Bölüm 280: Üç Kırbaç Darbesi

avatar
11039 23

Tales of Demons & Gods - Bölüm 280: Üç Kırbaç Darbesi


Çevirmen: AllenWalker  Düzenlyen: Asile

 

 

Long Yuyin, Nie Li'nin bulunduğu basamağa geldikten sonra kafasını aşağı doğru eğdi. Nie Li'ye soğukça bir şekilde gülümsedi ve "Senin bu seviyeye ulaşabilmeni beklemiyordum. Fakat senin ulaşabileceğin son nokta burası gibi duruyor." dedi.

 

Sözlerinde küçümseme vardı.

 

Long Yuyin'in bu sözleri Nie Li'nin sabrını sonunda taşırmıştı. "Long Yuyin, sen çok yetenekli filan olduğunu mu sanıyorsun? Sence inanılmaz biri misin? Eğer ailenin sana sağladığı gelişim kaynakları olmasaydı sen bir hiç olurdun! Senin de önceden söylediğin gibi Ejderha Mührü Ailesi bir çöpü bir dahiye çevirebilir! Ejderha Mührü Ailen arkanda olmasaydı sen çöpten başka bir şey olmazdın!"

 

Long Yuyin, Nie Li'nin kendisine bu şekilde atarlanmasını hiç beklemiyordu.

 

"Sen bana çöp diye seslenmeye mi cüret ettin?" dedi Long Yuyin. Gözlerinden çok yoğun bir şekilde öldürme niyeti yayılmaya başladı. Çocukluğunda bile kimse ona çöp dememişti!

 

Nie Li soğuk bir şekilde gülmeye başladı ve "Long Yuyin, aileni bir kenara atarsan sen bir bok parçasından başka bir şey değilsin! Ejderha Soyu kanının muazzam bir şey olduğunu filan mı düşünüyorsun? Haha, bana göre Ejderha Soyu Kan’ın işlevi olmayan bir şeydir!" dedi. Nie Li, Long Yuyin'in kibirli görünüşüne karşı kin güdüyordu.

 

Normalde Nie Li kolay kolay sinirden deliye dönmeyecek bir kişiliğe sahipti. Fakat Long Yuyin'in Ustasını öldürdüğü zaman söylediği sözleri unutamamıştı!

 

"Neden sana kötü söz söylemekten korkayım ki? Diğerleri senin kimliğinden dolayı senden korkuyor olabilirler fakat ben, Nie Li, senden korkmuyorum! Senin gibi bir cadının dilinin kesilip yakılması lazım!" dedi Nie Li sinirli bir şekilde.

 

"Sen bana bir de cadı dedin..." Long Yuyin sinirden deliye dönmek üzereydi. "Sen bana böyle bir şey demeye nasıl cüret edebilirsin? Seni ve tüm aileni katledeceğim!" Long Yuyin şimdiye kadar hiç böyle aşağılanmamıştı! Etrafındaki insanlar ona baktığı zaman gözlerinde korku olurdu. Yaşıtları arasında zirvede yer alıyordu. Daha önce kimse, Long Yuyin'e Nie Li'nin konuşma şekliyle konuşmamıştı.

 

"Long Yuyin, sen sadece dışarıdan güçlü görünüyorsun, içinde zayıf bir kızdan başka bir şey değilsin. Seni gibi insanlar ailesinin gücüyle övünmekten başka bir şey yapmazlar. Ailen olmadan sen çöpten başka bir şey değilsin. Dahi mi? Saçmalık! Madem kendine çok güveniyorsun benimle kapışmaya ne dersin? Sen, Aziz Ruh Sıralamasında onuncu sıranın gerçekten de çok iyi bir sıra olduğunu düşünmüyorsundur inşallah! Çok yakında gurur duyduğun her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu herkese kanıtlayacağım!" dedi Nie Li.

 

Long Yuyin öfkeden patladı patlayacaktı. İlk defa birisi tarafından bu kadar sinirlendirilmişti.

 

Long Yuyin yumruğunu sıkarak Nie Li'ye öfkeli bir şekilde bakmaya devam ediyordu. "Sen sadece nasıl konuşulacağını biliyorsun. Aramızdaki güç farkını sana göstermeme izin ver! Benimle teke tek mi kapışmak istiyorsun? Haha, çok komiksin! Daha önce kimse bana Long Yuyin'e bu tür bir laf etme cüretinde bulunmamıştı. Eğer beni yenersen hiçbir şey yapmayacağım ve senin benden üstün olduğunu kabul edeceğim. Fakat sen kaybedersen seni üç kere kırbaçlayacağım. Evet, bu şartlar altında benimle kapışmak istiyor musun?"

Allen: Bu nasıl şart amk.

 

Nie Li hala Göksel Kader Alemine girememiş birisiydi. Long Yuyin'den aldığı üç kırbaç darbesi onun hayatına mal olabilirdi.

 

"Neden kabul etmeyecekmişim ki? Ben hala sana söylediğim sözlerin arkasındayım. Kapışmanın süresi bugün bitene kadar. Eğer kaybedersen, senin üç kırbaç darbeni sana iade edeceğim." dedi Nie Li Long Yuyin'e bakarak ve devam etti "Peki sen bu teklifimi kabul edebilir misin?" dedi.

 

Long Yuyin soğuk bir şekilde kahkaha attı ve "Hahaha, benim kaybedeceğimi mi düşünüyorsun?" dedi.

 

Nie Li, soğuk bir şekilde Long Yuyin'e baktı ve "Soru, kabul edecek kadar cesaretli misin?"

 

Nie Li'nin kışkırtmasından sonra Long Yuyin bu karşılaşmayı nasıl olurda kabul etmezdi ki? "Neden cesaret edemeyeyim ki? Seni zirvede bekliyor olacağım!"

 

Sözlerini bitirdikten sonra Long Yuyin arkasını döndü ve basamaklardan yukarı çıkmaya başladı. Yüz yirmi altıncı basamak, yüz yirmi yedinci basamak...

 

Her adım atışında Cennet’in Yolu’nun ona karşı verdiği tepki kuvveti de artıyordu.

 

Xiao Yu, Nie Li ve Long Yuyin'e bakarken gözlerinde korku parıltıları vardı. Onun, Nie Li'nin neden Long Yuyin'i kışkırttığına dair bir fikri yoktu. Eğer Long Yuyin kazanırsa üç kırbaç darbesinden sonra Nie Li hayatını kaybedebilirdi. Xiao Yu kaşlarını çattı ve Nie Li'ye bakmaya başladı. Nie Li hiç bu şekilde saçmalayabilecek bir insan değildi!

 

Bir orman yangını gibi Nie Li'nin Long Yuyin'e meydan okuduğu haberi tüm Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nde hızla yayılmıştı.

 

"Ne? Nie Li veledi böyle bir bahsi kabul mü etmiş?"

 

"Aynen, Nie Li veledi tek seferde zirveye ulaşmayı düşünüyor! Küstahlık! Yeteneği Long Yuyin'den iyi bile olsa bir gün içerisinde onu yenmeyi başarması imkansız!"

 

"Yüz doksan dokuz basamak! Yüz yirminci basmaktan sonra attığın her adım gökyüzüne ulaşmaya çalışmak kadar zordur. Nie Li çok kibirli davranmış."

 

"Long Yuyin'in üç kırbaç darbesi kesinlikle onun ölümüne sebep olacaktır!"

 

Aziz Ruh Sahası’nın dışında bekleyen öğrenci sayısı her saniye artmaya devam ediyordu. Burada bulunan bütün öğrenciler tek bir şey için gelmişti, Nie Li ve Long Yuyin arasındaki bahsin sonucunun ne olacağını görmek istiyorlardı.

 

Aynı sırada Gökyüzü Ruhu Enstitüsü’nün farklı bir kısmında.

 

Nanmen Tianhai ve Huang Yu, Aziz Ruh Sahası’ndaki durumu yakından takip ediyorlardı. Bahsi duydukları zaman yüzlerinde endişeli bir bakış oluşmuştu.

 

Nanmen Tianhai kaşlarını çatarak "Her ne kadar Nie Li'nin yeteneği iyi olsa da yeteneğine çok fazla güveniyor. Long Yuyin'i neye dayanarak kışkırttı acaba? Eğer kaybederse Long Yuyin'den aldığı üç kırbaç darbesiyle ölecektir. Eğer kazanırsa  Long Yuyin'i rezil etmekten başka bir şey kazanamaz. Diğer yandan Ejderha Mührü Ailesi’ni sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyor."

 

Huang Yu iç çekti ve "Gençlerin sabırsız davranmaları oldukça normaldir. Long Yuyin'in aşırı küstah tavrı muhtemele onu çileden çıkartmıştır."  dedi.

 

Bu bahsin sonucunu çok merak ediyorlardı. Eğer işler çığırından çıkarsa müdahale etmeyi düşünüyorlardı.

 

Aziz Ruh Sahası’nda.

 

Long Yuyin yüz yirmi dokuzuncu adıma geldiği zaman durmuştu. Bu basamaktan sonra daha fazla yukarı çıkmayı başaramamıştı. Arkasını döndü ve soğuk bir şekilde Nie Li'ye baktıktan sonra yere bağdaş kurup oturdu. Yüz yirminci basamaktan sonra attığı her bir adım öncesine göre çok daha zorlaşmıştı. Yüz yirminci basmaktan sonra ne kadar yetenekli olursan ol attığın her bir adımda zorluk çekmekten başka çaren yoktu.

 

Long Yuyin burada biraz gelişim yaparsa yüz otuzuncu basamağa çıkabileceğini düşünüyordu. Eğer bunu başarırsa dokuzuncu sıraya yerleşmiş olacaktı.

 

Nie Li'nin kendisini geçmek istemesi bir şakadan ibaretti.

 

Aziz Ruh Sahası’na ilk girdiği seferde yüz yirmi beşinci adıma kadar çıkabilmişti. Üç ay gelişim yaptıktan sonra dört basamak ilerlemeyi başarabilmişti.

 

Bu sırada Nie Li durmadan Cennet Enerjisini özümsemeye devam ediyordu. Yüz yirmi ikinci basamağa çıkmıştı.

 

Onun yüz yirmi ikinci adıma çıktığını gören izleyicilerin ağzı açık kalmıştı. Nie Li basamaklardan çok hızlı bir şekilde tırmanıyordu. Bunu düşündükleri sırada Nie Li bir basamak daha yukarı çıkmıştı.

 

Burada bulunan her bir öğrenci yüz yirminci basamaktan itibaren atılan her bir adımın öncesine göre katlarca daha zor olduğunu biliyordu. Bu bölge Göksel Kadar Aleminin Cennet’in Yolu ile iletişimin alt sınırıydı. Göksel Kader Alemine ulaşmayı başaramayan bir kişinin bu basamaklarda çıkabileceği en üst basamak yüz otuz sekizinci basamaktı. Bu rekor yüzlerce sene önce kırılmıştı.

 

Aziz Ruh Sahası’nda bulunan her bir öğrenci göz kırpmadan Nie Li'yi izliyordu.

 

Long Yuyin "Hmph! O bir basamak daha çıkmayı başarabildi! Yine de beni geçmeye yetmez! Ben buraya ilk geldiğim seferde yüz yirmi beşinci basamağa çıkmayı başardım." dedi. Daha sonra sessizce gelişimine devam etti. Kendisini yüz otuzuncu adamı çıkmak için zorladı.

 

Yüz otuzuncu basamağa çıkmaya çalışırken kendisine karşı çıkan enerji Ruh Bölgesini patlatacakmış gibiydi. Fakat Long Yuyin dişlerini sıktı ve kendisini zorlayarak yüz otuzuncu basmağa çıktı.

 

Aziz Ruh Sıralaması bir kere daha değişti.

 

Long Yuyin'in ismi dokuzuncu sıraya çıkmıştı.

 

Sıralamaya bakan öğrenciler arasında bir anda bir uğultu çıktı.

 

"Cennetler! Long Yuyin bir basamak daha yukarı çıkmayı başardı ve dokuzuncu oldu!"

 

"Enstitüye yeni giren birisi için bu sıra çok çok iyiydi."

 

"Görünüşe göre Nie Li kaybedecek. Bu başarı öyle kolayca kırabileceğin bir başarı değildir."

 

Kuşkusuz Long Yuyin, enstitünün son zamanlarda gördüğü en yetenekli dahiydi. Sıradan yeni gelen öğrenciler bir kaç ay içerisinde böyle bir sıraya asla ulaşamazdı.

 

Nie Li, neyine güvenerek Long Yuyin ile böyle bir bahse girmişti ki? Bu salakça bir hatadan başka bir şey değildi! Nie Li, Long Yuyin'in bulunduğu basamağa kolay bir şekilde ulaşabileceğini mi düşünüyordu?

 

Jin Yan yüz on dokuzuncu adımda kalmıştı. Daha fazla ilerleyemiyordu.  Bir kaç kere bir üst basamağa çıkmayı denemişti fakat Ruh Bölgesi çok fazla zorlandığından dolayı geri adım atmıştı. Kafasını kaldırıp Nie Li ve Long Yuyin'e bakmaya başladığı zaman kalbinde bir kıskançlık duygusu oluşmuştu.

 

Jin Yan, Long Yuyin'e kaybederse fazla kafaya takmayacaktı fakat Nie Li'yi bile geçmeyi başaramamıştı. Çok büyük hayal kırıklığına uğramıştı.

 

Ne kadar denerse denesin bir üst basmağa çıkmayı başaramamıştı. Jin Yan, Nie Li'nin Long Yuyin'i yenmeyi başarabileceğine hiç inanmıyordu. Long Yuyin'in bulunduğu seviye öyle sıradan insanların ulaşabileceği bir seviye değildi. Long Yuyin'i yenmesi imkansızdı!

 

Xiao Yu endişeli gözlerle Nie Li'yi izliyordu. Nie Li'nin neden böyle bir bahse girdiği hakkında  herhangi bir fikri yoktu.

 

Nie Li kaşlarını çattı. Yüz yirmi ikinci basmağa geldiğinde bir üst basamağa çıkmak için adımını attığı zaman üzerinde çok büyük bir baskı oluşmuştu.

 

Nie Li içinden 'Önceki hayatımda Ustamın bana dediği gibi oldu. Benim bu kinci düşüncelerim çok şiddetli! Cennet ve Dünya arasında on binlerce varlık yaşamaktadır ve Cennet ve Dünya tüm bu kinci düşüncelere uyum sağlamıştır. Fakat benim için Cennet’in Yolunun onayını kazanmak çok zor gibi duruyor.'

 

Yine de yüz yirminci basamaklar onun sınırı değildi.

 

Eğer yüz yirmi ikinci adımda kalsaydı iki hayatını boşuna yaşamış olmaz mıydı?

 

Nie Li, yüz yirmi ikinci adımda oturdu ve gözlerini kapatıp İlahi Tanrı Tekniğini aktif hale getirdi. İlahi Tanrı Tekniği, onun Cennet ve Dünya arasında iletişim kurmasına izin verebilecek bir teknikti.

 

İlahi Tanrı Tekniğinin ilk bölümü: "Cennet Yolu Parlıyor"du.

 

Nie Li ilk bölümü mırıldandıkça bedeninden yoğun bir enerji etrafa yayılmaya başladı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44265 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr