Bölüm 221: İkinci Parça

avatar
10221 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 221: İkinci Parça


Çeviri: AllenWalker Düzenleme: RubyCrow

 

 

 

Nie Li'nin gelişim hızı çok korkunçtu.

 

Onlar Nie Li'nin bir kartal olduğunu biliyorlardı. Kanatlarını açıp ulaşabileceği herhangi bir yer onların ulaşamayacağı yerlerdi, ulaşmayı bırak hayal dahi edemezlerdi.

 

 

"Nie Li benim bilgim ve tecrübelerimin, senin gelişimin için herhangi bir işlevi yok gibi duruyor." dedi Nie Hai bir süre sessizleşmişti.

 

"Sen herhangi bir şüpheye yer vermeyecek şekilde İlahi İşaret Ailemin genç nesli arasında potansiyeli en yüksek seviyede olan gençsin. Senin gelecekte nerelere ulaşabileceğini tahmin bile edemem. Sen gidip dışarıda eğitim yapmaya karar verdiğine göre burada bulunan hiç kimse seni durdurmaya çalışmayacaktır. Sen bizim ailemizin hazinesindeki bütün değerli eşyaları gördün ve artık bu hazinede senin işine yarabilecek herhangi bir eşya bulunmuyor. Ben sıradan bir eşyanın senin gözüne bile girmeyeceğinin farkındayım. Fakat sana göstereceğim bu eşya asırlardır ailemizin patriklerinin elinde bulunan bir eşyadır ve sadece patrikler onu elde edebilir..."

 

 

Nie Hai'nin söylediklerini duyduğu zaman Nie Li'nin kafası biraz karışmıştı, Nie Hai'nin ne hakkında konuştuğunu merak etmeye başlamıştı. Patriklerden başkasının eline geçmeyecek olan bir eşya?

 

Nie En bile Nie Hai'ye kafası karışmış bir şekilde bakıyordu, Nie Hai'nin ne hakkında konuştuğunu merak etmeye başlamıştı.

 

"Nie En ve diğerlerinin bile bu eşyadan bir haberi yoktu ve ben eşyanın ne işe yaradığını bilmiyorum." dedi Nie Hai gülümseyerek daha sonra göğsünde bulunan Uzamsal Yüzüğü çıkarttı ve içinden bir sandık çıkardı. Daha sonra sandığı açtı ve içinde kırmızı bir bez çıkarttı.

 

Nie Hai'nin yaptıklarını izleyen Nie Li ve diğerleri daha da meraklanmışlardı. Nie Hai'nin herkesten gizlediği bu kadar değerli eşya ne olabilirdi ki?

 

Nie Hai kırmızı bezi açtı ve içinden bir şey çıkarttı.

 

Nie Hai'nin elindeki eşyayı gören Nie Li şok olmuştu ve "Bu!!"

 

Nie Li'nin konuşmasını duyduktan sonra Nie Hai şok olmuştu ve Nie Li'ye bakarak "Bunun ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu.

 

Nie En ve Nie Ming, Nie Hai'nin elinde duran eşyaya baktılar, kafaları karışmıştı. Nie Hai'nin elinde tuttuğu eşya eskimiş bir kâğıt parçasıydı ve kalınlığı ağustos böceğinin kanadının kalınlığındaydı.

 

Güneş ışıkları kâğıdın üstüne düştüğü zaman kâğıdın üstünde bir şeylerin yazılı olduğunu fark ettiler ama kâğıdın üstüne olan yazıları anlamayı başaramamışlardı.

 

Nie Li kafasını onaylama anlamında salladı.

 

Nasıl olurda bu kâğıt parçasının ne olduğunu bilmezdi?

 

Nie Li'nin öldükten sonra bu hayata geri gelmesine sebep olan kitabın bir parçasıydı bu kâğıt.

 

Önceki hayatında Nie Li'nin gelişim seviyesinin ulaştığı seviye normal ölümlüler için hayal edilemez bir seviyeydi.

 

Göksel Kader Seviyesinde bir uzman bile geçmişte Nie Li'nin önünde bir karıncadan farksız kalırdı.

 

Fakat o zamanlar bile Nie Li Zamansal Şeytan Ruhu Kitabının sırlarını çözememişti.

 

O zamanlar kitabın bütün sayfaları tam değildi. Toplamda sekiz sayfa eksikti.

 

Bu hayatında Nie Li, Zamansal Şeytan Ruhu Kitabı’nın eksik parçalarından bir tanesini İmparator Kong Ming'in mezarında bulmuştu.

 

Nie Li asla eksik ikinci sayfanın Nie Hai'nin elinde olacağını tahmin etmemişti.

 

Eksik ikinci sayfanın İlahi İşaret Ailesinin Patrikleri arasında birbirlerine geçtiğini düşünürsen bu kitapla ailesinin nasıl bir bağlantısı vardı acaba?

 

Nie Li bu durumu çok düşünmesine rağmen çözememişti. Bu bilmeceleri gelecekte çözmek için bıraktı.

"Bende de o sayfaya benzer bir sayfa var." dedi Nie Li ve kendinde ki eksik sayfayı gösterdi.

 

"Benim bu eksik sayfaların büyük bir gizem barındırdığına dair bir hissim var. Patrik bu sayfayı güvende tutmam için bana verebilir mi?" diye soru Nie Li.

 

Nie Li'nin elinde ki diğer sayfayı gördüğü zaman Nie Hai'nin gözleri büyüdü.

 

O, Antik Çağlardan beri bir sonra ki Patriğe miras kalan bu yıpranmış sayfanın olağanüstü bir eşya olduğunu biliyordu.

 

Fakat Nie Li'de de bu sayfanın bir benzeri olduğunu bilmiyordu.

 

Nie Li'nin bahsettiği gizemin ne olabileceğine dair herhangi bir fikri yoktu ve üstüne bu gizemi çözebilecek bir potansiyele de sahip olmadığını biliyordu.

 

"Alabilirsin." dedi Nie Hai ve elinde ki sayfayı Nie Li'ye uzattı.

 

Nie Hai'den eksik sayfayı aldığı zaman iki sayfayı kıyasladı ve elindeki iki sayfanın da aynı olduğunu fark etti. Üstünde ki yazıların hepsi birebir aynıydı.

 

Nie Li kaşlarını çattı ve 'Neler oluyor burada!!!' diye düşündü.

 

Zamansal Şeytan Ruhu Kitabında aynı sayfadan iki tane mi var acaba?

 

Herhangi bir fikir bulamayınca düşünmeyi bıraktı ve iki sayfayı da sakladı.

 

"Nie Li, bu sayfa antik zamanlardan beri Patrikler arası aktarıldığına göre önemli bir sayfa olmalı. Dikkatlice korumalısın." dedi Nie Ming.

 

Nie Ming dikkatli ve ihtiyatlı bir kişiliğe sahipti.

 

Her ne kadar oğlu yakında Efsane Seviye bir uzman olsa da, mesele aile işleri olduğu zaman, alçak gönüllü ve dikkatli bir kişiliğe bürünüyordu.

 

Bundan dolayı durum atalarından kalma miras bir eşyaya geldiği zaman doğal olarak ihmalkâr olmayı istemiyordu.

 

"Anladım, baba." dedi Nie Li ve kafasını onaylama anlamında salladıktan sonra devam etti "Kesinlikle bu sayfalara gözüm gibi bakacağım." dedi.

 

Nie Li, Nie Hai ve diğerleriyle bir süre konuştuktan sonra evine döndü ve ailesiyle yemek yedi.

 

Ailesi için biraz kötü hissediyordu.

 

Yeniden doğduktan sonra vaktinin hepsini Şanlı Şehri korumak için harcamıştı ve onlarla fazla vakit geçirmemişti.

 

Fakat bu sefer, başka bir seçeneği yoktu. Şanlı Şehir bir kere tamamen güvenli olursa, işte o zaman rahatlayabilirdi.

 

Gece iyice kararmıştı ve ortam sessizleşmişti.

Sabah olduğu zaman, ailesiyle vedalaştıktan sonra, hazırlıklarını bitirdi ve oradan ayrıldı.

 

Şanlı Şehrin kapısına geldiği zaman Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve diğerlerinin kendisini beklediklerini fark etti.

 

Nie Li surların üstüne doğru baktı ve orada iki kişinin durduğunu gördü.

 

Bunlar Ye Mo ve Ye Zong'du.

 

Onları uzaktan izliyorlardı. Nie Li ile diğerlerine veda etmek için gelmemişlerdi.

 

Altın rengindeki güneş ışınları onların üstüne düşüyordu ve onların sanki altın birer zırh giyiyormuş gibi gözükmelerine sebep oluyorlardı.

 

İki sağlam kişiyi gördüğü zaman, Nie Li'nin gözleri sulanmıştı.

 

Önceki hayatında bu ikisi sonsuz savaşta kan dökmüştü.

 

Bunun tek nedeni de yönettikleri Şanlı Şehrin uzun yıllar boyunca yok olmasına engellemek istemeleriydi.

 

Fakat insanlar her zaman yaşlanırlardı ve Şanlı Şehri endişelerinden koruyacak yeni kanlar gerekiyordu.

 

Luo Ming ve diğer iki Efsane Seviye uzmanda gelmişti.

 

"Genç Efendi Nie Li, Cehennem Bölgesine mi dönüyoruz?" Luo Ming ve diğer iki uzman daha fazla burada kalmak istemiyorlardı.

 

Onlar ayrılmadan önce Ye Mo ve Ye Zong onlara bir çok değerli eşya vermişlerdi, özellikle de şarap.

 

Onlar bu şarabı tattıkları zaman adeta kendilerinden geçmişlerdi.

 

Onlar bu dünyada bu kadar lezzetli bir şarabın olduğunu inanamıyorlardı.

 

Burada yapılan şarapla Cehennem Bölgesinde yapılan şarap kıyaslandığı zaman Cehennem Bölgesindeki şarap at bokundan farksız gibi geliyordu.

 

Daha fazla burada beklemeye dayanamıyorlardı şarabı bir an önce Patriklerine tattırmak istiyorlardı.

 

"Evet." dedi Nie Li.

 

Nie Li'nin söylediklerini duyduktan sonra bu üçlü heyecanlarını saklayamaz hale gelmişlerdi.

 

Nie Li uzaklara bakarak düşüncelere daldı.

 

Bu sefer Cehennem Bölgesinin yanında Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesine gitmek zorundaydılar.

 

Onun gelecekte karşılarına çıkan durumlara karşı herhangi bir fikri yoktu fakat kesinlikle muhteşem olacaktı.

 

Güneşi uzun süre göremeyebilirlerdi fakat umut asla kalplerinden eksilmeyecekti.

 

Nie Li, Ye Ziyuni Duan Jian, ve diğerlerine baktı. Kalbinde ki heyecanı yenemiyordu.

 

O, yüce bir uzman olmayı başaracaktı.

 

Ye Ziyun, Xiao Ning'er ve diğerlerinin kesinlikle gelecekte zirvede ki uzmanlar haline geleceklerine inanıyordu.

 

'Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesi de neymiş onların yanında.' diye düşündü.

 

Ye Ziyun, Ye Mo ve Ye Zong'un bulunduğu tarafa doğru döndü ve el salladı, Bu onun Şanlı Şehirden ilk çıkışıydı.

 

Grup, Şanlı Şehirden ayrıldı ve bir süre sonra gözden kayboldular.

 

Şehir Surlarının üstünde, Ye Mo ve Ye Zong onların gidişini izliyorlardı.

 

"Baba, Ye Ziyun ve Nie Li gitti." dedi Ye Zong, yanında sessiz bir şekide duran Ye Mo'ya bakarak.

 

 

"Evet." dedi Ye Mo ve kafasını salladı.

 

Daha sonra bir iç çekti ve "Onlar Şanlı Şehrin geleceği için savaşıyorlar. Sonuçta biz bir hayli yaşlandık. Umarım, Cennetin Kutsaması üstlerinde olur." her ne kadar Ziyun için endişelense de onu sürekli kanatlarının altında tutarsa onun büyümesini engellemiş olacağının farkındaydı.

 

Ye Zong'da Ye Ziyun'un güvende olması için dua ediyordu. Onların sahip olduğu güçten dolayı kendilerini koruyabileceklerini düşünüyordu.

 

"Ye Zong, ben Şanlı Şehirden bir süre uzaklaşacağım. Cehennem Hapsi Bölgesine gideceğim." dedi Ye Mo. Nie Li ve diğerlerinin tereddüt etmeden Dokuz Katmanlı Ölüm Bölgesine Şanlı Şehrin güvenliğini sağlamak için gittiklerinden dolayı kendisi de boş durmayıp bir şeyler yapmalıydı.

 

 

"Tamam." dedi Ye Zong. Ye Mo'nun sözlerine karşı çıkmaya cesarete edemiyordu.

 

Uzak gökyüzünde, kızıl güneş tüm parlaklığıyla yavaşça yükseliyordu, güneş ışıkları ilerde ki karlı dağların üstüne ışıklarını gönderdiği zaman ortaya çıkan manzara çok muhteşemdi.

 

Kurucu Ata Dağlarında,

 

Nie Li ve grubu çoktan Şanlı Şehirden uzaklaşmışlardı, hafif karlı zeminde yavaşça Cehennem Bölgesine doğru ilerliyorlardı.

 

Kurucu Ata Dağlarında, bazen Kar Ayılarına ve Dev Maymunlara rastlıyorlardı.

 

Fakat bu şeytan canavarları Nie Li ve diğerlerine daha fazla tehdit oluşturamıyorlardı.

 

Duan Jian Efsane Seviyeye ulaştığında Ruh Düzeni sayesinde diğerleri de bundan etkilenmişti.

 

Bu yolculuk sırasında Nie Li Ruh Bölgesinin hızlı değişimler geçirdiğini hissetti ve çoktan bir üst seviyeye doğru ilerlediği fark etti.

 

Bu gelişim hızı çok korkutucuydu.

 

Kim Bilir? Belki Ruh Düzenin başka bilinmeyen bir özelliği daha vardı.

 

Onlar tam Cehennem Bölgesinin girişine yaklaşmışlardı ki, aniden iki tane muazzam aura hissettiler.

 

Bu iki aurayı yayan uzmanların Ye Mo'dan bile daha güçlü olduğunu düşündüler.

 

Bu iki aurayı hissedince, Nie Li'nin omzunda oturan Yu Yan'ın yüz ifadesi anında değişmişti.

 

"Nie Li, onlar geldi!" dedi endişeli bir ses tonuyla.

 

Yu Yan'ın söylediklerini duyduktan sonra, Nie Li'nin kalbine soğuk bir his girdi ve Yu Yan'ın "Onlar" derken kimlerden bahsettiğini anladı.

 

Duan Jian ve diğerleri de bu iki korkutucu aurayı hissetmişti ve anında savaş moduna girdiler.

 

Karların içinde iki kişi yavaşça ortaya çıktı.

 

Onların üstünde sadece pantolon vardı ve bedenlerinin üstüne yazılmış türlü türlü rünler vardı.

 

Bunlardan birinin vücudu iri yapılıydı ve bedeninde ki kavisler ortaya çıkmıştı.

 

Aynı zamanda iki kolu da çok şaşırtıcı görünüyordu.

 

Sanki maymun kolları gibiydi.

 

Diğerinin yüzünde ise gökkuşağına benzer lekeler vardı. Burnu keskindi ve gözlerinde ürpertici bir ışık vardı. Avuçları şahin pençeleri gibiydi.

 

"Yu Yan Cadısı, seni sonunda bulduk. Seni aramak çok korkunçtu." dedi iri yapılı olan adam. Diğerlerine kötü bir his veriyordu.

 

"İkimizde buralara kadar Göksel Kader Yaylasından geldik. Artık Kara Kaynakta olmadığından dolayı korumanı kaybettik, Seninle güzel zamanlar geçireceğiz." dedi zayıf olan kötü niyetli bir şekilde gülümsedi.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr