Bölüm 138: Köy?

avatar
5085 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 138: Köy?


 

Çeviri: Allenwalker Düzenleme: Dunklesplatz

 

Du Ze, Lu Piao ve diğerleri uzaktaki boşluğa doğru bakıyordu. Birden yerden gökyüzüne doğru çıkan bir gölge gördüler ve gölge zaman geçtikçe dahada belirginleşmeye başlamıştı. Bu uçan dev bir şeytan canavarıydı. Sanki dev bir kale havada süzülüyormuş gibi görünüyordu.

 

Bu şeytan canavarıyla Netherlamp Behemoth’u kıyaslarsak eğer Behemoth bunun yanında küçük önemsiz bir şeytan canavarı gibi görünürdü.

 

Havadan onlara doğru gelen şeytan canavarını gören Du Ze, Lu Piao ve diğerlerinin kalbini bir tedirginlik kaplamıştı. Bu şeytan canavarı Behemoth’a göre daha korkunçtu. Eğer şu anda kaçmak isteseler bile kaçmaları bir işe yaramazdı.

 

Ama…. Nie Li hala oradaydı!

 

Ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca gruptakiler bir anlığına şok geçirmişlerdi hareket dahi edemediler.

 

Du Ze’nin gözleri birden kararlılıkla parladı ve “Eğer ölsem bile Nie Li’yi kurtaracağım.” Diye düşündü ve aniden Nie Li’nin olduğu tarafa doğru koşmaya başladı.

 

Lu Piao bir an Xiao Xue’ye baktı ve kalbi kararsızlıkla doluydu. Fakat bir dakika sonra  kollarının arasında Xiao Xue ile Du Ze’nin arkasından koşmaya başladı. O, bu hareketinden dolayı Xiao Xue’nun kendisini suçlayıp suçlamayacağını düşünüyordu fakat yine de Nie Li’yi bu şekilde bırakıp kaçamazdı.

 

Wei Nan, Zhu Xiangjun ve Zhang Ming’de Du Ze ve Lu Piao’yu takip etmeye başladılar ve her tarafa bakarak Nie Li’yi aramaya başladılar.

 

Nie Li olduğu yerde güçlükle nefes alıyordu. Allah’tan Netherlamp Behamoth ona daha fazla saldırmaya devam etmedi eğer saldırsaydı durum daha da kötü bir hal alabilirdi. Görünüşe göre Behemoth, Zamansal Şeytan Ruhu Kitabının saldırısından büyük bir hasar almıştı.

 

Hisss!! Hissss, (kanat çırpma sesi diye düşünüyorum ama emin değilim.) Gökyüzünde süzülen gölge yavaş yavaş Behemoth’a doğru yaklaşıyordu. Bu canavar kesinlikle çok korkutucuydu. Onun yanında Netherlamp Behemoth küçük bir köpek yavrusu gibi duruyordu.

 

Woooshhh!! Woooshhh!! Wosssshh!

 

Bu devasa yaratık aşağı doğru ipliğe benzer bir şey sarkıttı ve bu iplik Behemoth’un tüm bedenine dolandı.

 

Netherlamp Behemoth bir yandan bu ip ile mücadele ediyordu bir yandan da ağlamaklı bir ses çıkarıyordu. Fakat yine de iplikten kurtulmayı başaramadı.

 

Dev yaratık yavaşça aşağı doğru süzüldü, ön ayaklarını ileri doğru salladı ve Netherlamp Behemoth’un cesedini deldi. Onu ayaklarıyla tutup gökyüzüne doğru uçmaya başladı.

 

Bu yaratığın bedeni çok büyüktü. Daha önce Kırmızı Hayaletleri sanki bir karınca gibi avlayan Behemoth şu anda bir başka canavarın avı olmuştu. Bu dev yaratık tarafından yakalanmıştı. Alnının üstündeki lamba yavaşça sönmeye başladı ve sonunda tamamen söndü.. ölmüştü.

 

Netherlamp Behemoth bu şekilde mi can vermişti?

 

Bu devasa uçan yaratık Du Ze, Lu Piao ve diğerlerinin üstünden giderken onlara gözünün ucuyla bile bakmamıştı. Belki bizim grup bu devasa yaratığın gözünde bir toz tanesi kadar değerli bile değildi.

 

“Nie Li!! Nie Li!!” grup her yöne dağılmış bir şekilde Nie Li’yi arıyordu.

 

Ç.N: Xiao Ning’er’i ne çabuk unuttunuz amk!!!!

 

Fakat dil yığınlarının altında yanında üstünde hiç kimse gözükmüyordu. Nie Li ve Xiao Ning’er’den hiçbir ipucu bile bulamamışlardı. Acaba Nie Li ve Xiao Ning’er Behemoth tarafından yutulmuş muydu?

 

Ç.N: Dediğim anda Xiao Ning’er’in adı geçti… İyi insan..

 

Du Ze, Lu Piao ve diğerleri bir yandan ağlamaya başlamışlardı.

 

“O iyi olacak!!”

 

“Eğer bu şekilde ölürsen seni hayatımın geri kalan kısmında asla affetmeyeceğim! Çık dışarı hemen!!!” diye bağırdı Lu Piao. Bir yandan Xiao Xue’yi kollarında taşıyordu bir yandan da çaresizce Nie Li’yi arıyordu.

 

“Nie Li!! Sen Ölemezsin!!” Du Ze ve diğerleri Nie Li’yi ararken iyice çaresiz bir duruma düşmüşlerdi.

 

Ç.N: Niye ölemiyor ki!!

//Dn: Supppeeeeer boooy (Franky'e salam olsun) olum o ölemez :(

 

Sürekli aramaya devam ettiler. Uzun bir dil parçasının üstüne çıktıkları zaman Nie Li’yi buldular. Elinde ruh muştalarıyla defansif bir pozisyonda zorlukla nefes alırken bulmuşlardı. Xiao Ning’er de garip bir şekilde Nie Li’ye sıkıca sarılmış bir vaziyetteydi.

 

“Biliyorum. Ölmeyeceğini biliyordum!” diye bağırdı Lu Piao. Gözlerinden hala gözyaşı damlaları damlıyordu.

// Gat dammit dostoom :)

 

“Lanet olsun. Ben nasıl böyle bir durumda ölebilirim ki. Ölümden dönmek hiçte kolay bir olay değilken nasıl ölebilirim.” Nie Li derin nefes aldı ve göğüsünü kabartarak etrafa bakındı. Behemoth’un daha fazla tehdit oluşturmayacağını fark ettikten sonra kendini bıraktı.

 

Nie Li’nin ikinci cümlede ne demek istediğini anlamamalarına rağmen Du Ze ve diğerleri Nie Li’nin yaşadığını görünce rahatlamışlardı.

 

Aniden bir şeylerin farkına vardılar. Nie Li’ye garip bir bakış attılar. Nie Li, Xiao Ning’er vücuduna hafif yaslanmışken tek dizinin üstünde çömeliyordu. Bu duruma neresinden bakarsan bak basitçe şüpheli gözüküyordu.

 

“Hiçbir şey görmedim.” Dedi Du Ze ve omuzlarını silkti.

 

Lu Piao, Nie Li’ye küçümseyen gözlerle baktı ve başını iki yana salladı. Utanmış bir ifadeyle “Nie Li, söyle bakalım Tanrıça Xiao Ning’er’e ne yaptın?” dedi.

 

O bir anlığına kucağında Xiao Xue’yi taşıdığını unutmuştu.

 

Wei Nan ve diğerleri bu sözleri duyduktan sonra güldüler. Daha sonra başlarını arka tarafa çevirdiler.

Nie Li içinden durmadan gülüyordu. Netherlamp Behemoth’un salyasında halüsinojenik bir madde vardı. Dil birisine değdiği zaman kişiyi etkisi altına alır ve onun halüsinasyon görmesine sebep olurdu. O Ning’er’in maddenin etkisi altındayken hayal ettiği şeyin ne olduğunu bilmiyordu ancak onun Nie Li’ye nasıl sıkıca sarıldığını görünce bir şeyler tahmin etmişti. Kaba kuvvet kullanmasına rağmen Nie Li, Xiao Ning’er’in kollarından kurtulamamıştı.

 

Wei Nan ve diğerleri bu sahneyi görünce bakışlarını başka tarafa çevirmişerdi. Nie Li, Uzaysal yüzüğünden birkaç parça kıyafet çıkardı ve Xiao Ning’er’in üstünü örterek onun uyanmasını bekledi.

Bir dakika sonra Xiao Xue uyandı.

 

“Lu Piao, bir kere daha benden yararlanmaya çalıştın!” dedi.

 

Xiau Xue hala biraz halüsinojenik maddenin etkisi altındaydı. Lu Piao’yu gördükten sonra ona baktı ve ona vurmaya çalıştı. Bir kez daha eski küçük kırmızı biber haline dönüşmüştü.

 

Ç.N: Bu küçük kırmızı biber hali ne oluyor bilmiyorum.

// Kadınlar dostum küçük kırmızı biberler. En tatlısı bile dikkatli olmazsan dilini yakabilir.

 

Lu Piao yüzünü buruşturdu ve “Xiao Xue ben seni kurtardım!” dedi.

// Evet ipleri eline al adamım... işte böyle

 

Xiau Xue sonunda neler olduğunu hatırlamayı başarmıştı. Lu Piao’nun gerçekten de onu kurtardığını hatırlamıştı. Etrafına baktı Du Ze ve diğerlerinin kendisine baktığını gördü. Hemen nazik kız moduna geçti ve her iki eliyle de Lu Piao’ya sarılarak “Lu Piao beni kurtardığın için teşekkür ederim. Çok müthişsin, seni çok seviyorum.” Dedi.

 

Xiao Xue’nin tatlı ve nazik sesini duydukları zaman nedenini bilmeden Du Ze ve diğerlerini ufak bir titreme aldı.

 

Bu kadın çok çabuk şekil değiştiriyor…

 

Açıkça kadınlar çok korkunç yaşayan organizmalardı.

// Şeytaaaan :O

 

“Te Teş Teşekküre gerek yok!” dedi Lu Piao sesi titriyordu. Nedeni bilmese de Xiao Xue’nin bu nazik ve sevimli görünüşü onun tüylerini diken diken etmişti. Bu halinin yerine her zaman kendisine bağıran Xiao Xue’yi görmeyi tercih ederdi.

 

Herkes her an bir tehlike ortaya çıkacakmış gibi tetikte duruyordu. Az önceki savaştan sonra çevrelerindeki şeytan canavarlarının dikkatini üstlerine çekmek istemiyorlardı. Bu sakin ortam onlara ufak çaplı bir dinlenme olanağı sağlamıştı.

 

Xiao Xue birkaç dakika sessiz bir şekilde garip bir şekilde duran Nie Li ve Xiao Ning’er’e baktı. Bir şey anlamış gibi gözleri birden parlamaya başladı. Yani Nie Li ile Xiao Ning’er …

 

“Ennn…” Xiao Ning’er sonunda uyanmıştı. Uyuduğu pozisyonun farkına varınca hemen yanakları kızarmıştı.

 

Ç.N: Nasıl bir pozisyonda olduklarını tam anlayamadım İngilizcesini bölümün sonuna atarım. Hayal gücüm eksik kaldı. ☹

//Atmadı :D Zaten böyle şeyler sizin sağlığınıza zararlı kurcalamayın fazla. :D

 

Nie Li utanarak gülümsedi ve “Az önceki durum çok tehlikeliydi bundan dolayı ben…”

 

“Anladım.” Dedi Xiao Ning’er yumuşak bir ses tonuyla. Kafasını aşağı doğru indirdi ve utanarak

 

“Teşekkürler.” Dedi.

 

“Haa. Önemli değil. Ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım.” Dedi Nie Li.

 

Nie Li, Xiao Ning’er’i yere indirdi.

 

Xiao Ning’er kıyafetindeki yırtıkları ve Nie Li ile kurduğu yakın teması gördükten sonra yüzü bir kere daha kızarmıştı. Neler olduğunu yavaş yavaş hatırlamaya başladı. Netherlamp Behemoth tarafından yakalanmıştı ve ölmek üzereydi. O anda Nie Li umutsuzca onu kurtarmaya çalışıyordu. Bunları hatırlayınca Xiao Ning’er’in kalbini bir hoşnutluk duygusu sarmıştı.

 

Üstüne serilen kıyafetler Nie Li kokuyordu. Xiao Ning’er kıyafetlerin kendisine biraz geniş olmasına rağmen yine de onları giymişti.

 

Nie Li ayağa kalktı ve bedenini germeye başladı. Daha sonra Du Ze’den tarafa dönerek “Az önce Netherlamp Behemoth’un saldırıya uğradığını hissettim. Aşağısının çok karanlık olduğundan dolayı tam olarak ne olduğunu göremedim. Aşağıda tam olarak neler oldu?” diye sordu.

 

Du Ze ve Lu Piao birbirlerine baktılar. Du Ze az önce olanlardan sonra hızlanan kalbini biraz yatıştırdıktan sonra “Az önce dev uçan bir yaratık ortaya çıktı. Görünüşü kanatları olan garip bir balığa benziyordu. Dahası keskin gibi görünen pençelerinden ipliğe benzeyen bir şeyler çıkıyordu. Netherlamp Behemoth’u sararak onu yanında götürdü.” Dedi.

 

“Ben daha önce hiç böyle büyük bir şeytan canavarı görmemişti. Cennetler!! Büyüklüğü en azından Şanlı Şehrin yarısı kadar vardı.” Dedi Lu Piao heyecanlı bir şekilde.

 

Lu Piao ve diğerlerinin anlattıklarını dinleyen Xiao Xue ve aynı şekilde baygın olan Xiao Ning’er’in gözleri iyice açılmıştı. Bu açıkça çok fazla şaşırılacak bir olaydı. Du Ze ve Lu Piao onları mı kandırıyordu? Netherlam Behemoth zaten çok büyük bir şeytan canavarıydı ve şimdi de onu pençeleriyle alıp götüren bir uçan yaratık mı ortaya çıkmıştı?

 

Netherlam Behemoth’un az önce durduğu boş alana baktıkları zaman Du Ze ve Lu Piao’nun yalan söylemediklerini düşündüler.

 

Nie Li kaşlarını çatmış bir vaziyette gökyüzüne bakarken “Bu siktiğimin şeytan canavarı hangisiydi acaba?” diye düşündü. Netherlamp Behemoth’u çok kolay yakalayabilen bir şeytan canavarı haa! Nie Li’nin aklına şu anda hiçbir şey gelmemişti. Nie Li’nin bilgisi çok fazla olmasına rağmen her şeyi bilen bir insanda değildi.

 

Ç.N: Nie Li’nin bilmediği bir olayın meydana ikinci gelişi.

 

Bu dünyada çok fazla bilinmeyen şeyler vardı. Hatta Nie Li, bu alanda çok fazla gizemli şeylerin olduğunu düşündü hatta bu yerin bile bir gizemi vardı.

 

İster bu gizemli alanın isterse Zamansal Şeytan Ruhu Kitabının bu dünyadan olmadığını düşünmüştü.

Az önceki felaketin üstünden biraz geçtikten sonra Lu Piao ve diğerleri sakinliğini geri kazanmışlardı. Hala biraz korkuyorlardı ama aynı zamanda birazda heyecanlanmışlardı. Şanlı Şehirde bir şeytan canavarı görmek kolay değildi hatta böyle gizemli yerlere girmeyi rüyalarında anca görürlerdi.

 

İster Kırmızı Hayalet ister Netherlamp Behemoth isterse az önceki uçan yaratık olsun bizim grubun biraz canlı hissetmelerine sebep olmuştu.

 

Du Ze Nie Li’ye bakarak “Nie Li Bir sonraki gideceğimiz yer neresi?” diye sordu.

 

“Daha derinleri keşfetmeye gideceğiz. Taşıma Düzenini tekrar aktif hala getirmek için yirmi üç tane ışık taşını bulmamız gerekiyor.” Dedi Nie Li. Burada uzun süre kapalı kalamazlardı. Uzaysal yüzüklerinde bir iki yıl yetecek yiyecekleri olmasına rağmen Nie Li’nin burada kalmaya çok fazla bir isteği yoktu.

 

Lord Ye Mo, önceki hayatında bu alanda yarım ay geçirmişti. Bu nedenle bu alanda kesinlikle ışık taşlarını bulabileceğini düşünüyordu.

 

Şu an herkesin dikkatini karşı dağın yamacındaki yanıp sönen ışıklar çekmişti.

 

“Bu ışıklar bir grup Netherlam Behemoth olamaz değil mi?” diye sordu Lu Piao.

 

“O ışıklar Behemoth’ların değil.” Dedi Nie Li. Görünüşe göre o ışıklar bir köyün ışıklarına benziyordu. Bu alanda yaşayan insanlar olabilir mi?

 

// Beyler Lms bu gece gelebilir inşALLAH tam belli olmaz ama çeviri bugün geldi elime. Bu arada yorumlara abanmayı unutmayalım lütfen. Emin olun hepsini okuyorum ben şahsım adına söylemem gerekirse ve mutlu oluyorum çok teşvik verici bütün yorumlarınız için Teşekkür ederiz. İyi okumalar

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr