Swallowed Star - SS 437: İlk 10

---

 

 

 

 

Biçimsel bir ruhsal enerji sinsice Luo Feng’in zihnine baskın yaptı.

 

Zihni geniş ve engindi, lakin devasa altın pagoda tüm boşluğu kaplıyordu. Hiçlik pagodası toplamda 2 kat idi. Hiçlik pagodası altın bir ışıkla parlayan tamamen yarı saydam görünümlü desenlerle kaplıydı. Neredeyse mükemmeldi, hasar görmemiş ve tamamen ruh çekirdeğinin kendisini koruyabilecek düzeydeydi.

 

Hiçlik pagodası seviye 2…

 

Bu Yun Mo Gezegeni ustası tarafından aktarılan gizli bir teknikti. Luo Feng Ruh Damgası ve Hiçlik Pagodasını çalışmaya odaklanmıştı. Ruh Damgası öğretmeni tarafından oluşturulmuştu. Lakin bu sanatlarda derinlere gidildikçe, ruhsal saldırılarında daha tercih edilir oluyordu.Özelliği denetçi olduğundan yavaşça ruh damgası eğitimini azaltmıştı. Bir defa temel 10,000 bıçak ruh damgasına ve köleleştirme damgasına ulaştığında daha derine gitmeyi bırakmıştı.

 

Diğer yandan hiçlik pagodası Luo Feng’in planına göre çok önemliydi. Ruh okuyucu denetçisi olarak ruh saldırılarında zayıf olabilirdi. Lakin savunması güçlü olmak zorundaydı, hiçbir belirgin zayıflığı olmamalıydı! Dolayısıyla..  Bu eğitiminde asla rahatlamamıştı!

 

Ve hiçlik pagodası çok güçlü bir teknikti.

 

Önceden öğretmeni de bu şansı elde etmişti ve ölümünden önce pagodanın yalnızca 6. katına ulaşabilmişti. Eğer 7. kata ulaşabilseydi...Öğretmeninin tahminlerine göre şu önceki trajedide ölmeyecekti! Biri hiçlik pagodasının ne kadar güçlü olduğunu ancak hayal edebilirdi.

 

Geçen 5 sene boyunca Luo Feng asla eğitimi süresince rahatlamadı. Altın ve uzay kaynak yasası idrak becerisiyle pagodanın 2. katına ulaşmıştı.

 

Hiçlik pagodası saf şekilde savunma içindi!

 

“Hu!”

 

Hipnozcu Jia Lai Xi’nin iz bırakmayan ruhsal enerjisi derhal Luo Feng’in zihnindeki pagodaya vurdu. Temas üzerine saldırmadı, bunun yerine bir ağ misali pagodanın etrafını sararak onunla yavaşça temasa geçti.

 

Hiçlik pagodası ruhsal enerji özünden yapılmış, tarif edilemez şekilde yoğundu. Lakin yine de ruhsal enerjiydi.

 

Ve ruhsal enerji her zaman zihin aralığıyla birleşikti.

 

Ruh doğrusu sınırsız miktarda ruhsal enerjinin tam birleşiminden oluşuyordu. Biçimsiz ruhsal enerjinin hiçlik pagodasıyla temasa geçmesi üzerine Luo Feng’in zihni korkutucu bir hipnozun içerisine düştü.

 

…..

 

Bir saniye önce hala açıkça Jia Lai Xi ile savaşıyordu. Lakin bir anda zihni tamamen farklı bir sahneye geçmişti.

 

“Bu nasıl olabilir?” Luo Feng Pasifik okyanusunun üzerinde durdu. 100 km uzunluğundaki devasa yırtıcı yaratık çığlık atarak muazzam dalgalar oluşturuyordu.Eş zamanlı olarak iki 10 km uzunluğundaki mutlak yaratık yer küreye ateş püskürtüyordu.

 

Gökdelenler ve tüm üs şehri harabeye dönmüştü, insanlar acıyla çığlık atarken sayısız kişi etrafa kaçışıyordu.

 

“Üçüncü, ne yapıyoruz? Ne yapacağız ? Bunlar en az alan lordu yırtıcı yaratıklar onların dengi olamayız.” Telaşlı Yıldırım Tanrısının sesi iletişim saatinden aktarıldı.

 

“Üçüncü kardeş, çabucak son tohumları koru ve Dünya’dan ayrıl. Çabuk kaç! Bunlar Dünya’nın son tohumları.” Hong’un telaşlı ifadesi de iletişim cihazında belirdi.

 

“Bir şeyler doğru değil!”

 

“Uyan!Uyan!” Luo Feng gençliğinde rüya gördüğü zamanlar gibi hissettiğini düşündü. Zihni rüya gördüğünü bilmesine rağmen uyanması hala zordu. Şu anda bu durumda bulunmasına rağmen…. Ana mesele zihninin de fazla güçlü olmasıydı. Zihinsel durum eğitimi ve altın boynuzlu yaratığın da katkısıyla ruhu tarif edilemez şekilde soğuktu. Bu yüzden zihni derhal hipnozu tespit etmişti.

 

Farkında olduğu tek nokta vardı ki gerçekten uyanması çok önemliydi!

 

Şansına hiçlik pagodası sıkı bir savunmayla ruh çekirdeğini kaplıyordu. Bu yüzden hipnozcu Jia Lai Xi’nin inanılmaz güçlü olmasına rağmen bu onu sadece hafifçe etkileyebilir, ruhunun derinliklerine doğru delemezdi.

 

“Uyan! Uyan! Uyan!!!!” Luo Feng’in irade gücü güçlü ve kuvvetlice gürledi. Ardından illüzyon dünyası sallanmaya başladı.

 

Peng!

 

İllüzyon kırılmıştı.

 

Luo Feng tamamen bilincini kazanmıştı. Hayali illüzyon dünyasının aksine gözleri önündeki her şey inanılmaz netti, bu %100 gerçek sanal evren simülasyonu idi.

 

“Xiu!” siyah disk şeklinde disk çoktan Luo Feng’in yanına ulaşmıştı.

 

“ Ah, harika..” Luo Feng’in gözleri parladı. Kara bulut mekiğine dururken hızı yırtıcı şekilde arttı. Eş zamanlı olarak birçok kalkanını çıkardı. Mesafe fazla yakın olduğundan Nan Shen Donanımını kullanacak yeterli zamanı yoktu.

 

“Dang!”

 

Siyah disk kalkana çarparak kalkanın fırlamasına neden oldu. Luo Feng’in kolunu yalayıp geçerek zırhını ve büyük bir parça eti kesti. Taze kan havaya püskürürken Luo Feng çoktan savuşturmuştu.

 

“Geber git!” Luo Feng içinden gürledi, uzakta yüzünde  şok ifadesi olan Jia Lai Xi’yi işaret ederek gürledi.

 

Gümbür!

 

Altı altın enerji akarak Luo Feng’in arkasından uçarak çıktı ve derhal altı altın bıçak oluşturarak Jia Lai Xi’ye doğru parçaladı. Jia Lai Xi’nin ifadesi şaşkınlıkla doluydu, “İmkansız!” Eş zamanlı olarak büyük miktarda altın parça etrafında bir zırh oluşturdu.

 

“Peng Peng Peng” altı altın gökkuşağı tam kaskını parçalayarak sonrasında bedenini çöpe çevirdi.

 

Gümbür!

 

Bir patlama ve taze kan her yana saçıldı.

 

Jia Lai Xi yenilmişti!

 

Zırdeli Luo Feng Kazanandı! İlk 10’a girdi!

 

Bu mutlak dehalar arasındaki maçların ne kadar hızlı olduğunu gösteriyordu. Eğer Luo Feng biraz daha geç uyansaydı bunun yerine kafası kesilerek ölürdü! Lakin uyandığında bu Jia Lai Xi’nin ölümü anlamına gelmişti!

 

…….

 

“Nasıl olabilir?” siyah cübbeyle örtülü Jia Lai Xi’nin gözleri şaşkınlıkla doluydu, “Karmaşa tanrısı tekniğim….ülke liderime göre, sadece Bolan’ın bundan etkilenmeyecek seviyeye ulaşmış olabileceğini söylemişti. Diğerleri buna dayanamıyor olmalıydı. İlk 10’da bile garantim vardı. İlk 2’ye girme şansına bile sahip olmam gerekiyordu. Nasıl, nasıl...illüzyona yakalanmamış olmasına rağmen, rüyadan uyanırken mücadele edişi vakit almalıydı. Bu kadar süre içerisinde onu öldürebiliyor olmalıydım, fakat o…”

 

Gerçekten savunma yöntemleri var.

 

Şu savunma oluşturan savunma ruhsal silahı altı altın bıçağın saldırısına zorlukla dayanabilmişti. Her nasılsa Luo Feng’in saldırıları basitçe fazla güçlüydü ve bu yok edilmesiyle son bulmuştu.

 

Güçlü savunma! Ruhsal silah saldırısından çok daha korkutucu hipnozla bile…

 

1v1’de gerçekten korkutucu bir rakipti.

 

Lakin yine de kaybetmişti.

 

……

 

“Hm, kaybetti?”

 

“Jia Lai Xi kaybetti?” İzleyen birçok dahinin hepsi şaşkına dönmüştü. Jia Lai Xi’nin önceki görüntülerinden basitçe fazla şiddetliydi. Önceden ruhsal silahını kullanmak zorunda kalmamıştı bile, sadece hipnozuyla birlikte ruhsal saldırısı düşmanını öldürebiliyordu ve hareketleri her zaman olağanüstüydü.

 

Üstelik bu sefer Jia Lai Xi rakibini hafife de almamıştı. Zırdeli Luo Feng’i gerçek bir düşman olarak kabul ediyordu. Bu yüzden hipnozunu kullanmış ve eş zamanlı olarak ruhsal silahını da kullanmıştı, ancak yine de kaybetmişti!

 

Tüm gücüyle bile yine de kaybetmişti!

 

“Ah?”

 

“Gerçekten Luo Feng mi kazandı?” uzaktaki 1008 ölümsüzün gözleri parladı. Yarısından fazlası bu maçtan sonra Luo Feng’i kaybeden bellemişti. Çünkü hepsi hipnoz eğitiminin zorluğu hakkında netti. Ve bir hipnozcunun nasıl korkutucu bir güce sahip olduğunun…

 

“Hemen uyandığına göre ne kadar güçlü bir irade gücüne sahip öyle? Ne sakinlik öyle? Bu çöp güçlü, kesinlikle güçlü.” 10 metre uzunluğuna bir boğa gibi görünen boynuzlu bir adam haykırarak iltifat etti, sesi yıldırım kadar patlayıcıydı.

 

…..

 

Luo Feng’in zaferi epey şaşırtıcı sayılırdı. Ana mevzu Jia Lai Xi’nin uzun zaman önce ölümsüzler tarafından...Sadece Bolan dayanabilirdi. Sonuçta kaynak yasalarının derinliğiyle zihni evren enerjisiyle etkilenmişti. Bu yüzden bu kadar kolay çalkalanmazdı.

 

Daha güçlü bir dövüşçü, kaynak yasalarını daha fazla idrak ettiğinden iradesi ve gücü çok daha korkutucuydu.

 

Eğer Jia Lai Xi’ye karşı başka biri olsaydı kaybetme yüzdeleri %80’i aşardı!

 

Aslında ilk 20’de Bolan’dan başka diğer 18 kişi doğal olarak Jia Lai Xi’ye karşı endişeli hissediyordu. Luo Feng bile tam bir öz güvene sahip değildi.Lakin bu zor eleman gerçekten Luo Feng tarafında  elenmişti.

 

10 arenanın birinde kan bıçağı taşıyan beyaz cübbeli genç kazandı. Döndü ve belli ki Luo Feng’in arenasını gördüğünden şaşırdı, kaşlarını hafifçe çatarak söyledi, “Luo Feng?”

 

“Luo Feng?” yeşil saçlı hatun Qian Shui zafer kazanmış uzakta arenasında duran Luo Feng’e baktı, zeki ve parıldayan gözleriyle...

 

Doğru…

 

Luo Feng, kazandığı sırada 3 kazanan belliydi. Bunlar Bolan, Qian Shui ve Luo Feng idi. Yavaş bir takas gibi görünse de Luo Feng aslında çok hızlıydı.

 

“Chi!”

 

Benzer şekilde yüzünde desenler bulunan yeşil saçlı genç arenada bir gülümseme bıraktı.

 

“Büyük kardeş, büyük kardeş!” Qian Shui bağırdı ve tezahürat etti.

 

Büyük kardeşi Jiang Mo pekala ilk 10’a girmişti, kardeşlerin ikisi de ilk 10’a girmişti.

 

…….

 

10 arenanın kazananları teker teker çıkmaya başladı.

 

Bolan, Qian Shui, Luo Feng, Jiang Mo, Lancelot, Wuka, Ai Chen, Long Yun, Ao Pa Te La….ve sonuncusu….

 

Rong Jun!

 

Gu Si Long ve Rong Jun arasındaki savaş 10 arena içinde en uzun süren savaştı.Gu Si Luo ruh okuyucu denetçisi olarak biliniyordu. Savaşın başından itibaren kontrolü ele almış görünüyordu. Eğitim uzayı turunda 2. sıra olan kişi ve ilkel gizli bölgeye girmesi en muhtemel kişi aslında… Aslında Vahşi Rong Jun’a kaybetmişti?

 

“Rong Jun kazandı?

 

“Gu Si Luo gerçekten kaybetti mi?”

 

“2 numara olma konusu en muhtemel görünen Gu Si Luo gerçekten kaybetti mi?”

 

Alandaki izleyicilerden 900 mutlak dahinin hepsi tamamen şaşkına dönmüştü. Aynı zamanda arenadaki 9 kazananın hepsi kanla kaplı Rong Jun vahşi doğadan henüz gelmiş gibi görünüyordu.

 

“Güçlü bıçak işi.”

 

“Ne korkutucu bıçak işi ama.”

 

“Ölüm Tanrısı Bolan bile kaşlarını çattı. Luo Feng de dahil olmak üzere diğer herkes şaşkınlık dolu ifadelerini zorlukla bastırabiliyordu.

 

“Bu bıçak işi…..” Luo Feng Vahşi Rong Jun’a baktı. Devasa bıçağına bakarken dağları bile kesebilecek şu acımasız kesişi hatırladı.