Bölüm 260: Umut

avatar
9267 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 260: Umut


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

 

Nie Li, Ruh Aynasını yüzüğünden çıkardı ve Ye Zong'un ruhundan geride kalanları aramaya başladı. Aynanın içine saç kalınlığında ışık demetleri girmeye başladı fakat bunlar sadece Ye Zong'un ruhunun aurasıydı. Sadece ruh aurasıyla Ye Zong'u canlandırmak imkansızdı!

 

Nie Li'nin kalbine bir acı saplandı!

 

"Sana olan nefretim hiçbir zaman geçmeyecek!!! Şeytan Lordu eğer seni öldürmeyi başaramazsam sülalemi yedi kainat siksin, amına koduğumun çocuğu!" diye bağırdı Nie Li. Elindeki ruh aynasını damarları belirene kadar sıktı. Ye Ziyun'un yetim kaldığını düşündüğü zaman Nie Li ona karşı suçluluk ve utanç duymaya başladı. Yeniden hayata dönmesine rağmen onun babasını kurtarmayı başaramamıştı.

 

Etrafı kaplayan toz bulutu sonunda dağılmıştı.

 

Şiddetli savaştan dolayı Şehir Lordu’nun konağının yarısı yerle bir olmuştu. On Bin Şeytan Canavarı Düzeni bile parçalanmıştı. Bu seviyedeki bir savaşa On Bin Şeytan Canavarı Düzeni bile etki edememişti.

 

Ye Ziyun babasından geride kalan eşyaları sıkıca tutmaya başladı. Babasıyla birlikte geçirdiği zamanları hatırlayınca kalbine bir ağrı saplandı.

 

Ye Mo sanki bir anda onlarca yaş yaşlanmıştı. Oğlu gözlerinin önünde öldürülmüştü ve kendisi bu duruma müdahale edemeyecek kadar güçsüzdü. Kalbi Şeytan Lordu’na karşı öfkeyle dolup taşıyordu.

 

Fakat şu anki güç seviyesinden dolayı Şeytan Lordu’nu öldüremeyeceğini de biliyordu. Nie Li'nin saldırısı bile onu öldürmeye yetmemişti.

 

Ye Ziyun'un üzgün halini gören Nie Li ona sıkıca sarıldı ve "Ye Ziyun, özür dilerim!" dedi.

 

Az önce İlahi Tanrı Tekniğinin gizli bir tekniğini kullanmıştı ve bundan dolayı ruh bölgesi neredeyse parçalanıyordu. Fakat tüm bunlara rağmen Şeytan Lordu’nun kaçmasına engel olamamıştı. Nie Li şu anki gücüyle Şeytan Lordu’na rakip olabilirdi fakat iş arkadaşlarını Şeytan Lordu’na karşı korumaya geldi mi onu durdurabilecek kadar güçlü değildi.

 

Ye Zong'un, gözleri önünde öldürüldüğünü düşündüğü zaman ellerini yumruk haline getirdi ve "Kayınbabam, Kar Rüzgarı Ailesi’nin gizli tekniğini kullandı. Bu teknik ruhunu bile yok etti. Fakat, onu tekrar hayata döndürebilecek  herhangi bir teknik varsa onu bulacağıma yemin ederim! Asla bu işin arkasını bırakmayacağım! Fakat bunun dışında..." Nie Li bir durdu ve daha sonra soğuk bir ses tonuyla devam etti "Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gittiğimiz zaman Şeytan Lordu’nu bulup öldüreceğime yemin ederim! Onu reenkarne olamayacağı bir şekilde öldüreceğim!" dedi.

 

"Hayata döndürmek mi? Nie Li babamı hayata döndürebilecek bir teknik gerçekten var mı?" dedi Ye Ziyun, gözlerinde umut parıltıları oluşmuştu.

 

Her ne kadar Nie Li böyle bir tekniğin var olup olmadığını bilmese de Ye Ziyun'un gözündeki umut parıltılarını gördüğü zaman onun daha fazla üzülmesini engellemek için kafasını onaylama anlamında salladı ve "Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gidip belli bir güç seviyesine ulaştığımız zaman Ye Zong'u hayata geri döndürebilecek bir teknik bulabiliriz." dedi.

 

Yeniden doğmasını sağlayan Zamansal Şeytan Ruhu Kitabını hatırladı Nie Li. Bundan dolayı Ye Zong'u da hayata döndürebilecek bir şey illaki olmalıydı! Fakat Zamansal Şeytan Ruhu Kitabı ortadan kaybolmuştu ve Nie Li'nin, bu kitabın nerede olduğuna dair herhangi bir fikri yoktu.

 

Ye Ziyun gözyaşlarını sildi ve kararlı bir şekilde "Nie Li, ben, Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gidip babamı hayata döndürebilecek kadar güçleneceğim!" dedi.

 

Şehir Lordu Konağı’nın her bir tarafında kaos hüküm sürüyordu. Burada bulunan her bir insanın gözü kızarmıştı. Onlara göre Ye Zong son derece saygı duyulması gerekilen birisiydi.

 

Ye Zong'un ölümü tüm şehri yasa boğmuştu.

 

Ye Zong hayatı boyunca Şanlı Şehri korumaya çalışmıştı, ölürken bile Şanlı Şehir için savaşıyordu. Her akşam şehir halkı surlara baktığı zaman onu görüyorlardı ve bu onlara güvende olduklarını hissettiriyordu. Fakat şu anda tüm şehrin saygı duyduğu Savaş Tanrısı ölmüştü. Şehir Halkı, Şeytan Lordu’na karşı nefretle dolmuşlardı.

 

Hava kararınca yağmur yağmaya başladı.

 

Nie Li kafasını kaldırdı ve yağmur damlaları yüzüne düşmeye başladı. Hayata döndükten sonra bir çok gelişme tahminleri doğrultusunda gelişmişti fakat bazı şeyler de tahmin ettiği gibi gerçekleşmemişti. Zamansal Şeytan Ruhu Kitabı’nın ortadan kaybolması ve Ye Zong'un ölümü... Her ne kadar elinde bir ruh aynası olsa da Ye Zong'un ölürken kullandığı teknikten dolayı ruhu da parçalanmıştı. Ondan geriye sadece ruh aurası kalmıştı.

 

'Kaderi kontrol edebileceğimi düşünmüştüm fakat kader tarafında zincirlerle bağlandığımı fark ettim.' diye düşündü Nie Li. Ye Zong'un öldüğü bir kere daha aklına geldi ve kalbine büyük bir acı saplandı.

 

Şehir Lordu Konağında, Ye Zong'un odası.

 

Ye Mo, Ye Zong'un daha önce okuduğu kağıtlarla dolu bir masaya oturdu. Bu odada hala Ye Zong'un aurası vardı. Gözleri sulandı. Şanlı Şehir’in Koruyucusu olduğu zamanlarda karısı öldüğünde bile ağlamamıştı. Fakat şu anda oğlu gözlerinin önünde öldürülmüştü.

 

Ayak seslerini duyduğu zaman Ye Mo gözyaşlarını sildi.

 

Ye Ziyun odanın giriş kapısında durdu ve kafasını kaldırıp Ye Mo'ya bakmaya başladı. Bir anlığına orada durdu, daha sonra kafasını yere doğru eğdi ve yürümeye devam etti. Babası, hayatının çoğunu bu odada geçirmişti. Babasının aurasını bu odada hala hissedebiliyordu.

 

Dede torun, uzun bir süre tek kelime etmeden oturmaya devam etti.

 

"Yun'er, baban artık aramızda değil ve deden de bir hayli yaşlandı. Bundan sonra kendine çok iyi bakman lazım." dedi Ye Mo.

 

Ye Mo'nun sözlerini duyduğu zaman Ye Ziyun gözyaşlarına hakim olamadı.

 

"Dede, babam..." Ye Ziyun hıçkırıklara boğulduğu için cümlesini bitirememişti.

 

"Baban Şanlı Şehir için öldü. Atalarımızı hayal kırıklığına uğratmadı! Onunla gurur duyuyorum!" dedi Ye Mo üzgün bir şekilde. Elini masanın üzerine koydu. Oğlu bu masadaki her şeye daha önce dokunmuştu. Bundan sonra Ye Zong'u sadece anılarında görebilecekti. Kafasını kaldırdı Ye Ziyun'a baktı ve "Yun'er yakında Şanlı Şehirden ayrılacaksınız değil mi?" dedi.

 

Ye Ziyun bir süre sessiz kaldı ve daha sonra "Evet, dede. Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gideceğiz. Şeytan Lordu’nu öldürüp babamın intikamını almak istiyorum. Ben kesinlikle çok fazla güçleneceğim ve babamı hayata tekrar döndüreceğim." dedi.

 

Ye Mo iç çekti ve "Hayatımı düşündüğüm zaman, ben sürekli başka işlerle meşguldüm ve sizlerle çok az zaman geçirdim. Artık Ye Zong'da yok. Bundan sonra Şanlı Şehri ben koruyacağım. Siz geri gelene kadar buradan ayrılmayacağım. Siz geri döndüğünüz zaman Şanlı Şehri size emanet edeceğim." dedi.

 

"Tamam." dedi Ye Ziyun, dedesine bakarken gözyaşları da yüzünden akmaya devam ediyordu.

 

Önceden dedesini düşündüğü zaman heybetli bir adam olarak hayal ediyordu. Fakat şu anda dedesine baktığı zaman onun ne kadar yorgun durduğunu fark etti.

 

Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne yapacağı bu ziyaret en az beş yıl sürecekti. Fakat onun seçme şansı bulunmuyordu. Onun babasının intikamını almak için oraya gitmekten başka şansı yoktu. Şeytan Lordu nereye kaçarsa kaçsın onu bulacağına dair yemin etmişti.

 

Yağmur yağmaya devam ediyordu.

 

Nie Li yağmurun altında duruyordu. Kısa bir süre sonra Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne gidecekti. Orada neler yaşayacağını merak etmeye başladı. Nie Li çok hızlı bir şekilde güçlenmesi gerektiğinin farkındaydı. Böyle bir olayın bir daha hiç yaşanmaması için elinden gelen her şeyi yapmaya karar verdi. Ailesinin, arkadaşlarının ve sevdiğinin bir kere daha onu yalnız bırakmamaları için güçlenmesi gerekti!

 

Zamansal Şeytan Ruhu Kitabı kaybolmuşsa ne olmuş! Kendi kaderimi kesinlikle ben belirleyeceğim!!

 

Xiao Ning'er elinde bir şemsiyeyle Nie Li'nin yanına geldi. Bir süre sessizce orada bekledi. Daha sonra üzgün bir ses tonuyla "Önceleri Ye Ziyun'u babası Şehir Lordu olduğu için kıskanırdım. Ne isterse istesin babası onun isteklerini yerine getirebilecek bir güce sahipti. Ona bir şey yaptırmaya kimsenin gücü yetmezdi, benim yaşadıklarımı hiç yaşamayacaktı..."

 

"Daha sonra bunun yanlış olduğunu fark ettim. Kar Rüzgarı Ailesi Şanlı Şehir için çok fazla acı çekmişti." dedi Xiao Ning'er. Ye Ziyun için çok üzülüyordu. İç çekti ve sonra "Annesi çok erken yaşta öldü ve babası olmasına rağmen daima yalnız başınaydı. Fakat yine de yakınmadı ve babasının yükünü hafifletmek için var gücüyle gücünü arttırdı."

 

Xiao Ning'er durdu, bir nefes daha aldı ve ciddi bir ses tonuyla "Ben küçükken ona çok sert davrandım. Kendimi onunla kıyasladım. Fakat ona karşı bir kere bile kazanamadım. Benim hayran olduğum birisi haline geldi daha sonra."

 

Nie Li, Xiao Ning'er'e bakmaya başladı. Onun ne demek istediğini anlamıştı. Ning'er'de Ziyun gibi çok yumuşak kalpli birisiydi. Ejderha Kalıntıları Bölgesi’ne girdikten sonra Ning'er, Ziyun'la birlikte olacaktı. Bundan dolayı Nie Li biraz daha rahat hissediyordu kendisini.

 

Yarın Şanlı Şehri terk edeceklerdi. Orada kendilerini nelerin beklediğini bilemese de, önlerindeki yol ne kadar belirsiz veya ne kadar sert olursa olsun birbirlerine güvenip el ele ilerlemeye devam etmeleri gerekiyordu.

 

Zaman yavaşça akmaya devam etti.

 

Şanlı Şehir bir kaç ışık dışında tamamen karanlığa gömülmüştü.

 

Şanlı Şehir’de huzur nadir görülen bir olaydı. Kara bulutların ne zaman geleceğini kimse bilemezdi. Buna rağmen Şanlı Şehir’de yaşayan her bir insan kendi hayatını hiç düşünmeden memleketleri için feda etmeye hazırdı. Çünkü Şanlı Şehir onların bu dünyada yaşamlarını devam ettirebilecekleri son sığınaktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr