Wan-Ke rüyalar şehrinin harap ve çorak topraklarında bir gümbürtü duyuldu.

Bir insan kalınlığındaki yılan şimşek gibi pala sallayan iki Hindu’ya saldırıyordu. İki Hintli bir WHOŞŞ sesi ile sıçrayarak beş ya da altı metre yüksekliğindeki bir apartmanın pencere korkuluklarını yakaladılar. Yılanın kuyruğu o anda vahşice kenardaki ağaca çarptı. 5-6 metre yükseldikten sonra direkt olarak parçalandı ve gümbürtüyle yere çakıldı.

“Haha, beni öldürmeye mi çalışıyorsun?” bu sırada Luo Feng bir elinde kalkanıyla hızlıca koşuyordu.

Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanın iki kafası da çılgınlar gibi Luo Feng’i kovalıyordu!

Whoşşşş! Whoşşş!

Kolunu salladı ve fırlatma bıçakları açığa çıktı. Luo Feng onları fırlatmak için kolunu kullanmış gibi görünüyordu fakat aslında fırlatma bıçaklarını attığında tamamen ruhsal güç ile kontrol ediyordu. Bu nedenle fırlatma bıçakları inanılmaz bir hıza ulaştı. Gözle sadece bulanık olarak görünüyorlardı, soğuk ışıklar Çift Başlı Siyah Çizgili Yılana doğru ilerledi!

“TISS~~” Çift Başlı Siyah Çizgili Yılan savuşturmaya çalışırken kükredi.

“Değiş!” Luo Feng’in bakışları soğuktu.

İki fırlatma bıçağı hafifçe yön değiştirdi fakat çok fazla değildi. Fırlatma bıçakları nişancı tüfeğinden ateşlenen mermilerden daha hızlı hareket ettiğinden diğerleri fırlatma bıçağının yön değiştirdiğini söyleyemezlerdi.

“PUÇİU!” “CHİU!”

Bıçaklardan biri yılanın sol başını sıyırarak uçtu fakat diğer fırlatma bıçağı sol başına isabet etti. Savaşmaya başladığından beri Luo Feng çoktan altı fırlatma bıçağı atmışı ve 6 bıçağın hepsi sol başı hedef alıyordu. Bu sırada yılanın sol başı taze kan ile kaplanmıştı ve yara şok ediciydi.

“Hu!” Luo Feng’in bedeni bir ışık çizgisi gibiydi ve sürat koşusu hızı şaşırtıcıydı.

Bo asası kullanıcısı Hindu grup heyecanla bağırdı ve yılanı kovaladı, sanki Luo Feng’in peşinde koşan bir köpek varmış gibiydi. Bir vuruş ardından diğeri, yırtıcı vuruşlarla asasını yılanın sağ başına vuruyordu. Çift Başlı Siyah Çizgili Yılan alaşımlı asayı engellemek için kafasını kullanmaya cesaret edemiyordu bu yüzden sadece savuşturuyordu.

Asanın güçlü görünmediğini ve mızrak kadar keskin olmadığını bilmesine rağmen…

Bir kez bağlantı kurduğunda içindeki tüm güç ucunda toplanıyordu. Uçtaki bölge büyük değildi bu yüzden bu küçük uç kör bir silah gibiydi!

“Hadi Hindular devam edin!” Gao Feng kükredi.

Diğer iki büyük pala ve kalkan taşıyıcısı Hindu dövüşçüler Gao Feng ile Çift Başlı Siyah Çizgili Yılana yakından saldırıyordu. İlk olarak yılanın kuyruk saldırıları Luo Feng ve Hindu lidere yöneldiğinden engellenmişti. İkinci olarak onlar bu dev yılana 7 inc civarında bölgeye saldırmak istiyorlardı!

Yılanın zayıf noktası 7 inc idi. Tabii ki 7 inc teorik bir numaraydı; ana nokta hayati organlarına saldırmaktı.

Yılan savunmasına güveniyor olsa da Gao Feng ve diğerlerinin yaşamsal noktalarını hedef almasını istemiyordu. Bu yüzden yılan kuyruğunu çekip doladı... Gao Feng ve diğer ikisiyle başa çıkmanın bir yolunu düşünüyordu.

“Whoşşş!!”

Luo Feng sol elindeki kalkana ruhsal güç uyguladı ve Luo Feng ayağına da güç uyguladıktan sonra, kaptan Gao Feng'in bulunduğu konuma doğru aniden uçtu. Gao Feng’in yanındayken Luo Feng fısıldadı: “Kaptan yılana saldırmak için yaklaştığında çekicini kullan ve doğrudan yılanın sol başına patlat!”

“Hehe, anlaşıldı” Gao Feng Luo Feng’in ne anlatmak istediğini hemen anladı.

Luo Feng’in savaş alanındaki hareketleri tuhaf ve değişkendi. Asla yılana yaklaşmıyordu; sadece inanılmaz hızına güvenerek savaş alanının etrafında geziyordu.

“YA!” Hindu lider aniden bağırdı ve yüzü kızardı; vücudunun içindeki kan basıncı sınırındaydı. Bir anlığına bedeni efsanevi budist Arhat gibi göründü. Elindeki Bo asasının hızı süratle ve vahşice arttı , sanki hayatını fırlatıyormuş gibi  Çift Başlı Siyah Çizgili Yılana doğru hücum etti. Bo asasının hızı sınırlarına ulaştı ve göz açıp kapayıncaya kadar düzinelerce gölge yılanın üzerine çöktü!

BENG! BENG! BENG!

İki düzine gölge direkt olarak yılanın sağ başını ezdi. Devasa yılanın sağ başı bayılacakmış gibi kendiliğinden sallanıyordu. Bir gümbürtüyle yılanın sağ başı direkt olarak yere çakıldı.

“TISS~~” yılanın sol başı anında korkunç bir kükremeyle büyük, yumuşak bedenini aniden hareket ettirdi. Gerçekten atıldı ve hızlıca dalgalı şekilde süründü.

“Çabuk!” iri yarı kel Hindu lider çabucak gürledi.

Çift Başlı Siyah Çizgili Yılana her daim yakın bulunan Gao Feng gürledi: “Geber!” Vücudundaki tüm gücü kullanarak vahşetle elindeki çekici savurdu. Ağır çekiç top şarapneli gibi yılanın sol başına bindirdi. Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanın sol başı hemen savuşturdu. Uzakta olmayan Luo Feng bunu gördü ve tüm ruhsal gücünü ağır çekiçte yoğunlaştırdı, aniden büyük bir farkla hızlandı!

“PENG!”

Çift Başlı Siyah Çizgili Yılan hızla kaçındı. Fakat ağır çekiç direkt olarak kafasına isabet etmemiş olsa da, boynuna isabet etmişti!

Gao Feng’in aşırı gücüyle ve Luo Feng’in ruhsal güç desteğiyle çekicin gücünün etkisi rakipsizdi. Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanın sol kafası da elinde olmadan dönerek yere düştü. Fakat bilincini tekrar kazandığında başını tekrar kaldırdı!

Luo Feng gülümsedi!

“PUCHİU!” siyah bir bıçak aniden yerden geldi ve yılanın sol başının yüzü boyunca gitti ve direkt olarak kafasına saplandı!

Sol başı tekrar kalkmadı.

“PU!” İri yarı kel Hindu liderin alaşımlı asası şimşek gibi sağ kafasındaki gözüne vurdu ve yok etti, çift başlı çizgili yılanın sağ başını parçaladı! Çift Başlı Siyah Çizgili Yılan çoktan hayatını kaybetmişti fakat devasa bedeni sürekli olarak etrafta kıvranıyordu. Hareketler yavaşladı ve sonra hiç tekrar hareket etmedi!

“Haha!” Hindu lider elinde olmadan yüksek sesle güldü.

“Güzel” Gao Feng de gidip çekicini alırken mutluydu. Luo Feng de fırlatma bıçaklarını alırken mutluydu.

Başlangıçtan bitişe kadar Hindular muhtemelen hiç silahlarının ruhsal güç ile kontrol edildiğinin farkına varmamışlardı!

Özellikle son vuruştaydı. Sadece Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanın kafası yere düşerken Luo Feng’in fırlatma bıçakları yerden gelerek beynini delmişti.

“Arkadaş” iri yarı kel adam gülümseyerek Luo Feng ve Gao Feng’e yaklaştı, bir selamlama yapıyordu “İyi!”

“Siz de çok fena değildiniz” Luo Feng söylerken güldü. Hintli’nin son hareketinde hayatının kumarını oynadığını söyleyebilirdi. Şimdi bile iri yarı kel adamın yüzü tamamen kıpkırmızıydı ve damarları hala patlıyor gibiydi.

“Siz çocuklar yarım alır, biz de yarım alır!” iri yarı adam konuştu.

Luo Feng yılanın sol başını işaret etti ve hafifçe gülümsedi: “Ölçü de yarı yarıya.”

İki taraf da diğerinin gücünü hissetti. İster Hint takımı olsun ister Luo Feng’in takımı olsun iki taraf da muhtemelen gizli bir alandan ateşli silahlarla nişan alıyordu. Bu iki grup güçlüydü. Bu yüzden ikisi de iyi moddaydı. Luo Feng ve Gao Feng Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanın sol başını parçalamaya başladı!

Ve Hintliler de sağ başını parçaladı.

“Luo Feng bu bıçak zalimceydi” Gao Feng fısıldadı.

Luo Feng yılanı parçaladıktan sonra siyah fırlatma bıçağını kafasından alırken gülümsedi. Sol başı öldüren vuruş kesinlikle buydu.

Aniden--

“Hm?”

Luo Feng ve Gao Feng çabucak bakmak için döndüler, baktıkları anda Hintli takımın üç üyesinin bakışları tamamen değişmişti.

Dokuz insan dövüşçü çok da uzakta olmayan bir noktadan onlara doğru yürüyordu; onların çoğu sarıydı. Bu dokuz kişi geldiğinde ve önlerindeki devasa yılanı gördüğünde, hemen fiyatını belirlediler-- birkaç milyar dolar. Böylesine büyük bir servet söz konusu olduğunda birkaç kişi aç gözlülüğüne yenik düşebilirdi.

“Lütfen uzaklaşın!” Hintli grubun iri yarı kel lideri bozuk Çincesiyle geveledi.

“Kaplan Dişi takımıyla burada da karşılaşacağımızı kim bilirdi ki. Etrafımızda oyalanacağınıza emin misiniz” Gao Feng’in bakışları önündeki grubu taradı.

Luo Feng sessizce baktı. Önlerindeki dokuz kişinin arasından diğer altısı Kaplan Dişi takımının üyeleriydi, orada yaşlı bir kıdemli, dev beyaz bir yabani ve melez bir delikanlı vardı.

“Haha, Gao Feng siz çocuklar gerçekten Hintliler ile takım kurmuşsunuz. Hmhm...fakat siz çocukların Çift Başlı Siyah Çizgili Yılan öldürmesi, ne kadar da nadir” Kaplan Dişi takımı kaptanı soğukça güldü, “Dilerseniz, çabucak siktir olup gidebilirsiniz. Öyle olursa Yıldırım Topu takımımız hayatlarınızı bağışlayabilir, veyahut… hmhm, bizi suçlamayın. Ah, buradaki emektar Liu Yıldırım Topu takımımızın kaptanı. Buradaki Bay Ka Long yardımcı kaptanımız.”

Senyör Liu yaşlı emektardı ve Ka Long da beyaz yabaniydi.

Luo Feng’in bakışları soğuktu.

“Bu benim #003 şehrinde ilk seferim, bu av benimdir. Siz çocuklar dağılabilirsiniz.” dedi melez delikanlı gülerek.

Yaşlı emektar ve beyaz yabani melez delikanlının iki yanında durarak Luo Feng’in grubunu dikizledi.

“Kim benim avımı çalmaya cüret ederse...ölür!” dedi Hintli grubun lideri iri yarı kel adam. Yanındaki iki pala kullanıcısı da öldürme arzularını sergiliyorlardı. Bu Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanı öldürmenin kolay olduğunu mu düşünüyorsunuz? Her şeyden önce, bu değerli, mutasyona uğramış canavar nadirlikte bir numaraydı ve savaşı çok acıydı.  

Gao Feng de çift çekicini korkunç bakışlarla tuttu.

“Eğer çalmak istiyorsanız, gelin o halde” Luo Feng yılanın kafasına adımını attı ve önlerindeki gruba bakarak soğuk bir kahkaha patlattı. “Eğer Çift Başlı Siyah Çizgili Yılanı öldürebiliyorsak, o halde grubunuz… Ah evet, bizim kardeş nişancı tüfeğiyle tam grubunuza nişan almış durumda!”

“Bizim nişancı tüfeğimiz de sizi hedef alıyor!” Hintli gruptaki pala kullanıcısı adamlardan birisi soğukça söyledi.

“Nişancı mı?”

Dokuzundan epey bir kısmı başlarını onları çevreleyen konutlara kaldırıp bakmaktan kendilerini alamadı, ancak harap olmuş binaların hiçbirinde bir gölge bile görülmüyordu. Fakat onları göremedikleri için daha da korkuyorlardı. Kaplan Dişi takımı netti: Ateş Çekici takımı nişancı olarak Chen Gu’ya sahipti. Ve Hintli grup da kendi profesyonel keskin nişancılarını da getiremez miydi?

----