SS 157: Savaş Tanrısı Seviyesini Aşan Varlık

avatar
8204 29

Swallowed Star - SS 157: Savaş Tanrısı Seviyesini Aşan Varlık


 

 

Çeviri ve Düzenleme: madShy

 

"Luo Feng, Luo Feng!"  büyük vahşi yabani Keita aksanlı Çincesi ile bağırdı.

 

"Vııınnnn!"

 

Luo Feng de şaşırarak yanında durdu.Önündeki ünlü Koca Ayı Keita’ya merakla baktı: “Kaçmıyor musun?”

 

Koca Ayı Keita çaresizce gülerek aksanlı Çincesi ile konuştu: “Luo Feng, benim...benim gücüm seninkiyle karşılaştırılamaz. Ben...yenilgiyi kabul ettim! Ben..tüm doğa..ruhlarımı ben...sana vermek!”

 

“Hehe.” Luo Feng şaşırarak gülümsedi.

 

Şu Koca Ayı Keita kesinlikle ilginçti!

 

Fakat Koca Ayı Keita içinden acıyla gülüyordu. Hayalet Şeytan Catalan ile konuştuğunda Luo Feng’in çoktan ileri düzey savaş tanrısı seviyesinin zirvesine ulaşan bir ruh okuyucu olduğunu öğrenmişti. Bu da ‘Yenilmez Savaş Tanrısı’ olarak bilinen düzeydi. Bu düzeydeki bir dövüşçü….yüksek yerlerdeki herhangi bir yeri tek kelimeyle sarsabilirdi.

 

Ya eğer Keita’yı öldürmek isteseydi?

 

Altı fırlatma bıçağı Koca Ayı Keita’yı anında pelteye çevirebilirdi; ne de olsa Keita’nın Kara tanrı seti yoktu.

 

“Güzel, çantanda iki doğa ruhu olduğunu biliyorum. Gönder gelsin bakalım.” Luo Feng gülümsedi, “Seni öldürmeyeceğim.”

 

“Tamam.” Koca Ayı Keita Luo Feng’in çantasında ne kadar doğa ruhu olduğunu bilmesine şaşırmamıştı.

 

Ruhsal gücüyle Luo Feng Koca Ayı Keita’nın kaç hazinesi olduğunu mu bilmeyecekti?

 

“Yakala.” Koca Ayı Keita iki tane bin yıllık söğüt kalbini çıkarttı ve direkt olarak Luo Feng’e doğru attı.

 

“Güzel.” Luo Feng gülümseyerek iki söğüt kalbinin etrafını da ruhsal gücüyle sararak onları diğer bin yıllık söğüt kalbinin yanına yerleştirdi…..burası savaş üniforması içindeki bir kılıftı.

 

Koca Ayı Keita hafifçe gülümsedi: “O halde ben kaçar. Eğer Avrupa’ya yolun düşerse ve bir şeye ihtiyacın olursa beni bulabilirsin. Bir dahaki sefer bir Savaş Tanrıları Sarayı’nın sanal boşluğunda bir şeyler içebiliriz.” bunu söyledikten sonra, Koca Ayı Keita hızlıca topukladı.

 

“Epey tutkulusun ha?” Luo Feng güldü.

 

“Savaş Tanrısı Sarayı sanal boşluğu mu?” Luo Feng biliyordu ki….. savaş tanrısı ünvanına sahip olmayan kimsenin Savaş Tanrısı Sarayına katılamıyordu. Savaş Tanrıları Sarayı Hong ve Yıldırım Tanrısı gibi dövüşçüler tarafından önceleri inşa edilmişti. Şimdi ise Savaş Tanrıları Sarayının gerçekten bir sanal boşluğu olduğunu öğreniyordu.(bu yuvarlak masa konferansı yaptıkları tarzda bir ortamdan bahsediyor arkadaşlar.)

 

Akıllı Keita ona elindeki iki söğüt kalbini de vermişti dolayısıyla Luo Feng’in morali epeyce yerindeydi.

 

Sisli adanın üstünde.

 

Luo Feng kalkanı üzerinde dururken gökyüzünde 200 metre rakımdayken altındaki sisli adanın tümünü arıyordu. Aynı sırada ruhsal gücünü genişleterek Li Yao’yu bulmayı denedi.

 

“Bu Li Yao kesinlikle çok dikkatlice saklanıyor. Hiç ses çıkartmıyor. Ruhsal gücüm bile onu bulamıyor.” Luo Feng kalkanı üzerinde dururken somurttu, yüzü epeyce çaresizdi.

 

Aniden--

 

“Hm?” Luo Feng başını oraya çevirdi.

 

Biraz uzakta belirgin bir kırmızı ışık seri bir şekilde ufukta uçuyordu, bir gök taşı gibiydi. Karanlık gecenin ortasında belirgin kırmızı ışık iyice göze çarpıyordu.

 

Vıııınnnn!

 

Belirgin kırmızı ışık Luo Feng’in önünde durarak kıvırcık kahverengi saçlı savaş üniforması içerisindeki beyaz bir adama dönüştü. Bu sırada beyaz adan havada süzüldü, hava seğiriyor gibiydi. Bedeninde bir miktar ateş yanıyordu. Alevler içerisindeki adam Luo Feng’e bakarak İngilizce konuştu: “Kimsin sen?”

 

Luo Feng şok olmuştu.

 

Alevlerle kaplı? Uçuyor? Bu kesinlikle savaş tanrısını aşan bir varlık!

 

“Ben Luo Feng, Sınırların Dojosundan.” Luo Feng kalkanı üzerinde durdu ve  havadayken saygısını göstermek babında hafifçe eğildi.

 

“Luo Feng?” Bu adam hafifçe onayladı ve vahşice bağırdı, “Catalan,siz dördünüz buraya gelin!” Gür sesi hızlıca tüm ada boyunca yayıldı.

 

Vınnnn!Vııınnnn!Vııınnn!Vııııınnn!

 

Sürüyle sonik patlama bir anda tüm sisli ada genelinde duyuldu.Luo Feng’in ruhsal gücü aşağıda toplanan dört kişiyi keşfetti--Hayalet Şeytan Catalan,Akbaba Li Yao, Kanlı Gölge Ethan ve Koca Ayı Keita.

 

“Temsilci Farr!”

 

“Temsilci Farr!”

 

Aşağıdaki dört kişi saygıyla selamlarını iletti.Hayalet Şeytan Catalan ve diğerleri gecenin gökyüzündeki alevlerle bezenmiş dövüşçüye baktılar ve şaşkına döndüler….. Luo Feng bin yıllık söğüt kalbini çaldıktan hemen sonra Hayalet Şeytan Catalan hemen hocasıyla bağlantıya geçmişti! Hocası da savaş tanrısı seviyesini aşan bir varlıkla bağlantı kurmuştu!

 

//İşe bak amca oğlunu çağırıyor sanki !!

 

Fakat kim bilirdi ki...

 

...böylesine birinin bu kadar hızlı geleceğini.

 

“Kendimi Avustralya kıtasında eğitiyordum.Hocan benimle bağlantıya geçtiği gibi mümkün olan en hızlı şekilde buraya intikal ettim.” temsilci Farr alevlere bezenmiş bir halde gülümseyerek konuşuyordu, “Doğa ruhu hasadınız nasıl gidiyor?”

 

“Temsilci Farr!”

 

Li Yao İngilizce bağırdı, “Buldupumuz en değerli söğüt kalbi Luo Feng tarafından çalındı. Ayrıca 3 tane bin yıllık söğüt kalbini çaldı!”

 

//Git okul müdürüne de şikayet et ispiyoncu oyun bozan mızıkçı...

 

.....

 

Gecenin ortasında havada süzülen Luo Feng’in ifadesi hafifçe değişti.

 

“Luo Feng” temsilci Farr Luo Feng’e doğru baktı ve gözleri buz kesildi, “ On bin yıllık söğüt kalbini ve 3 tane bin yıllık söğüt kalbini ver.”

 

Vııııınnn!

 

Luo Feng arkasını döndü ve topuğu koydu!

 

“Kaçmak mı istiyorsun?” temsilci Farr anında akan kırmızı bir ışığa dönüşerek ardından peşledi. Temsilci Farr savaş tanrısı seviyesini aşan bir varlık olsa da tüm savaş tanrıları ve onları aşan varlıklar Savaş Tanrıları Sarayının bir üyesiydi!Savaş Tanrıları Sarayının kuralları vardı.Bu kurallardan bir tanesi de yeterince iyi bir sebep olmadıkça savaş tanrısı düzeyini aşan varlıkların savaş tanrılarını öldürmeye izinleri olmamasıydı.

 

Dahası Luo Feng Sınırların Dojosundan geliyordu!

 

Tüm dünyadaki savaş tanrısını aşan varlıkların Sınırların Dojosu ile uğraşması o kadar kolay değildi.Hiç kimseyi öldürmeyecek olsa da… temsilci Farr’ın kesinlikle on bin yıllık söğüt kalbini ele geçirmesi gerekiyordu.

 

"Hm?"

 

Alevlere dönüşen temsilci Farr’ın ifadesi hızlandığında aniden değişti. Her nasılsa Luo Feng ile arasındaki mesafe kısalmış ancak bir anda artmıştı.

 

“Düşündüğüm gibi!”

 

Luo Feng sürekli olarak ileriye doğru uçarken bir gülümseyerek başını arkasına çevirdi, “Temsilci Farr dedikleri adamın uçma hızı benimki kadar hızlı değil! Daha az önce oraya uçtuğunda uçuş hızının maksimum hızının yarısı kadar olduğunu hissettim. Ve şuan görünen o ki elinden geleni ortaya koymasına rağmen hala benden epeyce yavaş.”

 

.....

 

BOOM!

 

Bedeni alevlere bürünmüş temsilci Farr kademeli olarak sisli adaya doğru alçaldı.Li Yao ve diğerleri şok olmuştu….görünen oydu ki temsilci Farr Luo Feng’i yakalayamamıştı.

 

“Çabuk olun.Ayrılacağız ve doğa ruhlarını arayacağız.Eğer baş edemediğiniz bir şey olursa hemen beni arayın.” diyerek bağırdı temsilci Farr.

 

“Evet.”

 

Catalan ve diğerleri hemen sisli adanın derinliklerine doğru süratle koştu.

 

Süratle koşarken Li Yao sormaktan kendini alamadı: “Catalan temsilci var nasıl oldu da Luo Feng’i yakalayamadı?”

 

“Savaş tanrısı düzeyini aşan varlıklar savaş tanrılarından çok daha güçlüler.” dedi Catalan düşük sesle, “Diğer yandan...havada güçlerini kullanabilecekleri hiçbir yerleri yok!”Eğer yerde koşarlarsa hayret verici derecede hızlılar. Uçma konusunda ise….savaş tanrısı düzeyini aşan varlıklar uçabilse bile uçma hızları yerdeki hızlarından çok daha düşük olur.”

 

Li Yao, Keita, ve Ethan bir şeyi idrak etmişti.

 

Önceden Luo Feng ilk söğüt kalbini çaldığında  Catalan zaten söylemişti…..savaş tanrısı düzeyini aşan varlıklar bile yer altında ileri düzey savaş tanrısı bir ruh okuyucuyu kovalamazdı.

 

Aslında--

 

Savaş tanrısı seviyesini aşan varlıklar aşırı güçlülerdi. Fakat sebebi vardı!

 

Eğer yerde olsalardı Luo Feng’i bir anda yakalayabilirlerdi.

 

Ya havadalarsa? Güçlü bacaklarının koşabilmesi için hiçbir yol yoktu,dolayısıyla sadece uçabilmek adına olan özel yeteneklerine güvenebilirlerdi.Hızlıca uçabilseler ve bazı ruh okuyuculardan hızlı olabilseler bile yine de ileri düzey savaş tanrısı seviyesinin zirvesindeki ruh okuyuculardan daha yavaş kalıyorlardı.

 

Luo Feng arkasına döndü ve sisli adanın üzerinde 300 400 metre rakıma çıkarak ruhsal gücünü etrafa yaydı.

 

BOOM!

 

Hava aniden sallandı ve morumsu kırmızı bir ışık göz açıp kapayıncaya kadar Luo Feng’in önünde durdu. Bu aslında morumsu kırmızı bir dövüşçü jetiydi.Görünüşü bakımından bu üçgen dövüşçü jeti son seferde Hong’un kullandığıyla aynıydı, sadece rengi biraz farklılık gösteriyordu.

 

HULALAL! Kapağı otomatik olarak açıldı.

 

İki gölge dışarı uçtu ve dövüşçü jetinin kapağı havada süzülürken kapandı.

 

“Sınırların Dojosu dövüşçü jeti.” Luo Feng’in yüzü neşeyle doldu.

 

“Sen Luo Feng misin?”

 

İki gölge Luo Feng’in yanına süzüldü.Birinin uzun dalgalanan saçları ve yüzünde her daim gülümseme vardı. Sakinleştirici hoş bir etki veriyordu.Anında süzülen eleman ise buz kadar soğuk ve dağ kadar heybetliydi. Yüzündeyse altın bir maske vardı.

 

“Luo Feng iki araştırmacıyı selamlıyor.” Luo Feng eğildi.

 

“Burada işler ne durumda?” araştırmacı Liu sordu.

 

// sizin sülaleniz varsa bizim de var kardeş sahipsiz mi sandınız laann !

 

Luo Feng cevapladı: “ Araştırmacı HR ittifakından savaş tanrısı düzeyini aşan bir varlık-- temsilci Farr henüz birkaç dakika önce ulaştı. Söğüt ağacı kalpleriyse…. dokuz tane bin yıllık söğüt kalbi ve bir tane on bin yıllık söğüt kalbi var. Altı tanesi onların elinde. Bir tane bin yıllık söğüt kalbini önceden tükettim, 2 tane bin yıllık ve 1 tane on bin yıllık söğüt kalbini de aldım.”

 

Araştırmacı Liu gülümseyerek hafifçe onayladı: “On bin yıllık söğüt kalbi ha? Fena değil!”

 

BOOM!

 

Bu sırada akan kırmızı bir ışık aşağıdan göründü bu elbette ki temsilci Farr idi.

 

“Temsilci Liu.” Farr araştırmacı Liu’ya baktı. Yandaki altın maskeli adamı gördüğünde şaşırmış bir ifade takındı.

 

“Temsilci Farr sisli adadaki tüm doğa ruhları…..Sınırların Dojosuna gidecek. Şikayetiniz yoktur ya.” dedi araştırmacı Liu sakince.

 

Farr’ın bedenini kaplayan alevler vahşice harlandı ve öfkeyle bağırdı: “ Araştırmacı Liu sınırı aşmayın! Sisli adayı ilk önce biz keşfettik….”

 

“İlk keşfeden siz veletler değildiniz, bendim.” Luo Feng kesip attı, “ Catalan, Li Yao ve diğerlerine doğrulamak için sorabilirsin.” Gerçekten de aslında sisli adaya ilk gelen Luo Feng idi.Sonrasında kasıtlı olarak taktiksel iletişim saatini Li Yao’yu buraya çekmek için açmıştı.Eğer Li Yao gelmeseydi o zaman Luo Feng bu hazinelerin hiçbirinin farkına varmayacaktı.

 

“Haha, bunu duydun?” araştırmacı Liu gülümsedi, “ Bizim taraf ilk keşfeden.”

 

“Hmph.” araştırmacı Farr küçümsedi, “Kimse sisli adanın sahibi değil.Neden Sınırların Dojosuna bırakacakmışız ki. Eğer siz çocuklar konuşmak istemiyorsanız o halde adilce mücadele edelim. Kim bir doğa ruhu bulursa onu alır!””

 

Araştırmacı Liu bunu duyunca temsilci Farr’a gülümsedi. Bir süre sessiz kaldıktan sonra onayladı, “Kabul ediyorum.”



 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43838 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr