Bölüm 162: Ateşli Savaş

avatar
6695 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 162: Ateşli Savaş


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Dunklesplatz

 

Tüm Patrikler gülümsemişti. Huyan Xiong'un söyledikleri yanlışta değildi. Nie Li sadece bir kaç şişe sıvı ve kırmızı yağ kullanarak kendi savaşçılarından birini bile kaybetmeden bu kadar çok Şeytan Canavarı öldürmeyi başarabilmişti. Sadece bu hamlesi bile Şanlı Şehrin çok fazla işine yaramıştı.

 

Nie Li'nin bu katkısı inkar edilemezdi!

 

Ye Zong ve Ye Xiu birbirlerine baktılar ve Ye Xiu gülümsedi. Ye Zong, Ye Xiu'nun tüm bunları Patriklerin önünde bilerek söylediğinin farkındaydı. Gelecekte tüm Patrikler Nie Li'yi gördüklerinde tanımış olacaklardı.

 

Ye Zong önünde duran sonsuz Şeytan Canavarı sürüsüne baktı. Şanlı Şehir kurulduğu ilk günden bu zamana kadar sürekli diken üstündeydi, herhangi bir zamanda Şeytan Canavarı sürülerinin saldırılarına maruz kalabilirlerdi. Bu şehrin yıkılacağı zamanı kimse tahmin edemezdi. Eğer Nie Li şehri korumayı gerçekten başarabilirse Ye Ziyun ile evlenmesi çok da zor olmazdı.

 

Eğer Yun'er Nie Li ile evlenip Şehir Lordu olursa bu daha da iyi bir durum olabilirdi.

 

Ye Han'ı düşünmek dışında Ye Zong bu durum karşısında sadece ilk çekti. Ye Zong, Ye Han'ın olduğu tarafa doğru başını çevirdi ve onun savaş kıyafeti içerisinde Şehir Surlarının üstünde tek başına ayakta durmasını izledi. Onun yalnız figürü bir heykel gibi gözüküyordu.

 

Umarım Ye Han gelecekte dar görüşlü olmazdı.

 

Ye Han'ın yeteneği çokta kötü değildi, Yun'er ve Nie Li ile kıyaslandığı zaman sadece onların bir adım arkasında kalıyordu. Fakat, şu ana kadar Şanlı Şehre somut bir katkıda bulunmamıştı. Nie Li'nin ise Şanlı Şehre katkıları çok çok fazlaydı ve Ye Han'ı tamamen gölgesi altına almayı başarmıştı. Ye Han, Nie Li ile dövüşmek istese bile muhtemelen kazanamazdı.

 

Ye Han bir şeyler hissetti ve Ye Zong'un olduğu tarafa doğru başını çevirdi. Nie Li bu kadar çok methoda sahip olacağını asla tahmin etmemişti, yüz bin tane canavarı Şeytan Canavarı öldürmüştü ve bunların içinde iki tane de Kara Altın Seviye Şeytan Canavarı da vardı.

 

Ye Han şu anda Ye Zong'un neden Nie Li'nin üzerinde bu kadar çok düştüğünü anlamayı başarmıştı. O On Bin Şeytan Canavarı Düzenininde Nie Li tarafından kurulduğunu duymuştu. Sadece bu iki olayı düşünürsek bile kendisinin Nie Li ile rekabet etmesi bu noktadan sonra çok zor olacaktı.

 

Ye Han sağ yumruğunu sıktı, keskin tırnakları avuç içine saplandı. Sadece bu keskin acı kalbindeki bu kızgınlığı ve kabullenememeyi hafifletmesini sağlayordu. Şehir Lordu pozisyonu elini uzatsa değebileceği bir konumdaydı fakat yinede bu pozisyona ulaşamıyordu. Hatta bu pozisyonun ondan git gide uzaklaştığını izliyordu.

 

Ye Han, Shen Xiu'nun söylediklerini hatırlamıştı. Eğer o Şehir Lordu pozisyonuna sahip olmayı talep etmediği takdir de başka kimsenin etmesine izin vermeyecekti.

 

Ye Han'ın gözleri kızardı ve dişlerini sıkarak "Bunu yapmaya beni siz zorladınız" diye düşündü.

 

 

Şu Anda Şehir Surlarının tepesinde;

 

Lu Piao, Wei Nan ve diğerleri kendilerini heyecanlanmaktan alıkoyamıyorlardı. Bambu mızrakları fırlatanlar arasında bu grupta vardı ve şimdiye kadar çok fazla Şeytan Canavarı öldürmüşlerdi.

 

Lu Piao, şehir surlarının üstündeyken esen rüzgara doğru döndü ve kahkaha atarak "Bu Şeytan Canavarı sürüsü çok fazla bir şey yapamayacaklar gibi duruyor" diye bağırdı.

 

Lu Piao'nun halinden memnun ifadesini gören Xiao Xue az önce onun üzgün bir şekilde isyan edişini hatırlayıp sinirlenmişti. Xue onun surların üstündeyken aşağıya atmayı bile düşündü.

 

"Bu kadar çabuk rahatlamayın. Önümüzde bir milyon şeytan canavarı var ve biz sadece onda birini öldürmeyi başarabildik."

 

Du Ze bu durum karşısında konuşmayı bile unutmuştu. Bu öldürdükleri şeytan canavarları sadece devenin yanında kulak kalıyordu.

 

Lu Piao'nun eğlenceli hareketleri dışında gruptaki diğerlerinin yüzlerinde ciddi bir ifade vardı. Şeytan Canavarı sürüsü şu anda üçüncü defans hattınıda geçip ilerlemeye devam ediyordu. Sırada kaç tane kullanacakları gizli kozları kalmıştı acaba?

 

Üçüncü defans hattının kırılması yarım saat civarı sürmüştü ve bu defans hattında on bin civarı şeytan canavarının öldürmeyi başarabilmişlerdi. Geri kalan Şeytan Canavarları durmaksızın ilerlemeye devam ediyordu.

 

Kar Rüzgarı Şeytan Canavarları sonunda Şehir Surlarına yaklaşmayı başarabilmişlerdi. Rumble!!!! Şehir Kapısı aniden büyük bir darbeye maruz kalmıştı.

 

"Çabuk, Kırmızı yağları aşağıya dökün!!"

 

Bir grup savaşçı surlardan aşağıya kırmızı yapı döktü ve arkasından aşağıya bir ateş oku gönderdiler. Booom!! Ateş gökyüzüne kadar yükselmişti.

 

Şehir Kapısının önü dördüncü ve son defans hattıydı.

 

Alevler sayısız Şeytan Canavarını yutmayı başarmıştı. Şehir Surlarının hemen altı ateş denizine dönüştü ve bu ateş denizinin içinde kalan Şeytan Canavarlarının acı içindeki çığlıkları tüm surları etkisi altına aldı. Surların altı adeta cehenneme dönmüştü.

 

Surların üstünde bekleyen savaşçılar tamamıyla kuşanmış bir şekilde her an savaşmaya hazır bekliyorlardı. Dördüncü defans hattı kırıldığı zaman sırada beyaz kılıçlarla savaşmak vardı. O zaman Kar Rüzgarı Şeytan Canavarlarıyla yüz yüze savaşmaktan baka çareleri kalmayacaktı.

 

"Şeytan Canavarları duvara tırmanıyor!!" heyecanlı bir ses uzaklardan yankılanmaya başladı.

 

Kırmızı yağ çok şiddetli alevlere dönüşmüştü. Ateş çok fazla Kar Rüzgarı şeytan canavarını etkisi altına alsada içlerinden Altın seviye ve daha güçlü olan şeytan canavarları duvara doğru ilerlemeyi başarabiliyordu. Bir çok ailenin uzmanları ellerine kılıçlarını almış şekilde hazırda bekliyordu.

 

Roaaaaaarrr!!

 

Bir kaç tane Altın Seviye Şeytan Canavarı dördüncü defans hattını geçerek pençeleriyle duvarlara tırmanmayı başarabilmişlerdi. Pençelerini etrafa savurup bir kaç tane muhafızı öldürmeyi başarabilmişlerdi. Bir anda duvarlar kanlarla kaplanmıştı.

 

*Whoooshhh* *Whoooshhh* whooossshh*

 

Bir kaç kişi hemen defans hattını geçen Şeytan Canavarlarına doğru atılmıştı. Atılan bu savaşçıların en güçsüzü Altın Seviyeydi ve bir kaç tane de Kara Altın Seviye vardı aralarında. Bu savaşçılar bir araya gelip ellerinden gelen en hızlı şekilde defans hattını geçen Şeytan Canavarlarını öldürmeyi planlıyorlardı. Cesetlerinide surlardan aşağı atıyorlardı.

 

Şiddetli  bir savaş şehir surlarının üstünde patlak verdi. Bir kaç tane savaşçının ölmesi dışında geçmişte olan savaşlardan daha iyi bir sonuç alınıyordu. Geçmişte Şeytan Canavarları saldırdığında tek defans hattı oluyordu ve bu defans hattıda insanlardan oluşuyor. Savaşa direk kılıçlarla başlanıyordu ve bunun sonucunda baya bir kayıp veriliyordu.

 

Bu sefer sıradan Kar Rüzgarı Şeytan Canavarları büyük ateş denizinin içinde can vermişlerdi. Sadece küçük bir Altın Seviye Kar Rüzgarı canavarı surlara tırmanmayı başarabilmişti. Ayrıca ateş denizine dayanabilen Kar Rüzgarı Şeytan Canavarları her ne kadar surlara tırmanmayı başarabilsede ateşten etkilendiklerinden dolayı savaş kabiliyetleri de azalmıştı. Surların üstündeki bir çok aileden gelen uzmanlar surlara tırmanmayı başarabilen şeytan canavarları anında öldürmeyi başarabiliyordu.

 

Kırmızı yağlar sürekli şehir surlarının üstünden aşağı dökülmeye devam ediyordu ve surların altında olan ateş denizi Şeytan Canavarlarını dalga dalga içine alıyordu.

 

Surların üstündeki şiddetli savaş devam ediyordu ve Nie Li endişeli bir şekilde savaşı komuta etmeye çalışıyordu. Çok fazla kırmızı yağın olmasına rağmen bu durum şeytan canavarı sürüsünü maksimum bir kaç saat daha oyalayabilirdi.

 

Fakat Nie Li çoktan Kan İnfilakı Şeytani Şişesi yapmak için gerekli materyal listesini ve gerekli yazıt deseni çoktan Simyacılar Derneğine vermişti. Kırmızı Yağların verdiği hasar minimuma ulaştığı zaman sırada Kan İnfilakı Şeytani Şişesini kullanmaya başlayacaklardı.

 

Şu anda kadar Ailelerin Patrikleri herhangi bir aksiyona katılmamışlardı surların üstünde hazır pozisyonda bekliyorlardı.

 

"Acilen bir kaç adamımızı bizim mekana geri gönderin ve ailemizde boşta duran bütün adamlarla birlikten ne kadar kırmızı yağ varsa hepsini buraya getirin. Bugün burdaki bütün Kar Rüzgarı Şeytan canavarlarını yakacağım!!" diye bağırdı Huyan Xiong. Hızlıca çok sayıda Huyan Ailesinin savaşçıları hızlıca ailelerinde olduğu bölgeye doğru yola çıktı.

 

Huyan Xiong'dan sonra çok sayıda Patrikte kırmızı yağ getirmeleri için bir kaç adam görevlendirmişti. Onlar bir yıl boyunca kırmızı yağ kullanamayacak olsalar bile önlerinde ki bu Kar Rüzgarı Şeytan Canavarı Sürüsünü öldürmek için düşünmeden hepsini kullanmaya razıydılar. Eğer Şehir Halkı bu kırmızı yağların Kar Rüzgarı Şeytan Canavarlarını öldürmek için yararlı olduğunu bilselerdi büyük ihtimal ellerindeki bütün kırmızı yağları kullanmaları için onlara verebilirlerdi.

 

Ye Zong savaş meydanındaki bir kaç tane Kara Altın Seviye Şeytan Canavarına bakmaya başladı. Bu Kara Altın Seviye Şeytan Canavarları bu sürüdeki en büyük tehlikeli yaratıklardı. Tüm Şeytan Canavarı Sürüsü bu Kara Altın Seviye Şeytan Canavarları tarafından komuta ediliyordu.

 

Savaş git gide sıkıntılı bir hal alıyordu. Şehir Surlarının alt tarafa sanki büyük bir et kıyma makinesine benziyordu, on binlerce Şeytan Canavarı orada can vermişti ve Surların üstündede büyük bir savaş patlak vermişti. Çok fazla adamlarını kaybetmişlerdi.

 

Fakat şu anki durum Şanlı Şehir tarafından kabul edilebilir bir durumdu.

 

Nie Li surların üstündeki savaşçıları komuta ederken birden sanki bom boş bir dünyaya düşmüş gibi hissetti. Surların altında çok fazla Şeytan Canavarının sefil çığlıkları duyuluyordu ve bu sesler git gide azalmaya başlamıştı. Sayısız Şeytan Canavarı ölmüştü ve onların ruhu havada başı boş bir şekilde gezmeye başlamıştı.

 

Nie Li sayısız ruh gücünün bir araya gelerek toplandığı hissetmişti. Toplanan bütün bu ruh gücü Nie Li'nin ruh bölgesine doğru ilerlemeye başladı ve hiçte durmaya niyeti yok gibi duruyordu.

 

Booom!!! Boooom!!! Boooom!!!

 

Tüm bu ruh gücünden dolayı onun ruh bölgesi çılgınlar gibi genişlemeye başladı.

 

Nie Li ruh alanı patlayacakmış gibi olduğunu hissetti. Bedeninin hızı bir anda yavaşlamaya başladı. Böyle bir durum böyle bir yerde çok sıkıntılı bir hale sebep olmuştu.

 

Bir grup Altın Seviye Şeytan Canavarı şehir surlarına tırmanmaya başarmıştı. Du Ze, Lu Piao ve diğerleri hemen Şeytan Ruhlarıyla birleşti ve onları karşılamak için öne atıldılar.Duan Jian surların üstüne baktı ve nerede daha fazla Şeytan Canavarı varsa oraya doğru hızlıca atıldı.

 

Aniden, iki tane Altın Seviye Şeytan Canavarı Nie Li'nin olduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı.

 

"Nie Li, dikkat et!!" Xiao Ning'er aniden Nie Li'nin haraketlerini garipleştiğini fark etti. Nie Li sanki çok kötü bir acı çekiyormuş gibi kaşları çatık bir halde olduğu yerde duruyordu. O hızlıca Nie Li'nin olduğu tarafa doğru koşmaya başladı.

 

Ye Ziyun'da Nie Li'nin garipleştiğini fark etmişti. O, Xiao Ning'er'in Nie Li'ye doğru koştuğunu gördü ve aynı zamanda diğer İki Altın Seviye Şeytan Canavarlarının da onlara doğru saldırdığını fark etti. Eğer Ye Ziyun bu iki Şeytan Canavarını durduramazsa Nie Li ve Xiao Ning'er'in tehlikeli bir durumun içine düşeneceğini fark etti. Ye Ziyun hemen Kar Kraliçesi ile birleşti ve İki elinde de bir tane fırtına oluşturup iki şeytan canavarına doğru fırlattı.

 

Ye Ziyun sadece Bir Yıldız Altın seviyeydi ve karşısındaki Altın Seviye Şeytan Canavarları en az Üç Yıldızdı. İki fırtına Şeytan Canavarlarının bedenine çarptı ve onları bir anlığına durdurmayı başardı.

 

Buzdan Duvar Tekniği!!

 

Ye Ziyun hızlıca Su Elementi Enerjisini kullanıp Nie Li ve Ye Ziyun'un arkasında kalın bir duvar oluşturdu.

 

Boooom!!!

 

İki Şeytan Canavarı buz duvara vurdu. Acıdan dolayı bağırıp geri çekildiler.

 

Tam o anda Ye Ziyun'un yüzü acı bir hal aldı ve ağzının kenarıdan kan akmaya başladı. Şu anki gücüyle iki tane Üç Yıldız Altın Seviye şeytan canavarıyla uğraşması oldukça zordu.

 

Xiao Ning'er Nie Li alarak uzaklaştıktan sonra minnet içeren bir ifadeyle Ye Ziyun'a baktı. Sonuçta ikisini ölmekten kurtaran kişi Ye Ziyun'du.

 

Booom!!

 

Xiao Ning'er ve Nie Li ağır bir şekilde yere düştüler. Xiao Ning'er yere düşmelerine mani olmamıştı. Onun gelişimi Altın Seviye olmasına rağmen sonuçta o bir Şeytan Ruhçusu olduğundan dolayı bedeni çok güçlü değildi. İkisi yere düştükten sonra Nie Li'nin altında kalmıştı.

Ç.N: Bir nevi istediği oldu galiba :)

 

"Ning'er Nie Li'yi al ve buradan uzaklaşın!" Diye bağırdı Ye Ziyun endişeli bir ses tonuyla. O, Kar Kraliçesini kullanarak sürekli Nie Li ve Xiao Ning'er'in önüne açmaya yardım ediyordu.

 

"Ye Ziyun, Sen..." Xiao Ning'er Ye Ziyun'a baktı ve kalbinde ufak bir acı hissetti. O hala küçükken onun çok yakın arkadaşı olduğunu hatırlıyordu. Fakat zaman geçmişti ve Xiao Ning'er o ve kendisi arasındaki konum farkını anlamıştı. Ye Ziyun, Şehir Lordunun kızıydı ve kendisi ise bir hiçti. O kaderiyle yüzleşip Shen Fei piçiyle evlenmek zorunda kalmıştı. Onun kalbi o zamanlar kederle doluydu. Sürekli olarak çalışarak kaderini değiştirmeye çalışıyordu. Daha sonraları Nie Li ile karşılaşmıştı ve Nie Li onun hastalığını iyileştirip kendisini aile içerisindeki en yetenekli kişi yapmıştı ve bundan sonra yüzleşmesi gereken kaderini çok zorlanmadan değiştirmeye başlamıştı. Fakat Nie Li'nin hoşlandığı kişi Ye Ziyun'du.

Ç.N: Sad Story woman :(

 

Kaderi her zaman onunla dalga geçiyordu ve Ye Ziyun ise her zaman şanslı taraf olmuştu.

 

Fakat, bugün kendisini kurtaran kişi Ye Ziyun olmuştu.

 

Xiao Ning'er hala iyi kalpli biriydi ve ve Ye Ziyun'a bir şey olmasını istemiyordu. "Sen de dikkat ol!!"

 

Nie Li az önce geçirdiği sarsıntıdan dolayı kendinden geçmişti ve şu anda biraz da olsa bilinci yerine geliyordu. Aniden vücuduna etki eden bir baskı hissetti. Yumuşak bir dokunuş ve bir kadının hoş kokusunu hissetmeye başladı. Güçlükle gözlerini açtı. Karşısındaki figürün Xiao Ning'er olduğunu fark etti. Bu ikilinin arasında duran tek şey ince birer kıyafetten ibaretti ve Xiao Ning'er'in yumuşak bedenini hissetmesine engel değildi. Xiao Ning'er'in gözlerindeki endişeyi görünce kendisini biraz zorlayarak bilincini netleştirmeye çalıştı. Aniden az önce ruh bölgesinde olan baskıyı hatırladı. Görünüşe göre İki Tane Altın seviye şeytan canavarı tarafından saldırıya uğramıştı ve onu kurtaran kişi Xiao Ning'er olmuştu.

 

"Nie Li uyandın mı? Az önce sana ne oldu? Beni ölümüne korkuttun!" Xiao Ning'er, Nie Li'nin uyandığını görünce biraz rahatlamıştı. Aniden Nie Li'nin üstünde olduğunu fark edince yanakları biraz kızarmıştı. Hemen Nie Li'yi itmeye çalışarak "Çabuk kalk Ziyun hala bizi korumaya çalışıyor. Tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız!"

 

Nie Li'nin üstünde durmaya devam ettiğini görüne, Nie Li'yi üstünden itmeye çalıştı. Fakat zaten yaralı olduğunu düşündüğü için bir darbeye kendi maruz bırakmak istemiyordu ve nazik bir şekilde onu itmeye çalışıyordu. Teninin Nie Li'nin teniyle temas ettiği her seferde biraz daha geriliyordu.

 

Nie Li onun hareketlerine dikkat etmiyordu. Çok fazla ruh gücü ruh bölgesine girmişti ve bu baskıdan dolayı acı çekiyordu. Onun bedeni hala güçsüzdü.

 

Xiao Ning'er'in söylediklerini duyduktan sonra hızlıca ruh bölgesini kontrol etmeye başladı. Çok fazla ruh gücünü içeri çeken ruh bölgesi bu durumdam dolayı biraz genişlemişti.

 

Nie Li tüm bunların neyden dolayı olduğunu çözmüştü. Çok fazla Şeytan Canavarının savaşta ölmesinden dolayı ölen bedenlerden çok fazla miktarda ruh gücü dışarı çıkmıştı. Dışarı çıkan bütün ruh gücü kontrol altına alınarak kendi ruh bölgesine akın etmişti. Nie Li'nin ruh bölgesi ise bu kadar kısa zamanda bu kadar fazla ruh gücünü absorbe edemediğinden dolayı büyük bir baskı oluşturmuştu.

 

Nie Li büyük bir güçlükle ayağa kalktı fakat ruh bölgesi biraz hasar almış gbi gözüküyordu.

 

Ayağa kalkarken kendini zorladığından dolayı keskin bir acı hissetti.

 

"Nie Li, kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordu Xiao Ning'er.

 

"İyi değil. Ruh gücümü biraz rafine etmem gerekiyor." dedi. Zorlukla bağdaş kurup yere oturdu ve hızlıca rafine etme işlemine başladı. Sadece hızlıca kendini iyileştirebilirse savaş alanına geri dönebilirdi.

 

Nie Li'nin rafine etme işlemi sırasında herhangi bir saldıraya uğrama durumuna karşı Xiao Ning'er onun yanında kalmaya devam etti.

 

Çok sayıda ailenin uzmanları surların üstünde sürekli şeytan canavarlarını öldürselerde Altın Seviye Şeytan Canavarları sürekli olarak surları tırmanmayı başabiliyordu. Surların üstündeki savaş git gide daha ciddi bir hal alıyordu.

 

Ye Ziyun, İki Altın Seviye Şeytan Canavarıyla dönüşmek için Kar Kraliçesi ile birleşti ve şeytan canavarlarının saldırıların kaçınmak için sürekli dönmeye başladı. Küçük bir kar fırtınası oluştu ve şeytan canavarlarına sürekli vuran kılıç şeklini aldı.

 

Booom!!! Boooom!!!

 

Buzlar bir anda patladı ve iki şeytan canavarının bir anlık durmasına sebep oldu. Fakat hemen ardından şeytan canavarları öfkeyle kükredi ve Ye Ziyun'a doğru atıldılar.

 

Ye Ziyun'un gücü Bir Yıldız Altın seviye olmasından dolayı Üç Yıldız Altın Seviye iki şeytan canavarına karşı fazla dayanamamıştı.

 

Ye Ziyun'un tehlikede olduğunu gören Xiao Ning'er endişelenmişti. Tam Ye Ziyun'u kurtarmak için ileri atılacakken bir tane Altın Seviye Şeytan Canavarı Nie Li'ye doğru koşmaya başladı. Bu durumu fark eden Xiao Ning'er hemen Cennetin Yıldırım Serçesiyle birleşti ve kanatlarını çırparak etrafa yıldırımlar göndermeye başladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr