Bölüm 52: Ian'ın Performansı (2)

avatar
3096 5

Taming Master - Bölüm 52: Ian'ın Performansı (2)


 

Çeviri: Black3113 Düzenleme: Kharsmi

 

 

İlk maçın tamamı boyunca, Ian  gözlerini Suikastçiden alamadı.

 

‘‘Wow, ilk ön maçın bu kadar aşırı ve heyecanlı  olması… Bu Suikastçi oldukça güçlüydü. Beklendiği gibi Kailan'da bir sürü gizli usta var. Beni ayak parmaklarımın üzerinde dikeltebilecek biri.’’

Ç.N:  Bu cümlede on my toes  kullanılmış. Anlamı sizi ayaklarınızın üzerinde tutan bir kişi ya da bir şey, tüm dikkatinizi ve enerjinizi yaptığınız şeye yönlendirmeye devam etmenizi sağlar.

 

Ian, Suikastçi tarafından şaşkınlığa uğramışken, kendisine karşı mücadele eden Savaşçı Flio'ya baktı ve başını iki yana salladı.

 

‘’O arkadaşın akıl sağlığı için mümkün olan en kısa sürede oyunu bırakması yararlı olmaz mıydı? Suikastçi  görünmezken ve nerede olduğunu bile bilinmiyorken, bu adam nasıl kılıcını etrafta öyle sallayabilir. ”

 

Tüm silahlar arasında, kılıç en yavaş saldırıya sahipti ve aynı zamanda en yüksek saldırı hatası riskine sahipti.

 

Temelde sürpriz saldırıları ve suikastı temsil eden bir Suikastçının önünde akılsızca kılıç sallamanın neredeyse intihar olduğunu söyleyebilirdiniz.

 

‘’Birdenbire, Herz ve Kroban hyung’a  karşı biraz üzgün hissettim.’’

Ç.N: Hyung erkeklerin kendinden büyük erkekler için kullandığı bir kelime. Abi gibi ama aileden olması şart değil.

 

Ian, karakterini sıfırlamadan önce lonca avı yaparken her zaman Herz ve Kroban'la dalga geçerdi, sahip oldukları korkunç kontrol yüzünden.

 

Ancak, az önce gördüğü Savaşçıya kıyasla, onların usta olduklarını hissetti…

 

Ancak, tüm bu değerlendirmeler Ian’ın bakış açısındandı, evrensel olduklarını söylemek yanlış olurdu.

 

Oyundan zevk alan kullanıcılar genelde Ian gibi titiz bir şekilde düşünerek oyunu oynamazlardı.

 

Ancak, Ian standart bir oyuncu değildi, o sadece hayal kırıklığına uğrayabilirdi.

 

Birkaç maç daha izleyen Ian, artık gözlerini açık tutamadı.

 

Bunun nedeni, maçların onun standartlarında olmamasıydı.

 

‘’Ah, benim zavallı gözlerim. Onlar bir ihtimal dalga geçiyor olabilirler mi?’’

 

Ian sadece kafasını çevirdi ve kendi kendine mırıldandı.

 

Bu yeri kiralamasına rağmen ön maçları izlemeye tenezzül bile etmiyordu.

 

Bu, Ian'ın arenaya ilk gelişiydi, karakterini sıfırlamadan önce de gelmemişti.

 

Bunun nedeni, oyunlara gelince çok gururlu olan Ian’ın en azından en üst sıralara girecek gibi hissetmediği sürece rekabete girmeyi bile düşünmemesiydi.

 

Hesabını sıfırlamadan önce, seviyesi lv 50 civarlarındayken programı çaylak ligine uymamıştı ve lv 90'a ulaştığında, büyük liglere gitmesi gerekiyordu. Üst düzeydeki oyunculara karşı kazanma şansı olmadığı belliydi, hatta arena hakkında düşünmeye bile cesaret edemezdi.

Ç.N:  Sen üzülme kalamar, bu sefer yanında biz varız özellikle Bbukbuk.

 

 ‘’Bu kadar kötü dövüşmelerinin sebebi çaylak liginin ilk turları olması, değil mi?’’

 

Gerçekten de, Ian diğerlerinin nasıl savaştığına bakmadı.

 

Periyodik olarak gittiği lonca avı dışında, Ian hep tek başına oynamıştı, bu yüzden diğer kullanıcıların lonca üyeleri olmadan nasıl savaştığını pek fazla görmemişti.

 

Ian bunları düşünürken, bir gong sesi ile ismi tüm arenada yankılandı.

 

Bir sonraki ön maç: ‘Ian’ vs ‘Himenes’

 

İsimleri anons edilen iki kullanıcı, lütfen en kısa zamanda bekleme odasına geliniz.

 

Mesajı duyan Ian, yavaşça ayağa kalkıp kendisine bir çekidüzen verdi.

 

Sonunda onun sırası gelmişti.

 Ç.N: Evet millet maç başlıyor. Şu videoyla ısının bakalım. https://www.youtube.com/watch?v=rK8yvjxrsBc

 

Stadyumda duran Ian rakibine baktı.

 

Rakibinin sınıfı Kara Büyücü idi.

 

Ian,  Ly ve Bbookbbook'u çağırdı ve savaş için hazırlıklarını bitirdi.

 

Jjaekee de çağrılmıştı ve Ian'ın dikkatini dağıtıyordu. Çağrılmayan tek familiar Ddukdae idi.

 

‘’Ddukdae'yi koz olarak saklamalıyım.’’

 

Ancak, daha sonra, etraftaki hiçbir şeyle karşılaştırılamayan yüksek sesli bir çığlık çınladı.

 

"Wow"

 

‘’Ne, ne oluyor be? Yoksa bu bedeni tanıdılar mı?’’

 

Ian mutlu olmanın tam kıyısındaydı.

Ç.N: Ian’ın aptallık seviyesi 215.

 

Ancak her taraftan gelen sesler, beklentilerinin üstüne ıslak bir battaniye attı.

 

“Bu Himenes, 1 numaralı Kara Büyücü!”

 

“Himenes, Çağırıcıları ve diğerlerini ez!”

 

Ian, rakibi Kara Büyücüye  baktı ve yumruğunu sıktı.

 

Birdenbire, içinde çocuksu bir rekabetçi ruh fışkırdı ve onu heyecanlandırdı.

 

‘1 numaralı Kara Büyücü mü?’

 

Ian, "Ben de 1 numaralı Çağırıcıyım" diye bağırmak istedi.

 

Şu andaki durumu Profesör Lee Jinook'a karakterini sıfırlama konusunu söylediği zamanki kadar kötü değildi, ama neredeyse hiddetinden bir yerlerinden duman çıkacaktı.

 

‘’Kara Büyücüler ve isimlendirmeye bile tenezzül etmediğiniz sınıflar haa’’

  

Ancak, rakibi 1 numaralı Kara Büyücü bile olsa, Ian kendine güveniyordu.

 

‘‘Belki bir Suikastçi olsaydı biraz zor olabilirdi ama Kara Büyücü ile rekabet edememem için hiçbir sebep yok.”

 

Ian, Kara Büyücüler hakkında bildiği tüm bilgileri yavaş yavaş düşünmeye başladı.

 

"Sadece Kemik Hapishanesi konusunda dikkatli olmalıyım ve ayrıca Aoe (etki alanı) ve Debuff(lanetleme) becerilerine dikkat etmeliyim. Kurukafa Savaşçılar hakkında çok fazla endişelenmem gerektiğini düşünmüyorum. Ayrıca en fazla 3 tane Kurukafa Büyücü var olabileceğini duymuştum.”

 

Maç başladığında, zihnindeki öfkeyle dolu düşünceler bunlardı.

 

Kara Büyücünün canının, Büyücüden veya Okçudan daha düşük olduğu biliniyordu.

Ç.N: Kara Büyücü ve Büyücü farklı sınıflar kafanız karışmasın.

 

Çağırılmış Ölümsüzlerin gücünü kullanmadan önce ve Kemik Hapishanesi veya Aoe  yavaşlatma laneti gibi onun hareketlerini engelleyen becerilerden kaçınabildiği takdirde, Ian onun vücudunu tamamen yok etmeyi  planlıyordu.

 

“Hoho, demek Ian, memnun oldum. Bunu dört gözle bekliyorum.”

 

Himenes, kibirli bir ifadeyle gülümsedi elini Ian’a doğru uzattı.

 

Bir bakıma, yüzü bu kadar sevimsiz olduğu için de Ian’a kibirli gibi görünüyor olabilirdi.

 

‘’Birisi nasıl bu kadar kaypak görünebilir?”

 

Ian, Himenes'den hiç hoşlanmamıştı, fakat elini sıktı ve başını hafifçe eğdi.

 

“Evet, Himenes. Ben de  sabırsızlıkla bekliyorum.”

 

Ve bir sistem mesajı çınladı

 

Maç 5 saniye içinde başlayacak.

 

Ian, Ly'ya bir emir verdi.

 

“Ly, maç başladığı andan itibaren gözünü Kara Büyücü’den ayırmayacaksın. Tamam mı?"

 

Grr- Grr-

 

5… 4… 3…

 

Maç başladığı anda, Ian'ın rakibi de kesinlikle Ian ile aynı şeyi düşünecekti.

 

‘‘Söylemeye gerek bile yok, muhtemelen tüm ateş gücünü bana odaklayacak.”

 

Çağırıcı, tıpkı Kara büyücü gibi, vücutları Familiarların gücünü kullanmadan önce yakalanırsa, zahmetsizce bitirilebilecek bir sınıftı.

 

Ancak, Ian Bbookbbook'a sahipti ve ayrıca acil kaçış için Uzay Çarpıtma becerisine sahipti.

 

‘’Eğer Anlık Çoğalma becerisinin felç etkisini kullanırsam ve bunun üstüne Ddukdae Buz Dalgası’nı kullanırsa, buna dayanabilirim.”

 

Ian düşüncelerini tamamladı ve dışarı doğru koşmaya hazırlandı.

 

2… 1… Başlayın!

 

'Hadi gidelim…!'

 

Geri sayımın sona ermesiyle birlikte Ian ve Ly, Himenes'e doğru koşmaya başladılar.

 

“N-ne oluyor be?”

 

Maçın başlangıcında, apaçık bir şekilde  Familiars ve Ölümsüzlerin  arasında bir mücadele olacağını düşünen Himenes, ön cepheye koşan Ian'ı görünce afallamış kalmıştı.

Ç.N: GENEL UYARI: Kalamarları öfkelendirmeyin ve onlarla dalga geçmeyin özellikle onlar karşınızdayken fangirllerinize çığlık attırtmayın yoksa sizi AFALLATIRLAR.

 

“Kemik Hapishanesi!”

 

Himenes’in emriyle birlikte, kemikler farklı yerlerde büyümeye başladı.

 

Ancak, bunu önceden tahmin eden ve bir gözünü yerden ayırmadan koşan Ian, yerde oluşan karanlık enerjiyi görüyor ve kolayca beceriden sıyrılıyordu.

 

Ian’ın hareketleri Himenes’in tahminlerinin tamamen dışındaydı. Ian'ın savaş istatistikleri, diğer lv 50 kullanıcılara kıyasla daha üstün olmanın yanı sıra en önemli özelliği yüksek çevikliğiydi. Ian, saygın bir Suikastçi ile karşılaştırılabilir bir çeviklik gösteriyordu.

 

O, bunu farketmeden önce, Ian Himenes'e daha da yaklaştı ve tüm dikkatini ona odakladı.

 

‘Zayıf Nokta Yakalama’ yeteneği çağrıldı.. Hedefin zayıf noktası % 20'ye varan doğruluk oranı ve  % 25'e varan kritik isabet şansı ile gösterilecektir. Zayıf nokta vurulursa, ilave% 110'luk bir hasar elde edilecektir.’

 

Şimdi, başka hiçbir komut söylenmese bile, Ly ne yapması gerektiğini biliyordu.

 

Familiar ‘Ly’, Berserk yeteneğini kullandı.

 

15 dakika süresince, Familiar  ‘Ly'nin Saldırı Gücü ve Çevikliği %30 oranında artacaktır.

 

15 dakika süresince,  Familiar  ‘Ly'nin Savunma Gücü % 30 oranında azalacaktır.

 

 Bu,  buffların  önceden çağrıldığı bir durumdu.

Ç.N:  Buff oyunsal bir terim. Kısaca güçlendirme demektir.

 

Ve şimdi, tek yapmaları gereken tıpkı planladıkları gibi telaşlı rakiplerini indirmekti.

 

“Onu engelleyin! Size onu durdurun dedim, sizi kemik beyinliler!”

 

Telaşlı Himenes şiddetli bir şekilde bağırdı.

 

Ve Ian Himenes'e ulaşamadan önce, Himenes 10 kurukafa çağırmıştı.

 

Ancak, tahminlerinin dışında bir şey olmadığı için, Ian şaşırmamıştı bile.

 

“Ddukdae, seni çağırıyorum!”

 

Ian, Ddukdae'yi çıkardı.

 

Ddukdae’nin hareketleri yavaş olduğu için, Ian Himenes’e mümkün olduğu kadar yaklaştıktan sonra onu çağırmıştı.

 

Ddukdae'yi en baştan çağırmış olsaydı, sadece boş  bir arpa çuvalı gibi duracak,  Ly ve Ian'ın dövüştüğünü izleyecekti.

 

Ve Ddukdae, kurukafaların oluşturduğu kalkanla ilgilenmek için en mükemmel zamanda çağrıldı.

 

“Buz dalgası!”

 

Ddukdae çağrılır çağrılmaz, bir Buz Dalgası ortaya çıkardı ve Ian her zamanki gibi Anlık Çoğalma’yı kullandı.

 

Thu-Thud-Za-Za-Zap!

 

Etraflarına  fırlatılan, Buz Dalgası ve Anlık Çoğalma sayesinde, kafataslarının beşi altısı anında uyuşuk mankafalara dönüştü.

 

“WHOAA!”

 

Tribünler coşmuştu.

 

Bunun nedeni, maçın başlamasından bu yana 30 saniye bile geçmemişken ve daha birbirlerini bile tartmadan onların heyecanlı bir savaşa tutuşmalarıydı

 

Diğer yandan, yüzü zaten solgun olan Himenes gittikçe daha fazla solgunlaşıyordu.

 

“Aaack!”

 

Kurukafalar engellemeleri Ian'ın sadece ayak bileklerini zaptedebiliyordu. Bu sırada Ly, Ddukdae’nin bedeninden sıçradı ve ansızın Himenes’e doğru hücum etti.

 

Fiziksel savaş kabiliyetine sahip olmayan Himenes’in, Ly'nin saldırılarını engellemesinin ya da savuşturmasının hiçbir yolu yoktu.

 

Familiar "Ly",  "Himenes"e  kritik hasar verdi.

 

Himenes’in zayıf noktaları saldırıya uğradığında, Ian’ın takım üyelerinin kritik saldırı becerileri zahmetsizce çağrıldı.

 

Himenes'in canı 2576 azaltıldı.

 

Ardından, Ly'nin  doğal  yeteneği,  Kanama, kısa bir süre sonra çağrıldı ve Berserk yeteneğinin de halihazırda aktive olması nedeniyle, Saldırı Gücü daha da arttı.

 

Himenes, “Kanama” durumuna geçti ve 10 saniye boyunca saniyede 515 hasar alacak.

 

Familiar ‘Ly’nin vuruşu ‘Himenes’e  kritik bir hasar verdi, ilave olarak ‘ Ly’nin Saldırı Gücü  5 saniye süresince artacak.

 

 Üst üste gelen güçlendirmeler ve kritik saldırılar birbiri üstüne birikti.

 

Himenes şaşırıp kalmıştı.

 

 ‘’Bu çı… çılgın piç kurt! Bu da ne böyle, çaylak ligindeki bir Çağırıcının kurdu nasıl bana 3 bine yakın hasar verebilir?’’

Ç.N: Hepsi fangirllerin suçu.

 

Eğer yüksek seviye bir gölge kurduna ait  olsaydı bu Saldırı Gücü kabul edilebilirdi ama değildi.

 

Ve Himenes'in Can ve Savunma Gücünün, Ly'in maksimuma çıkan Saldırı Gücünü engellemesi çok anlamsız bir şeydi.

 

Himenes'in canı 3157 azaltıldı.

 

Himenes'in canı 3381 azaltıldı.

 

“Ah, Ahh…!”

 

Telaşlı olduğu için fazlasıyla hata yapan Himenes, doğru dürüst direnememişti bile.

 

Kara Büyücü’nün doğal yeteneklerinden biri olan Karanlık Kalkan’ı bile çağıramadı.

 

Bir anda, 9 bini aşkın can puanı kaybedildi ve Himenes bir şey denemek için bile bir şans bulamadan arenadan atıldı.

 

Üstelik, sahip olduğu büyü miktarıyla orantılı olarak hasar emebilen Karanlık Kalkanı çağırsaydı, bu şekilde arenadan dışarı atılmazdı.

 

Oyuncu Himenes'in Canı % 5'in altına düştü ve arenadan elendi.

 

Oyuncu Ian, maçı kazandı.

 

Ian, mükemmel bir skorla kazandığı için iki katı puan kazanacak.

 

Ve arenaya çağırılan 20'ye yakın kurukafa toz haline geldi ve yerde bir çöküntü oluşturdu.

 

İlk ön maç.

 

Suikastçi Limlong ve Savaşçı Flio arasındaki maçta olduğu gibi, arenada ölüm sessizliği hakimdi.

 

Hayır, o zamana göre seyircilerin şoku daha da büyüktü.

 

Bunun nedeni, Kara Büyücü Himenes'in bu yarışmadaki en güçlü adaylardan biri olmasıydı.

 

"Ola….nak….sız …."

 

Sadece seyircilerin değil, oyun yayını operatörlerinin ve sunucuların hepsinin birden yorumlarını unutmaları gerçekten şok edici bir olaydı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr