Bölüm 201: Rüya Bulutu Buluşması

avatar
9613 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 201: Rüya Bulutu Buluşması


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Dunklesplatz

 

 

Nie Li'nin bir destekçiye mi ihtiyacı vardı? Yu Yan onun bu kelimeyi mütevazi olmak için söylediğini biliyordu çünkü Nie Li ile kendi arasında olan bu ilişkide üstün olan taraf kendisi değil Nie Li'ydi. Yardıma ihtiyaç duyan kişi Yu Yan'ın kendisiydi. Sadece Nie Li'nin iki yasayı kavrayışına baz alarak Nie Li'nin gelişim seviyesinin bir kaç ay içerisinde çok büyük bir ilerleme kaydedeceğini düşünüyordu.  Hatta Nie Li çok kısa zaman da Efsane Seviyeye bile ulaşabilirdi.


"Ben kesinlikle bu iyiliğini geri ödeyeceğim. Peki şimdi auramı gizleyip buradan ayrılmak için ne yapmalıyım?" diye sordu Yu Yan. O İlahi Bedenini istediği gibi hareket ettirebileceğini hissetti ve bu bölgede ki Ateşin Yasası onun tarafından emilmeye başlanmıştı bile.


Tıpkı Nie Li'nin dediği gibi eğer daha hızlı Ateşin Yasasını absorbe etmek istiyorsa bu alandan çıkıp etrafta dolaşması lazımdı.


"Eğer biz buradan çıkacaksak, Abla Tanrıça, kesinlikle benim talimatlarımı takip etmek zorundadır." dedi ve gülümseyerek devam etti. "Aksi halde auran düşmanların tarafından hissedilirse, ben direkt olarak ölürüm."


"Anlıyorum. Şeytan Canavarı Klanında yasaların gücünü kullanabilen uzmanlar bulunuyor, bundan dolayı kesinlikle auramı gizlemek zorundayım. Eğer beni fark ederlerse bu işin sonu direk olarak ölüme çıkar. Talimatların doğru olduğu sürece söylediklerinin hepsini dinleyeceğim." dedi Yu Yan. Eğer gücünü geri kazanmak istiyorsa biraz sıkıntı çekmek zorunda olduğunu biliyordu.


"Ben senin auranı gizleyebilmek için bedeninin etrafını Karanlığın Yasasını içeren yazıt desenlerle kaplayacağım. Başka bir seçeneğimiz olmadığından dolayı Abla Tanrıçanın biraz sıkıntı çekmesi gerekecektir. Bedenini olabildiğince küçült ve kolumun içine saklanmaya çalış. Senin giymiş ve kullanmış olduğun eşyalara ihtiyacım var. Onları kullanarak onların üstüne senin auranı taklit edecek Ateşin Yasasını içeren yazıt desenler yerleştireceğim. Bu yaptıklarımızdan sonra Şeytan Canavarları senin hala burada olduğunu düşüneceklerdir. Daha sonra da senin için yazıt desenler çizeceğim." dedi Nie Li.


Yu Yan kafasını onaylama anlamında salladı. Nie Li'nin ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.


Yu Yan söylediği gibi yaptı, onun küçük bedeni sürekli etrafta uçuyordu. Bedeni her ne kadar küçük olsa da hızı oldukça iyiydi.


Onun içinde uzandığı düzenin içinde, bir yazıt desen oluştu ve yazıt desenin ortasında bir beden yavaşça gözükmeye başladı ve daha sonra sabit bir şekilde ayakta durdu. Bu beden Yu Yan'ın görünüşüyle aynı gibiydi bu Yu Yan'ın aurasını yayması için oluşturun sahte bedendi.


 

Allen: Bundan sonraki bölümde Nie Li'nin kolu olarak yazdığım yer Nie Li'nin elbisesinin kol kısmıdır. Nie Li'nin eli ile elbisenin arası diye düşünün.

 


Her şey düzenli bir şekilde ayarlandıktan sonra, Nie Li Yu Yan'a baktı ve "Yu Yan abla, lütfen bedenini küçültebildiğin kadar küçült." dedi.


Yu Yan Nie Li'nin koluna baktı, biraz utanmıştı. Onun bedeni bir ayak boyutu kadar olsa da, Nie Li'nin kolu onun girebilmesi için hala küçüktü. Fakat onun bunu yapmaktan başka herhangi bir seçeneği yoktu.


İnsan ırkının geleceği için, bu tür meselelere takılmanın gereksiz olduğunu düşündü. Bedenini olabildiğince küçülttükten sonra bir ışık demetine dönüştü ve Nie Li'nin kolunun içine girdi.


Nie Li'nin kolunun olduğu alan oldukça küçüktü. Yu Yan Nie Li'nin kolunun oraya girdiği zaman hareket edecek yeri kalmamıştı. Zorla da olsa vücudunu biraz bükmüştü. Nie Li'nin kolu onu engelleyen bir direk gibiydi ve Yu Yan'ın onun koluna sarılmaktan başka çaresi yoktu.

"Tanrıça Abla içerde oynayıp durma!" dedi Nie Li gizliden gülümsedi daha sonra. Elbisenin kolu gerçekten de dardı, fakat başka seçenekleri yoktu.


Nie Li Karanlığın Yazıt Desen düzenini hazırlamaya koyuldu ve yavaşça bu düzenle Yu Yan'ın bedenini kapatmaya başladı.


Yu Yan aurasının Nie Li'nin oluşturduğu yazıt desen tarafından tamamen engellendiği hissetti. O asla Nie Li'nin bu kadar kısa zaman da Karanlığın Yasasını kullanarak bu tür bir düzen oluşturacağını düşünmemişti. Yu Yan kalbinde Nie Li'nin hangi soydan geldiğini oldukça fazla merak etmeye başladı.

Nie Li'nin şu anda Yu Yan'ın ne düşündüğü hakkında herhangi bir fikri yoktu, fakat, şu anda kolunda tuhaf bir şeyler hissediyordu. Nie Li, Yu Yan'ın pürüzsüz cildini ve onun kolunun üstüne kıvrıldığını hissediyordu, bu basitçe çok çekici bir durum sayılabilirdi. Nie Li gizliden gizliye gülüyordu, önceki hayatında bile, böyle garip bir olay başına gelmemişti.


Bu alana girmeden önce burada sadece Efsane Seviye uzmanları bastırabilecek değerli bir kaç hazine bulacağını düşünüyordu. O asla burada bir tanrıçayla karşılaşacağını düşünmemişti. Nie Li burada herhangi bir hazine bulamadı fakat evine yanında bir tanrıçayla dönüyordu. Kader gerçekten de garip bir şeydi.


Onun elbisesinin kol tarafı biraz gerginleşmişti, fakat dışarıdan bakınca herhangi bir şey belli olmuyordu.


"Gidelim!" dedi Nie Li kolunun üstünde yatan Yu Yan'a ve buraya geldiği yoldan ilerlemeye başladı.


Oyuktan çıktıktan sonra, Nie Li uçurumun dibine baktı, fakat dibinde hiç bir şey belli olmuyordu, sadece karanlık vardı. Yu Yan'a göre, çukurun dibinde Efsane Seviyenin zirvesine ulaşmış bir kaç tane Şeytan Canavarı bulunuyordu. Bundan dolayı Yu Yan'ın aurasını gizlemek için daha dikkatli davranıyordu.


Nie Li yukarı doğru tırmanmaya başladı, o anda uçurumun dibinden çok güçlü kükremeler duyulmaya başladı. Bu tür korkunç bir kükreme çok güçlü bir şeytan canavarı tarafından yapılabilirdi. Bu kükremeler kalbinin hızlanmasına sebep olmuştu. Neyse ki bu şeytan canavarları uçurumun dibinde saklanıyorlardı. Eğer kendilerini göstermeye karar verselerdi Nie Li'nin kesinlikle onların rakibi olamazdı.


O anda Yu Yan bile aurasının dışarıya yayılmasını engellemek için maksimum efor sarf etmeye başladı.


Nie Li en sonunda yukarıya ulaştı ve bedeninde ki tozu silkeledi. Onun Kara Kaynağa olan bu seyahatinin sonu oldukça güzel bitmişti. Nie Li Göksel Kader Yaylasına doğru ilerlemeye başladı. Normalde Nie Li Kara Kaynağın içinde ki hazineyi elde etmek için bir günün yeteceğini düşünmüştü. O asla Yu Yan ile karşılaşacağını düşünmemişti ve bundan dolayı bu seyahat oldukça uzun sürmüştü.


Göksel Kader Yaylasında, Xiao Kuang ve adamları uzun süredir Nie Li'nin dönüşünü bekliyorlardı fakat daha fazla Nie Li'nin dönüşüne beklemeye dayanmadılar. O Nie Li'nin Kara Kayakta ölmüş olabileceğini düşünmüştü. Bundan dolayı Göksel Kader Yaylasına geri dönmüştü.


Nie Li'nin geri dönmediği öğrendiği zaman Xaio Wu biraz üzgün hissetmişti. Eğer Nie Li'nin Kara Kaynakta öldüğünü Şanlı Şehrin Lordu öğrenirse Göksel Kader Yaylasını yok etmeyi düşünür müydü acaba?


Nie Li geri dönmeden önce hiç kimseyi Şanlı Şehre göndermeye cesaret edememişlerdi. Xiao Lang'ın ekibinin geri döndüğünü duyunca hepsini yakalayıp sorgulamaya başladı.


Bu altılıdan haberleri alınca Xiao Wu Nie Li'nin bunları neden yaptığına dair bir fikir yürütememişti. Böyle uzun bir ip yaparak Kara Kaynağa inmeyi mi düşünüyordu acaba?


Kara Kaynak hakkındaki korkunç efsaneyi hatırladıkları zaman korkudan titremelerine engel olamamışlardı. Onların yapacağı tek şey Nie Li'nin cennetler tarafından kutsanıp geri dönmesini sağlamak için dua etmekti. Aksi halde Şanlı Şehirdeki insanlar onun izini buraya kadar sürüp onun öldüğünü öğrenilerse bu Göksel Kader Yaylasının sonu olabilirdi. Onlar Nie Li'nin Şanlı Şehirdeki önemli insanlardan birisi olduğuna eminlerdi. O Şehir Lordunun Ailesinin genç efendisi bile olabilirdi.


Göksel Kader Yaylası Pazarı;


Nie Li etrafta yürürken Yu Yan üzüntülü bir iç çekti. Bir kere daha insan dünyasına geri dönmüştü. İnsanlar ağır bir şekilde Şeytan Canavarları tarafından avlansa da en azından insanları tamamı imha edilememişti.


Nie Li merakına yenik düştü ve "Abla Tanrıça kaç tane bölge sağ kalmayı başarabildi." diye sordu.


"Ben kaç bölgenin hayatta kalmayı başardığından emin değilim." dedi Yu Yan kafasını kaldırıp. "Tanrıların Sonsuz savaşını yaşadıktan sonra, insanlar sağ kalmayı başarıp sayısız imparatorluk kurdu. Daha sonra Şeytan Canavarlarının tarafından bir İlahi Tanrı ortaya çıktı. Ondan sonra ise insan klanı ezici bir yenilgiyi tattı."


Yu Yan bir süre düşündükten sonra "İnsan Klanı ve Şeytan Canavarı Klanı arasında ki savaş bir dezavantaj olsa da, Şeytan Klanının İnsan Klanını ortadan kaldırması kesinlikle imkansızdı. Çok sayıda Ruhani Tanrının kan bağı diğer bölgelerdeki yaşayanlara miras kalmıştı. Ana dünyada yaşayan çok sayıda insan kabilesi kalmasa da insan klanı çok sayıda bölgeyi kontrolü altına almayı başarmıştı. Ametist Bambuyu çekirdek olarak kullanıp bu bölgelere Ruhani Tanrılar çok sayıda defansif yazıt desen yerleştirdiler. Bu yazıt desenler on binlerce yıl boyunca var olabilirlerdi. İnsan Klanına ait tüm Ruhani Tanrıları öldürmeyi başarsalar bile Şeytan Klanı bu bölgede yaşayanları öldürmeyi başaramazlardı." dedi.


Yani Yu Yan'ın söylediklerinden yola çıkarak insan klanı hala bir çok bölgeyi kontrol altında tutuyorlardı.


"İnsan klanları içerisinde en güçlü aile İlkel Kaos Ruhani Tanrısının Soyundan gelen İlkel Aile olmalı. Bu Ailede, çok sayıda Yarı Tanrı Seviyesine ulaşmış uzmanlar ve elerinde ise Ametist Bambu baz alınarak yapılmış defans koruyucu eşyalar bulunmaktadır. Eğer Şeytan Klanının Ruhani Tanrısı zorla içeri girmeye çalışırsa bile onların hepsi yok olabilirler. Ben bizzat İlkel Kaos Ruhani Tanrısının İlahi Kıvılcımlarının bizzat yok edilmesine şahit olsam da o aramızda en gizemli olan tanrıydı. Kendisini yeniden canlandırmak bir teknik bilmediğini kesin olarak söyleyemem." dedi Yu Yan.


"O zaman, biz bu bölgelere girebilir miyiz?" diye sordu Nie Li kısık bir sesle.


"Rüya Bulutu Taşını bulabilirsek içeri girebiliriz. Biz bu taşı kullanarak bir ışınlanma düzeni kurarız ve Rüya Bulutu Dünyasına gidebiliriz. Bu alan diğer tüm alanlardan bağımsız ve her zaman bitkilerin çiçek açabileceği bir bölgedir. Ayrıca oldukça da verimli bir bölgedir. Orası sadece ana dünyadan biraz daha küçük alana sahiptir." dedi Yu Yan. Rüya Bulutu Dünyasına girmek için gerekli olan uzamsal ışınlanma dizisi bilen bir kaç Ruhani Tanrıdan birisiydi.


İnsan Klanı tarafından kontrol edilen bir dünya doğal olarak ana dünyadan çok daha güvenli olacaktı. Ayrıca Cehennem Hapsi Bölgesine kıyasla yaşaması daha kolay olan bir bölgeydi.


Eğer Şanlı Şehri Rüya Bulutu Bölgesine taşıyabilirse çok daha güvenli olacaklardır.


Nie Li bir süre düşündükten sonra "Bu Rüya Bulutu Taşını nerede bulabilirim?" diye sordu.


"Ana Dünya ile Rüya Bulutu Dünyası arasında iletişimi engelleme için Şeytan Klanı Ruhani Tanrısı dünyada ki Rüya Bulutu Taşlarının hemen hemen hepsini topladı. İnsan Klanının elinde sadece bir veya iki tane Rüya Bulutu Taşı kaldı. İlahı Kıvılcımların dağılmadan önce uzamsal yüzüğümü ana dünyada bir yere sakladım. Orası buradan bir kaç on bin kilometre uzakta bulunuyor. Eğer biz uzamsal Ayüzüğümü geri almayı başarırsak elimizde çok sayıda Rüya Bulutu Taşı olacak." dedi Yu Yan.


Tanrıça Yu Yan'ın uzamsal yüzüğü? Onun gücünden dolayı bu yüzüğün içinde onlarca güçlü hazine biriktirmiş olmalı.


Fakat on binlerce kilometre biraz uzak sayılırdı.


Nie Li'nin Rüya Bulutu Dünyasına gitmek için bir umudu vardı. Önceki hayatında onun dolaştığı alan sadece ana dünyaydı. Daha önce Nie Li hiç yan dünyalara gitmemişti. Rüya Bulutu Dünyasına gelince bu dünyanın adını daha önce hiç duymamıştı.


Yu Yan bir şeyler düşündü ve "Biz bu bölgeyi hızlıca terk etmeliyiz. Aksi halde biz Göksel Kader Yaylasına bir felaket getireceğiz." dedi.


Şeytan Canavarları onun Kara Kaynaktan kaçtığını fark ettikleri zaman, onlar kesinlikle yollarında ki her şeyi katlederek Yu Yan'ı arayacaklardır. Onun aurasını taklit edecek yazıt desenleri oluşturmalarına rağmen Şeytan Canavarlarının gerçeği ne zaman fark edeceklerini kim bilebilirdi ki?


"Tamam." dedi Nie Li. Pazarda biraz gezip hala yaşadığını burada ki insanlara gösterdi ve daha sonra pazarı terk etti.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr