Swallowed Star - Bölüm 613: Ayrılma Talebi

---

 

 

 

 

Luo Feng yeşim kubbe gezegenine gelerek büyük kardeşi Hong ile restoranda görüşürken, 108 şehirden birinde, Tiang Cang şehrinde, Gümüş Kar amirinin konutunda…

 

Tian Cang, Ganwu evren ülkesinde derin kökleri olan büyük güce sahip Gümüş Kar amiri… 300 imparator memurundan biri olduğundan önceleri devasa Yeşim Kubbe gezegeni inşa edildiğinde Tian Cang ismini alan özel bir şehir vardı. Ve buraya Gümüş Kar amiri hükmediyordu.

 

Güç bakımından Kara Ejder Dağı İmparatorluğu kutsal toprağının göksel liderini açık ara aşıyordu.

 

Gümüş Kar amirinin konutunda…

 

“Usta!” Koyu kırmızı tenli, sivri burunlu küçük bir adam dizlerinin üzerine saygıyla çöktü. “Hong sonunda Bushka ailesinin konutundan ayrıldı. Hazine şehrindeki Sabah Yıldızı restoranına gidiyor.”

 

“Şu çöp sonunda dışarı çıktı mı?”

 

Enfes cübbesiyle tahtında, uzun siyah saçlı, soluk benizli, siyah gözlerinde gümüş ışık parlayan bir adam oturuyordu. Görünümünden dünyadaki çinli insanlara çok benziyordu, sadece yaydığı enerji çok daha güçlüydü.

 

“Usta?” Koyu tenli zayıf adam yukarıdaki ustasına baktı.

 

Jhi Shi  ailesi yüzlerce yıllık varlığı ve trilyonlarca varisi olan bir aileydi.

 

Kan bağı olması gururlanılacak bir durum değildi, ne de olsa aile fazla devasaydı. Bu yüzden aradan sıyrılmak aşırı zordu! Her şey yeteneğe bağlıydı… ve ustası Ji Lan Deng gençliğinden beri gerçekten sıkı çalışmıştı. Yeteneği fena değildi, sonunda güçlü evren seviye bir savaşçı haline gelmişti!

 

Evren seviye savaşçı olabilmek doğal olarak Ji Shi ailesini memnun etmiş, dolayısıyla  bin yaşam gezegeni mükafat almıştı.

 

Diğer taraftan…

 

Devasa ailenin içerisinde Ji Lan Deng hala nihayetinde en alt seviyedeydi. Sonuçta, ailedeki sektör lordları ve alan lordları çok fazlaydı. Evren seviyeler ise bu ikisinden çok daha fazlaydı.

 

Aslında Ji Lan Deng sadece sessiz bir yaşam sürebilirdi. Ancak gelişigüzel bir hizmetçiyle ve kızı Ji Qing’ olmuştu. Ji Lan Deng’in kaderi sonrasında tamamen değişmişti…. kızı Ji Qing gençliğinden başlayarak inanılmaz bir yetenek sergilemiş, yeteneği inanılmaz bir oranda yükselmişti. Bir anda Ji Shi ailesinin üst kademelerinin dikkatini çekmiş, dolayısıyla onu yetiştirmişlerdi.

 

Sonrasında Evren Paralı Asker ittifakı tarafından çekirdek üye olarak bile özümsenmişti.

 

İnsanlığın 5 süper gücünden birinin çekirdek üyesi mi?

 

Hepsi süper dahilerdi!

 

Trilyonlarca yıl boyunca Ji Shi ailesi birkaç çekirdek üye yetiştirmiş olmasına rağmen hepsi ailenin kanından değildi, fakat Kar sınırı yıldız alanı bölgesinden dahiler… ve Ji Qing sayısız yılda birinciydi, kanlarından özümsenmiş mutlak bir dahiydi.

 

Ji Shi ailesinin ataları arasından birinci nesil reis Gümüş Kar amiri Ji Tian Cang bile şaşırmış ve bundan neşe duymuştu!

 

Ji Qing’in aile içerisindeki pozisyonu da dosdoğru yükselmişti! Aile içerisinde ilk 10’a yerleşmişti. Ailedeki sektör lordları bile ona saygıda kusur edemiyordu.

 

Kızının pozisyonu göklere çıkmıştı!

 

Babası , Ji Lan Deng’in pozisyonu da yukarılara çıkmıştı. Gümüş sınır yıldız alanında 10 galaksinin yönetimine yerleştirilerek derhal ailedeki figürlerden biri haline gelmişti.

 

“ Birkaç yıldır Yeşim Kubbe gezegeninde olmayacağımı beklemezdim, Küçük Qing aslında ıssız bir yerli çöpüne aşık olmuş. Hah! Ne olursa olsun geleceği önünde duran her şeyi yok etmeliyim, bu baba olarak görevim!” Ji Lan Deng’in gözleri parladı.

 

Kızının durumunu öğrendiği gibi Ji Lan Deng derhal evren gemisine atlayarak Yeşim Kubbe Gezegenine geri dönmüştü.

 

Ancak…

 

Tüm bu süreçte Hong Bushka’nın konutunda kalıyordu, ve ailede… sonuçta bir ölümsüz vardı. Belki yüksek ve yüce Gümüş kar amiri bunu umursamıyordu fakat ailenin diğer üyeleri buna cüret edemezdi! Bir ölümsüz… sonuçta bir ölümsüzdü! Bundan ötürü Ji Lan Deng tüm bu süreç boyunca Hong ile görüşmeye gitmemiş ve şimdi sonunda bir şansı olmuştu.

 

Ji Qing değerli kızıydı.

 

Ve ayrıca altın bir biletti! Ailesinin bu seviyeye yükselmesi yalnızca kızı sayesindeydi! O gittiği anda gücü ve pozisyonu da kaybolurdu…

 

“Kesinlikle buna müsaade etmeyeceğim!” Ji Lan Deng iki yumruğunu da sıktı.

 

“Yolu göster, Sabah Yıldızı restoranına gitmek istiyorum!” Ji Lan Deng emretti.

 

“Evet usta!” Koyu kırmızı tenli zayıf adam diz üstü çöktü.

 

Sabah yıldızı restoranının üçüncü katındaki kabinde…

 

Luo Feng Hong ile muhabbet ederken aniden…. PENG! PENG! PENG! kapı çalındı.

 

“hm?” Luo Feng somurttu.

 

“İçeri gelin.” Hong da kapıya baktı.

 

Kapı itilerek açıldı.

 

Uzun ve yakışıklı erkek görevli saygıyla eğildi, “Aşağıda sizinle görüşmek isteyen birileri var.”

 

“Kiminle görüşecek?” Luo Feng meraklanmıştı.

 

“Hong isimli birini söylediler.” Görevli kabindekilerden gelen baskıyı hissederek daha da özür dileyen ve mütevazı tavır takındı. Bu gerçek dünyaydı… bazı güçlü varlıkları kızdırdıkları anda canlarından olabilirlerdi.

 

“Büyük kardeş, bu sana.” Luo Feng Hong’a gülümsedi.

 

“Ah?”

 

Hong görevliye baktı, “Onları içeri al.”

 

“Evet!” görevli saygıyla ayrıldı.

 

“Kim benimle görüşmek ister ki, Yeşim Kubbe gezegeninden fazla kişiyi tanımıyorum.” Hong şüpheyle başını salladı. Luo Feng yüksek sesle güldü ve söyledi “Adını bile biliyorlar muhtemelen seni tanıyorlar, belki de …. şu bayan Ji Qing’dir.”

 

“Ji Qing?” Hong hafifçe somurttu.

 

Aniden dışarıdaki merdivenlerden ayak sesleri yankılandı, açıkça ağır seslerdi.

 

Luo Feng ve Hong dışarı baktı.

 

“Majesteleri evren seviye 9 ve alan lordu seviye 9, hiç tehdit oluşturmuyorlar.” Siyah cübbeli kel Dylan yanında otururken gözlerini kısarak Luo Feng ile iletişim kurdu.

 

“Ah?” Luo Feng onayladı.

 

Bir silüet sonunda kapıda belirdi, iki adam vardı!

 

Evren seviye 9 adamın siyah saçları köşeli yüzü ve soluk teni vardı, dünyadaki çinlilere benziyordu. Ve diğer Alan lordu seviye 9 adam hafifçe daha büyüktü. Teni mordu normalden daha uzun keskin hançer misali tırnakları çok net görülüyordu, gözleri de mordu.

 

İçeri girişlerine bakılırsa alan lordu seviye 9 koruma olmalıydı.

 

“Nasıl gidiyor Hong !” Kare yüzlü adam Hong’a baktı.

 

“Sen?” Hong kuşkuyla adama baktı.

 

“Kendimi tanıtmama izin verin, ben Ji Qing’in babası… Ji Lan Deng!” adam söyledi.

 

Luo Feng somurttu.

 

Ji Qing’in babası ortaya mı çıkmıştı? Görüşüne bakılırsa büyük kardeşi henüz Ji Qing’in babasıyla görüşmemişti.

 

Hong bir anda ayağa kalkarak konuştu, “Bay Ji.”

 

“Ji Qing’in meselesini biliyorum. Öğrendikten sonra derhal Kar sınırı yıldız alanından geldim.” Ji Lan Deng’in gözleri sakince Hong’a baktı, “Sadece geçen dönemde Bushka’nın konutundaydın, bu nedenle ziyaretimi gerçekleştiremedim! Bugün burada hiçbir kötü niyetle bulunmuyorum, tamamen babası olarak buradayım.”

 

“Anladım.” Hong onayladı ve dinledi.

 

“Sen çok olağanüstüsün!” Ji Lan Deng Hong’a baktı. “Ganwu evren ülkesi iç dahi savaşındaki performansının fena olmadığını duydum. Sanal evren şirketine katılamamış olmana rağmen çok olağanüstü birisin.”

 

Hong dinledi.

 

“Ancak Hong.” Ji Lan Deng hafifçe iç geçirdi, “Kızımdan farklısın!”

 

“Kızım Ji Shi ailesinde yaşıyor, Kara Ejder Dağı yıldız alanı kraliyet ailesinden en az yüz kat daha güçlü bir ailede. Sen yalnız bir savaşçısın, hocanı takip ederken kendini hiçbir baskı altında hissetmeden evreni geziyorsun.” Ji Lan Deng iç geçirdi, “Ancak kızım bu ailenin içinde yaşıyor. İç mücadele ve baskı aşırı devasa. Ji Shi ailesi içinde…. dikkatli olmadığında ve gevşediğinde 10 milyon kişi tepene çıkar. Tüm bunları anlıyor musun?”

 

“Anlıyorum.” Hong onayladı.

 

Kraliyet ailelerindeki iç mücadele yoğundu.

 

Ji Shi ailesi gibi süper bir ailede ekstra bir güç mücadelesi bulunuyordu.

 

“Bu nedenle kızım Ji Qing yanlış bir yola gitmemeli,  böyle yaptığında… geri dönüşü imkansız olur!” Ji Lan Deng Hong’a baktı. “Onunla olan ilişkin Ji Shi ailesinin büyüğünü kızdırdı! O kızdığında tüm aile rahatsız olur…”

 

Hong sessizdi.

 

“Bu yüzden!”

 

“Umarım hatırı için onu bırakırsın,  bela olmaz ve onunla bağlantı kurmazsın!” Ji Lan Deng ciddiyetle söyledi. “Sana evren ağından onunla bağlantı kurma ve hemen Yeşim Kubbe gezegeninden ayrıl. Umarım onun dünyasından kaybolursun… bunu yaptığında atanın en favori çocuğu olarak kalacaktır.”

 

“Eğer ona musallat olmaya devam edersen, pozisyonunu zedeleyeceksin ve geri dönüşü olmayan bir yola girecek.” Ji Lan Deng Hong’a baktı.

 

Hong sessizdi.

 

Kaka…

 

Hong’un sert yumruğu masa tarafından engellenmişti, hepsi solmuştu, ifadeleri çirkindi.

 

Luo Feng somurttu.

 

“Babası olarak statümle, sana yalvarıyorum onu bırak. İnanıyorum ki onun için iyi bir gelecek diliyorsun değil mi?” Ji Lan Deng Hong’a baktı.

 

Hong orada durdu.

 

“Anlıyorum.” Hong onayladı.

 

“Umarım Yeşim Kubbe gezegeninden ayrıldığın haberini duyarım. Bu yolla babası olarak sana inanılmaz minnet duyacağım.” Ji Lan Deng hafifçe eğildi. Bitirdikten sonra döndü ve korumasıyla ayrıldı, başından sonuna Luo Feng veya ölümsüz Dylan’ın farkına varmamıştı bile.

 

// Çok ayar oldum mevzuya bak arkadaş… Sana mı sorucaz ulan hangi gezegende takılacağımızı hahaha

 

Bir ölümsüz kimliğini açığa çıkartmak istemediğinde nasıl Ji Lan Deng ve koruması seviyesindeki biri onu fark edebilirdi ki?

 

….

 

Restoranda bir sessizlik hakimdi.

 

Kendini kontrol eden Hong tamamen solmuştu, sonrasında başını sallayarak zorlukla gülümsedi.

 

“Üçüncü kardeş, bu bir şaka değil mi?” Hong Luo Feng’e baktı.

 

“Eğlenceli hiçbir yanı yok.” Luo Feng başını salladı.

 

Hong başını salladı.

 

Hong net şekilde durumu görmüştü. Bu nedenle Ji Qing’in babası çok mütevazı olmasına rağmen…. sözlerinin arkasındaki anlama bakıldığında Hong dosdoğru gerçeği görebiliyordu. Bu Ji Qing’in babası açıkça ondan iliklerine kadar nefret ediyordu. Hong’un Yeşim Kubbe gezegeninden ve Ji Qing’in dünyasından ayrılmasını bekleyemiyordu.

 

Sevdiği kız tarafından nefret edildiğinden Hong içinden gerçekten kötü hissediyordu!

 

“Büyük kardeş.” Luo Feng Hong’un omuzunu sıvazladı.

 

“İyiyim.” Hong başını salladı.

 

Luo Feng somurtmadan edemedi.

 

Gümüş kar amirinin derdi neydi öyle? Mutlak bir dahi olsa bile, ilişkisi olamaz mıydı?

 

Bu nasıl bir şakaydı öyle?