

Ian saygı ile dikilirken Kral Celias sözlerine devam etti.

"Luspel İmparatorluğu'nda Kaimon İmparatorluğu'ndan daha yüksek seviyeli bir Çağırıcı olmasını gelecek içim ümit vaat edici buluyorum."

Ian sessizce cümleye devam etmesini beklerken kral çayından bir yudum aldı.

"Bu yüzden de uzun bir süredir yetenekli bir Çağırıcı bekliyorum."

Ian farkında olmadan sordu.

"Neden ki?"

Ian'ın resmiyetten uzak konuşması üzerine kralın yanında oturan sadık şovalyesi dik dik baktı.

"Bu kadar kısa cevaplar vermeye nasıl cüret edersin!"

Ian bir adım geri çekildi.

'Off,daha dikkatli olmalıydım...'

Göz ucuyla krala baktı ama onun yüzünde sinirli bir ifade yoktu.

"Haha,Hellaim.Sorun değil,hiç sorun değil.Sonuçta o imparatorluk ailesinin görgüsünden uzak bir maceracı değil mi?"

"Ama..."

"Aması maması yok,sorun değil dedim."

Kral onu güzelce payladıktan sonra şovalye bozulmuş bir ifadeyle yerine döndü.

'Oh bee,dünya varmış.'
İçine su serpilmişti resmen.

'Eğer süngüsünü çekseydi,bir vuruşta ölürdüm herhalde.'
Ian'ın bakışları şovalyenin süngüsünün üzerindeydi.

Duruşunun asaletinden bile yüksek seviyeli bir silah olduğu anlaşılıyordu.

Gerçekliğe dönen Ian,kafasını kaldırıp Celias'a baktı.

"Saray adabını bilmiyordum...Affınıza sığınıyorum."

Celias yüzünde sıcak bir gülümsemeyle bakıp kafasını iki yana salladı.

"Hayır,hayır önemi yok."

Durup soluklandıktan sonra devam etti.

"Neyse,sana neden yetenekli bir Çağırıcı'yı beklediğimi söyleycektim."

Müthiş saygılı(?) bir şekilde kralın sözlerine kulak kabarttı.

"Ian,Luspel İmparatorluğu'nun sancağının ne anlama geldiğini biliyor musun?"

Cevap vermeden önce biraz durdu düşündü.

Çünkü kralın tahtının arkasındaki hayvan figürü dikkatini çekmişti.

"Mitolojik Ejderha değil mi?"

Luspel İmparatorluğu'nun sancağı Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha idi.

Mitolojik Ejderhanın kafası,kanatları,kuvvetli bir kartalınkini andıran ön bacakları,yanık bir teni ve arka aslan bacakları vardı.

"Güzel,çok güzel.Öğrenmen gereken çok şey olsa da boş değilsin."

Yüzünde memnun olmuş bir gülümseme olan Krala bakarken şaşırmıştı.

'Tam arkanda adamın gözüne sokar gibi çizdirmişsin zaten.Anlamamak için aptal olmak gerekir...'

Neyse ki bu sözleri ağzından kaçırıp da aynı hatayı ikinci kez yapacak kadar salak değildi.

"Evet,ne diyorduk..."

Kaldığı yerden anlatmaya devam etti.

"Yaklaşık altı ay önce kraliyet mahkemesi Shikar Çölü'ne bir şovalye heyeti gönderdi."

Shikar Çölü Colonar Kıtası'nın merkezinde kurak bir bölgeydi.

Kullanıcılar arasında Ölüm Diyarı olarak da biliniyordu.

Böyle bilinmesinin nedeni basitti.

Çünkü Shikar Çölü'ndeki canvarların seviye ortalaması 130'un üzerindeydi.

Bu yüzden de her kullanıcı elini kolunu sallayarak oraya giremezdi.

Celias,durup soluklandıktan sonra,ağzını açtı.

"İşte Hellaim,şovalye heyetinin öncüsü,çölün ortasında Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha'nın inini buldu."

Bu sözleri duyan Ian şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı neredeyse.

'Yok ebesinin nikahı? Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha diye bir canavar gerçekten var mıymış?'

Celias,Ian'ın şaşkınlığına aldırış etmeden sözlerine devam etti.

"Şovalye heyeti bütün gücünü kullandı ve nihayetinde Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha'yı öldürüp yumurtalarını almayı başardılar."

Ian yutkundu.

'Vay arkadaş yenmişler bile...'

Ölüm Diyarı olarak da bilinen Shikar Çölü ve keşfedilen efsanevi canavar.

Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha'yı yakalamayı başaran şovalye heyeti kesinlikşşe çok güçlü olmalıydı.Bunu anlamak için gözleriyle görmesine gerek yoktu.İmparatorluk şovalyelerinin gücünün farkına varmıştı.

"İmparatorluğumuzun simgesi olan Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha'yı yumurtadan çıkarmak ve sarayın iç bahçesinde yetiştirmek istiyorum..."

Ian düşündü.

'Kralın kafası güzel galiba.Öyle bir canavarı neden sarayın bahçesinde yetiştiresin ki?'

Kendisine verilecek görevi düşününce gerilmeye başladı.

"Fakat altı ay geçmesine rağmen yumurta hala çatlamadı."

Fincanından bir yudum çay aldı ve Ian'a baktı.

"Yumurtayı çatlatmak için bir yol bulabileceğini umuyorum.Ne dersin,denemek ister misin?"

Yumurta konusu açıldığında bu tarz bir görevin geleceğini tahmin etmişti zaten.

Ian dertlenmişti.

'Ama,hayır,böyle bir şeyi nasıl bilebilirim ki?Daha önce hiç bir Evcil'in yumurtasını görmedim.'

Ian ne yapacağını bilemezken bir sistem mesajı bildirimi geldi.

Ring-

Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha Yumurtası(İmparatorluk Görevi)

Kral Celias'ın şovalyeleri 6 ay önce Shikar Çölü'nün ortasında Kartal Başlı Aslan Gövdeli Ejderha'nın Yumurtasını buldular.

Şovalyeler yumurtayı kraliyet ailesine teslim ettiler ve Kral Celias İmparatorluğun sembolünü yetiştirmek istiyor.

Ancak hiçkimse yumurtanın nasıl çatlatılacağını bilmiyor.

Kral Celias siz olağanüstü Çağırıcı'dan yumurtayı çatlatmanızı uuyor.

Görev Zorluk Seviyesi:-

Görev Şartı:Yok.

Zaman Sınırı:Bilinmiyor.

Ödül:İmparatorluk kitaplığındaki çağırıcı yetenek kitaplarından biri.

Eğer görevi reddederseniz,Kral ile olan Yakınlığınız düşecek.(Eğer yakınlığınız yoksa Düşmanlık olacak.)

Görev içeriğini okuyan Ian'ın yüzü düştü.

'Ulan...sanki anası benim.Benden nasıl kuluçkaya yatıp yumurta çıkarmamı bekliyorlar?'

Nereden nasıl başlayacağını bilmediği beyin patlatan bir görevdi.

'Bu da yetmiyormuş gibi,süre sınırlaması bile yok,ve şu bilinmiyor da nesi?Bu lanet olası bilinmiyor ne demek?'

Görev süresinin ne zaman biteceğini bilmemek iyice sinirini bozmuştu.

Yani şu an bile görevde başarısız olabilirdi.

Ancak bu yüzden de görevi reddetmesine gerek yoktu.

Görevi reddetse de görevde başarısız da olsa Kral ile olan Yakınlığı ve Nam puanı düşecekti. Al birini vur ötekine.

Bu yüzden de hiç değilse denemesi gerekiyordu.

"Evet, deneyeceğim."

Görevi kabul ettiniz.

Sistem mesajı belirdi.

'Offff....'

Ian derin bir iç çekti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr