SS 40 - HR İttifak Marketi

avatar
9205 23

Swallowed Star - SS 40 - HR İttifak Marketi


 

Çeviri: madShy Düzenleme: Dunklesplatz

 

Jiang-Nan şehrinde, Çin’deki altı büyük karargahtan birinde, 88 katlı uzun ve servet dolu bir gökdelen bulunuyordu. Gökdelenin duvarının üzerinde iki pas parlak İngilizce karakter yazılıydı: ‘HR’. Gökdelenin ilk katının etrafında güzel bir plaza ve şehirdeki en geniş fıskiye havuzu bulunuyordu. Plazanın etrafında en az bin asker gerçek silahlarla devriye geziyor ve dışarıdan gelen herhangi birini adımı adımına takip ediyorlardı.

 

Geçen her yaya gökdelene hayranlıkla bakıyordu.

 

Şehirdeki çoğu insan bölgeye hiç girmemişti.

 

[BİİİİP!]

 

Elektronik bir ses duyuldu.

 

Biraz sonra devriyedeki askerler gövdesine ‘HR’ yazan askeri jip için bir yol oluşturdu. Lobi kapısının önünde durdu. Kapı açıldı ve tam donanımlı 3 dövüşçü indi. Biri mızrak, biri bıçak ve altıgen kalkan taşıyordu. İkisinin sırtında metal kutular duruyordu.

 

Bayım, lütfen girin” lobinin girişindeki kapıcı onları saygıyla selamladı.

 

Üç dövüşçü hemen gökdelenin lobisine girdiler.

 

Hadi  Luo Feng, hadi git kenardaki bara otur, kaptan ve diğerlerinin gelmesini bekle” Chen Gu güldü.

 

Kaptanı henüz hiç görmedim. Neye benzediğini merak ediyorum” güldü Luo Feng. Aynı zamanda HR birliğinin marketini izliyordu. Bu güçlü aileler ve dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin inşa ettiği yeraltı birliğiydi. Jiang-Nan’daki kendi karargahıymış gibi davrandı, bu yüzden gökdelen son derece abartılıydı.

 

Lobi tamamıyla alışılmadık insanlarla doluydu, basit aksesuarları bile alışılmışın dışındaydı.

 

Lobideki garsonlar her biri ferahlatıcı gülümsemeleriyle yakışıklı bir adam ve güzel bir kadındı.

 

Luo Feng, Chen Gu ve diğer üye ‘Zhang Ke’ hepsi kanepeye oturdu.

 

Siz üçünüz için ne verebilirim?” garson eğilerek sorarken gülümsedi.

 

Tie Guan Yin!

 

Pu’Er çayı, Yasemin iziyle!

 

Ateş Topu Chen Gu ve Zhang Ke iki usta dövüşçü hemen konuştu, Luo Feng ise biraz şok olmuştu. Sınır Salonu’nda, bu ikisi sık sık alkol içerlerdi. Bisepsleri gorillerinkine benzeyen Zhang Ke gülerek konuştu: “Luo Feng, vahşi alan tehlikeli, bu yüzden alkol alamayız.

 

Luo Feng hemen hak verdi, vahşi bölgeye sarhoş gidemezdin, şimdi nasıl alkol alabilirdin ki?

 

Ben de bir fincan Pu’Er çayı alayım” Luo Feng güldü.

 

Lobide ciddi bir müzik çalıyordu. Flütle çalınan bir parçaydı. Hangi şarkı olduğunu sorsalar söyleyemezdi. Yine de şarkı yatıştırıcı fakat enerji vericiydi. Daha fazla yenilenmiş hissettiriyordu.

 

Luo Feng, ilk kat ziyaretçiler için dinlenme alanı. İkinci kattan yukarısı ise eşyaların satıldığı yer.” Chen Gu gülümsedi, “Yeraltı birliğinde, fiyatlar ‘Sınırların Evi’nin tam fiyatlarından daha düşük. Tabii ki yarı fiyatlarımızdan daha pahalı.

 

Luo Feng onayladı, yarı fiyat uygulaması sadece Dojo üyelerinin faydalanması içindi.

 

Yeraltı birliği marketinin en güzel kısmı... Canavarlardan aldığımız malzemeleri onlara yüksek fiyattan satabiliyoruz” diyerek açıkladı Chen Gu, “eğer avladığımız canavarların malzemelerini Dojoya satarsak, ayrıca katkı puanı kazanıyoruz fakat daha az para alıyoruz. Eğer yeraltı birliği marketine satarsak daha fazla para kazanıyoruz fakat katkı almıyoruz. Doğal olarak, nereye satacağın kararı tamamen sana bağlı.

 

Luo Feng güldü, bu noktada, çoktan tartışma platformunda bazı paylaşımları okumuştu, yani uzun zaman önce biliyordu.

 

Dojo'ya satmak para ve katkı puanı veriyordu.

 

Yeraltı birliği pazar yerinde satarsa sadece para veriyordu, fakat çok daha fazla.

 

Kardeş Wang, zaten geceden beri çalışıyorsun, biraz mola ver ve bana bırak” yumuşak bir ses duyuldu. Çay fincanını tutan Luo Feng hemen başını çevirdi ve elektrik çarpmışçasına şok oldu.

 

Barda beyaz yakalı gömlek ve uzun siyah pantolonuyla bir genç kadın başka bir müdürle pozisyonları değiştiriyordu.

 

Bu barda 12 garson ve bir müdür vardı. Bar 24 saat açıktı ve 8 saatlik vardiyaları olduğundan 3 farklı grup vardı.

 

Xu Xin?” Luo Feng bayan müdüre gözlerine inanamayarak baktı. Etrafında asalet havası olan profesyonel bir kadındı. Sıradan birinin yeraltı ittifakı lobisi barının müdürü olmasının imkanı yoktu. Burası sadece dövüşçülere hizmet veren bir yerdi!

 

Sadece garson olmak için bile büyük ihtimalle prestijli bir üniversiteden mezun olmanız ve tonlarca eğitimden geçmeniz gerekiyordu, bar müdüründen bahsetmiyorum bile.

 

Xu Xin…

 

Bu sade liseli kız kendini nasıl dramatik bir şekilde değiştirebilmişti?

 

Kardeş Chen, kardeş Zhang, bir süre şurada olacağım” Luo Feng çantasını, kalkanını, bıçağını v.b kanepede bıraktı, gülümseyerek ayağa kalktı ve doğruca bara gitti.

 

Barda.

 

Xu Xin tezgahtaki malzemeleri kontrol ettiğinden başı eğikti, aniden---

 

Xu Xin”--tanıdık bir ses duyuldu

 

Hımm?” Xu Xin şok olmuştu. Lobide onu tanıyan insanlar genelde onu ‘Müdür Xu’ olarak çağırırdı ve genellikle dövüşçüler ismini bilmezdi. Biri onu nasıl ‘Xu Xin’ diye çağırabilirdi… Ve bu ses çok tanıdık geliyordu. Xu Xin başını kaldırdı---

 

O anda Luo Feng’in başı bara bakarken eğilmişti, Xu Xin yarı çömelmiş şarapları kontrol ediyordu ve başını kaldırdı.

 

Bakışları buluştu.

 

Luo Feng ve Xu Xin ikisi de aniden aynı hisse kapıldılar, kalpleri biraz titremişti.

 

Luo Feng, neden buradasın?” Xu Xin karşılık verdi ve gülerek ayağa kalktı.

 

Xu Xin bile burada müdür olabiliyorsa, ben nasıl burada olmayayım?” diyerek güldü Luo Feng. Önündeki genç bayana bakarken Luo Feng elinde olmadan lise yıllarını hatırladı… Sınıfın arkasında oturduğu sırayı ve Xu Xin’in arkasından sessizce baktığını… Uzun süredir aşıktı, fakat itiraf etmek için şansı olmamıştı.

 

Xu Xin’i muhtemelen bir daha göremeyeceğini düşünüyordu, fakat vahşi yaşam alanına olan ilk yolculuğundan hemen önce HR birliği marketinde sevdiğine kavuşmuştu.

 

Aaah, Luo Feng, dövüşçü müsün?” Xu Xin Luo Feng’in malzemelerini gördü ve elinde olmadan şaşırdı.

 

Aynen, yakında vahşi doğaya gidiyorum” diyerek güldü Luo Feng.

 

Vahşi doğa mı ?” Xu Xin’in yüzü biraz değişti.

 

Bütün dünyada, şehirlerin dışındaki bölgeler vahşi doğa olarak bilinirdi. Şehirde yaşayan insanlar için vahşi doğa basitçe bilinmeyen bir yerde ölüme terk edilmekti. Orada her tür canavar vardı: kötücül, tuhaf olanlar ve büyükler barbar olanlar. Ayrıca yenilmez varlıklar da vardı.

 

Sadece en güçlü insanlar ‘dövüşçüler’ oraya gidebilir ve canavarlarla çarpışabilirdi.

 

Xu Xin düşünemezdi… Luo Feng’in dövüşçü olduğunu ve vahşi doğaya gitmek üzere olduğunu.

 

Gerçekte Xu Xin Luo Feng’in ondan biraz hoşlandığını biliyordu… Bu tür bir şeyi saklamanın imkanı yoktu. Luo Feng sürekli her gün sınıfta ona bakıyordu ve Xu Xin doğal olarak başını çevirdiğinde Luo Feng’i ona bakarken yakalıyordu. Doğal olarak Xu Xin Luo Feng’in düşüncelerini anlıyordu.

 

Sadece iki tarafta bunu dışa vurmakta başarısızdı.

 

Luo Feng, kaptan burada, gel “ Chen Gu bağırdı.

 

Oraya gidiyorum” dedi Luo Feng Xu Xin’e.

 

Tamam” diyerek başıyla onayladı Xu Xin.

 

Luo Feng eski yerine geri döndü. Bu sırada üç kişi oraya varmıştı ve ikisi aynı görünüyordu. Bir bakışta ikiz oldukları söylenebilirdi. İkisi de sırtlarında bir kalkan ve pala taşıyordu. Üçüncü adam son derece büyüktü ve biraz gümüş parıltılı iki siyah balyozu vardı.

 

Luo Feng, bu ikisi ünlü Wei ailesinin ‘İkiz Ay Palası’ kardeşleri, Wei Tie ve Wei Qing” diyerek gülümsedi Chen Gu.

 

Wei kardeşler başları Luo Feng’e dönükken onayladı, kalkan ve palalarını bırakıp oturdular.

 

Kardeş Tie, kardeş Qing” Luo Feng gülümseyerek selamladı.

 

Ateş Çekici bölüğünün diğer üyeleri Luo Feng’den daha yaşlıydı, en azından 10 yıl daha yaşlıydılar. Diğer beş kişiye kıyasla Luo Feng küçük kardeş gibi görünüyordu.

 

Bu ateş çekici bölüğümüzün kaptanı, ‘Çift Rüzgar Çekici’ Gao Feng” dedi Chen Gu. Luo Feng elinde olmadan kaptan Gao Feng’in o kadar uzun olmadığını fark etti. 180 santimi geçmiyordu. Onun özelliği çelik çubuklardan yapılmış gibi yapılı olmasıydı.

 

Gao Feng alay etti ve yaklaşırken yüzündeki kayaya benzer kaslar görülüyordu: “Luo Feng sen de bıçak kullanıyorsun, bu yüzden vahşi doğaya girdikten sonra, Wei Tie ve Wei Qing’den bir şeyler kapmaya çalış. Yeteneklisin bu yüzden hızla takıma uyum sağlayacaksın.

 

Tamam” diyerek onayladı Luo Feng.

 

Ne olursa olsun ilk önceliği elit dövüşçü birliğine yük olmamaktı.

 

Aradan sonra çıkıyoruz” dedi Gao Feng.

 

Evet, kaptan.

 

Luo Feng dahil olmak üzere beşi de başıyla onayladı.

 

Yirmi dakika içinde Gao Feng ve diğerleri içeceklerini bitirdi ve ayağa kalktı, “Hadi gidelim, vahşi doğaya” Luo Feng çabucak hayalet bıçağı, kalkanı v.b aldı.

 

Luo Feng”-- bir ses duyuldu.

 

Luo Feng başını çevirdi.

 

O sırada Xu Xin’in göğsüne hafifçe dokundu. Bazı sebeplerden dolayı Luo Feng’in tehlikeli vahşi doğaya gidiyor olması onu endişelendirmişti. Belki de Xu Xin de lisede ona aşık olan bu oğlan hakkında bazı özel hisler gelişmeye başlıyordu.

 

Evet?” Luo Feng Xu Xin’e baktı.

 

Gelecek birkaç günde okulum başlayacak. Ama üniversitede Cumaları ve hafta sonları burada müdür olacağım” Xu Xin bağırdı, “O zamanlarda gelsen iyi edersin” Bağırdığı gibi Xu Xin’in yüzü kızarmıştı.

 

Tamam, tabii geleceğim.

 

Luo Feng bir gülümseme bıraktı.

 

 “Birini bu kadar hızlı mı kaldırdın? Haaarikaa!” Chen Gu yüksek sesle gülerken Luo Feng’in omzuna şaplağı bastı.

 

Bu genç olmanın faydalarından, güzel bayanların hepsi sana yapışıyor” diyerek güldü Gao Feng kenardan. Luo Feng’in ateş çekici takımına katılmasına çoktan izin verdiğinden ona kardeşleri gibi muamele ediyorlardı.

 

Luo Feng sadece güldü.

 

Hadi gidelim!

 

Arabaya binin!

 

Ateş Çekici takımı üyelerinin altısı HR birliği özel arabasına bindi ve tren istasyonuna ilerledi, tren yolculuğu bittiğinde ise vahşi doğada olacaklardı.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr