SS 3 - Jiang-Nan Şehri

avatar
11698 25

Swallowed Star - SS 3 - Jiang-Nan Şehri


 

Çeviri: Kharsmi Düzenleme: Sapphire

 

 

 

“RR hastalığı büyük bir hızla dünyaya yayılmaya başladı. Tüm yaşam formları, nefes almaya ihtiyaç duyan her şey (insan olsun uçan yaratıklar olsun), enfekte oldu.”

 

“İnsanlar RR hastalığını keşfettiğinde, zaten çok geç kalınmıştı.”

 

“RR hastalığının ölüm oranı %30’a ulaştı. Üç ay içinde, toplu hayvan ölümlerini hariç tutarsak, dünya nüfusu 2 milyar düştü!”

 

“Hayatta kalanlar 5 milyar civarıydı, bunların hepsinin hastalığa karşı bağışıklığı vardı.”

 

“Kabus gibi geçen o üç ayda, bütün gezegen dayanılmaz acılar çekti.”

 

“Bunlar olurken, hayatta kalan 5 milyar kişi bedenlerinin güçlendiğini fark etti. Neredeyse herkesin gücü, hızı, hücre bölünme hızı ve deri sertliği en az iki katına çıktı! Ortalama bir adam bile koşu ve ağırlık kaldırmada eski dünya şampiyonlarını kolayca geçebilecek hale geldi.”

 

\\ Nietzcshe kardeşim haklıymış :D

 

\\ Nietzcshe’den gelsin “Nereden geldiğiniz değil, nereye gittiğiniz belirlesin bundan sonra şerefinizi!”

 

“Ve sonra… felaket başladı!”

 

“Rahat koşullarda doğadan uzak yaşayan insanlar çok güçlendi. Ancak RR hastalığını atlatan yaratıklar ise çok daha zor şartlarda yaşıyorlardı. Bu yüzden dönüşümleri ve güçleri insanların hayal bile edemeyeceği seviyelere ulaştı. Bu dehşet verici yaratıklardan bazıları daha akıllı hale bile geldi!”

 

“Eylül, 2015. Hayatın başladığı yer olan denizlerde ilk saldırı başladı, sayısız dönüşmüş hayvan “yaratık” insan yerleşimlerine saldırmaya başladı!”

 

“Kan, cinnet!”

 

“İnsanlar ile yaratıklar arasındaki savaşta, insanlar gurur duydukları ateşli silahların sadece düşük-seviye yaratıklar üzerinde işe yaradığını fark etti. Daha güçlü uçan ve sürünen yaratıklar toplardan korkmuyordu. Kurşunlar zırhlarını bile çizemiyordu! Hızlı tepki verebilen bu hızlı yaratıklar için güdümlü füzeler şakadan başka bir şey değildi.”

 

“İnsanlar nükleer silahlarını kullandıklarında, şok edici bir şey keşfettiler…”

 

“Canavarların savunmaları çok güçlüydü; sadece patlama alanlarındaki canavarlar öldü. Çevre alanlardaki canavarlar ölmedi. Bombaların etkisi insanların beklentisinin çok uzağında kaldı. Bir sürü canavar ölse de, bombaların radyasyonu daha da korkunç canavarların ortaya çıkmasına sebep oldu. O yılın en ünlü ve dehşet verici canavarı, uçabilen ve yüz binlerce insanı katleden ‘Kızıl Gök Kurdu’ydu. İnsanlar gerçeğin farkına ancak bundan sonra varabildi... radyasyon gerçekten de canavarları mutasyona uğratabiliyordu!”

 

“Korkunç canavarlar ortaya çıkarken, insanlardan da güçlü savaşçılar yetişmeye başladı. Kızıl Gök Kurdu aynı onun gibi uçabilen bir süper güçlü savaşçı tarafından yenildi. (Uluslararası sıralamada 2. olan: ‘Gök Gürültüsü Lordu’).”

 

\\ İsim efsane :D

 

“Bu savaşçılar en kritik zamanda ortaya çıkıp sayısız normal sivilin kurtardı. Ordulara canavarlarla savaşmalarında yardımcı oldular. Birçok kahramanlık hikayesi bu döneme aittir.”

 

“Ke Luo ve De Sen Na isimli iki bilim adamı canavar cesetlerinden elde edilen malzemelerle ayda bulunan ‘Mavi Tanrı’ isimli metali birleştirerek elmastan bile daha sert bir alaşım buldu: Ke Luo alaşımı! Bunla yapılan güçlü silahlar canavarların zırhlarını kesebiliyordu. Artık güçlü savaşçılar canavarlarla çıplak elle savaşmak zorunda değildi.”

 

Tarihin bu kısmı Luo Feng’in aklına kazınmıştı.

 

“Savaş sırasında, şehirlerin büyük bir kısmı yok edildi.”

 

“WoHuaXia kıtasındaki ülkeler canavarlardan kaçan devasa nüfusu transfer etmek için altı büyük bölge yaptılar. Ülkem ve Hindistan en fazla savaşçıya sahip yerler! Teknolojideyse Birleşik Devletler, Rusya ve Avrupa Birliği başı çekiyor.”

 

\\ Arkadaşlar şimdiden uyarayım. Bu seride bol bol Çin övgüsü duyacaksınız. Ya ne alakası var bunun Çin’le falan demeyin. Çin Komünist Partisi her ne kadar Mao’nun açtığı ışıklı yolda (!) ilerlediğini iddia etse de, Çin’deki eğitim çok milliyetçidir. Modern zamanda geçen çoğu seride bunun etkilerini görebilirsiniz.

 

“Denizdeki canavarların sayısı aşırı fazla olduğundan, tüm ada devletleri yok edildi!”

 

“Şimdilerde bile deniz canavarların bölgesidir.”

 

 “İnsanlıkla canavarlar arasındaki savaşta, sadece 5 ülke kendini savunabildi: Hindistan, Birleşik Devletler, Avrupa Birliği, Rusya ve ülkem. Geri kalanlar çok uzun zaman önce yok edildi. Bu kritik zamanda, beş ülke bir araya gelerek Birleşik Dünya Federasyonunu kurdu. Birleşik Dünya Federasyonunun güçleri tüm dünyada insanlara yardım etmek için bölgeler kurdu.”

 

\\ Yazar galiba AB için ayrı parantez açmak istememiş. Ülke diyip geçmiş.

 

Beş buçuk yıl süren bir savaş, insanoğlunun en korkunç savaşı! Bu savaşta, 10 milyara yakın insan öldü. Sadece beş ülke tarafından oluşturulan sistemler ayakta kaldı, diğer ülkelerden hayatta kalanlar çeşitli insan bölgelerine dağıldı.

 

\\ Yalnız değilsiniz, benimde kafam karıştı. Yazar sayılarda ağır sıvamış :D Novelin dünyası 2013’e kadar bizimkiyle paralel gidiyor ama yine de savaşta 10 milyar kişi ölüyor. Yazarın kafası iyi galiba :D

 

Şimdiye kadar──

 

Karada insanlar avantajlarını koruyorlar. Ama denizde yaşayan sayısız canavar denizler üstünde bir egemenlik kurulmasını imkansız hale getiriyor...

 

“2013’de başlayıp 2021’e kadar süren bu dönem insanlık tarihinin Büyük Nirvana Dönemiydi!” Luo Feng koltuğa geri oturdu.

 

[DONG]~~[DONG]~~[DONG]~~[DONG]~~[DONG]

 

Saatin sesi evin içinde yankılandı.

 

Duvardaki saat 5 kere çaldı, bu saatin 5 olduğunu gösteriyordu.

 

“Büyük Nirvana Dönemi.” Luo Hua şaşkınlık içindeydi.

 

“Kardeşim, dürüst olmak gerekirse Büyük Nirvana Dönemi öncesi dünya nasıl bir yerdi pek anlamıyorum. 200’den fazla ülke vardı, ama kaç insan bu ülkelerde yaşıyordu? Sadece 7 milyar. Bazı ülkeler sürekli yok olma tehdidiyle yaşıyor olmalı; tek bir güçlü yaratık bile tüm bir ülkeyi haritadan silebilirdi.”

 

Luo Feng kafasını salladı, “Bu yüzden, dünyada sadece 5 güçlü ülke ve 23 şehir varlığını sürdürebildi.”

 

Tüm gezegende, toplam 5 tane ülke vardı: Çin, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya. Güney Amerika, Afrika gibi yerlerde toplam 23 tane şehir ya da üs vardı.

 

Çin içlerinde 6 büyük şehri barındıran 6 insan bölgesine sahip.

 

Luo Feng’in evi Yi-An bölgesinin Yang Zhou kentindeydi. Yang Zhou kenti, Jiang-Nan Şehrinin sekiz kısmından biriydi.

 

Jiang-Nan şehrinin toplam nüfusu 200 milyon civarıydı. Yi-An bölgesinin Jiang-Nan Şehrinin Yang Zhou kenti bir milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyordu. Jiang-Nan şehri genellikle Yuan Jian Su’lardan oluşuyordu. Elbette Yuan An Wei*’lerde Jiang-Nan şehrinin sakinleri arasındaydı.

 

*Bunlar farklı etnik gruplar.

 

“Bu uzun zaman önceydi.” Luo Hua duvarda asılı olan saatte baktı, “2056 yılındayız; Büyük Nirvana Dönemi biteli 30 yıldan fazla oldu. Günümüzde neredeyse herkes eğitim için dojolara gidiyor. Toplumumuz 30 yıl öncesinden çok daha güçlü.”

 

Luo Feng kafasını salladı.

 

Bu 30 yılda, teknoloji istikrarlı bir şekilde ilerlemişti. Güçlü savaşçılar konusunda büyük bir artış vardı. Yine de birbirinde korkunç canavarlar doğmaya devam ediyordu.

 

※※※※※※

 

[KA]

 

Kapı açıldı ve orta yaşlı bir çift içeri girdi. Adamın üstünde boya lekeleri olan gömleği ter içinde kalmıştı. Çok yorulduğu belliydi. İçinde sebze ve et olan bir sepet tutan annesi çokta uzun bir kadın sayılmazdı.

 

“Baba, Anne” Luo Feng hemen ayağa kalktı; onlar onun ebeveynleriydi.

 

Babasının ismi Luo Hong Guo, Annesinin ismi Gong Xin Lan’dı.

 

“Haha, Feng, okumaya devam et. Bana bakma sen.” Luo Hong Guo güldü. Oğlunun sınavı yaklaştığından beri, Luo Hong Guo çalışmaya daha fazla değer vermeye başlamıştı.

 

Luo Hong Guo başını eğdi ve musluk suyu dolu şişeyi gördü. Suyunun her zamanki gibi hazır olması onu duygulandırmıştı. Bütün gün çalıştıktan sonra, eve geldiğinde yaptığı ilk iş bu şişeyi kafasına dikmekti, bu çok tatmin edici bir şeydi.

 

“Leş gibi kokuyorsun. Çabuk ol ve duş al.” Gong Xin Lan güldü.

 

“Haha” Luo Hong Guo güldü ve hemen elbise almaya gitti. Aileye uzun zamandır “banyo” olarak kullandığı küçük köşeye doğru ilerledi.

 

Gong Xin Lan güldü ve iki oğluna baktı, “Feng, Hua, anneniz bugün size et kavurma yapacak!”

 

\\ Aç bünyeler bakmasın. Sakıncalıdır :D

 

“Et kavurmaya bayılırım!” Luo Hua hemen bağırdı.

 

Luo Feng de güldü. Annesinin önlüğünü giyip akşam yemeğini hazırlamasını izlerken, Luo Feng düşünceliydi… Akşam pazar kapanmaya yakın fiyatlar düştüğünden, annesi pazar alışverişine işten sonra giderdi. Ancak aldığı yiyecekler sabah satılanlar kadar taze olmazdı. Luo Feng’in bakışları banyoya döndü. “Acele edip ‘Dövüşçü’ unvanını kazanmalıyım. Eğer Dövüşçü olursam annem akşamları pazara gitmek zorunda kalmaz, babamın bu kadar çok çalışması gerekmez.”

 

Kalbinde…..

 

Luo Feng ailesinin tatil yapabildiği, güzel yemeklerle güneşin tadını çıkardığı günlerin gelmesini diliyordu.

 

“Feng.” Luo Hong Guo duşu bitince Luo Feng’in yanına yürüdü. “Seninle bir şey konuşmak istiyorum.”

 

“Neyi?” Luo Feng babasına baktı.

 

Luo Feng biraz güldü, “Feng. Daha önce sana liseden mezun olunca ne yapacağını hiç sormadım. Ne yapmayı planladığını söyleyebilir misin?” Luo Hong Guo, oğlunu baskı altına almak istemediğinden, böyle konuları oğluyla nadiren konuşurdu. Oğlunun çok çalıştığını ve çok iyi performans verdiğini biliyordu.

 

\\ Benimki de sormuyor ama sebebin bu olduğunu hiç sanmıyorum :D

 

Luo Hong Guo bunu söylediğinde, Gong Xin Lan’ın yemek yapışı biraz yavaşladı. Luo Feng’in ebeveynleri oğullarının geleceğini gerçekten umursuyordu.

 

“Baba, planım şu:”

 

Luo Feng devam etti, “Şuanki notlarımla ‘Jiang-Nan’ın bir numaralı askeri akademisi’ne girmem çok da zor olmaz. Dojoda ‘Elit’ unvanını kazandım, askeri akademide subay olmak için eğitim göreceğim. Bu olduğunda askeri lojmanlara taşınabiliriz.”

 

Orduda da farklı rütbeler vardı.

 

Çin elbette asker alımı yapıyordu. Ancak, sıradan askerler fazla bir şey kazanamıyordu. Bununla birlikte, ‘Elit’ unvanını elinde tutan ve ‘Jiang-Nan’ın bir numaralı askeri akademisi’ne girmiş bir genç adamın gücü ve zekası kanıtlanmış olurdu. Böyle insanlar görmezden gelinemez. Ülke her şeyiyle bu insanlara odaklanırdı, buna aileleri de dahildi.

 

Bir subayın ailesi için sunulacak imkanlar, bu ucuz kiralık evden yüzlerce kat daha iyi olacaktır.

 

“Peki, bir numaralı askeri akademiye giremezsen ne olacak?” dedi Luo Hong Guo, “Feng, kendine bu kadar yüklenme.”

 

“Jiang-Nan şehrinde iki askeri akademi var. Sınavda bir şeyler ters gider ve en iyi akademiye giremezsem, ikincisine girmek hiç problem olmaz.” Luo Feng kendi notlarını biliyordu: lisans ortalamasından 50 puan fazla yapabilirdi. İkinci askeri akademiye girmek için ortalamayı yakalaması yeterliydi.

 

Günümüz sınavlarında sadece iki tür sonuç vardı: Lisanslar ve Uzmanlıklar. Bir puan sınırı vardı. Bu sınırın üstündekiler Lisans bölümlerine giderken, altındakiler Uzmanlık bölümlerine giderdi.

 

“İkinci askeri akademide de ‘Elit’ unvanına sahip birini subay olarak yetiştireceklerdir. Çok bir fark olacağının sanmam.” Luo Feng güldü.

 

Bir lisans öğrencisi olmak…

 

On kişiden sadece ikisi bunu yapabilirdi.

 

Bununla birlikte, bin lise öğrencisinden sadece biri ‘Elit’ unvanının elde edebilirdi.

 

“Kendine güvenin olması iyi bir şey. Yine de kendine çok yüklenme, Feng. Ben ve annenin tek ihtiyacı huzurlu bir yaşam, başka bir şey değil.” Luo Hong Guo hafifçe kafasını salladı. “Bu çocuk kendine çok yükleniyor.”

 

Luo Feng güldü, “Kendime gerçekten çok yüklenmiyorum. Sadece genç olduğumdan biraz fazla enerjim ve motivasyonum var.”

 

Luo Feng ailesine bunu söylese de kalbinde “Sınavımdan sonra hayatımız çok daha iyi olacak. Bir daha asla yoksulluk çekmeyeceğiz.”

 

“Yemek hazır! Hemen kase ve çubukları alıp masaya gelin.” Gong Xin Lan gülerek herkesi sofraya çağırdı.

 

“Tamamdır.” Luo Hong Guo güldü ve kase ve çubukları getirmeye gitti.

 

“Sebzeler çok güzel kokuyor!” Luo Feng sofranın kurulmasına yardım ederken bir yandan da yemeği kokladı.

 

“Kavrulmuş et kokusu alıyorum, of~~~” Luo Hua heyecanla bağırdı ve tekerlekli sandalyesini masaya doğru sürdü.

 

Huzur içinde yemek yemeye başladılar.

 

\\ Yeni serim geldi. Herkes beğenir umarım. Çok çok iyi bir seridir. Zaten buraya kadar okuduysanız az çok fikir sahibi olmuşsunuzdur. Artık Kumo'yla bunun arasında mekik dokuyacağım. Kumo’da görüşmek üzere :)

 

D.N: Çeviri için teşekkürler

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr