Bölüm 142: Sikong Yi

avatar
4890 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 142: Sikong Yi


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Kharsmi

 

 

Nie Li direğe bağlanan kölelerden genç olana dikkatlice bakıyordu. Acımasızca işkence gördüğü halde gözlerinde itaat etmeyecekmiş gibi bir ifade vardı. Uzun siyah saçların altındaki gözlerin içi nefret doluydu.

 

Bu gencin arkasında duran siyah altın rengindeki kanatları Siyah Ejder kabilesinin kanatlarının evrimleşmiş haliydi. Ayrıca Gümüş Kanat Kabilesinin kanatlarından daha fazla güç içeriyordu.

 

Fakat onun gücü sadece Üç Yıldız Altın Seviyeydi.

 

Nie Li’nin görüşüne göre herhangi bir iki aile arasında düşmanlık her zaman olabilirdi. Bu oldukça normal karşılanabilirdi. Fakat genç bir insanın bu şekilde işkence görmesi ona göre kesinlikle yanlış bir hareketti. Nie Li ve bu gencin gözleri bir süreliğine birbirine baktı daha sonra genç gözlerini Nie Li’nin yanında duran Sikong Honyue’ye çevirdi.

 

Salonun üst tarafında uzun geniş bir tahtta gözleri yarı kapalı vaziyette oturan kilolu yaşlı bir adam bulunuyordu. Kasvetli ve aynı zamanda da şiddet dolu bir yüzü vardı. Üzerinde bulunan lüks kıyafetler ona asil bir görünüş katıyordu. Yan tarafında çok güzel üç tane kız duruyordu. Bu üç kız adamın bacaklarına ve sırtına masaj yapıyordu. Bu üç kızın üstündeki kıyafetler biraz dekolteliydi ve bu üç kızın kıvrımlı bedenlerini açığa çıkartıyordu.

 

Nie Li uzakta duran bu adamın derin bakışlarını hissetmişti. Gözlerinin içinde kül renginde bir parıltı vardı. Adamın yaydığı aurayı hisseden Nie Li çok şaşırmıştı. Karşısında duran bu adam Efsane Seviyeye ulaşmış bir uzmandı. Fakat adamın dış görünüşüne bakınca iksirler yardımıyla hayatta kaldığını tahmin etti.

 

Bu adam Gümüş Kanat Kabilesinin Patriği Sikong Yi idi.

 

Sikong Yi, Nie Li ve Sikong Honyue’nin ayak seslerini duyduğu zaman gözlerini açıp karşısında duran iki gence bakmaya başladı.

 

“Hongyue, yanında duran çocukta kim?” diye sordu Sikong Yi’nin gözleri ciddi bir şekilde bakıyordu. Bakışlarında öldürme niyeti vardı.


“Baba’ya saygılarımı sunarım. Bu kişinin adı Lei Zhuo Silverlit Ailesinin soyundan geliyor. Buraya yanlışlıkla gelmiş.”
 dedi.


“Silverlit Ailesi mi?”
Bu cevap karşısında Sikon Yi biraz şaşırmıştı. “Silverlit Ailesi, şeytan canavarı sürüleri tarafından öldürüldü. Onların soyundan nasıl gelebilir?” dedi ve gülmeye başladı. Sikong Yi aniden bakışlarını Nie Li’ye çevirdi ve öldürme niyetini az öncekinden daha fazla açığa çıkartıp “Sen kimsin lan? Düşman Ailelerin casuslarından biri misin?” dedi.

 

Babasının kelimeleri duyduktan sonra Sikong Honyue’de kaşlarını çatmıştı. Onun soğuk bakışları Nie Li’nin üstüne kitlendi.

 

Sikong Yi’nin öldürme niyetini karşıladıktan sonra Nie Li çok sakin bir şekilde “Lord Patriğe saygılarımı sunarım. Ben gerçekten de Silverlit Ailesinin soyundan geliyorum. Silverlit Ailesinin ana ailesi yok olsa da iki yan ailesi şeytan canavarı sürülerinin saldırılarından kaçmayı başardı.” dedi.

 

“Yalancı.” dedi Sikong Yi sesi birden yükselmişti. “Bu çocuk kesinlikle düşmanlarımız tarafından gönderilen bir casus. Onu yakalayıp hemen infaz edin.” dedi.

 

Birkaç Altın Seviye Muhafız anında mızraklarını Nie Li’den tarafa çevirdi ve onun etrafını sardılar. Sikong Yi’den gelecek ‘öldürün’ emrini bekliyorlardı.

 

Nie Li bu davranışların kendisini test etmek amaçlı olduğunu biliyordu. Gururlu bir ses tonuyla “Lord Patrik, Benim söyleyeceklerimi duymadan beni öldürürseniz çok yazık olur.” dedi.

 

“Hmph, hala biraz cesaretin var gibi gözüküyor. Ağzındakileri dökül bakalım eğer ikna olmazsam sana kaba davranacağım için beni suçlama!” dedi Sikong Yi.


“Birincisi ben bu dünyaya ait değilim. Dışarıdaki dünyadan yanlışlıkla bu dünyaya geldim. Bunu size çok kolay bir şekilde kanıtlayabilirim.”
 dedi ve hızlıca Gölge İblisi ile birleşti. Vücudunda birkaç değişim oldu.

 

Nie Li’nin geçirdiği dönüşümü gördükten sonra Sikong Yi’nin yüz ifadesi biraz değişti. Gölge İblisi Şeytan Canavarı bu dünyaya ait bir şeytan canavarı değildi. Normalde Şeytan Ruhları altı yüz yıl boyunca saklanabiliyordu. Altı yüz yıl depolandıktan sonra ya güçleri tükeniyor ya da yok ediliyorlardı.

 

Nie Li, onun daha önce hiç görmediği bir şeytan ruhuyla birleşmişti. Bu dönüşümden sonra onun dış dünyadan geldiğine ikna olmuştu.

 

“Bu iblis ruhu dış dünyadan olsa bile senin aynı zamanda düşman ailelerden gelen bir casus olmadığını da kanıtlaman lazım.” dedi Sikong Yi hala ikna olmamıştı. Onun yüz ifadesi çok kasvetliydi bundan dolayı ne düşündüğünü tahmin etmek oldukça zor bir hal alıyordu.

 

Nie Li hafifçe gülümsedi ve “Benim casus olmadığımı kanıtlayacak daha fazla delilim yok. Ama size şunu söyleyebilirim Gümüş Kanat Kabilesinin bir sırrını biliyorum. Gümüş Kanat Kabilesinin üyelerinden sırtında kanat çıkan üyeler Yıldırım Kuşunun kanatlarını taşıdıkları için bu kanatları yaşları ilerledikçe özümseyemiyorlardı. Bundan dolayı kanatlara sahip olan üyeler altmış yaşını biraz geçtikten sonra ölmeye mahkum kalıyorlar. Söylediklerimim hepsi doğru değil mi?” dedi Nie Li.

 

Nie Li’nin sözlerini duyduktan sonra Sikong Yi şok geçirmişti. “Velet sen kimsin böyle? Ne dediğinin farkında mısın?”


“Ben Silverlit Ailesinin soyundan geliyorum. Bu konuyu büyüklerimin konuşmalarından kulak misafiri olduğum kadarıyla biliyorum. Bunları söylememe rağmen Lord Patriğin beni öldürüp öldürmeyeceğine emin bile değilim. Ama size şunu söylememe izin verin bu hastalığın tedavisini biliyorum. Lord Patrik bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir acaba?”
dedi Nie Li. Onun gözleri çok sakin gözüküyordu. Bu kelimeleri duyduktan sonra Sikong Yi’nin kendisini öldürmekten vazgeçeceğini düşünüyordu.

 

“Tedavisini mi biliyorsun? Hahaha!! Şaka yapmayı kes!” dedi Sikong Yi. Ama o gülerken sesi titremişti. Bundan dolayı ölmeyi hiç istemediği belli oluyordu. “Benim Gümüş Kanat Kabilemin hastalığının tedavisi yok!” dedi.


“Kim tedavisi olmadığını söylüyor? Silverlit Ailesi, Gümüş Kanat Ailesnin bu hastalığını öğrendiği zaman onlara yardım etmek için tadevi yöntemini araştırmaya başladılar. Bir gün benim ailem çözümü buldu fakat Karanlık Çağ çoktan geldiği için Gümüş Kanat Ailesine haber veremedik. Fakat tedavi yöntemi atalarımız tarafından nesilden nesile aktarıldı ve bir gün her kim Gümüş Kanat Ailesiyle karşılaşırsa onlara bu tedavi yöntemini vermelerini vasiyet ettiler.”
 dedi Nie Li.

 

Ç.N: Bizimki kafasından ne yazdı beeee!

 

Nie Li tüm bunları kafasından sallasa da onun ifadesi çok ciddi gözüküyordu.

 

Nie Li önceki hayatından kalma derin bilgileri sayesinde karşısında bulunan insanların zayıf yönünü buldu ve oradan saldırıya geçti. Sikong Yi’nin yüzünde oluşan ifadeden dolayı Nie Li oynadığı bu kumarı çoktan kazandığını fark etmişti.

 

“Durum bundan ibaretse bana hemen tedavi yöntemini söyle.” dedi Sikong Yi tahtından Nie Li’ye bakarken oldukça sakin gözüküyordu.


“Aslında ben sizinle görüştüğüm anda size tedaviyi vermeyi planlıyordum. Fakat sizin bana karşı davranışlarınızdan dolayı kendi güvenliğimi düşünmek zorundayım. Lord Patriğin affına sığınıyorum.” d
edi Nie Li.

 

Sikong Yi kaşlarını çatmıştı. Bir şeylerin doğru olmadığını hissediyordu fakat tam olarak neyin yanlış olduğunu da bulamamıştı.


“Yalancı. Sence senin söylediklerine hemen inanacak göz var mı bende?”
dedi ve soğuk bir kahkaha attı.

 

“Patriğin benim sözlerime öyle kuru kuruya inanacağını hiç düşünmemiştim zaten. Ama size kanıtlayabilirim. Gümüş Kanat Kabilesinin hastalığını iyileştirmek için yetmiş altı farklı otu rafine ettikten sonra kırk dokuz gün boyunca tüketilmesi gerekmektedir. Vücudun bu ilaca karşı tepkisi oldukça ağrı verici olacaktır fakat benim bu acıyı azaltacak bir yöntemim daha var. Patrik Sikong uygun görürse denemek isterim.” dedi Nie Li. Hemen elini uzaysal yüzüğünün üstünde kaydırdı ve birden bire ortaya yüzlerce bitki çıktı. “Bu bitkinin adı Tianfang bitkisi. Sanıyorum ki Lord Patrik bu bitkinin özelliklerinden haberdardır. Herhangi bir zehir içermiyor. Bu bitki sizin ağrılarınızı bir süreliğine azaltacaktır. İsterseniz deneyebilirsiniz.” dedi Nie Li.

 

Nie Li elinde tuttuğu bitkiyi Sikong Yi’ye doğru fırlattı.

 

Sikong Yi sağ elini ileri uzattı ve Nie Li’nin atmış olduğu bitkiyi tuttu. Kafasını aşağı doğru eğdi ve elinde tuttuğu bitkiye baktı. Bu bitki gerçekten de Tianfang'dı. Bu dünyada hiç Tianfang otu yetişmiyordu. Gümüş Kanat Ailesi bu dünyaya ilk yerleştiği zamanlarda yanlarında bitki türlerine ait çok fazla sayıda kitapta yanlarında getirmişlerdi. Bundan dolayı Sikong Yi bu bitkinin Tianfang otu olduğunu anlayabilmişti.

 

Eğer Nie Li onun bilmediği bir bitkiyi ona fırlatsaydı Sikong Yi o bitkiyi kesinlikle denemek istemeyecekti. Ama elinde tuttuğu bu bitki kesinlikle Tianfang otuydu ve herhangi bir zehir içermiyordu.

 

Sikon Yi’nin tereddüt ettiğini gören Nie Li gaz vermeye başlamıştı. “Patrik Sİkong’un bedenine bakınca onun ölüm zamanın yaklaştığını fark ettim. Senin Efsane Seviyeye ulaşman hiçbir şeyi değiştirmiyor öldüğün zaman bu dünyada sadece kemiklerin kalacak.” dedi.

 

Sikong Yi, Nie Li’nin kelimelerini duyduktan sonra biraz homurdandı ve elini sallayarak birisinin bu bitkiyi kaynatmasını emretti. “Eğer bu bitki benim hastalığımı hafifletmezse sana kaba davranacağım için beni boş yere suçlama!” dedi.

 

Birkaç dakika sonra bitki kaynatılmıştı ve ortaya çıkan ilaç Sikong Yi’ye doğru bir hizmetçi tarafından götürülüyordu. İlacı aldıktan sonra hemen içti. Aniden Sikong Yi’nin yüzü acı çekiyormuş gibi bir hal aldı.

 

Sikong Honyue babasının acı çektiğini görünce “Baba” diye bağırmıştı. Bedeninden öldürme niyeti her tarafa yayılmaya başladı. Elindeki uzun kılıcı hemen Nie Li’nin boynuna doğru uzattı ve “Eğer babama bir şey olursa seni onun birlikte gömerim.” dedi.

 

Birkaç dakika geçtikten sonra Sikong Yi derin bir nefes aldı. Vücudunun rahatladığını hissetmeye başlamıştı. Uzun zamandır hissettiği acı ortadan kaybolmuştu. Tianfang otunun onun acısı üstünde bu kadar etkili olacağını hiç düşünmemişti.

 

Sikong Yi elini salladı ve “Honyue, geri çekil!” dedi.

 

Sikong Honyue endişeli gözlerle Sikong Yi’ye baktı ve onun rahatlamış olduğunu görünce elindeki kılıcı yere doğru indirip geri çekildi.

 

Sikong Yi soğuk bir sesle “Madem elinde benim hastalığımın tedavisi var tedaviyi hemen bana ver bende senin canını bağışlayayım!” dedi.

 

Ç.N: Bu adamı da hiç sevmedim. Amk adamı adam senin acını geçiyor hala ölümle tehdit ediyon.

 

Sikong Yi’nin kelimeleri duyduktan sonra Nie Li gülmeye başladı. “Lord Patrik, Tianfang otunun etkilerini hissettikten sonra bana bu andan sonra inanmanız gerekiyor. Bir beyefendi hiçbir zaman bir duvarın altında durmaz! (Ne demekse artık.) Lord Patrik tedaviyi hemen ona vereceğimi düşünmüş olamaz değil mi? Eğer siz sözlerinden dönerseniz ben ölmüş olurum. Ayrıca tedavinin hazırlanmasında kullanılan birçok ot bu dünyada bulunmuyor.” dedi Nie Li kendinden emin bir sesle.


“Genç adam bana karşı gelmek istediğine emin misin?”
dedi soğuk bir ses tonuyla. “Senden tedaviyi almak için uygulayabileceğim binlerce işkence yöntemi biliyorum.”

 

Ç.N: Utanmaz Or**** Ço**

 

Nie Li gülerek “Lord Patrik, siz iyice yaşlanmışsınız. En fazla ikimiz de ölürüz. Eğer beni zorlamaya devam ederseniz fikrimi değiştirebilirim. Şu anki yaşınızdan dolayı bu hastalıktan dolayı yakın zaman içinde ölmüş olacaksınız.” dedi.

 

Nie Li kayıtsız bir ifadeyle Sikong Yi’ye baktı.

 

Birkaç dakika geçtikten sonra Sikong Yi aniden gülmeye başladı. “Yeğen Lei Zhuo sen gerçekten de taşşaklıymışsın. Ben sadece seni test ediyordum. Sen gerçekten de Silverlit Ailesinin bir torunu olmaya layık birisin. Sana mutlulukla benim aileme hoş geldin diyorum.” dedi.

 

Sikong Yi’nin sözlerini duyan Nie Li içinden “Seni Yaşlı Tilki” dedi. Fakat dışarıdan gülümseyerek “Lord amca beni çok fazla övüyor. Gümüş Kanat Kabilesini hastalığının tedavisini bulmak benim Silverlit Ailem için bir onurdur Amcamın hastalığını iyileştirmek için tereddüt etmeden milyonlarca kez ölmeye razı olurum. Elimde bulunan Tianfang bitkisinin miktarı amcamın acısını aylar boyunca dindirebilmeye yeter.” Nie Li sağ elini oynattı ve aniden Tianfang otları meydana çıktı.

 

Sikong Yi elini ileri doğru uzattı ve Tianfang çimlerini yakaladı. “Yeğenim çok düşünceli. Gelecekte Gümüş Kanat Kabilesinin evi senin de evin olacak. Nereye istersen oraya gidebilirsin. Kimse seni durdurmaya tenezzül bile etmeyecek! Eğer herhangi bir şeye ihtiyacın olursa söylemen yeterli.” dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr