Bölüm 240: Şeytan Lordu

avatar
9419 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 240: Şeytan Lordu


Çevirmen: AllenWalker  Düzenleyen: Asile

 

Allen: Normalde bir bölüm gelecekti fakat Batman The Dark Kngiht izledim ve Dent'in yazı tura atmasını gördükten sonra  sizin içinde yazı tura atmaya karar verdim. Ve kazandınız. Şanslısınız...

Keyifli Okumalar...



Çık hızlı bir şekilde Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesinin girişinde toplanan aileler arasında haberler yayıldı.

Wugui Ailesi çok güçlü bir uzmanı sinirlendirmiş ve bundan dolayı da Cehennem Bölgesindeki bir çok aileden Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmanlar onlara baskın yapmıştı. Wugui Ailesinin Patriği Wu Hun bile yakalanmıştı. Bu haberi duyan ailelerin hepsi çok şaşırmışlardı. Bu kadar çok sayıda Yarı Tanrı Seviyesindeki uzmana emir verebilecek güçteki uzman kimdi acaba?

Üstüne bir de bu yirmiyi aşkın uzman Kara Loncaya da baskın yapmışlardı. Yayılan söylentilere göre bu yirmiyi aşkın uzman Kara Loncayı da yakalamak istiyordu fakat onlar Kara Loncanın üssüne ulaştıkları zaman, Kara Lonca çoktan ortadan kaybolmuştu. Bu uzmanlar çok uzun bir süre Kara Loncanın üyelerini aramalarına rağmen hiç kimseyi bulamamışlardı. Ama Kara Loncanın üyelerinin hepsini arananlar listesine eklemişlerdi.

Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesinin birinci katmanında.

Nie Li, Ye Ziyun ve Xiao Ning'er yürürlerken Yu Yan uçarak geldi ve Nie Li'nin omzuna oturdu.

Nie Li omzunda oturan Yu Yan'a baktı ve "Yu Yan abla, nereye gitmiştin?" diye sordu.

Yu Yan'ın gözünün bir köşesi üzüntülü bir şekilde parladı ve "Çok uzun zaman önce Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesi, Şeytan Klanı ile İnsan Klanı arasındaki bir savaşa sahiplik yapmıştı. Savaş sırasında çok sayıda insan klanına ait uzman ölmüştü. Ben onların auralarını takip ederek bu uzmanlardan geri kalanları yaktım." dedi.

Yu Yan'ın sözlerinden sonra Ye Ziyun ve Xiao Ning'er'in de yüzlerinde bir üzüntü ifadesi oluştu.

"Aynı zamanda bunu da buldum." diye devam etti Yu Yan, şu anda çocukların moralini bozmak istememişti. Basit, süslenmemiş bir ayna çıkardı.

"Bu nedir?" diye sordu Ye Ziyun.

Xiao Ning'er'de meraklı gözlerle aynaya bakıyordu.

"Bu..." dedi Nie Li kaşlarını çatmış bir şekilde. Nie Li, Yu Yan'ın çıktığı bu kısa yolculuğunun dönüşünde bu kadar şaşırtıcı bir eşyayı getirmesini beklemiyordu.

"Görünüşe göre Nie Li bunun ne olduğunu biliyor. Bu, bir kişinin ruhunu içine alıp ruhu bozulmadan uzun bir süre boyunca içinde tutabilen ruh aynasıdır."

Yu Yan'ın söyledikleri her ne kadar doğru olsa da bu sadece ruh aynasının kullanım şekillerinden bir tanesiydi. Bazı kullanım şekillerini uygulayabilmek için Göksel Kadar Alemine girmiş olmak lazımdı.

Yu Yan Ruh Aynasını Nie Li'ye uzattı ve "Bunun bana gereği yok. Sende kalabilir." dedi.

Nie Li kafasını onaylama anlamında salladı. Yu Yan bile Ruh Aynasının gerçek kullanımı bilmiyordu. Aslında sadece Nie Li bu ruh aynasını tam potansiyelinde kullanabilirdi. Nie Li ruh aynasını uzaysal yüzüğüne attı ve uzaysal yüzüğünden kırmızı mücevher çıkardı, bu mücevher Xiao Yu'nun Zombi Jiao Ejderinden aldığı inciydi, ve Xiao Ning'er'e verdi.

Xiao Ning'er inciyi alırken yüzü kızarmış bir şekilde kafasını kaldırdı. Nie Li'ye bakarken kırmızı inciyi aldı. Bu Nie Li'nin kendisine verdiği bir hediyeydi!

Eğer Xiao Yu şu anda burada olsaydı ve Xiao Ning'er'in düşünceleri okuyabilseydi sinirden kanı kaynayabilirdi. Bu inci kesinlikle Xiao Yu'nun Ning'er için elde ettiği bir inciydi! Fakat şu anda bu inci Ning'er'e göre Nie Li'nin kendisine verdiği bir hediyeydi.

"Du Ze ve diğerlerini aramaya devam." dedi Nie Li.

Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesinin farklı bir köşesinde.

Bir kaç kişi yirmili yaşlarda gibi görünen bir gencin etrafında toplanmıştı. Bu genç oldukça yakışıklı yuvarlak bir yüze sahipti. Onun ilk görünüşte çok yakışıkla gibi görünen yüzü yakından bakıldığı zaman kıpkırmızı gözlere ve soluk bir renge sahipti. Bundan dolayı bu genci yakından gören insanların korkmasına sebep oluyordu.

Bu gencin tüm bedeninden dondurucu soğuklukta bir aura yayılıyordu ve bundan dolayı onun çevresindeki havanın derecesi düşüyordu.

Onun hemen yanında duran iki kişi vardı. Bunlar daha önce Şanlı Şehre sinsice saldırmış olan Long Sha ve Gui Sha kardeşlerdi.

"Şeytan Lordu, şimdi ne yapacağız? Cehennem Bölgesinde bulunan güçlü ailelere mensup çok sayıda uzman bizi arıyor?" diye sordu Long Sha.

Gözleri kan kırmızı olan genç eleman "Ben onların bu kadar yetenekli olduklarını hiç düşünmemiştim. Bu kadar çok sayıda güçlü uzmana emir verebilecek kapasitede olmaları beni şaşırttı. Wugui Ailesi bile ele geçirildi."

"Şeytan Lordu, sen bu uzmanları bize karşı harekete geçirenlerin Şanlı Şehirden olduklarını mı söylüyorsun?"

"Bu olanların arkasında On Bin Şeytan Canavarı Düzenini kuran çocuk olmalı." dedi Şeytan Lordu kahkaha atarak. "Bu çocuk benim ilgimi çekmeyi başardı. Onunla karşılaşmamı merak ediyorum. Muhtemelen o da Cehennem Bölgesi Efendisinin öğrenci seçimlerine katılacaktır. Onun seçilme ihtimali oldukça yüksek gibi geliyor bana." dedi.

"Şeytan Lordu, sende bu seçmelere katılmayacak mısın? Yani demek istiyorsun ki...." Long Sha'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı görünüşe göre bir şeyler anlamıştı.

"Açıkçası, seçimleri geçtikten sonra İlahi Tüyler Tarikatına girebileceğim. Önceden benim fiziksel gücüm çok zayıftı fakat şimdi on bin yılda bir görülen Üstün Fiziğe sahibim. Göksel Enerjiyi kullanmadan bile çoktan Bir Kader seviyesine ulaştım. Eğer Cehennem Bölgesinin Efendisi salak değilse kesinlikle beni seçecektir." diye güldü Şeytan Lordu. "Ben o kişinin benim Üstün Fiziğimden daha iyi bir bedeni bulduğuna inanmıyorum." dedi.

"Bir kişinin fiziksel gücü ne kadar iyi olursa olsun Şeytan Lordunun Üstün Fiziğinden daha iyi bir fiziksel güce sahip olabileceğine inanmıyorum." dedi Long Sha.

"Ben buralarda yokken hepiniz kendinizi gizleyin ve asla açığa çıkmayın. Başka bir aileye bile katılabilirsiniz." dedi Şeytan Lordu sakin bir şekilde.

"Peki efendim. Sizin dönüşünüzü bekleyeceğiz." dedi Long Sha saygılı bir ses tonuyla.

Şeytan Lordu kafasını kaldırdı ve uzak bir mesafeye bakarak düşüncelere daldı. Sonunda bu hayatında İlahi Tüyler Tarikatına girebilmek için gerekli kapasiteye sahip olabilmişti. Bu gizemli çocuk ne tür bir uzmandı? Rakibiyle birlikte bu gezide muhtemelen yalnız kalmayacaktı. Onun ağzı kıvrıldı ve yüzüne bir gülümseme yerleşti.

Şeytan Lordu ileriye doğru yavaş bir şekilde ilerleyerek gözden kayboldu.

Şeytan Lordunun gözden kayboluşunu izlerken Long Sha ve diğerleri dizlerinin üstüne çöktüler. Gözlerinde minnet parıltıları vardı.

"Hayatta olduğumuz süre boyunca Şeytan Lorduna hizmet edeceğiz ve onun geri dönmesini bekleyeceğiz."

Bu dakikadan itibaren Kara Lonca Cehennem Bölgesinde kendisini bir daha hiç göstermedi. Bununla birlikte ne kadar süre geçerse geçsin daima Şeytan Lorduna sadık kalacaklardı ve onun geri dönmesini bekleyeceklerdi.

Nie Li ve diğer üçü birinci katmanda diğer arkadaşlarını aramaya devam ettiler. Sonunda iki gün geçtikten sonra Du Ze ve diğerlerini buldular. Toplamda on bir tane Ruhsal Kaynak Meyvesi elde etmişlerdi. Efsane Seviyeye ulaşamamış kişiler için bu meyveler zirve kalite ürünlerdi.

Bütün Ruhsal Kaynak Meyvelerini topladıkta sonra Yeşim Mühür Ailesinin kamp alanına geri döndüler.

Nie Li ve diğerlerinin sağ bir şekilde geri döndüklerini duyduğu zaman Luo Xiao rahatlamıştı. Sonuçta şu anda Nie Li Yeşim Mühür Ailesi için en önemli insan konumundaydı.

Nie Li’nin grubunda bulunan her bir kişi bir tane Ruhsal Kaynak Meyvesi alarak kendi çadırlarına döndüler. Yedinci Katmanın açılma zamanı gelmek üzereydi ve onların gelişimlerini olabildiğince hızlı bir şekilde arttırmaları lazımdı.

Nie li bağdaş kurdu ve Ruhsal Kaynak Meyvesini yedi. Sıcak bir akım boğazı boyunca yayıldı ve meridyenlerine geçmeden karnına doğru ilerledi.

Ruhsal Kaynak Meyvesinin tıbbi enerjisi çok saftı ve durmadan Nie Li'nin ruh bölgesini besledi.

Boom!! Boom!! Boom!!

Nie Li'nin ruh bölgesi durmadan genişledi.

Kısa zaman önce, Ölüm Yasasını kavradığı zaman, Nie Li'nin gelişimi seviye atlamanın belirtilerini göstermişti fakat tam olarak atlama seviyesine gelmemişti. Şimdi ise Ruhsal Kaynak Meyvesini yedi ve Üç Yasayı da kontrol ederek bedeninde çevirmeye başladı. Gelişimi hiç durmadan Beş Yıldız Kara Altın Seviyesinin zirvesine kadar ilerledi.

Teorik olarak Duan Jian'ın ruh bölgesinin ve Üç Ölüm Yasasının yardımları sayesinde Efsane Seviyeye ulaşması lazımdı. Fakat kullanmış olduğu İlahi Tanrı Tekniğinden dolayı Nie Li'nin bu seviyeye ulaşabilmesi Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve diğerlerine göre çok daha zordu. Bundan dolayı onun gelişim seviyesi Beş Yıldız Kara Altın Seviyede kalmıştı.

Ruh Bölgesinin içinde Nie Li, diğerlerinin de gelişim seviyelerinde atılım yaptıklarını hissetti ve onların Efsane Seviye duvarını kırmaya başladıklarını fark etti.

Nie Li'nin onlara verdiği gelişim tekniğiyle pratik yaptıktan ve Ruh Düzenin yardımlarından sonra onların hepsi çok uzun bir süre geçmeden Efsane Seviyeye adım atmışlardı. Eğer aralarından bir tanesi bile Cehennem Bölgesinin Efendisinin öğrencisi olmayı başarırsa Şanlı Şehir kesinlikle öncesine göre daha güvenli olacaktı.

Zaman durmadan geçmeye devam etti.

Nie Li gelişimine odaklandığı sırada bir anda bir şeyler hissetti ve gözlerini açtı.

Çadırının girişine doğru yürüdü ve giriş bezini kaldırdı. Kafasını kaldırdı ve karşısında boynuna kadar kızarmış olan Xiao Ning'er'i gördü. Nie Li'nin, Ning'er'in burada ne aradığına dair hiçbir fikri yoktu. Öncesine göre çok daha çekici gözüküyordu ve elinde bir tabak çorba vardı.

"Ning'er burada ne arıyorsun?" diye sordu.

Nie Li'nin ani tepkisi Ning'er'in korkmasına sebep oldu. Elinde tuttuğu tepsi bir anda yere düştü ve çorba  her tarafa dağıldı.

"Hiç, hiçbir şey." Ning'er heyecanlanmıştı ve beceriksiz bir şekilde dağıttıklarını toplamaya çalıştı. Göğsü çok hızlı bir şekilde yukarı aşağı inmeye başladı ve yüzü daha da kızardı.

Çorba Ning'er'in bütün kıyafetlerine bulaşmıştı. Nie Li hızlı bir şekilde Ning'er'in tepsiyi almasına yardım etti ve kafası karışmış gibi bir ifadeyle Ning'er'e bakmaya başladı. Ning'er'in neden bu şekilde davrandığını anlamamıştı.

Ning'er'in üstünde çok ince bir ipek kıyafet vardı ve onu çok çekici gösteriyordu. Üzerine çorba döküldükten sonra ince ipek kıyafeti tenine yapışmıştı ve onun göğüslerini saran pembe bezi daha belirgin bir hale getirmişti. Bu tarif edilemeyen bir sahneydi.

Ning'er'i böyle ürkek ve çekici bir şekilde gördükten sonra Nie Li ne diyeceğini bilemez bir hale gelmişti.

"İyi misin? Git ve üstünü değiştir." dedi Nie Li.

Kafasını aşağı doğru indirdikten sonra Ning'er kıyafetlerinin içini gösterdiğini fark etti ve anında bir çığlık attı. Hemen ardından elleriyle göğsünü kapattı. Daha sonra kafasını öne eğdi ve "Tamam. Ben gidiyorum." dedi.

Kelimeler ağzından çıkar çıkmaz Ning'er hemen koşmaya başladı.

Xiao Ning'er'in gidişini izleyen Nie Li'nin kafası biraz karışmıştı. Neden Ning'er'in bugün biraz tuhaf davrandığını düşünüyordu? Tekrar tekrar bunu düşündü fakat hiç bir şey bulamadı. Daha sonra düşünmeyi bıraktı ve çadırın içerisine geri gitti.

Kendi çadırına döndükten sonra Ning'er tepsiyi tutan ellerine bakarken yanaklarının yandığını hissediyordu. Kalbi bir tavşanın avcıların ateşinden kaçması gibi çok hızlı bir şekilde atıyordu. Neden böyle bir kıyafet girmişti? Nie Li onu yanlış anlayıp kendisinin kolay bir kız olduğunu düşünmezdi değil mi? Ayaklarıyla yeri tekmeledi. Tüm bunlar Xiao Yu'nun fikriydi. Onun yüzünden kendisini Nie Li'nin önünde rezil etmişti!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr