Bölüm 290: Ne Kadar Uzak O Kadar İyi

avatar
11451 30

Tales of Demons & Gods - Bölüm 290: Ne Kadar Uzak O Kadar İyi


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

 

Nie Li'nin kalbinde, şu anda önünde duran on dört on beş yaşlarında olan Long Yuyin ile geçmiş hayatında karşılaştığı kötü niyetli kadın arasında herhangi bir fark yoktu.

 

Eğer Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nün içinde olmasalardı, Nie Li, Long Yuyin ile ölüm kalım kavgasına girerdi.

 

Long Yuyin ve Nie Li'yi izleyen bütün öğrencilerin yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

 

Olaylar hiçte bekledikleri gibi gelişmemişti. Öğrencilerden hiçbiri Ejderha Kanı Soyuna sahip olan Long Yuyin'in Nie Li tarafından bastırılacağını düşünmüyordu. Görünüşe göre Long Yuyin bu karşılaşmada çok zorlanmıştı.

 

Az önceki sahne birazcık...

 

Lu Piao, şaşkın bir şekilde göz kırparak Nie Li ve Long Yuyin’in içinde bulundukları pozisyonu izliyordu. Bu pozisyon çok... ateşli değil miydi?

 

Nie Li'ye neler oluyordu acaba? Lu Piao çok uzun süredir Nie Li'yi tanıyordu ve Nie Li ilk defa bu kadar sinirlenmişti. Lu Piao, Nie Li ve Long Yuyin arasında bir kan davası gibi ciddi bir durumun olduğunu düşünmeye bile başlamıştı.

 

Sınıftaki diğer kızlarda çok şaşırmışlardı. Onlar, Long Yuyin'in kendi güvenliği için Nie Li'yi serbest bırakmasını beklemiyorlardı. Bu, Nie Li'nin Long Yuyin'den daha güçlü olmasından bile fazla şaşırılacak bir durumdu onlara göre.

 

He Yinyin dudaklarını ısırarak "Long Yuyin bunu kendi istedi. O, sahip olduğu Ejderha Kanı Soyunun çok güçlü olduğunu düşünüyordu fakat Büyük Kardeş Nie Li'ye karşı kaybetti. Bu kadarıyla Büyük Kardeş Nie Li'nin ilgisini üstüne çekmeye çalışmıyordur değil mi?" dedi.

 

He Yinyin bu konu üzerinde ne kadar çok düşünürse Long Yuyin’in kafasında bir tahta eksik olduğuna o kadar çok inanıyordu. Neden bu kadın sürekli Nie Li'ye sataşıyordu?

 

Sınıftaki diğer kızlardan birisi etkilenmiş bir ses tonuyla "Yinyin, Yinyin; sence Büyük Kardeş Nie Li nelerden hoşlanıyordur?" diye sordu.

 

Yinyin küçümseyici bir ses tonuyla "Sakın öyle bir düşünceye kapılma! Nie Li'nin üzerinde çok fazla kişinin gözü var. Sana sıra gelene kadar bir ömür geçer." dedi.

 

He Yinyin'in söylediklerini duyan kız neşeli bir ses tonuyla "Kim bilir? Nie Li'nin sana söylediklerine bakılırsa o seninle de ilgilenmiyormuş gibiydi." dedi.

 

Jin Yan yumruğunu sıkarak Nie Li'yi izliyordu. Long Yuyin'i fiziksel güç bakımından bile yenmeyi başarmıştı. Bu yetenek resmen cennete meydan okumaya yetebilecek bir yetenekti! Nie Li'nin daha önce Jin Yan'ı görmezden gelmesine şaşırmamak gerekirdi. O, Nie Li'nin gözünde önemli bir insan değildi.

 

Zaten Long Yuyin onu tek başına mutsuz etmeye yetiyordu. Üstüne birde şimdi Nie Li ortaya çıkmıştı.

 

Biraz ilerde duran Han Jing ve grubu da çok şaşkınlardı. Önceden Nie Li'ye sıkıntı çıkarıp onun beş kişilik kontenjandan birini almasını engellemek için plan yapmışlardı fakat şu anda bu planın tamamen imkansız olduğunu fark ettiler. Kimse Nie Li gibi doğuştan gelen çok yetenekli birisine sıkıntı çıkartmaya cesaret edemezdi. Onlar eğer bir kavga çıkarsa Nie Li'nin güç seviyesinde olmadıklarını anlamışlardı.

 

Wang Yang gözlerinde kıskançlık parıltılarıyla Nie Li'ye bakıyordu.

 

Kutsal Kırmızı Ruh kısık bir sesle öksürdü ve "Madem herkes eşini buldu, eşinizle birlikte daha fazla pratik yapmaya özen gösterin. Bugünki ders şimdilik bitti ama size tavsiyem eşinizle birlikte pratiğe devam edin. Üçüncü ders üç gün sonra olacak." dedi.

 

Daha sonra Kutsal Kırmızı Ruh eğitim alanını terk etti.

 

Nie Li, Lu Piao ve Gu Bei'ye baktı ve "Hadi gidelim." dedi.

 

Nie Li tam gitmek için arkasını dönmüştü ki Long Yuyin yan tarafından gelerek önüne geçti ve "Gitmene izin vermiyorum." dedi.

 

Nie Li yüzünde soğuk bir ifadeyle birlikte Long Yuyin'e bakmaya başladı.

 

"Senin burada kalmanı ve benimle birlikte pratik yapmanı istiyorum." dedi Long Yuyin. Long Yuyin çok fazla güçlenmek istiyordu ve Nie Li'nin sahip olduğu gücün kendisinin dövüş ruhunu uyandırdığını düşünüyordu.

 

Nie Li öfkeli bir şekilde Long Yuyin'e "Kaybol! Seninle kaybedecek zamanım yok benim." dedi.

 

Bunu gören diğer öğrenciler önceki olaylara kıyasla bu olaya çok daha fazla şaşırmışlardı.

 

Long Yuyin az önce ağır bir yenilgi almıştı birde üstüne aşağılanmıştı. Neden şu anda Nie Li ile pratik yapmaya devam etmek istiyordu acaba? Acaba o düşünme yetisini mi kaybetti? Acaba bu kız mazoşist olabilir miydi? Ya da bu kız Nie Li'ye mi aşık olmuştu?

 

He Yinyin kaşlarını çatarak "Long Yuyin, biraz yüzsüzlük yapmıyor musun? Büyük Kardeş Nie Li'nin seninle uğraşmak istemediğini söylemesine rağmen neden hala bunda diretiyorsun?" dedi.

 

Long Yuyin soğuk bir yüz ifadesiyle He Yinyin'e bakmaya başladı ve "Bu senin ilgilendirmez! Kaybol! Eğer tek bir kelime daha edersen seni buna pişman ederim!" dedi.

 

"Sen..." He Yinyin içinden isyan ediyordu. "Seni çıldırmış geri zekalı!" Long Yuyin'e herhangi bir karşılık vermeye cesaret edememişti ve arkasını dönüp uzaklaştı.

 

Nie Li soğuk bir ses tonuyla "Long Yuyin, başka bir aşağılanma daha mı yaşamak istiyorsun?" dedi.

 

Long Yuyin, Nie Li'ye baktı ve "Az önce kaybetmedim veya yenildiğimi kabul etmiyorum. Bana karşı kazanana kadar kavga etmeye devam edeceğiz. Eğer kazanırsan ve o zamanda yenilgimi kabul etmezsem benim adım Long Yuyin olmasın. Eğer ben kazanırsam da senin bana vermiş olduğun üç kırbaç darbesini sana  geri iade edeceğim." dedi.

 

Nie Li sıkıldığını belli edercesine "E, ama git artık başımdan! Seninle kaybedecek zamanım yok benim." dedi ve Long Yuyin yanında geçip uzaklaşmaya başladı.

 

"Gitmene izin vermiyorum." dedi Long Yuyin ve elini uzatıp Nie Li'yi durdurmaya çalıştı. Ve aynı zamanda Nie Li’ye sol ayağıyla bir tekme attı.

 

Nie Li hızlıca saldırıdan sıyrıldı. Şu anda karşısında duran kıza karşı çok fazla öfkelenmişti!

 

Boom!! Boom!! Boom!!

 

Bir kere daha şiddetli bir şekilde kavga etmeye başladılar. Nie Li ve Long Yuyin hız limitlerini sonuna kadar kullanıyorlardı. Saldırılarından dolayı ardıl görüntü oluşturuyorlardı.

 

İkisi de ateşe maruz kalıp da patlayan barut fıçıları gibilerdi. Kısa bir süre sonra ikinci kavgalarına da başlamışlardı.

 

Sınıftaki diğer öğrenciler ikinci bir kavganın çıkmasından dolayı şaşkın bir şekilde Nie Li ve Long Yuyin'i izliyorlardı.

 

Long Yuyin, Ejderha Kanı Soyunun potansiyelini sonuna kadar kullanıyordu. Saldırı hızı ve gücü öncesine göre birkaç kat daha güçlüydü. Her bir saldırısı öncesine göre daha keskindi.

 

Bang!

 

Long Yuyin, Nie Li'nin omzuna doğru bir tekme savurdu ve Nie Li de tekmeyi iki elinizi çapraz bir şekilde önünde tutarak karşıladı. Fakat tekmenin içerdiği güç çok fazla olduğundan dolayı birkaç adım geri doğru gitti. Long Yuyin hiç beklemeden Nie Li'ye doğru bir daha atıldı ve bir başka saldırıda daha bulundu.

 

Onun atakları sonu olmayan bir fırtına gibiydi.

 

Gu Bei kaşlarını çatmış kavgayı izlerken Nie Li için endişelenmeye başlamıştı. "Long Yuyin, bu akılsız kadın harbiden de ölüm kalım durumundaymış gibi saldırıyor!" Gu Bei bir şey olursa diye müdahale etmeye hazır halde kenarda bekliyordu. Eğer Long Yuyin çizgiyi aşıp da Nie Li'yi öldürmeye çalışırsa kavgaya anında müdahale edecekti. Şu anda sahip olduğu gücü açığa çıkartmak istemiyordu.

 

Nie Li, Long Yuyin'in fırtına benzeri saldırıları karşısında sadece savunma yapıyordu. Savunma yaptıkça da daha fazla öfkeleniyordu.

 

Long Yuyin'e karşı tekrar tekrar sabretmişti, fakat bu salak kız hiç vazgeçmeyecek gibiydi.

 

"Madem zorluyorsun, o zaman sana karşı kaba davranacağım için beni suçlamanı istemiyorum." dedi Nie Li. Gözlerinden dondurucu soğuklukta bir parıltı yayıldı ve "Madem bu kadar çok istiyorsun sana güzel bir ders vereyim de aklın başına gelsin." dedi.

 

Nie Li kesinlikle kendisiyle aynı güç seviyesinde olan birisinden korkmuyordu.

 

Long Yuyin çok fazla güç içeren bir tekme daha gönderdi. Tam tekmesi Nie Li'ye çarpacaktı ki Nie Li yana doğru bir adım attı. Arkasında ardıl görüntü oluşturmuştu.

 

"Ne??" Long Yuyin saldırısının Nie Li'ye çarpacağından kesinlikle emindi fakat bir anda görüşü bulanıklaştı ve Nie Li'yi ıskaladı.

 

Hemen ardından Nie Li, Long Yuyin'in yanında ortaya çıktı. Bir eliyle bacağının altı kısmını diğer eliyle de baldırını tuttu. Long Yuyin'i havaya doğru kaldırdı ve daha sonra sert bir şekilde yere çarptı.

 

Boom!!!

 

Büyük bir çukur eğitim bölgesinde ortaya çıktı.

 

Long Yuyin zemine çarpıldığından dolayı çok şaşırmıştı. Fakat daha tepki bile veremeden Nie Li onu bir kere daha havaya kaldırdı ve yere çarptı.

 

Boom!! Boom!! Boom!!

 

Nie Li ardı ardına Long Yuyin'i kaldırıp kaldırıp yere çarptı. Bir kaç kere bu işlemi yaptıktan sonra durdu ve ona vurmaya başladı.

 

Long Yuyun her ne kadar hızlı saldırsa da saldırıları açıklıklarla doluydu. Fakat Nie Li'nin saldırıları ise Long Yuyin'in engelleyemeyeceği kadar iyiydi.

 

Long Yuyin yere çarpılıyordu ve daha kafasını çeviremeden tekrar havaya kalkıyordu ve bir kere daha yere çarpılıyordu... Fakat sahip olduğu Ejderha Kanı Soyundan dolayı bedeni çok sağlamdı. Nie Li'nin saldırıları ne kadar sert olursa olsun küçük yaralanmalarla atlatıyordu bu saldırıları.

 

Nie Li saldırmaya başladığı zaman Long Yuyin, Nie Li'ye saldırabileceği herhangi bir an bulamamıştı.

 

Bu kavgayı izleyen öğrencilerin hepsinin ağzı açıktı.

 

Long Yuyin, Ejderha Kanı Soyunu aktif hale getirdikten sonra Nie Li ona karşı sadece savunma yapıyordu. Fakat Nie Li bir aralık bulup saldırıya geçtikten sonra Long Yuyin nefes alabileceği bir an bile bulamamıştı.

 

Öğrencilerin hepsi en güçlü olarak düşündükleri Long Yuyin'in karşılık bile veremeden dayak yemesini izliyorlardı...

 

Bu...

 

Kimse bu izlediği durumu anlatabilecek bir kelime bulamıyordu.

 

Bang!!

 

Long Yuyin bir kere daha yere çakıldı. Her ne kadar Nie Li'nin saldırıları Ejderha Kanı Soyuna sahip olduğundan dolayı Long Yuyin'e ağır hasarlar vermese de onun ufakta olsa yaralanmasına sebep olmuştu. Long Yuyin, kemiklerinin paramparça olduklarını hissediyordu. Gökyüzüne bakarken Nie Li'ye kıyasla nasıl bu kadar güçsüz olduğunu düşünmeye başladı.

 

Hangi konuda yarışırlarsa yarışsınlar Nie Li'ye karşı sürekli kaybediyordu.

 

Kalbinde oluşan yenilgi hissinden dolayı ağlamaya başladı.

 

Yaşıtları arasında uzun yıllar boyunca en güçlü kişi kendisi olmuştu. Bunun rehavetine kapılmadan sürekli çalışmaya devamda etmişti. Fakat bugün üstün fiziğiyle bile bir rakibe karşı kaybediyordu.

 

Bugün, sıkı çalışmasının ve gurunun hiçbir işe yaramadığını fark ettiği gündü.

 

"Cennet ve dünya çok geniştir, ve bu ikisinin arasında sayısız uzman bulunur. Long Yuyin bugün sana küçük bir ders verdim. Bu gururlu karakterini kontrol altında tut. Aksi taktirde sana karşı ben kazanamasam bile illaki birisi kazanmayı başarır." dedi Nie Li ve Long Yuyin'e karşılık verecek süre bile vermeden eğitim alanının çıkışına doğru ilerlemeye başladı.

 

Long Yuyin ayağa kalktı ve yüzündeki göz yaşlarını sildikten sonra dudaklarını ısırarak "Kaybeden yenilgisini kabul etmelidir. Az öncede söylediğim gibi benden ne yapmamı istersen iste, istediğini yapacağım." dedi.

 

Nie Li bir anlığına durdu ve "Benden ne kadar uzakta olursan o kadar iyi olur." dedi.

 

Cümlesini bitirdikten sonra ise Nie Li arkasına bile bakmadan eğitim alanından uzaklaştı.

 

Nie Li uzaklaşmaya başladığı zaman, gözyaşları Long Yuyin'in görüşünü kapatmaya başladı. Nie Li arkasını dönmeden çekip gitmişti. Nie Li'nin gözünde kendisi bir çöp müydü gerçekten de? Aslına bakarsan bu durum oldukça komikti! Long Yuyin her zaman gurulu bir kişiliğe sahipti fakat Nie Li'nin gözünde o, bir çöpten farksızdı!






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44343 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr