Bölüm 298: Usta ve Öğrenci

avatar
11484 28

Tales of Demons & Gods - Bölüm 298: Usta ve Öğrenci


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

Nie Li avlusuna döndü ve Şeytan Ruhu rafine etmeye devam etti.

 

Şeytan Ruhlarından geride kalan enerjiyi özümsedikten sonra Kabusun İblis Çömleğinin başarı oranı artmıştı. Altmış bin tane şeytan ruhunu rafine ettikten sonra eline geçen Tanrı Seviye gelişim kapasitesine sahip sıradan şeytan ruhu sayısı yüze yaklaşmıştı.

 

Nie Li tek başına Gu Bei'nin avlusuna gitti ve şeytan ruhlarını Gu Bei'ye verdi. Gu Bei, Ejderha Kan Soylu şeytan ruhları bulmadan önce Nie Li'den aldığı bu şeytan ruhlarını kuzenlerine satacaktı.

 

Nie Li, Gu Bei'nin avlusundan çıktıktan sonra boşluk yeteneğini kullanarak diğer öğrencilerden gizli bir şekilde ilerlemeye başladı.

 

Ağaçları oldukça bol olan bir ormanın yamacındaki dar bir patikadan ilerlerdi ve sonunda sessiz bir vadiye geldi.

 

Etrafta çiçek açmış şeftali ağaçları bulunuyordu. Sanki cennete gelmiş gibiydi.

 

Burası tam olarak önceki hayatında geldiği yerle aynıydı.

 

Bu sessiz vadinin içinde ufak bir dere akıyordu. Önceki yaşamına dair anılar aklında canlanmaya başladı.

 

-----

 

"Usta sen bana 'Su gibi erdemli ol, çünkü su rekabet etmez' durumundan bahsetmiştin. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Ben Şanlı Şehir adında bir yerde doğdum ve benim ailem, arkadaşlarım hatta sevdiğim kadın bile öldürüldü. Şimdi düşmanlarıma gidip su gibi erdemli ol mu demeliyim? Benim inandığım tek bir durum var o da, 'göze göz dişe diş' durumu. Elime çok ufak bir şans geçse bile onların hepsini gözümü kırpmadan öldürürüm."

 

Ustası ona baktı ve huzur verici bir şekilde gülümseyerek "Aydınlanmak istemeyen inatçı bir öğrenciden başka bir şey değilsin."  dedi.

 

"Bu aydınlanamamak değil. İlahi Tüyler Tarikatı’ndaki her bir kişi sana küçümseyici gözlerle bakıyor. Eğer yeterince güçlü olabilseydim onların hepsinin senin önünde diz çökmelerini sağlardım. Bu şekilde düşünmem yanlış mı?"

 

Ustası kafasını gökyüzüne bakacak şekilde kaldırdı ve "Bu dünyada sert savaşlar her zaman olmaya devam edecek. Bir anda her şey tarih olabilir. Fakat su sonsuza kadar akmaya devam edecektir ve tüm canlıları besleyecektir." dedi.

 

------

 

Şu anda bile Nie Li, Ustasının ne demek istediğini anlayamamıştı. Bu hayatında bile Nie Li tek bir kuralı uygulamaya devam etmişti o da; göze göz dişe dişti. Şanlı Şehri tehdit eden durumları ortadan kaldırdıktan sonra bile hala alınacak çok sayıda intikamı vardı. Şeytan Lordu ve Bilge İmparator hala ölmemişlerdi.

 

Düşmanlarının öldüğünü görmeden Nie Li bu hayatında hiç bir zaman huzura kavuşamayacaktı. Bir anlığına bile huzurlu hissedemeyecekti, uykusunda bile.

 

Şeytan Lordu ve Bilge İmparatora karşı merhametli bir şekilde mi yanaşacaktı şimdi?

 

Fakat Ustası kendisine karşı her zaman çok nazik davranmıştı.

 

Nie Li yürümeye devam ederken önceki hayatındaki anılarını hatırlamaya devam etti. Gözleri biraz sulanmıştı. Ustası tanıdığı en nazik insandı ve önceki hayatında en fazla saygı duyduğu insandı. Fakat 'İyiler fazla yaşamaz.' sözünde olduğu gibi ustası çok uzun süre yaşayamadan ölmüştü. Önceki hayatında Ustası öldüğü zaman Nie Li, İlahi Tüyler Tarikatı’nda bulunan her bir uzmanı öldürmek istemişti.

 

Fakat Ustasının son isteğini yerine getirmekten başka çaresi yoktu. İlahi Tüyler Tarikatı’nı katletmedi, tarikattaki bütün uzmanları sadece bayıltmakla yetinmişti.

 

Ondan sonra bile Ustası geri dönmemişti.

 

Fakat şu anda yeni bir hayata sahipti. Gözünün önündeki sahne önceki hayatındakiyle tamamen aynıydı.

 

Samanlardan yapılmış bir kulübenin merdivenlerinden yukarı doğru çıktı ve kapıyı çaldı.

 

Tanıdık nazik bir ses "İçeri gel." dedi.

 

Nie Li içeri girdiği zaman Ustasının bağdaş kurmuş bir şekilde yerde oturduğunu gördü. Onun ifadesi en ufak bir dalgalanma dahi olmayacak şekilde çok sakin duruyordu. Nie Li'ye sanki hiç var olmamış ruhsal bir his veriyordu. Ustası,  sanki bir saniye sonra ortadan kaybolacakmış gibi bir his veriyordu.

 

Ying Yueru gözlerini açtı ve ilahi bir şekilde gülümseyerek "Demek sensin, otur." dedi.

 

Nie Li Ustasının, önceki hayatında karşılaştığı insanla aynı insan olduğunu hissetmişti. Otururken kafası karışmıştı.

 

İkili birbirlerine bakarken Nie Li muhabbete nasıl başlayacağını düşünüyordu. Sakin bir şekilde oturdu ve Ustasına bakmaya başladı. Bunları yaşaması bile onun mutlu olmasına yetmişti.

 

Ying Yueru parlak gözleriyle Nie Li'ye bakarken gülümsedi ve "Şimdi sana bir şeyler söyleyeceğim. Bana neden ve nasıl diye sormanı istemiyorum. Senin bilmemen gerek bazı şeyler olduğunu bil yeter. Sorsan bile sana cevap veremem. Ama bilmen gerektiğini anlarsam, sen sormasan bile sana söyleyeceğim." dedi.

 

Nie Li, Ying Yueru'nun sözlerini duyduğu zaman gülümsedi ve "Peki madem, Büyük Abla Ying'in bana söylemek istediği şeyler nedir acaba?" dedi. Nie Li bir kere daha önceki hayatını hatırlamıştı. Önceki hayatında Ustasına Büyük Abla dediği zamanlar olmuştu. Dediği her seferde Ustası kafasına bir yumruk atmıştı.

 

Ying Yueru gülümsedi ve Nie Li'nin kafasına bir kere vurdu. "Saygısız Öğrenci!!! Bana nasıl 'Büyük Abla' demeye cesaret edebiliyorsun! Ustana nasıl bu şekilde davranırsın!" Bunları derken sinirli değildi, aksine gülümsüyordu.

 

Nie Li bir anlığına donup kalmıştı. Ne yapacağını nasıl düşüneceğini bilemiyordu. Bu 'Saygısız Öğrenci' Ustasının önceki hayatında kendisine söylediği kelimelerdi. Nie Li bu sözleri duyduğu zaman ağlama noktasına gelmişti.

 

Önceki hayatında çok fazla acı dolu anlar yaşamıştı. En sonunda tek başına kalmıştı. Bu işkencelere maruz kalan kalbi ustasının bu sözlerini duyduğu zaman biraz iyileşmişti.

 

Ying Yueru gülümseyerek "Bunları bilmemin biraz garip olduğunu düşündüğünün farkındayım. Bunları, 'Cennetin Kehaneti' tekniğine çalışmamdan dolayı biliyorum. Bu teknik bana kaderi hesaplayabilme yeteneği veriyor. Fakat bunu hesaplamak için hayatımın elli yılını harcadım." dedi.

 

Nie Li'nin kalbine keskin bir acı saplanmıştı. "Bunları hesaplamak için neden elli yılını harcadın ki? Bana sorsaydın hepsini sana anlatırdım."

 

Ying Yueru sakin bir şekilde gülümsemeye devam etti. "Kendim hesaplamasaydım bu kadar net öğrenemezdim. Hesapladığım şeyler senin kaderin. Ben bunları hesaplarken üçüncü kişi gözünden bakıyordum." dedi. Sesi o kadar güzeldi ki insanı kendinden geçiriyordu. "Herhangi bir şey söylemene gerek yok. Hesaplamalarıma göre sen Tarikat Efendisi pozisyonunu elde etmek için uğraşacaksın."

 

Ustası insanın kalbinden geçenleri görebilen ölümsüz bir Tanrı gibiydi. Nie Li, İlahi Tüyler Tarikatı’na gelmeden önce bile Tarikat Efendisi pozisyonun hedefliyordu. Ustasını korumak istiyorsa Tarikat Efendisi olmak zorundaydı.

 

Gelişim kaynağı elde etmenin yanı sıra yeteneğini açığa çıkartmasının başka bir kaç sebebi daha vardı. Daha fazla bekleyecek zamanı kalmamıştı. Bu planına şu andan sonra başlamak zorundaydı.

 

Diğer insanlar için Tarikat Efendisi olmak hayatlarının en büyük amacı olabilirdi. Fakat Nie Li için Tarikat Efendiliği pozisyonu planların sadece başlangıcıydı.

 

Ying Yueru gülümseyerek "Eğer Tarikat Efendisi olmak istiyorsan sana bir kişiyi önermek istiyorum. Senin en iyi yardımcın olabilir." dedi. Gerçekte Ying Yueru'nun da kalbi biraz değişmişti. Bu hesaplamayı yaparken kendisinin önceki hayatından kendisine çok yakın olan bir öğrencisini bulmuştu. Fakat şu anki hayatında herhangi bir öğrenci almaya istekli değildi.

 

"Kim?"

 

Ying Yueru anlamlı bir şekilde bakarak "Benim küçük kardeşim, Long Yuyin." dedi.

 

Nie Li anında reddetti. "O kesinlikle olmaz. Onu gördüğüm her seferde kalbimde ona karşı bir öldürme niyeti ortaya çıkıyor."

 

"Önceki hayatımda onun ve Ejderha Mührü Ailesi’nin beni öldürmelerinin bir sebebi vardı. Ona göre ben onun ustasını öldüren kişiydim. Gerçek ise ben Ustamızı öldüren kişiyim." dedi Ying Yueru. Bunları derken gözlerinde hüzün parıltıları oluşmuştu. "Bu dünyada nedenler ve etkiler çok derin anlamlar içerir. Sana bu kadar kısa zamanda olan biteni anlatmayı başaramam. Sen ondan nefret ediyorsun, o benden nefret ediyor. Bu nefret artık bir kördüğüm haline geldi. Onun bana olan nefretini sen ortadan kaldırmayı başarabilirsin."

 

Ustasının sözlerinden sonra Nie Li, Long Yuyin'in neden Ustasını öldürmek istediğini açıklığa kavuşturmuştu. Ama bu kadar kısa sürede nefretini bastırmayı istemesi onun için imkansızdı. Ne de olsa Ustası ölürken onun hemen yanı başındaydı ve Long Yuyin'in ne kadar zorba bir insan olduğunu görmüştü. Bu tür bir kişiliğe sahip birini düşündüğü zaman Nie Li'nin kalbi öfkeyle doluyordu. Şu anda bu nefreti artık bırakması lazımdı fakat yinede bu kadar kısa zamanda bırakamazdı.

 

"Eğer onun bana olan nefretini bırakmasını istiyorsan öncelikle senin ona olan nefretini bırakman lazım." dedi Ying Yueru, Nie Li'ye bakarak. "Bu sana bahsetmiş olduğum 'Su gibi erdemli ol' durumudur. İki hayat yaşadıktan sonra bile ona karşı olan nefretini bastıramayacak mısın?"

 

Nie Li bir şeyler söylemek istiyordu. "Ama..."

 

Ying Yueru'nun sesi Nie Li'nin kalbini sakinleştiren bir su gibiydi. "Senden 'su gibi erdemli olmak' fikrini başarmanı beklemiyorum zaten. Fakat Long Yuyin beni daha fazla tehdit edemeyecek zaten neden ona öfkelisin ki?"

 

"Ben...." Nie Li bir süre düşündükten sonra "Tamam." dedi.

 

Long Yuyin'in, Ustasının küçük kardeşi olduğu ortaya çıkmıştı. Nie Li bir kere daha düşündü. Ustası çok bilgili ve kaderi hesaplayabilen birisiydi. Kendisinden böyle bir şey istemesinin kesinlikle bir sebebi vardı. Önceki hayatında ve bu hayatında Nie Li, Ustasının sözlerine her zaman inanan birisi olmuştu.

 

Ying Yueru acı bir şekilde gülümseyerek "Cennetin Kehaneti tekniği her kullanışta benim hayatımın belli bir kısmını karşılık olarak alan bir tekniktir. Eğer benim daha uzun yaşamamı istiyorsan bana daha fazla soru sorma." dedi.

 

"Tamam." dedi Nie Li. Önceki hayatında Ying Yueru çok fazla gülümseyen birisi değildi. Fakat Nie Li karşısında duran Ustasının on yedi on sekiz yaşlarında olduğunu hatırlamıştı. Ne kadar Cennete meydan okusa da hala genç bir kızdı.

 

Ying Yueru, Nie Li'ye baktı ve "Buradan ayrıldığın zaman, bir süre buralara bir kere daha gelme. Buraya gelerek çok fazla dikkat çektin zaten." Nie Li'nin öğrencisi olduğunu öğrendikten sonra nasıl davranacağını bilmiyordu. Sonuçta hala on yedi yaşında bir kızdı. Birden Nie Li gibi bir öğrenciye sahip olmak onun için oldukça garip olmuştu.

 

Nie Li, Ustasının kendisinden birkaç  şey sakladığını hissetmişti fakat Ustası konuşmak istemediği için daha fazla ona soru sormadı.

 

Ustasının mutlu bir şekilde yaşadığını gördüğü zaman biraz rahatlamıştı. İçinden buraya ne kadar az gelirse Ustası için o kadar iyi olacağını anlamıştı. Ustasının düzenini bozmamanın en iyi karar olduğunu düşünüyordu.

 

Nie Li, Ustasına baktı ve "Bu durumda, ben Tarikat Efendisi olana kadar sabret." Sadece Tarikat Efendisi olarak Ustasını koruyabilirdi.

 

Nie Li hafifçe arkasına döndü ve gitti.

 

Ying Yueru iç çekerek Nie Li'nin gidişini izledi. O, muhtemelen Nie Li'nin Tarikat Efendisi olmasını bekleyecek kadar zamana sahip değildi. Nie Li'yi gözden kaybolana kadar izlemeye devam etti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr