Swallowed Star - SS 436: Gerçek Bir Zirve Savaşı

---

 

 

 

 

Beyaz ışık aniden ateşlendiğinde Luo Feng her nasılsa tamamen sakindi, derhal en iyi kararları zihninde sıraladı…..1 kara bulut mekiği ile mümkün olduğunca çabuk savuşturmak, 2 yüce mekiğin kılıç düzenini savunmak için kullanmak, 3 koyu uzun altın çubuğu kullanarak beyaz 4 altın bıçak daha oluşturmak ve beyaz ışığı engellemek.

 

4 altın gökkuşağı Luo Feng’in sırtından ateşlendi, neredeyse gökyüzünü kaplayan bir ağ gibi beyaz ışığı sardı.

 

“Dang!”

 

Çarpışma sesi!

 

Uzakta gökyüzündeki zayıf gencin ifadesinin muazzam şekilde değişmesine neden oldu: “Onu durdurdu!”

 

Bu onun koz kartıydı, uzun süredir üzerine eğitim yapmıştı, rüzgar kaynak yasalarını idrak etmesiyle rüzgar kaynak yasalarını onunla birleştirebiliyor ve tam gücünü açığa çıkartabiliyordu.

 

Bu Ayrılan Bıçak rüzgar kaynak yasalarının ürünüydü, hızı aşırı çabuktu, süzülür ve eğri çizebilirdi, gücü devasaydı, bu onun en büyük koz kartıydı! Eğitim uzayı aşaması sırasında hiçbir gizli silah kullanmamıştı ve sonrasında 3 turluk düellolar sırasında rakipleri bunu kullanmasını gerektirecek kadar yeterli değildi, bu yüzden şimdiye kadar bir sır olarak saklayarak rakibini hazırlıksız yakalamayı planlıyordu.

 

Koz kartı, beklenmedik anda en büyük güçtü.

 

Hazırlıksız olunduğunda vurması işten bile değildi!

 

Önceden bulunduğunda otomatik olarak ona karşı savunurlardı, bu yüzden de koz kartının gücü zayıflardı.

 

Lakin Luo Feng fazla sakindi, hareketi ani olmasına rağmen Luo Feng’in korkutucu sakinliği hiçbir tereddüt etmeden davranışı olayın üstesinden gelmek için yaptığı en iyi hamleydi, sadece engellemek için 4 altın gökkuşağını çıkartmamış, saldırıyı tamamen kullanışsız kılmak adına kılıç düzenini de etrafına yerleştirmişti.

 

“Geber git!” Luo Feng soğukça rakibine bkatı.

 

Diğer 5 altın gökkuşağı zayıf gencin etrafını sardı, hızı belli ki altın gökkuşağının dengi değildi, bir anda parçalanıp geçildi!

 

Wu Te We Si Ke, Başarısız!

 

Luo Feng, Zafer!

 

……

 

Luo Feng hava alçalırken duran beyaz ışığa baktı, bu gümüş beyazı küçük bir bıçaktı, “İlk 100’e giren biri için gerçekten toz parçasından başka bir şey değiller.” Evrende bir ruh okuyucu ruhsal silahını uzaktan kontrol edebilirdi ve dövüşçüler de fırlatma silahları kullanabilirdi, ciritler, kısa bıçaklar, küçük baltalar v.b…

 

Dünya terimleri kullanılırsa, bunlar gizli silahlar olarak biliniyordu!

 

Gizli silahlar gerçekten güçlüydü ve nadiren görülüyordu.

 

Birinci savaşı kazandıktan sonra Luo Feng ilk 100’e girdi, ödülü 100 karışık elemente yükselerek sanal evren şirketi Gök ve Yer gizli bölgesine girme hakkını kazandı.

 

……

 

“Arenadaki çöplere tebrikler.” Yeşil zırhlı mor pullu adam havada dururken arenadaki 100 genç hatunu ve adamı inceledi, “Birinci olarak ilk 100’e girdiğiniz için tebrik etmek istiyorum, sanal evren şirketimizin Gök ve Yer gizli bölgesine girebileceksiniz, şu anda hepiniz içinden 20 kişi seçeceğiz.”

 

“Sanal evren sisteminin seçimlerine göre bu 20 ismi bildireceğim.”

 

Bir anda 100 kazanan genç dahi gerildi, kazanmış olmalarına rağmen diğer yandan sadece 20 tanesi sıradaki savaş turunda yer alma şansına erişebilecekler, ilk 10 bu şekilde seçilecekti!

 

Luo Feng savaştığı arenada durarak havadaki yeşil zırhlı mor pullu adama baktı, kaşlarını çatarak, “En güçlü koz kartımı açığa çıkarmadım, sanal evren sisteminde derecelendirmem düşük olabilir, lakin pullu zırhlı adamın söylediğine ve tahminlerine göre ilk 10’da olmalıyım, o halde seçilmem gerekiyor!”

 

“Bolan!”

 

Yeşil zırhlı mor pullu adam 20 ismi bildirmeye başladı.

 

“Gu Si Luo!”

 

“Ai Chen!”

 

“Wuka!”

 

“Yi Feng!”

 

“Jia Lai Xi!”

 

“Rong Jun!”

 

……

 

İsimler okunduktan sonra isimleri olmayanlar kızgınlıklarını zar zor bastırabiliyordu, hepsi kazananlardı yine de 20 kişi sıradaki savaşa katılabiliyordu!

 

“Qian Shui!”

 

“Luo Feng!”

 

…..

 

“Tao!”

 

“20 seçilen isim bildirdiğim üzere.” yeşil zırhlı mor pullu adam gülümsedi, “20’niz savaştan önce dinlenin ve kendinize gelin, kısa süre içinde, sıradaki savaş başlayacak. Rakipleriniz konusunda….Savaş başladığında öğreneceksiniz!”

 

Bir grup genç gelişigüzel bir şekilde plazada oturdu.

 

“Kandita, ilk 100’e girdiğin için tebrikler.”

 

“Bundan bahsetme bile, ilk 100’e girebilsem bile son 20’ye seçilmedim.” Uzun sağlam Kandita’nın memnuniyetsiz bir bakışı vardı, “İlk 20’nin hepsi güçlü olmasına rağmen ve kazanma şansım olmamasına rağmen…. Bir hareket yapamadığımdan hala hoşnutsuz hissediyorum!”

 

“Kandita üzülme, bizler de mutsuzuz. İlk 100’e girmek için bile bir şansım olmadı.”

 

Artık savaşı olmayan gençler rastgele muhabbet ediyordu. Herkes konuştu ve birbirini tanıdı, çünkü bugünden itibaren çoğu evrende uzun süre beraber olacaklardı.

 

Son 20 sessizce köşeye oturdu, sessizce dinleniyor ve zihinsel durumlarını kontrol ediyorlardı. Çünkü o anda… En önemli savaş başlamak üzereydi, sıradaki savaş ilk 10’u seçecekti, bu 20 kişi isim listesine girmeyi başarmıştı, muhtemelen sadece Ölüm Tanrısı Bolan %100 garantiye sahipti, diğer 19’u zaferlerinden emin değillerdi.

 

“Rakibim, kim acaba?” Luo Feng’in bakışları etrafında gezdi, diğer 19’u içerisinde 2’si dışında hepsi her yöne bakıyordu, biri Manka Prensi Wuka ve diğeri de kan kırmızı baltasını taşıyan Tao idi.

 

Manka prensi Luo Feng’e baktı ve yumruğunu salladı.

 

Şişman adam da Luo Feng’e bakarak kulaklarını sıvazladı.

 

“Bu savaşın ayarlamasını açık etmediler. Ancak savaş zamanı bileceğiz. Bu muhtemelen zihin durumumuzu test etmek için.” Luo Feng bunun hakkında endişelenmeyi bırakarak gözlerini kapattı. Ve ikinci  ve büyük kardeşinin yöntemleri doğrultusunda kendini temizledi ve zihnini boşaltarak sakin bir hale girerek, sabırla savaşın başlamasını bekledi.

 

……

 

Yarım saat kadar sonra.

 

“Gümbür…..” Plaza sallandı, geniş plazada 10 arena yavaşça yükseldi, hepsini büyük miktarda siyah ağ sarıyordu, eş zamanlı olarak 20 dinlenen kişi anında 10 arenaya aktarıldı.

 

Arenanın içinde…

 

“Kahretsin!”

 

“Trajedi! Şu kan baltası Tao gerçekten Ölüm Tanrısı Bolan’a karşı mı?”

 

“Bolan ile karşılaşacak şanssız kişinin kim olduğunu tahmin ediyorduk, gerçekten de Tao, zavallı yoldaş.” Uzakta izleyen 980 diğer dahi güldü, ve arenada vahşi sınırsız şişman adam Tao korkutucu devasa Baltasını kavradı, neredeyse beyaz cübbeli gencin önünde duran yırtıcı bir yaratık gibiydi, lakin kimse neler geleceğini tahmin edemiyordu.

 

Ölüm Tanrısı Bolan, ne kadar önce belirmiş bir mutlak dehaydı?

 

Sanal evren şirketi bile özellikle onun için İlkel gizli bölgeye bir yer daha ayırmıştı, kan baltası Tao’nun Ölüm Tanrısı Bolan’ı şiddetlice yenme şansı basitçe fazla düşüktü, tabii trilyonlarca yılda bir defa ortaya çıkan korkutucu bir dahi olmadığı sürece.

 

“Gu Si Luo Rong Jun’a karşı mı?”

 

“Gu Si Luo eğitim uzayında 2’inci sıradaydı, çok mükemmel, hiçbir güç hatası yok. 20’si arasında muhtemelen Bolan’a karşı dövüşme becerisi olan tek kişi. Şu Rong Jun Gu Si Luo ile karşılaşıyor, çoktan işi bitti.”

 

…..

 

Arenadaki çoğu kişi Bolan’ a karşı Tao’ya baktı lakin birçoğu da başka bir maça bakıyordu…. Hipnozcu Jia Lai Xi’ye karşı Zırdeli Luo Feng!

 

“Hipnozcu Zırdeli ile karşılaşıyor.”

 

“2 hasta herif karşılaştı.”

 

“Başından sonunda Hipnozcu hareket etmedi bile, sadece rakibine bakarak onları yendi. Kim bilir Zırdeli buna nasıl dayanacak.”

 

“Söylemesi zor! Hipnozcu bu yarışmadaki en korkutucu ruh okuyucu hipnozcusu, şimdiye kadar kimse ona dayanamadı…. Ve hipnoz kullanmasının yanı sıra uzun menzilli saldırılarda kullandığı bir ruhsal silahı da var, rakibi illüzyona yakalandığında hiçbir savunma becerisi olmadığından çabucak bitecektir, hipnozu son derece korkutucu olmalı!”

 

“Zırdeli’yi aşağı görme, onun savaş görüntülerini görmüştüm, çok fazla görüntü var, asla gergin veya kaybolmuş bir şekilde görünmedi. Gözleri…. her zaman soğuk, neredeyse zihinsel durumunu hiçbir şey etkilemiyor.”

 

“Hm, Hipnozcu ilk 10’da sayılıyor, Zırdeli de ilk 10’da kabul ediliyor, bu ikisinin karşılaşması ilginç olacak!”

 

……

 

10 arena , 10 savaş.

 

Her maç zirve bir savaştı, önceki 100 dövüşle kıyaslandığında, yalnızca şimdiki maçlar… gerçek zirve dövüş unvanını hak edebilirdi!

 

Arenada…

 

Kara bulut mekiği üzerinde koyu gri zırhını kuşanmış uzun koyu altın renkli çubuğunu taşıyan zayıf siyah saçlı bir genç belirdi.

 

Diğer yanda siyah bir diskin üzerinde duran uzun ve zayıf siyah cübbeyle kaplı bir silüet belirdi.

 

İkisi de ruh okuyucuydu, lakin ikisi de ruh okuyuculuğun farklı yollarında ilerliyordu, biri denetçiyken diğeri hipnozcu idi. Denetçi ruhsal silahını kontrol ederek fiziksel bedeni yok etmeyi amaç edinirken hipnozcu saldırılarını doğrudan ruhu yok etmek üzerine özelleştiriyordu.

 

Hipnoz yolunda ilerleme kaydetmesi son derece zordu, lakin bir defa başarıldıklarında korkunç oluyorlardı.

 

Denetçi olmak daha kolaydı lakin güçlenmesi de zordu.

 

“Zırdeli Luo Feng.” Hipnozcu Jia Lai Xi’nin sesi kabaydı, usulca söyledi, “İlk 10’da olacak güçtesin lakin benimle karşılaştın… Yalnızca dışarıda ilk 10’a girebilirsin.”

 

“Böyle özgüven?” Luo Feng gülümserken gözleri parlıyordu.

 

İkisi anonsu bekledi.

 

10 arenada hepsi bekledi….

 

“Kazanan ilk 10’a girecek, küçük çöpler, dikkatsiz davranmayın, hepinizin rakipleri güçlü. Hadi savaş… Başlasın!” Yeşil zırhlı mor pullu adam uzaktan söyledi, sesi herkesin kulaklarında yankılandı, eş zamanlı olarak 10 arena savaşı patladı!

 

…..

 

Siyah diski üzerinde duran bakışları soğuk Jia Lai Xi’nın dudakları hafifçe hareket etti.

 

Weng….

 

Biçimsiz gözle görülmeyen ruhsal enerji anında Luo Feng’e doğru dalgalanarak zihnine hücum etti, ruhsal enerjisi basitçe aşırı hızlıydı. Hipnozunu açığa çıkartırken Jia Lai Xi elini eş zamanlı olarak salladı, ayaklarının altındaki siyah disk siyah bir ışık demetine dönüşerek doğrudan Luo Feng’in kafasına doğru ilerledi.

 

Birinci sefer!

 

Arena savaşlarında Hipnozcu Jia Lai Xi’nin hipnozunu kullanarak aynı anda ruhsal silahıyla saldırdığı ilk sefer olmuştu!