Bölüm 218: İntikam!!

avatar
9673 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 218: İntikam!!


Çeviri: AllenWalker Düzenleme: RubyCrow

 

 

 

Li Xiao ve Mo Ya'nın yüz ifadeleri düşüncelere dalmış gibiydi. Sikong Yi gerçekten de çıkış yolunu bulmuş olabilir mi?

 

Meydanda bulunan diğer ailelerin üyeleri de şok olmuşlardı.

 

"Seni İttifak Lideri olarak seçmemiz kesinlikle imkânsız bir durum değil." dedi Li Xiao, sessizliği ilk o bozmuştu.

 

Bu bölgeden çıkabilirlerse onu İttifak Lideri olarak seçebilirlerdi. Sonuçta bu bölgedeki çevre koşulları çok sertti.

 

Cehennem Hapsi Bölgesini terk ettikten sonra kim İttifak Lideri pozisyonunu takardı ki?

 

Li Xiao ve diğerlerinin ne düşündüklerini anlamış gibi soğuk bir ifadeyle gülümseyen Sikong Yi "Bu hapı yuttuğunuz zaman sizi bu bölgeden dışarı çıkaracağım." dedi.

 

Sikong Yi'nin elindeki siyah hapları gören Li Xiao ve diğer patriklerin yüz ifadeleri anında değişti. Onlar bu siyah hapın ne işe yaradığını biliyorlardı.

 

"Şaka yapıyorsun! Varlığı tam olarak kesin olmayan bir Işınlanma Düzeninden bahsederek bize Gümüş Kanat Ailesi tarafından yapılmış olan Hapis Özü Hapımı yutturmak istiyorsun." diye konuştu Mo Ya ve devam etti "Çok saf birisi olmalısın!!"

 

 

"Bugün, ya bu hapı yutacaksınız ya da burada öleceksiniz! Başka hiçbir seçeneğiniz yok!!" diye soğuk bir ses tonuyla konuştu Sikong Yi.

 

Konuşmasını bitirir bitirmez bedeninden çok güçlü bir aura yayılmaya başladı.

 

Sırtında bulunan gümüş rengindeki kanatlar açıldı.

 

Bir kanadın uzunluğu beş altı metre civarındaydı.

 

Sikong Yi'den yayılan auradan dolayı çevredeki insanlar geri çekilmeye zorlanmıştı.

 

Mo Ya ve Li Xiao birbirlerine bakmaya başladılar. Sikong Yi'nin gücü eskisine göre çok hızlı bir şekilde yükselmişti.

 

Normal zamanlarda birbirleriyle çok anlaşamasalar da bu durum karşısında birlikte çalışmaktan başka çareleri yok gibi duruyordu.

 

Sikong Yi, Li Xiao ve Mo Ya’ya doğru atılırken yüksek sesle kükredi.

 

Diğer ailelerin patrikleri sadece birbirlerine bakıyorlardı. Sikong Yi nasıl bir tıbbı bir hap yutmuştu acaba? Aniden çok zorba bir şekilde davranmaya başlamıştı.

 

Eğer bu ikili karşısında kazanmayı başarırsa geri kalanların onunla savaşabilecek güçleri yoktu. Diğer patrikler bu Üç Efsane Seviye Uzman arasındaki savaşı izlemekten başka bir şey yapamazlardı.

 

Bu üçlünün çarpışmalarından dolayı oluşan enerji dalgasından dolayı yeterince baskı hissediyorlardı zaten.

 

Bu şiddetli savaş bir kaç saat boyunca devam etmişti. Li Xiao ve Mo Ya'nın birlikte çalışmasına rağmen Sikong Yi'nin karşısında şansları yok gibi duruyordu.

 

Sikong Yi bir anda artan gücünden dolayı çok korkutucu bir hal almıştı. O, Li Xiao ve Mo Ya'yı tamamen baskı altına almıştı. Üç tane Efsane Seviye uzmanın savaşı çevredeki insanların zihinsel halini etkilemişti.

 

Booom!!! Booom!!! booom!!!

 

Li Xiao ve Mo Ya'nın kılıçları Sikong Yi'ye doğru savrulmştu, açığa çıkan enerji dalgası Sikong Yi'ye doğru savruldu fakat Sikong Yi'nin çılgına dönmüş aurasının karşısında bir işe yaramamıştı.

 

"Li Xiao, Mo Ya, boşuna uğraşmayın. Sizin kılıç enerjinizin benim karşımda herhangi bir işlevi yok. Ben çoktan Gümüş Kanat Ailemin gizli tekniğini kullandım ve gerçek gücüm açığa çıktı. Siz ikinizin bile benim karşımda hiç bir şansınız yok." dedi derin ve kısık bir ses tonuyla Sikong Yi ve hemen ardından arkasında ardıl görüntüler bırakarak ileri atıldı.

 

Sikong Yi'nin avuçları Li Xiao ve Mo Ya'ya çarptı ve onların geriye doğru uçmasına sebep oldu.

 

Her ikisi de uçtuktan sonra yere kapaklandılar ve ayağa kalkmaya çalıştıkları zaman bir ağız dolusu kan tükürdüler.

 

Onlar avuç darbesine maruz kaldıkları zaman iç organları hasar almıştı ve bundan dolayı yüzleri soluk bir hal almıştı.

 

Onlar Sikong Yi'nin gücünün bu kadar fazla yükselebileceğini asla düşünmemişlerdi.

 

Li Xiao ve Mo Ya'nın, Sikong Yi'nin tek darbesiyle uçtuklarını gördükleri zaman diğer ailelerin üyelerinin ve patriklerinin yüz ifadeleri anında değişmişti.

 

"Li Xiao, Mo Ya, eğer hala Hapis Özü Hapını yutmamaya kararlıysanız beni size karşı kaba davrandığım için suçlamayın." dedi Sikong Yi.

 

Onlara doğru yavaş yavaş yürümeye başladığı zaman adeta bir Ölüm Tanrısı’na benziyordu.

 

Her iki patrikte ağızlarının kenarından kan akarken ayakta durmakta zorlanıyorlardı.

 

Sikong Yi'den aldıkları darbeden dolayı iç organları çok fazla hasar almıştı.

 

Aniden bir kükreme duydular.

 

"Sikong Yi, seni yaşlı Piç! Sen benim ailemi öldürdün bugün, senin başını koparacağım!!" diye bağırdı uzaklardan meydana doğru uçan bir genç.

 

Bu sözleri duyan Sikong Yi gülümsedi ve "Ben, Sikong Yi, çok fazla insanı öldürdüm. Benim hayatımı almak isteyen çok fazla kişi var. Bugün benim canımı almak isteyen de kimmiş?" dedi ve arkasını dönerek sesin geldiği tarafa doğru bakmaya başladı.

 

Duan Jian'ı görünce kaşları anında çatılmıştı ve "Sensin!" dedi.

 

"Doğru! Benim! Duan Jian! Bugünü çok uzun zamandır bekliyordum!" Duan Jian'ın bedenindeki kaslar bir anda şişmeye başladı ve elinde bulunan Kara Ateş Kılıcı’nı Sikong Yi'ye doğru savurdu.

 

"Sıska velet, geçmişte dikkatli davranmadım ve senin kaçmana izin verdim. Gerçekten de geri gelmeye cesaret ettiğine göre seni bu sefer bizzat ben öldüreceğim. Tek başına ailenin intikamını mı almak istiyorsun? Hayalperest!!" dedi Sikong Yi ve kahkaha attı. Duan Jian geri gelmeseydi yaşamaya devam edebilirdi. Mademki geri gelmeye cesaret edebildi o zaman bugün burada hayatı son bulacak!

 

Sikong Yi kanatlarını çırptı ve Duan Jian'a doğru atıldı.

 

Booom!!!

 

İki güçlü enerji çarpıştı ve çarpışma noktalarının merkezinden enerji dalgaları etrafa yayılmaya başladı.

 

Onların enerjileri etrafa yayılırken yollarına çıkan her şeyi yemek istiyor gibilerdi.

 

Siyah ve gümüş enerji çarpıştıktan sonra gökyüzünde iki ejderhaya benzer görüntüler oluşmuştu.

 

Bu sahneyi gören patiklerden çoğunun yüz ifadesi değişti ve geri çekildiler.

 

"Bu genç adam da kim? Neden onu daha önce görmedim?"

 

"Ben bu genç adamın Sikong Yi ile eşit seviye de bir güce sahip olduğunu hiç düşünmemiştim."

 

"Bu genç benim adım Duan Jian mı dedi? Üstelik sırtında iki tane siyah kanat da var, acaba bu genç Benim Kara Ejder Ailemin bir üyesi mi?" diye söylendi Kara Ejder Ailesini Patriği Duan Longfei, Sikong Yi ile gencin arasındaki olan savaşı izlerken.

 

Kara Ejder Ailesi’nin kan soyu Gümüş Kanat Ailesi’nin kan soyundan daha güçlüydü.

 

Fakat Kara Ejder Ailesi’nin kan soyunu uyandırmak çok çok zor bir meseleydi.

 

On Binlerce Kara Ejder Ailesi’nin insanları arasında bir tane bile bu soyu uyandırmayı başarabilen bir kişi yoktu.

 

Duan Longfei bir şey hatırlar gibi oldu.

 

 "Acaba Duan Jian, Duan Yun'un oğlu mu?"

 

Geçmişte yaşanan olaydan haberi vardı. Gümüş Kanat Ailesi’nin çok güçlü olmasından dolayı bu olayı hiç duymamış gibi davranmışlardı.

 

Yoksa Duan Yun'un öldürüldüğünü öğrenmişti.

 

Duan Longfei, Duan Yun'un oğlunun bu kadar büyüdüğünü görüne şaşırmıştı, birde onun Efsane Seviye bir uzmanla savaştığını görünce şok olmuştu.

 

Eğer Kara Ejder Ailesi’nden birisi Efsane Seviye bir uzman olmayı başardıysa On Üç Aile arasındaki konumları aniden çok farklı bir şekilde değişecekti.

 

Duan Jian ile Sikong Yi arasındaki savaşı uzaklarda izleyen Nie Li, Yu Yan, Luo Ming ve diğer iki Efsane Uzman hiç bir şey yapmıyorlardı.

 

Luo Ming ve diğer iki Uzman Nie Li ile Cehennem Hapsi Bölgesine girdikleri zaman çok şaşırmışlardı.

 

Onlar asla böyle bir yerde bu kadar büyük bir bölgenin olacağını hayal edemezlerdi.

 

Buradaki kaynaklar Şanlı Şehre nazaran kötü olsa da Cehennem Bölgesine göre çok daha iyiydi.

 

Yu Yan, Nie Li'ye bakarak "Nie Li, arkadaşına yardım etmeyecek misin?" diye sordu.

 

 

Nie Li kafasını kaldırdı ve Yu Yan'a bakarak "Sikong Yi ile arasındaki meseleyi sadece kendisi çözebilir." dedi.

 

 

"Nie Li, dikkatli ol, bu insanların arasında çok güçlü bir auraya sahip olan uzman var. Şu anki gücümle ben bile ona karşı bir şey yapamam." dedi Yu Yan.

 

 

Nie Li'nin keskin algısı bu güçlü uzmanı fark etmişti. Bu güçlü aura, daha önce iki kere karşılaştığı güçlü uzmandan yayılıyor gibi duruyordu.

 

Kaşlarını çattı ve 'Bu yaşlı adam kim ve ne istiyor' diye düşündü.

 

 

Fakat Duan Jian'a söz verdiği için kesinlikle Duan Jian intikamını almadan önce buradan ayrılmayacaktı.

 

Tam bu anda Duan Jian ve Sikong Yi arasında geçen savaş daha da şiddetli bir hal aldı ve etrafa çıldırmış gibi duran bir enerji yayıldı.

 

İki taraf da sahip olduğu güçleri en yüksek kapasitesine kadar kullanıyordu.

 

Duan Jian'ın gözleri kırmızıya dönmüştü.

 

Sahip olduğu ejderha soyundan gelen fiziksel gücünden dolayı, Sikong Yi'nin saldırılarından biraz bile korkmuyordu ve her saldırısını Sikong Yi'nin ölümcül noktalarına doğru yolluyordu.

 

Sanki onu öldürmek için kendi canından vazgeçmiş gibi davranıyordu. Sikong Yi'nin Duan Jian'dan güçlü olmasına rağmen saldırıları Duan Jian'a çarptığı zaman herhangi bir ağır yaralanmaya sebep olmuyordu.

 

Dahası Duan Jian hayatından vazgeçmiş gibi saldırdığından dolayı bir an bile dikkatsiz davranamaya cesaret edemiyordu.

 

Savaştıkça, Sikong Yi'nin şaşkınlığı artıyordu. O, Duan Jian'ın gelişim seviyesinin bu kadar hızlı artacağını tahmin etmemişti.

 

Ellerinden kaçalı ne kadar zaman olmuştu? Duan Jian, Altın Seviyeden bu seviyeye ulaşmayı bu kadar hızlı bir şekilde nasıl başarmıştı acaba?

 

'Bu çocuğun yaşamasına izin veremem, eğer onu şu anda öldürmezsem, zaman geçtikçe güçlenmeye devam edecek, bir sonraki karşılaşmamız da onun rakibi olmayı başaramayabilirim.' diye düşündü Sikong Yi.

 

Eğer gerçekten imkânsız bir duruma düşerse, o tekniği kullanmaya karar vermişti.

 

Duan Jian'ın bütün hücrelerinde Sikong Yi'ye karşı nefret duygusu vardı.

 

Şu anda geçmişe dair anılar aklına gelmeye başladı, çocuk olduğu zamanlar hiç bir şekilde kaygı duymadan ailesinin ilgisi altında güzel bir şekilde yaşıyordu.

 

Ta ki karşısında duran adam ailesini öldürdüğü zamana kadar.

 

O andan itibaren tek bir şey için yaşamıştı, İntikam!!

 

Sayısız kırbaçlanma ve durmadan devam eden işkencelerden dolayı onun benliği çelik gibi sert olmuştu.

 

Şu an da içindeki enerjiyi azami miktarda kullanıyordu. Ruh bölgesi yasaların gücüyle kabarıyordu.

 

Nie Li'nin kenarda onu izlemesinden dolayı yasaların gücünü iki kat daha fazla kullanabiliyordu, bedeni sahip olduğu tüm potansiyelli kullanıyordu.

 

Elindeki Kara Alev Kılıcı dev ateş sütununu dönüşmüştü.

 

 

Booom!!! Boooom!!! Boooom!!!

 

 

Ateş sütunu durmadan Sikong Yi'ye doğru savruluyordu, sanki gökyüzünü parçalamaya çalışıyormuş gibiydi.

 

O, çılgına dönmüş bir şeytan gibiydi. Duan Jian'ın ruh bölgesinde çatlaklar oluşmaya başladı.

 

Ancak bu oluşan çatlakları hissetmemişti ve saldırılarına durmadan devam ediyordu.

 

Duan Jian'ın Sikong Yi'yi baskı altına aldığını gören çevredeki uzmanların gözleri büyümüştü.

 

Sikong Yi, Efsane Seviye bir uzmandı ve bu seviyenin zirvesine ulaşmayı başarmış bir kişiydi, fakat karşısında duran küçük bir çocuk tarafından baskı altına alınıyordu.

 

Bu çocuk hangi cehennemden gelmişti?

 

Sikong Hongyue, ellerini sıkıyordu, kalbi pişmanlık hissiyle doluydu.

 

O, Duan Jian'ı çok uzun zaman önce öldürmeliydi. O, Duan Jian'ın bu kadar kısa bir süre içerisinde bu kadar fazla gelişebileceğini düşünmemişti.

 

Düşünmeyi geç hayal bile edemezdi.

 

Nie Li, kaşları çatık bir vaziyette sessizce karşılamayı izliyordu.

 

Duan Jian, ruh bölgesine dikkat etmeden bütün gücünü kullanmaya devam ediyordu.

 

Fakat Duan Jian'ın güçlü bir uzman olması için kalbindeki pişmanlığı ortadan kaldırması gerekmekteydi.

 

Aksi takdirde gelecekte onun gelişim seviyesi bir noktadan sonra ilerlemeye devam edemez hale gelecekti ve Göksel Kader Bölgesi’ne adım atamayacaktı.

 

Nie Li kalbinde Duan Jian'ı en önemli sağ kolu olarak görüyordu ve gelecekte onu olağanüstü bir uzman haline getirmeye karar vermişti.

 

Hatırlatma: Yorumlar motivasyon kaynağımızdır.

Bakmanız önerilir;  https://www.epiknovel.com/duyuru/30

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr