Bölüm 105: Sebep

avatar
3952 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 105: Sebep


 

Çeviri: AllenWalker

 

   

Şehir Lordunun Konağında;

 

Kurucu Atanın ruhunun mühürlü olduğu Ruh Kuklası etrafta uçuyordu. Göksel Kutsal Sınırda çok fazla kaldıktan sonra etrafta başıboş bir şekilde dolaşmak onu oldukça canlı hissettiriyordu.


“Ben asla bin sene geçtikten sonra bile Şanlı Şehrin ayakta kalacağını düşünmemiştim. Fakat hala o eski kötü günlerin geleceğine dair bazı korkuların var!”
dedi ve üzüntülü bir şekilde iç çekti. “Ben şu anki Şehir Lordunun soyadının Ye olduğunu duydum. Merak ediyorum acaba o benim soyumdan mı geliyor?”

 

Nie Li gözlerini açtı ve “Kurucu Ata Ye Yan bunun hakkında düşünmeyi bırakın. Yıldırım Ailesi çoktan uzun zamandır yok. Şu anki Şehir Lordu Kar Rüzgarı Ailesine mensup.” dedi.

 

Ye Yan yüzünü buruşturdu ve gururlu bir şekilde “Velet, iddiaya girerim Kar Rüzgarı Ailesinin kökenin Yıldırım Ailesi olduğunu bilmiyorsundur. Onlar benim Yıldırım Ailemin yan ailesiydi. Eğer Şehir Lordu bile beni görürse, O saygılı bir şekilde bana Eski Kurucu diye hitap eder. Ama sen şu ana kadar bana çok saygısızca davrandın…”


“Şehir Lordu mu? Sen benim gözümün Şehir Lordunun makamında olduğunu mu düşünüyorsun? Eğer o benim kayınbabam olmasaydı ben onu çoktan Şehir Lordu makamından men etmiştim.”
Nie Li, Ye Yan’ın sözlerini küçümsedi ve “Sizin gördüğünüz en yüksek gelişim seviye Efsane Seviye!!”


“Velet sen ciddi bir kelime kurdun. Sen Efsane Seviyeden yüksek seviyelerde gördün mü?”

Nie Li sakince gülümsedi ve “Elbette gördüm. Efsane Seviye sadece gelişim seviyesinin başlangıcı. Sen Şeytan Canavarların isyanının nasıl gerçekleştiğini biliyor musun?”


“Ben nasıl bileyim. Bu şeytan canavarları büyük ihtimal birilerinin onları kışkırtmasından dolayı isyan etmişlerdir.”
dedi Ye Yan. Hala bilgisizliğini kabul etmeye niyetli değildi.

 

Nie Li hızlı bir şekilde “Hayır onlar kışkırtılmadı. Şeytan Canavarlarından birisi Kutsal Bilgeliğin kilidini açtı ve Efsane Seviyeni ötesinde bir güce ulaştı. Yaklaşık üç yüz tane Efsane Seviye uzman bu canavarı tespit etti ve onu öldürmeye karar verdiler. Fakat onlar bu Şeytan Canavarını kızdırdılar ve sonuçlarına katlandılar. Onların hepsi yenildi. Bu durumdan dolayı sinirlenen Şeytan Canavarı tüm şeytan canavarlarına insanların hepsini avlamaları için emir verdi. Çoğu İmparatorluk birkaç ay içinde tamamen yıkıldı. O yıl Karanlık Çağın başlangıcıydı.” dedi.

 

“Demek durum buydu.” Ye Yan birden durumu anlamıştı. Daha önce hiç bu kadar şeytan canavarının birden neden saldırıya geçtikleri düşünmemişti. Çeşitli imparatorluklardan çok sayıda uzman bir anda ortadan kaybolmuşlardı ve daha sonra onların hiçbirini gören olmamıştı.

 

“Sana göre Efsane Seviyeye ulaşmış bir şeytan canavarı oldukça güçlüdür. Fakat başka bir alemde bu seviye yaşayan canlılar için temek en basit seviye olarak görülür. Benim gücümün doruğunda ben o canavarı sadece düşüncemle öldürürüm.” dedi. Nie Li’nin önündeki uzak bir noktaya yönlendi. O sadece ayaklarını bağdaş kurup oturmasına rağmen sanki bir dağ gibi duruyordu.

 

Aniden Ye Yan onun üflediği nefesten çok fazla ruh gücü hissetti.

 

Bu ruh gücü nefesi sanki aylar veya yıllar boyunca devam ediyordu. Gücünün zayıf olmasına rağmen çok aşırı güçlü hissettiriyordu.

 

Bu tür güç sadece Ruh formunda olan Kurucu Ata Ye Yan tarafından hissedilebilirdi. Bu tür korkunç bir güç diğerlerinin korkudan titremesine sebep olurdu.

 

Bu velet tam olarak kimdi?

 

Nie Li’nin gelişim seviyesinin Gümüş Seviye olmasına rağmen Ye Yan’ın ruhu sanki bir fırtınanın ortasında kalmış gibi hissetmişti.

 

Efsane Seviye uzmanlar bile Ye Yan’a böyle bir his yaşatamazlardı.

 

Nie Li bakışlarını geri çekti ve Ye Yan’dan tarafa döndü, gülümsedi ve “Ye Yan fiziki bedenini tekrardan kazanmak ister misin? Aynı zamanda gizemli bir aleme de bakmak ister misin?” dedi.

 

Kurucu Ata Ye Yan donup kalmıştı. Bu korkunç güçlü ruh gücü barındıran nefes ortadan bir anda kaybolmuştu sanki hiç var olmamıştı. Nie Li açıkça on üç yaşında veletten başka bir şey değildi nasıl olursa böyle korkunç bir his yaşatabilirdi?

 

Nie Li’nin sakin gülümseyişini gören Ye Yan’ın kalbi birden arzu ve istekle doldu. Nie Li’nin bahsettiği alem nasıl bir yerdi acaba?

 

“Ben gitmek istiyorum.” dedi Ye Yan. Nedendir bilinmez Ye Yan Nie Li ile konuştuğu zaman sesi mütevazi geliyordu.

 

Ye Yan, Nie Li’nin görünüşünün neden on üç yaşında bir çocuk gibi gözüktüğünü bilmiyordu fakat o açıkça söyleyebilirdi ki o beden de oldukça güçlü bir uzmanın ruhu vardı.

 

Sadece o, Ruh formunda olduğu için bir anlığına böyle hissetmişti.

 

Ye Yan’ın ruhu Ruh Kuklasına mühürlendiği andan beri Onun ruhu Nie Li’nin kontrolüne geçmişti. Fakat bu andan sonra Ye Yan tamamen Nie Li’nin kontrolüne geçmişti.

 

Konuşmalar durmuştu ve Nie Li gelişimini artırmak için eğitime başlamıştı. Ve Altın Seviye Şeytan Ruhçusu sınırı geçmeye çalışıyordu.

 

Nie Li’nin mekanında biraz eğitim yaptıktan sonra Du Ze, Lu Piao ve diğerlei ailelerinin yanına dönmüştü.

 

Du Ailesinde;

 

Du Ze ve ailesi çökmüş bir köyde yaşıyorlardı. Bu köyde yaklaşık olarak üç yüz insan yaşıyordu ve bu insanların hepsi Du Ailesine mensuptu.

 

Du Zu küçük bir patikada yürüyordu. Yürürken Du ailesinin üyeleri Du Ze’nin geri döndüğünü görünce onu gülümseyerek selamlıyorlardı.


“Du Ze geri mi döndün?”

“Evet Amca.”
dedi Du Ze gülümseyerek. Du Ailesi fakir olmasına rağmen aile için ilişkiler oldukça iyiydi.

 

Onlar Du Ze’yi gördükleri zaman, gülümsediler. “Du Mong’un ailesi Du Ze gibi bir çocuğa sahip olduğundan dolayı oldukça güzel bir geleceğe sahip.”


“Evet. O bu küçük yaşına rağmen şimdiden Gümüş Seviye Şeytan Ruhçusu olmuş. Bu durum açıkça inanılmaz. Tüm Du Ailesi onunla gurur duyuyor.”


“Eğer benim çocuğumun yeteneği Du Ze’nin yarısı kadar olsa bile Eğer ben ölürsem o zaman bile güleceğim.”

 

Tüm Du Ailesi onunla gurur duyuyordu bugün. Onun varlığı aile içinde doldurulamaz bir yere sahipti.

 

Du Ailesinin Ana Salonu;


“Du Ze, bu bizim ailemizin hatırası. Qilin Ateşi Yeşim Bel Kemeri. Bu bel kemerine sadece bu ailenin Patriği sahip olabilir. Şimdi ben bunu sana veriyorum. Uygun yaşa geldiğin zaman sen bu Ailenin yeni Patriği olacaksın.”
 dedi Sade bir elbise giyen adam. Onun beyaz sakalları ve öfkeli görünen bir yüzü vardı. O biraz eğilmişti ve elinde duran saydam yeşim renkli bel kemerini Du Ze’nin ellerinin içine koydu.

 

Bu yaşlı adam şu anki Du Ailesinin Patriği Du Rong idi.


“Lord Patrik ben bu hediyeyi kabul edemem.”
dedi Du Ze çekinerek. O elindeki Qilin Ateşi Yeşim Bel Kemerinden saf bir ruh gücü yayıldığını hissediyordu.

 

“Benim Du Ailemim şu ana kadar sürekli düşüş içerisindeydi. Patrik olarak ben kurucularımızın ruhunu yüzüstü bıraktım. Şimdi sadece sen Du Ailesinin itibarını yükseltebilirsin. Sen bunun için uygun birisin.” dedi Du Rong. Akranlarına kıyasla Du Ze’nin konumu ağır basıyordu. Patrik Bel Kemerini Du Ze’ye verdi.

 

Du Ze, Du Rongdan bel kemerin aldıktan sonra uzun bir süre tereddüt içindeydi. Onun duyguları uzun bir süre boyunca sakinleşmedi.

 

Geçmiş gözlerinin önünden geçti.

 

Du Ze’nin ailesi çok fakirdi. Onların sadece bir düzine ekim sahası vardı. Dağlarda avlanmayı zorlukla sürdürebiliyorlardı. Du Ze’nin kendisinden büyük iki tane kız kardeşi vardı ve onlar Du Ze Kutsal Orkide Enstitüsüne girdikten sonra evlendiler ve başka bir yere taşındılar.

 

Du Ze yüreğinde büyük bir yük taşıdı. Sadece gecenin en sessiz zamanlarında sesli bir şekilde ağlıyordu. Kendi içinde kız kardeşlerini hep haksız bulmuştu.

 

Kutsal Orkide Enstitüsüne girdikten sonra onun yeteneği çokta olağanüstü değildi. O sürekli olarak eğitimine odaklandı. Eğer o çok çalışırsa o zaman kendi kaderini ve ailesinin kaderini değiştirebileceğine inanıyordu.

 

Aslında onun yeteneği çokta iyi değildi taki Nie Li ile karşılaşana kadar.

 

Nie Li onun kaderini kökünden değiştirmişti. O, Du Ze’yi Gümüş Seviye yapmıştı. Bu durum onun ailesinin kötü kaderini tamamen değiştirmişti.

 

Du Ze elindeki kemeri sıkıca tuttu ve ağlamaya devam etti.


“Nie Li, bundan sonra benim hayatım tamamen sana aittir.”
diye düşündü içinden.

 

Nie Li’den dolayı Du Ze’nin ve ailesinin kaderi tamamen değişmişti.


“Du Ze, Bei Zhen’in Chen Ailesi, Yu Ailesi, Jin Zhen ve Lin Jia evlilik için bize teklif gönderdiler.”
Du Rong’un iki eli de titriyordu. Geçmişteki onlar sürekli teklif gönderiyordu fakat teklifin gittiği yerden çok fazla sayıda red cevabı geliyordu. Fakat şimdi bu aileler Du Ailesi ile evlilik yapmak için teklif gönderiyordu. Bu aile için gurur verici bir olaydı.

 

Du Ze kafasını kaldırdı ve kesin bir şekilde “Lord Patrik Ben bu kadınların hiç biriyle evlenmeyeceğim. Benim Du Ailem düşüşe geçtiği zaman bu aileler bize sırtlarını döndü. Şimdi bu aileler iyilik için bize yanaşıyor. Bu ailelerin tümünden nefret ediyorum.”

Du Rong biraz düşündükten sonra durumun tam olarak ne olduğunu fark etti. Du Ze şu anda Gümüş Seviyeydi. O nasıl olur da gözünü bu tür küçük ailelere dikebilirdi ki.

 

Du Rong gülümsedi ve “Görünüşe göre Xiao Ze’nin kendine ait planları var. Ben daha fazla bu konu hakkında konuşmayacağım.” dedi.

 

Bu sıralarda Lu Ailesinin alanında;

 

Lu Ailesi çok küçük bir aristokrat aileydi. Lu Ailesinin Patriği Lu Ning, Lu Piao’nun babasıydı ve Üç Yıldız Altın Seviye Şeytan Ruhçusuydu. O çok güçlü ailelerin çok güçlü uzmanlarıyla kıyaslanamazdı ama Lu ailesinin bulunduğu Şanlı Şehrin Kuzey Bölgesinde bulunuyordu ve onun gücü hala biraz prestije sahipti. Onun sorumluluğu altında ilaç için toplanan bitkiler gayet güzel işliyordu.

 

Lu Ning uzun adımlarla oturma odasında yürüyordu.

 

Lu Ning odaya girdiğinde Lu Piao’yu gördü ve onun ayaklarını masaya uzatmış bir şekilde koyu mor meyvelerden yediğini izledi.

 

Bu sahneyi görünce Lu Ning’in gözlerinin kenarı kasıldı. Eğer geçmişte olsaydı Lu Piao onun önünde sesini yükseltmiş olsa bile direk sopayı yerdi. Şu ana kadar Lu Piao genç nesiller arasında aileye hayal kırıklığı yaşatanlardan birinci sırayı alıyordu. O ekstrem bir şekilde tembeldi. Eğer bu sahneyi gördükten sonra Lu Ning, Lu Paio’ya vurmasaydı kendi kemiklerinde kaşıntı hissederdi.

 

Fakat bu tembel Lu Piao, nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde, aydınlanma geçirmişti. Bir önceki aile testinde Lu Piao’nun gücü genç nesiller arasında güç bakımından birinci sırayı alıp Beş Yıldız Bronz Seviyeye ulaşmıştı.

 

Bu basitçe onun hayal bile edemeyeceği bir durumdu.

 

Lu Ning bile Lu Piao’nun yaşlarında zorlukla Bir Yıldız Bronz Seviyeye ulaşmıştı. Lu Piao’nun gelişim hızı basitçe tarif etmek gerekirse ışık hızını bile geçebilirdi.

 

Eğer Lu Piao sıkı bir eğitim yapsa bu durumda sıkıntı yoktu. Fakat Lu Ning şu ana kadar Lu Piao’nun çok fazla eğitim yaptığını görmemişti. Lu Piao sürekli etrafta gezip tozuyordu. Dün, o yan tarafta bulunan Xiao ailesinin sınırlarını geçip orada duş alan kızları dikizlemişti. Lu Ning aslında bu meselenin baya bir baş ağrıtacağını düşünüyordu. Xiao Ailesi bu işin peşini kolay kolay bırakmazdı. Sonunda Xiao Ailesi bu sabah bir mektup göndererek Lu Piao’nun bir kızla evlenmesini istediler. Lu Ning Xiao Ailesinin asıl isteğinin Lu Piao’nun potansiyeli olduğunun farkındaydı. Lu Piao’nun şu anki gelişim hızıyla ileride bir Kara Altın Seviye uzman olması muhtemeldi.

 

Lu Paio’nun ailenin en tembel insanı olmasına rağmen gelişim hızı en hızlı olan insanda oydu. O başkalarının banyolarını dikizledi ve sonucunda ona bir gelin getirdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr