Bölüm 146: Lei Zhuo

avatar
4835 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 146: Lei Zhuo


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Accoladia

 

On beş- on altı yaşlarında ki bir çocuk yerde duran yaşlı adamın önüne geçip ona kalkan olmaya çabalayarak “Büyükbabama vurma!” diye bağırdı.

 

“Küçük Piç! Ölümüne mi susadın sen?” Kırbacı tutan genç soğuk bir ses tonuyla hırladı. Kırbacı sallamaya bir an bile ara vermeden önündeki çocuğa vurmaya devam etti.

 

“Paaa..” Çocuğun sırtından kanlar yere doğru süzülmeye başladı.

 

Kırbaçlanmadan dolayı acı hissetse de yaşlı adamın önünde durmaya devam etti. Çocuk acıya sessizce katlanmaya devam ediyordu fakat neredeyse ağlamak üzereydi.

 

“Çocuğum, benim için endişelenme!” diye kısık bir sesle söylendi yaşlı adam. Gözlerinin önündeki gözyaşı taneleri görüşünü engellese de önünde duran çocuğu elleriyle uzaklaştırmaya çalışıyordu.

 

“Hayır!!” Çocuk kararlı bir şekilde kafasını iki yana salladı.

 

“Senin kemiklerin ne kadar da sertmiş böyle.” dedi kırbacıyla vurmaya devam eden Muhafız. Onun gözlerinde tiksinme parıltıları açık bir şekilde kendisini belli ediyordu. Soğukça gülümsedi ve kırbaçlamaya tereddüt bile etmeden devam etti.

 

Sikong Hongyue gelen seslerden dolayı olayların yaşandığı tarafa bir bakış attı ama normal bir durummuş gibi başını tekrar başka tarafa çevirdi.

 

Ç.N: Duan Jian seni bir güzel pataklasa ne mutlu olurum be!

 

Nie Li bu sahne karşısında kaşlarını çatmıştı. Gümüş Kanat Kabilesinin yöntemleri basitçe söylemek gerekirse insanlık dışı yöntemlerdi. Küçük bir çocuğa ve yaşlı bir adama tereddüt etmeden vurmak çok hoş olmayan şeylerdi.

 

Gözlerinin önünde kırbaçlanan genci gördükten sonra Nie Li ileri doğru adım atmaya başladı. Kırbacı tutan Muhafızının elini tam kırbacı çocuğa vurmak üzereyken tuttu.

 

Genç Muhafız elini geri çekse de Nie Li’nin gücünü bastırmayı başaramadı. Sinirli bir şekilde Nie Li’ye baktı ve “Kimsin sen? Kaybol gözümün önünden!” dedi.

 

Nie Li’nin görünüşünü gören Muhafız onun kimliğini doğrulamadan kaba bir şekilde davranmak istemiyor gibi görünüyordu.

 

“Benim adım Lei Zhuo. Gümüş Kanat Ailesinin bir misafiriyim. Karşındakiler, yaşlı bir adam ve küçük bir çocuk. Onlara neden bu kadar acımasız davranıyorsun?” dedi Nie Li. Yaşlı adama ve genç çocuğu bakıp kaşlarını çatmıştı.

 

“Lei Zhuo mu?” Genç Muhafız Nie Li’nin kim olduğunu hatırlamıştı. Gözleri hemen Sikong Honyue’yi aradı ve onun da kendisine doğru geldiğini fark etti. Hongyue ve genç muhafızın gözleri bir anlığına birbirlerine sabitlenmişti.

 

“Bay Lei, Bendeniz Gümüş Kanat Kabilesinin yan dal ailesinden Sikong Shou. Bu meseleye karşımanızı tavsiye etmiyorum.” dedi Genç Muhafız.

 

Sikong Hongyue ciddi bir ses tonuyla “Sikong Shou, karşındaki bey efendiye karşı kaba davranamazsın. O, Gümüş Kanat Kabilemizin değerli bir konuğudur.” dedi.

 

“Tamam.” dedi Sikong Shou hafifçe eğildi ve geriye doğru çekildi.

 

“Sizi burada görmek ne hoş bayan Hongyue.” dedi Nie Li ve Sikong Honyue’yi selamladı. Fakat kalbinde bu kıza karşı hiçte iyi bir his yoktu.

 

Sikong Hongyue, Nie Li’ye baktı ve “Bay Lei, Burası Kan Kristali madeni ve bu alan benim Gümüş Kanat Kabilem için oldukça önemli bir bölgedir. Eğer madenin işlerini yavaşlatırsanız çok iyi bir durum ortaya çıkmaz. Bu insanlar düşük seviyeli kölelerdir. Bay Lei, neden onları savunmaya çalışıyor?” bu cümleleri kurarken Hongyue’nin sesinde herhangi bir duygu belirtisi yoktu.

 

Bu kız basitçe söylemek gerekirse bir canavardı. Neden bu kızın kişiliğiniilk tanıştıkları zaman fark etmemişti ki?

 

“Bayan Hongyue, bu çocuğu yanımda götürme gibi bir imkanım var mı?” diye sordu Nie Li.

 

Sikong Hongyue bir süre kaşlarını çattı ve daha sonra başını iki yana salladı. “Bu madende çalışan bütün insanlara köle damgası işareti ile mühürlendi. Maden ocağından bir kilometre uzağa giderlerse mühür parçalanacak ve öleceklerdir. Bu insanlar düşman ailelerle savaşımızdan elimize geçen rehinelerdir. Onlara karşı bu ufak önlemi almamız gayet normal bir durum.”

 

Kan mührü mü? Nie Li kalbi sanki soğuktan donacakmış gibi hissetti. Gümüş Kanat Kabilesinin bu kadar acımasız ve aşağılık bir yöntem kullanacaklarını hiç düşünmemişti. Kan mührü bir kişiye uygulandığı zaman o kişi Altın Seviyeye ulaşamazsa mührü hiçbir zaman kıramazdı. Her gece burada kaldıkları için işkence görüyorlardı aynı zamanda bu alandan bir kilometre uzaklaşırlarsa da öleceklerdi. Bu nasıl bir ikilemdi??

 

Nie Li yerde yatan genç ve yaşlı adama bakarak içini çekti. Kardeşim korkarım ki sana yardım edemeyeceğim.

 

Sikong Hongyue’nin ağzının kenarı kıvrılmıştı. Nie Li’nin duyduğu merhametten dolayı onu küçümser gibi bakıyordu.

 

Nie Li yerde yatan genç çocuğa doğru yürüdü ve onun önüne gelince eğilmeye başladı.

 

Çocuk Nie Li’nin geldiğini görünce başını kaldırdı. Onun kıyafetleri ve yüzü ne kadar pis olursa olsun çocuğun yakışıklı yüzünü kapatmaya yetmiyordu. Çocuğun gözlerinde saf öfke vardı.

 

Nie Li çocuğa bakarak “Senin adın ne?” diye sordu.

 

Nie Li’yi lüks kıyafetler içinde gören çocuk burnunu çekti ve başını başka bir tarafa çevirdi. Nie Li’nin onlara vuran genç muhafızı engellediğini bilmelerine rağmen onu bu kıyafetler içinde görünce onunda Gümüş Kanat Kabilesinin bir üyesi olduğunu düşünmüştü.

 

Çocuğun bu inatçı tavrını gören Nie Li, elinde ufak bir ruh gücü biriktirdi ve hızlıca çocuğun kaşlarının arasına doğru elini uzattı. İçini çekerek "Seni kurtaracak bir yol bulamadım. Bundan sonra kaderin tamamen senin ellerinde. Umarım ki çektiğin bu acılar seni güçlü bir insan haline getirir." diye söylendi Nie Li içinden.

 

Nie Li ruh gücünü çocuğun kaşlarının arasından çocuğa aktardıktan sonra ayağa kalktı. Sikong Honyue ve genç muhafız Nie Li’nin ne yaptığını anlamamışlardı.

 

Bu kısa zamanda Nie Li, çocuğa bir gelişim tekniği aktarmıştı. O bu çocuğa yardım edemeyeceğini anladıktan sonra böyle bir yöntem uygulamaya karar vermişti.

 

Nie Li, Sikong Shou’ya baktı ve “Biraz önceki mesele için, umarım ki kaba tavrımı bağışlayabilirsin. Bu iksirler benden sana bir hediye. Gelecekte bu genç ve büyükbabasının çok fazla acı çekmemesini umuyorum.” dedi.

 

Sikong Shou, NieLi’nin özür dileyeceğini hiç düşünmemişti. İksirleri eline alarak “Bay Lei, çok kibar. Siz söyledikten sonra ben bu gence ve büyükbabasına çok fazla acı çektirmemeye çabalayacağım.” dedi.

 

“Teşekkür ederim. O zaman ilk ben ayrılıyorum.” dedi Nie Li. Ayağa kalkıp yürümeye başladı. Yeryüzünde çok fazla adaletsizlik vardı ve Nie Li bu adaletsiz durumların her biriyle ilgilenmeyi başaramazdı. O sadece iç çekti ve ileri doğru yürümeye devam etti.

 

Uzun bir süre geçtikten sonra genç çocuk Nie Li’nin ona verdiği şeyi fark etti. Nie Li’nin ayrılmadan önce Sikong Shou’dan özür dilemesini ve ona iksir vermesinin sebebini az çok anlamıştı. Başını kaldırıp Nie Li’ye baktığı zaman onun çoktan gitmiş olduğunu fark etti. Genç çocuk Nie Li’nin yüzünü kalbine kazımıştı.

 

Nie Li madenlerden belli bir mesafe uzaklaştıktan sonra yanında duran ağaca üç yumruk attı. Kalbinde şu anda tarif edilemeyen bir öfke vardı. Çocuk için bir şeyler yapmak istese de gücünün yetersizliğinden dolayı hiçbir şey yapamamıştı.

 

Ç.N: Olur be reis İlerde onları da yaparsın.

 

Nie Li’nin gözleri bir anda öldürme niyetiyle parladı. Daha fazla Gümüş Kanat Kabilesinde kalmasının bir gereği yoktu.

 

Nie Li ilerideki bir ağacın önüne doğru yürüdü. Uzaysal yüzüğünden bir tane şeytan canavarı kanı içeren bir şişe çıkardı ve ağacın üstüne karmaşık bir yazıt deseni çizdi. Yazıt deseni bitirdikten sonra desen ağacın içine doğru kaybolmaya başladı. Bir uzman gelse bile bu ağaca çizilen yazıt deseni görmeyi başaramazdı.

 

Gümüş Kanat Kabilesinin topraklarında gezinirken etrafta kimse olmayınca ağaçlara yazıt deseni çizmişti.

 

On gün boyunca Nie Li, Gümüş Kanat Kabilesinin topraklarında gezmeye ve çevresinde kimse yokken bölgedeki her yere bu karmaşık yazıt deseni çizmeye devam etti.

 

 

Bir gün, Avlularında ki bahçede;

 

“Nie Li bu zamana kadar Yıldırım Ejderinin gelişim tekniğini uyguladım ama şu anda tıkandım kaldım. Ejderin Ölüm Kükremesi ne anlama geliyor?” diye sordu Xiao Ning’er avluda bir taşın üstünde bağdaş kurmuş oturarak eğitim yapıyordu. Birkaç tane Kan Kristali yanında duruyordu ve ara ara bir ışık yayıyorlardı.

 

O, bedenine tam oturan ince eğitim kıyafeti giyiyordu ki bu da onu daha da çekici bir hale getirmişti.

 

“Ejderin Ölüm Kükremesi vücudundaki altı tane meridyen noktasından bahsediyor. Bu meridyen noktaları normal meridyen noktalarının altında gizlenmiş noktalardır ve fark edilmesi çok zordur.” dedi.

 

“Altı gizlenmiş meridyen noktası mı? Bu noktaların yeri neresi?” Xiao Ning’er’in yüzünde kafası karışmış gibi bir ifade vardı. Daha önce hiç gizli meridyen noktaları diye bir şey duymamıştı.

 

“Bu gizli altı meridyen noktasını sana söylesem bile bulman oldukça zor olacak. Sana direk olarak göstermem daha mantıklı.” dedi ve Xiao Ning’er’in yanına doğru yürümeye başladı. Eline biraz ruh gücü topladı ve Xiao Ning’er’in kafasına dokunarak “Ling Tin noktası, Shen Ming meridyen noktasının bir inç altında yer alıyor..”

Nie Li yavaş ve kısa cümlelerle açıklamaya devam etti.

 

Xiao Ning’er başını yukarı doğru kaldırdı ve hemen yanında duran Nie Li’ye baktı. O, vücudunda gezinen ruh gücünü hissedince kafası güzel olmuş gibi hissetti. Nie Li’nin kendisine yavaş şekilde meridyen noktalarını anlattığını duyunca kendisini kutsanıyormuş gibi hissetti. Xiao Ning’er’in yanaklarında kendisini daha da çekici bir hale sokan kızarıklıklar oluştu.

 

“Shen Fu meridyen noktası, Tian Fu meridyen noktasının bir inş yanında…” Nie Li’nin bakışları birden Xiao Ning’er’in omuz bölgesine düşüncü ortam birden garipleşti.

 

“Nerede?” Yanağı kızarmış olan Xiao Ning’er’in sesi oldukça yumuşak bir tonda çıkmıştı.

 

“Daha önce Daoyin Tekniğini uyguladığım yerin biraz altında.” dedi Nie Li ve başını başka bir yöne çevirdi.

 

Xiao Ning’er bir kelime dahi etmedi. Bulundukları ortam birden bire ısınmaya başlamıştı. Her iki tarafta Netherlamp Behemoth’un Xiao Ning’er’i yakaladığı zamanı hatırladı.

 

Tam o sırada Lu Piao koşarak bu ikilinin yanına geldi.

 

“Nie Li….. Nie…” Önünde duran sahneyi gördükten sonra Lu Piao bir anlığına olduğu yerde donup kaldı kısa süre sonra kendini topladı ve “Boş ver. Daha sonra söylerim. Ben gidiyorum. Siz kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.” dedi.

 

Ç.N: O ne demek yav. ☺

 

Nie Li hızlıca Lu Piao’ya seslendi “Lu Piao sorun ne?”

 

Lu Piao’nun gelmesiyle Nie Li’nin kalbi rahatlamıştı.

 

Ç.N: Lu Piao gelmeseydi kızı götürüyordu bizimki. RİP

 

“Sikong Yi sana Işık Taşlarını topladığını söylemek için bir muhafız göndermiş.” dedi ve gülümsemeye başladı. Nie Li ve Xiao Ning’er’in tam olarak ne yaptıklarını görmese de Xiao Ning’er’in kızarmış yanaklarını gördükten sonra Nie Li’nin Xiao Ning’er’e bir şeyler yaptığını düşünmüştü.

 

Bravoo!! Lu Piao içinden Nie Li’yi övmüştü.

 

Nie Li, Lu Piao’nun kesinlikle yanlış anladığını düşündü. Nie Li hiçbir şey olmamış gibi “Siz burada kalın. Ben gidip bir bakayım.” dedi.

 

Işık Taşları eline geçtiği takdirde bu bölgeden kurtulabilirlerdi.

 

 

Ana Salonda;

 

Sikong Yi, Nie Li’yi görünce bir kahkaha patlattı ve “Yeğenim sana Altmış Işık Taşı toplamanda yardım ettim.” Dedi.

 

Bana yardım mı ettin? Sen sadece kendine yardım ediyorsun diye düşündü Nie Li içinden. “Amca sen çok sıkı çalışmış olmalısın. Bu Işık Taşları sayesinde dış dünyaya gidebiliriz. Eksik otları da topladığımız zaman senin tedavin için gerekli olan ilacı bitirmiş olacağım.” dedi.

 

Sikong Yi, Nie Li’den tarafa döndü ve “Yeğenim, Neden bana otları nerede aramamız gerektiğini söylemiyorsun? Onları araması için birilerini gönderirim. Sen benim ilacımı bitirdikten sonra seni göndereyim. Ama benim Gümüş Kanat Kabilemde kalmak istersen kızım Hongyue ile evlenmek ister misin? O senden üç yaş büyük olmasına rağmen görünüşü oldukça güzeldir. Onun görünüşü nazik ve onurludur. Üstüne gelişimi de oldukça iyidir. Eğer seninle evlenirse benim dileğimi yerine getirmiş olacak.” dedi

 

Mükemmel görünüşü mü var? Nazik ve onurlu mu? Nie Li içinden soğukkanlı bir şekilde güldü. Böyle bir kızı yetenekleri tanrıları geçse bile istemezdi. Görünüşe göre Yaşlı Tilki Sikong Yi onun bu kadar kolay bir şekilde gitmesine izin vermeyecekti. Sikong Yi’nin Nie Li’nin buradan bir kere çıktımı geri gelmeyeceğini çoktan anlamış gibi bir ifadesi vardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr