Bölüm 91: Birlikte Yaşamak?

avatar
4210 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 91: Birlikte Yaşamak?


 

Çeviri: Nameless Costumer Düzenleme: Kharsmi

 

Şanlı Şehir, Şehir Lordunun Konağı ,

 

Sayılayamayacak kadar olan avlular nefes kesiciydi. Sütunlar ve köprüler mükemmel görünüyorlardı. Konakta pek çok güçlü asker bulunuyordu. Neredeyse gümüş seviye olmayan birisiyle karşılaşmanız mümkün değildi. Bir çok Altın seviye ruhçu muhafız olarak konakta devriye geziyordu. Söylenilene göre burada Kara Altın seviye şeytan ruhçusu ve düvüşçüler de bulunuyordu.

 

Lordun konağı, Şanlı şehrin merkezinde bulunuyordu.

 

Nie Li ve Nie Yu'ya bir avlu tahsis edilmişti. Kara Altın seviyesinde herhangi bir saldırı olmadığı sürece burası oldukça güvenliydi. Nei Li nin güvenliği için güçlü bir koruma görevlendirilmiş ve kapıda nöbet tutması emredilmişti.

 

Nei Yu tedirgin bir bir sesle "Büyük kardeş Nie Li abi biz neden lordun konağında kalıyoruz?" diye sordu. Nie Yu lordun konağına geldiğinden beri tedirgin bir haldeydi.

 

Nie Li yanında oturan Nie Yu'nun omuzunu sıvazlayarak  "Çünkü burası güvenli, artık korkmana gerek yok. Hem ben de burdayım artık rahatlayabilirsin. Aynı zamanda lordun kızı senin eltin. Gelecek sefer onunla karşılaştığında ona elti diye seslen olur mu ?’’ dedi.

 

Nie Yu şaşırmış bir ifadeyle Nie Li ye bakaran "Elti mi? Tamam." dedi. Nie Yu, Nie Li'nin ona hiç bu kadar hızlı bir elti bulacağını düşünmemişti. Hemde bu kişi Şanlı Şehir lordunun kızıydı.

 

Nie Yu'nun kafasında bir sürü soru vardı ancak Nie Li'ye bunları sormadı.

 

Nie Li olduğu yerde kendi kendine düşünmeye başladı. Tsk Tsk. Lordun konağında istediği kadar pratik yapabilir, sıkıldığında ise Ye Ziyun'u ziyaret edebilirdi. Eğer bir canavar saldırısı yada Aziz Aile ve Karanlık Loncanın saldırısı olmazsa hayat burada oldukça rahat geçebilirdi.

 

Hep hayal ettiği rahat hayata kavuşmak için Aziz Ailesini yokedecek bir yol bulmalıydı. Önceki hayatında Aziz Ailesinin ihaneti olmasaydı Şanlı şehir bu kadar kolay düşmezdi. Bu halledilmesi gereken önemli bir problemdi.

 

Nie Li şu an 2 yıdızlı Gümüş seviye şeytan ruhçusuydu ancak bu haliye 2 yada 3 yıldızlı Altın seviye şeytan ruhçusuyla başa çıkabilirdi. Lakin bu yeterli değildi. Acele edip pratiğine devam etmeliydi.

 

Nie Li kafasını sıvazlayarak ‘Gelişimimi nasıl hızlandırabilirim’ diye düşündü. Sonra birden ‘Kahretsin bunu nasıl unutum. Göksel Kutsal Sınır! Kutsal Orkide Ensitütüsünde ilgi duymaya değer tek şey Cennetsel Kutsal Sınır'dı.

 

Nie Li ‘Önce hazırlıklarımı yapıp sonra hazır olduğumda Kutsal Orkide Ensititüsündeki Göksel Kutsal Sınıra girmeliyim.‘ diye düşündü ve bağdaş kurup pratiğe başladı. Nie Yu itaatkar bir şekilde Nie Li'nin yanına oturmuş pratik yapıyordu. Nie Yu pratiğe oldukça konsatre olmuştu. Nie Li'nin dikkatini dağıtacak hiç bir ses çıkarmıyordu.

 

1 gün , 2 gün.....

 

Zaman hızlıca akıp geçti.... Nie Li ve Nie Yu'nun hayatı burada hiçte kötü değildi. Lordun yaşadığı merkeze gitmedikleri sürece istedikleri gibi dolaşmakta serbesttiler. Onlara günde üç öğün yemek veriliyordu. İsterlerse dışarıdaki kişiler ziyaret edilebiliyorlardı. Bir süre sonra Şehir lordu ve Efsanevi seviye Şeytan ruhçusu Ye Mo'nun onları ziyaret ettiği söylentisi oluştu. Bu söylentiden sonra hizmetçiler ve muhafızlar onlara oldukça nazik davranmaya başladılar.

 

Nie Li'nin ruh gücü istikrarlı bir şekilde yükseldi ve 5.günün sonunda 3 yıldızlı Gümüş şeytan ruhçusu seviyesine yükseldi.

 

3 yıldız seviyesine ayak bastıktan sonra Nie Li daha ileri gitmedi. Kendini fazla zorlamıştı. Tekrar devam etmesi için biraz zamana ve dinlenmeye ihtiyacı vardı.

 

Nie Li gözlerini kırparak ‘Kaç gündür lordun konağındayım lakin Ye Ziyun beni daha görmeye gelmedi. Muhtemelen bu kızların çekingenliği yüzünden’ diye içinden geçirdi. Sonra yanında pratik yapan Nie Yu'a bakıp gülümsedi ve "Xio Yu ben eltini görmeye gidiyorum, sen burada kal ve pratik yapmaya devam et" dedi.

 

Nie Yu büyük şaşkınlıkla dolu parlak gözlerle Nie Li'ye bakarak "Tamam" dedi. Nie Yu, Nei Li'nin eltisinin yanına nasıl gideceğini ve orada ne yapacağını oldukça merak etmişti ancak ona fazla soru sormak istemiyordu. Nie Yu gözlerini kapatarak pratik yapmaya devam etti.

 

Nie Li yaşadığı avludan çıkarken Gölge iblisini çağırarak görünmezlik formuna büründü. Birkaç Altın seviye Şeytan ruhçusu Nie Li yanlarından geçince aurasını hissedip etraflarına bakındılar. Ancak herhangi bir şey bulamadılar. Sonunda bunun kötü bir his olduğuna kanaat getirip etrafa bakınmaya devam ettiler.

 

Nie Li ’Benim görünmezlik formum henüz yeteri kadar iyi değil. Auramı yeteri kadar iyi saklayamıyorum. Altın seviyesi birisiyle karşılaştığımda sıkıntı olmaz ancak Kara Altın seviyesinde biriyle karşılaşırsam kesinlikle farkedilirim’ diye düşündü. Hatırlayabildiği kadarıyla Ye Ziyun'un avlusuna doğru gitmeye devam etti.

 

Nie Li daha önce buralara gelmemişti. Lordun konağı ile ilgili bildiği herşeyi önceki hayatında Ye Ziyun dan duymuştu. Bu yüzden Ye Ziyun'nun bulunduğu avlunun nasıl bir şey olduğunu biliyordu.

 

‘Şehir lordunun kızı‘ diye içinden geçirerek hafifçe güldü.

 

Gezinirken küçük bir avluyla rastladı. Avludan gelen envai çeşit bitki ve çiçeğin güzel kokusunu hissetti ve avlunun içine doğru bakınca ileide iki katlı bir yapı farketti. Böylelikle buranın Ye Ziyun nin yaşadığı avlu olduğuna kanaat getirdi.

 

Küçük avlunun kapısından geçtikten sonra görünmezlik formunu kaldırdı.

 

Avlunun köşesinde bir bir taşın üzerine Ye Ziyun bağdaş kurmuş pratik yapıyordu. Ruh gücü etrafını sarmış ve arkasında beyaz bir silüet görünüyordu.

 

Bu silüet beyaz bir elbise giymiş ve güzel bir yüze sahipti. Başımı üzerinde buz sütunları bulunuyordu. Silüet Buz Kraliçesi şeytan ruhuydu. Bu haliyle şeytandan çok bir insana benziyordu.

 

Buz kraliçesi oldukça nadir bulunan bir şeytan ruhuydu ve çok güçlü Kar rüzgarı yeteneklerine sahipti. Kar kralicesi 9 Yaşamlı Buz Ankası geliştirme tekniğine çalışan Ye Ziyun için uygun bir ruhtu.

 

Nie Li, Ye Ziyun'a gözü iliştiğide neredeyse buru kanıyordu (Ç.N: Anlamayan arkadaşlar varsa sapıkça şeyler düşününce uzakdoğulu arkadaşların burunları kanar hep). Ye Ziyun yeni banyo yapmış olmalıydı çünkü saçları hala ıslaktı. Tül gibi ince hafif trasparan beyaz bir elbise giymişti ve orta büyüklükte ki göğüsleri belli belirsiz görünüyordu.

 

Bu görüntü Nie Li'yi önceki hayatına götürdü ‘Gece ay ışığı altında Ye Ziyun bir tanrıça gibi görünürdü. Birbirlerine saatlerce sarılır ve nefes alış verişlerini dinlerledi. El ele tutuşur ve.... 

(Ç.N: Bundan sonrasını çevirmeyi gönlüm el vermedi :S şaka şaka çümle bu kadar.)

 

Nie Li derin bir nefes aldı. Ye Ziyun büyümeye devam ediyordu ancak şu anki haliyle bile oldukça güzel ve alımlıydı. Kim bilir 9 Yaşamlı Buz Ankasında uzmanlaştığında ne olacak.

 

Ye Ziyun bir anda etrafta birinin varlığını hissetti .Gözlerini hemen açıp ‘Kim var orada ?‘ diye seslendi. Nie Li'yi karşısında görünce bir rahatlama hissetti ve "Sen misin? Ne işin var burada? Niye geldin?" diye sorular sordu.

 

Nie Li etrafa bakınarak "Ben sadece buraya sana bakmaya geldim. Senin avlun oldukça muhteşem ancak burada tek başına yaşamak oldukça sıkıcı olmalı" dedi.

 

Ye Ziyun şaşkınlıkla Nie Li'ye bakarak 'Bir insan nasıl bu kadar utanmaz olabilir. Ben hiç sıkıldığımı söyledim mi? Hem sıkılmış olsamda bu onun buraya bu şekilde gelmesini gerektirmez ‘ diye düşündü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr