Bölüm 216: Gizemli Yumurta

avatar
9592 5

Tales of Demons & Gods - Bölüm 216: Gizemli Yumurta


Çeviri: AllenWalker Düzenleme: RubyCrow

 

 

 

Wugui Ailesi’nin gidişinden sonra Şanlı Şehir sakin günlerine geri döndü.

 

Fakat şehirdeki hiç kimse kendisini rahat hissetmiyordu çünkü Wugui Ailesi her an geri gelebilirdi.

 

Wugui Ailesi’nin saldırısından sonra Şanlı Şehir’in insanları ne yapacaklarını şaşırmışlardı.

 

Onlar bu saldırıdan sonra Aziz Ata Dağlarının derinliklerinde farklı bir dünyanın varlığından haberdar olmuşlardı ve bu ailelerden birkaçında Yarı Tanrı Seviye Uzmanlar bile bulunuyordu.

 

Wugui Ailesi bu güçlerden sadece bir tanesiydi. Gelecekte Şanlı Şehir daha tehlikeli durumlarla karşılaşabilirdi.

 

Fakat daha önce birçok şeytan canavarı sürüsünü tecrübe ettiklerinden dolayı Cehennem Bölgesi’nden gelen ailelere uğraşılması gerekilen başka bir sorun gözüyle bakıyorlardı.

 

Şehrin tümörü olarak bilinen Aziz Aileden kurtulduktan sonra Şanlı Şehir de bulunan diğer ailelerin birlikte savaşmalarını engelleyecek bir etken kalmamıştı.

 

Bir gün, uzun bir konvoy halinde bir grup insan Şanlı Şehir sokaklarında yürüyorlardı.

Bu konvoyda birkaç yüz tane insan bulunuyordu ve bu insanlardan yaklaşık elli altmış tanesi çok güçlü uzmanlardı.

 

Bu konvoyda ağzına kadar dolu halde olan çeşitli sandıklar yer alıyordu.

 

Bu insanlar parlak kıyafetler giyiyorlardı.

 

Konvoy yavaşça sokaklarda yürürken, konvoyu gören halk kendi aralarında konuşmaya başladılar.

 

"Kim bunlar?"

 

"Sen kim olduklarını bilmiyor musun? Onlar İlahi İşaret Ailesi! Onlar Şehir Lordu Konağına nişan hediyelerini götürüyorlar."

 

"Nişan hediyeleri mi?"

 

"Evet! İlahi İşaret Ailesinde Nie Li ile Şehir Lordu’nun kızı Ye Ziyun nişanlandılar."

 

"Şimdi her şey anlaşıldı. Nie Li'yi daha önce duymuştum. Şanlı Şehir’i koruyan On Bin Şeytan Canavarı Düzeni’ni onun tarafından kurulduğunu duymuştum. Onlar gerçektende en ideal çift olacaklar."

 

Doğrusu, İlahi İşaret Ailesi’nin Kar Rüzgârı Ailesi ile evlilik yapabilecek konumları yoktu.

 

Fakat Nie Li'nin sahip olduğu olağanüstü yetenekten dolayı onun saygınlığı bir çığ gibi büyümüştü.

 

Bundan dolayı Şanlı Şehir’deki hiç kimse bu evliliğe karşı çıkmamıştı.

 

Hatta bu evliliğin gerçekleştiğini duyduklarında heyecanlanmışlardı.

 

Şu anda Nie Li Şanlı Şehir’in bir numaralı dâhisiydi ve tüm şehrin sahip olduğu umuttu.

 

"Duydun mu? İlahi İşaret Ailesi gerçekten de çok zenginmiş. Nişan hediyelerini göndermeden üç gün önce, İlahi İşaret Ailesi her çeşitten hazine ve şeytan ruhları almak için çok fazla para harcamışlar. Bir kaç açık arttırma evi onlar tarafından tamamen boşaltılmış."

 

"Şehir Lordu Konağı’nın hazinesinde eksik bir şey var mı ki?"

 

"Onların hazinesinde hiçbir şey eksik değil. İlahi İşaret Ailesinin bu kadar fazla hediye göndermesi onların finansal durumunun çok iyi olduğunu göstermek istemelerinden kaynaklanıyor."

 

Konvoy sokaklardan geçmeye devam ediyordu.

 

Çeşitli Ailelerin genç nesilleri geçen konvoyu gördükten ve konuşulanları duyduktan sonra imrenme kıskançlık ve öfke belirtileri göstermeye başlamışlardı.

 

Ye Ziyun onların gözünde bir Tanrıçaydı ve kalpleri tamamen Ye Ziyun'a duydukları hayranlık ile doluydu.

 

Fakat bu genç nesil aynı zamanda hiçbirinin Ye Ziyun karşısında bir şanslarının olmadığını da biliyorlardı.

 

Önceden Aziz Aileye karşı harekete geçmeye cesaret edememişlerdi.

 

Aziz Aile yok edildikten sonra ufakta olsa bir şanslarının olduğunu düşünmeye başlamışlardı ki, Ye Ziyun, Nie Li tarafından hemen kapılmıştı.

 

Nie Li Şanlı Şehir’i kurtaran kişiydi.

 

Onunla nasıl rekabet edebilirlerdi ki?

 

Onlar sadece tanrıçalarının bir başkası tarafından kapıldığını izlemekle yetineceklerdi.

 

İlahi İşaret Ailesi’nin konvoyunun gidişini izlerken, soylu gençlerden birisi ayağa kalktı ve üzgün bir şekilde "Beni bir süre arayıp sormayın, İştahım kaçtı!" dedi.

 

"Benimde, beni de bir süre aramayın!"

 

Bir kaç tane genç adam ayağa kalktı ve birbiri ardına masada sadece iki kişi kalan kadar ayrılmaya devam ettiler. Kalan iki kişi de üzgün bir şekilde şarap içmeye devam ettiler.

 

"Sadece bir tane Tanrıçayı kaybettik. Hala Xiao Ning'er'e sahip olabiliriz."

 

"Eğer Kanatlı Ejder Ailesi’nden bahsediyorsan, Kar Rüzgârı Ailesi’ne göre onlarla anlaşmak daha kolay."

 

"Aklınızı sikiyim sizin. Daha önceki ziyafetlerde Xiao Ning'er'in Nie Li'nin yanında durduğunu fark etmediniz mi? Aziz Ailenin yol edilmesinden önce Nie Li, Xiao Ning'er için Shen Fei'yi pataklamıştı, hatırlamıyor musunuz?"

 

"Siktir! Ye Ziyun'u çaldığı yetmezmiş gibi, şimdi birde Xiao Ning'er'i çalıyor. Onun karşısına çıkacağım!"

 

Kederli sesler şehir sokaklarında yankılanmaya başlamıştı fakat Nie Li'nin kim olduğunu düşündükleri zaman başlarını öne eğip onunla savaşmaktan vazgeçtiler.

 

Bu sıralarda, Kanatlı Rüzgâr Ailesi’nde;

 

Xiao Xue hızlıca Xiao Ning'er'in odasına girdi ve onun yatağının üstünde sessizce oturduğunu gördü, Xiao Ning'er pratik yapıyordu.

 

Ruh Bölgesi yasaların gücüyle etkileşime geçtiği zaman, ruh bölgesinde bir değişim oldu ve Kara Altın Seviyeye geçiş yapmıştı. Şu anda gelişimini pekiştiriyordu.

 

"Ning'er sen şu anda bile gelişimine mi odaklanıyorsun?" diye sordu Xiao Xue, bu sahne karşısında rahatsızlık hissetmişti.

 

"Sorun Nedir?" diye sordu Xiao Ning'er. Xiao Xue'nin söyledikleri karşısında kafası karışmıştı.

 

Tanışmalarının üstünden uzun bir süre geçmese de çok yakın arkadaş olmuşlardı.

 

"Birileri bana İlahi İşaret Ailesi’nin, Şehir Lordu Konağı’na nişan hediyeleri gönderdiğini söyledi. Nie Li ve Ye Ziyun nişanlanıyormuş!" dedi Xiao Xue biraz duygulanmıştı.

 

O, Xiao Ning'er'in Nie Li'ye aşık olduğunu biliyordu.

 

"Ben bunu bilsem bile buna karşı ne yapabilirim ki?" diye söylendi Xiao Ning'er.

 

Gözlerinde üzüntü parıltıları vardı.

 

"Ning'er bu şekilde pes edemezsin." diye söylendi Xiao Xue. "Ziyun karşısında senin hala bir şansın var. Ziyun'un ailesinin senin aileden güçlü olması hiç bir şeyi değiştirmez. Vazgeçemezsin! Bunları al bakim." dedi Xiou Xue elindeki bir poşeti Xiao Ning'er'e doğru uzattı.

 

"Bu ne?" diye sordu Ning'er.

 

"Tuttuğun poşetin içindekilere Büyüleyici Aşk Tozu deniyor. Ye Ziyun senin adamını elinden çalmadan senin Nie Li'yi seninle evlenmeye zorlamaktan başka çaren yok. Mercimeği fırına verdikten sonra Ye Ziyun'un bu evliliği kabul etmekten başka çaresi kalmayacaktır." dedi Xiao Xue. "Şanlı Şehir’in ne zaman yok edileceğine dair herhangi bir fikrimiz yok. Bu tür umutsuz şeyleri düşünmene gerek yok. Sevdiğin kişiyle bir saniye ve ya bir dakika bile birlikte olsan da yeter."

 

Xiao Xue'nin dediklerini duyunca Ning'er şok olmuştu ve anında yanakları kızardı. Anında elindeki poşeti Xiao Xue'ye doğru fırlattı.

 

Xiao Xue nasıl şeyler düşünüyor böyle? O nasıl bu kadar utanmaz olabiliyor?

 

Xiao Xue ve Lu Piao arasındaki ilişkiyi düşündüğü zaman Xiao Xue'nin meseleleri halletme yöntemi gerçekten de buna benziyordu.

 

Fakat nasıl olurda kendisi böyle bir şey yapabilirdi ki?

 

Xiao Xue omuzlarını silkti ve "Ben sana sadece tavsiyelerde bulunabilirim. Ne yapacağın nasıl yapacağın sana kalmış. Nie Li'ye bu kadar çok aşık olduğundan dolayı, Nie Li ve Ziyun evlendiği zaman sen yalnız kalmayacak mısın?" dedi.

 

Xiao Ning'er kafasını kaldırdı ve Xiao Xue'ye baktı iki gözünden de yaşlar akıyordu.

 

Ning'er'in ağladığını görünce Xue'nin kalbi yumuşamıştı. Ning'er'in sırtına ellerini koydu ve "Tamam, tamam, ağlama, üzme kendini." dedi.

 

Xiao Ning'er yerdeki ilaç poşetine baktı ve iç geçirdi. Yanakları kızarmıştı. Kalbi bir tavşan gibi çok hızlı atıyordu.

 

Şehir Lordu Konağı, Ye Ziyun'un Avlusu;

 

Ye Ziyun bağdaş kurmuş yerde oturuyordu fakat pratik yapmıyordu.

 

Kalbi çok hızlı atıyordu. O asla Nie Li ile nişanlanacağını düşünmemişti.

 

Bu konu hakkında, büyükbabası, babası ve ailesinin kıdemlileri çoktan kararlarını vermişti ve Ziyun'un bu konu hakkında yapabileceği hiç bir şey yoktu.

 

Geçmişte ne kararı verilirse verilsin illa ki verilen karara karşı çıkan birileri bulunuyordu fakat bu nişan konusuna gelince Kar Rüzgârı Ailesi’nde tek bir kişi bile bu nişanlanmaya karşı çıkmamıştı.

 

Gelecekte nişanlısı olarak Nie Li ile nasıl yüz yüze gelecekti acaba?

 

Ziyun kalbinde hala yeni olan bu kimliğini kabullenememişti. Nie Li ile nişanlandığını düşündükçe kalbi deliler gibi atmaya başlıyordu.

 

Avluda, Nie Li, çoktan Nie Hai ve Nie En'in Ye Mo ve Ye Zong ile buluştuklarından haberdardı. Bu buluşma sırasında kendisine ve Ziyun'un orada olmasına gerek yoktu.

 

Ye Ziyun uzun süredir kendisini odasına kapatmıştı, Nie Li şu anda onun ne düşündüğünü tahmin edebiliyordu.

 

Önceki hayatında birlikte geçirdikleri mutlu anıları hatırlayınca Nie Li gülümsemeye başlamıştı.

 

Sürekli olarak gelişim seviyesini artırmaya çalışıyordu, güçlü olmak için elinden gelen her şeyi en iyi biçimde yapmaya çalışıyordu ve böylece herkesi korumayı başarabilirdi.

 

Aniden, bir şeyler hatırladı ve aramaya başladı, Şehir Lordu Konağı’nın Hazine Odasından aldığı gizemli yumurtayı arıyordu.

 

Nie Li'nin bu şeytan canavarı yumurtasının içinde ne olduğuna dair hiçbir bilgisi yoktu.

 

Fakat yumurtanın içine biraz ruh gücü gönderdiği zaman aralarında bir bağlantının kurulduğunu fark etmişti.

 

Nie Li'nin üstünde uçan Yu Yan'ın gözleri yumurtanın üstüne kilitlendi. Çok şaşırmıştı ve gözlerini yumurtadan ayıramadı.

 

"Nie Li, bu yumurtanın içindeki Şeytan canavarının türü nedir?" diye sordu Yu Yan. Yumurtadan yayılan çok gizemli ve güçlü bir auranın varlığını zar zor hissedebiliyordu.

 

"Benim de hiçbir fikrim yok!" dedi Nie Li kafasını kaldırarak. Zihnindeki bilgileri taradı ve bu yumurtaya dair herhangi bir şey bulamadı.

 

Yu Yan kaşlarını çattı. Nie Li'nin bu yumurtayı nereden aldığına dair herhangi bir fikri yoktu.

 

Fakat bu yumurta hakkında kendisini rahatsız eden bir şeyler vardı. Sanki yumurta çatladığı zaman içinden korkunç bir şeytan canavarının çıkacağını hissediyordu.

 

"Bu yumurtayla ne yapmayı planlıyorsun?" diye sordu Yu Yan.

 

"Tabi ki yumurtayı çatlatmayı planlıyorum." dedi Nie Li gülümseyerek.

 

"Böyle bir şey yapmanın çok tehlikeli olacağını düşünüyorum. Bence çatlatmamalısın." dedi Yu Yan.

 

"Neden?" dedi Nie Li gülümseyerek.

 

Yu Yan hala çok dikkatli davranıyordu.

 

Nie Li daha önce yumurtadan çıkar çıkmaz insanları öldürmeye başlayan bir şeytan ruhuyla ne karşılaşmıştı ne de duymuştu. Eğer içinden tehlikeli bir şeytan canavarı çıkarsa onu anında öldürebilirdi.

 

Nie Li'nin yumurtayı çatlatacağına karar verdiğini görünce Yu Yan kafasını kaldırdı.

 

Bazen insanlar meraklarını yenemiyorlardı.

 

"Nasıl çatlatmayı planlıyorsun?" diye sordu Yu Yan, Nie Li'ye bakarak.

 

Nie Li bir süre düşündükten sonra aklına aniden bir fikir geldi.

 

Önceden yumurtanın içine ruh gücü göndermişti bu sefer yumurtanın içine yasaların gücünün enerjisini göndermeyi deneyebilirdi.

 

Bu konu hakkında düşündükten sonra Nie Li yasaların gücünün enerjisini yumurtaya doğru yönlendirdi.

 

Yasaların gücünün enerjisi yumurtanın içine girdiği anda yumurtadan göz alıcı ışıklar yayılmaya başladı.

 

İçinde bir girdap oluştu ve yasaların gücünü özümsemeye başladı.

 

"Görelim bakalım ne kadar enerji özümseyebileceksin!" dedi Nie Li ve çevredeki yasaların gücünü durmadan yumurtaya doğru yönlendirdi.

 

Girdap durmadan yasaların gücünü emmeye devam ederken Nie Li yumurtada bazı değişikliklerin olduğunu hissetti.

 

Yumurtanın içinde kabuğu kırmaya çalışan bir kuvvetin olduğunu fark etti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr