Bölüm 532: Ölümsüz Tapınağı

avatar
4316 13

Swallowed Star - Bölüm 532: Ölümsüz Tapınağı


 

 

 

 

Sarayın içerisinde Kan Tanrısı Baqi tahtından aşağı yürürken güldü.

 

Luo Feng orada diz üstünde kaldı.

 

“Hm.” Baqi tek dizinin üzerindeki Luo Feng’e baktı, baktıkça daha da memnun oluyordu. Kan nehri dünyası evrenden farklıydı. Evrende Sanal Evren Şirketi ve dahileri yetiştiren diğer devasa güçler rekabet ediyordu. Lakin bu çoğunlukla korumacı türde bir yetiştirmeydi.

 

Kan nehri dünyası farklıydı!

 

Kıta üzerinde 10 milyonun üzerinde dünya şehri bulunuyordu. Sayısız Sektör Lordu birbirleriyle dövüşüyorlardı! Biri dahi olsa da , ne kadar güçlü olursa olsun, en tepeye çıkmadan önce katliamı tecrübe etmek gerekiyordu! Bu nedenle Baqi kendi kan tanrısı muhafızlarını oluşturmak için öğrencilerini kabul ediyordu, bu bir dahi ordusu oluşturma biçimiydi!

 

Şu anda eğitim yapıyordu. Lakin kendini açığa çıkardığında gücü ve statüsü katliam sonucunda belirlenecekti!

 

Kan nehri dünyası güce tapardı! Katletmeye tapardı!

 

“97, bulut seviye 9 düzeyinde alan seviye 1 şeytanı yenebiliyorsun.” Baqi orada durdu, Luo Feng’e bakarak, “Şu anda 3 kan nehri kristali özümsedin. Gelişimin daha hızlı bile olabilir! Senin seviyendeki yeteneğe sahip kişilerin sıralaması ölümsüz tapınağında özümsenenlerin en yukarısında olabilir.”

 

“Benim altımda, elindeki faydalar kesinlikle ölümsüz tapınağında yetiştirilen dahilerden daha aşağı faydalar elde etmeyeceksin!” Baqi kendine güvenerek söyledi, “Eğer bana sadık olursan, sana iyi davranacağım!”

 

“Sağ olun efendim, sizi desteklemek ve işinize yaramak için elimden gelenin en iyisini yapacağım.” Luo Feng dizinin üzerinde son derece temiz ve saygılıydı.

 

Baqi bu sözleri duyduğunda gülüşü daha da genişledi.

 

“Haha…”

 

“Hahahaha…” Baqi daha yüksek sesle gülmeye başladı. Gülüşü sürekli olarak sarayın etrafında yankılanıyordu, 3’üncü katta eğitim yapmakta olan kan tanrısı muhafızları bile yukarı bakarak Lordlarını neyin bu kadar mutlu ettiğini merak etti.

 

Baqi gülücüklerle dolu şekilde kişisel olarak Luo Feng’i ayağa kaldırdı.

 

“Sıkı çalış.” Baqi Luo Feng’e gülümsedi. “İlk önce alan seviyesine yarıp geç. Kan nehri madalyaları konusunda ise bir dünya şehrini almadım. Başlangıçta getirdiğim madalyalar verildi.”

 

“Ah.” Luo Feng sersemlemişti.

 

Verildi mi?

 

Bunun anlamı Baqi’nin hiç kan nehri madalyası olmadığı anlamına mı geliyordu?

 

“Haha, 97, seni küçük çöp, hiç madalya olmadığını duyduğunda… ifaden değişti.” Baqi gülümsedi, “Düşüncelerini anlıyorum, ben de kan ve kara savaşçı efsanelerini dinleyerek büyüdüm, bir kan savaşçısı ve kara savaşçı olarak kan nehri madalyası alabilmek için çok sıkı çalıştım.”

 

“Bu madalya sadece bir madalyadır ve başka hiçbir anlam ifade etmez. Bunu elde etmeyenler için ise…. on binlerce yıl kovalayacakları bir hedeftir.”

 

“Hm!”

 

“Belki şimdi hiç olmayabilir fakat ölümsüz tapınağını bana birkaç tane daha vermesi için bilgilendireceğim.” Baqi Luo Feng’e gülümsedi, “Tahminimce 10 gün içinde, eğer daha hızlı olurlarsa… 6 ila 7 gün içerisinde elçilerini madalyaları bana ulaştırması için göndereceklerdir. O vakit sana bir tane vereceğim.”

 

“Sağ olun Lordum!” Luo Feng’in ifadesi minnetle dolarken eğildi.

 

“Haha… devam et! Alan seviyesine yarıp geç!” Baqi gülümsedi. “Ah, doğru, iki kan nehri kristali! Bunları özümsediğinde yine beni bul.” Bunu takiben elini kaydırdı ve iki kristal çıkardı,avucunda süzülerek doğrudan Luo Feng’e doğru ilerledi.

 

Luo Feng saygıyla onları aldı, “Sağ olun Lordum.”

 

Baqi saygıyla ayrılan Luo Feng’e gülümseyerek baktı, bunu takiben yüksek sesle tekrar gülmekten kendini alamayarak tüm sarayın titremesine neden oldu.

 

……

 

Luo Feng 5’inci kattan ayrıldığı gibi birkaç diğer kan tanrısı muhafızıyla karşılaştı. Hepsi Baqi’nin neden bu kadar mutlu olduğunu merak ediyorlardı. Bu nedenle sormaya gelmişlerdi! Luo Feng doğal olarak onlara açıkladı. Bir anda muhafız grubu kıskançlıkla dolarak Luo Feng’i tebrik ettiler.

 

Sonrasında Luo Feng saraydan ayrılarak gökyüzüne doğru, kalın ve kırmızı auranın bulunduğu yere doğru ilerledi.

 

“Kan Tanrısı Baqi ile ilk karşılaştığımda acımasız, soğuk ve kayıtsızdı. Kalp atışlarımla beni öldürecek gibiydi.” Luo Feng uçarken gülümseyerek başını salladı. İçinden haykırarak,” Lakin bu kadar uzun yıldan sonra tutumu açıkça çok daha iyiydi. 3 kristal özümsediğimi bildiğinden çok daha yakın davrandı.”

 

Bu bir güven belirtisiydi.

 

Önceden ilk karşılaştıklarında boyun eğmiş olmasına rağmen Kan Tanrısı Baqi muhtemelen hala tamamen ona güvenmiyordu.

 

Diğer yandan kurallara uzun süre bağlı kalarak dev çukur kışlasında eğitim yapmasıyla açıkça Baqi çok memnun olmuş ve sonunda ona güvenmeye başlamıştı. Belki bu düzeyde bir güven 1 numaralı kaptan veya diğerleri ile kıyaslanamazdı ancak Luo Feng’in yeteneğinden ötürü açıkça Baqi ona ağır ölçüde ayrıcalık tanıyordu.

 

“Yazık!”

 

“Baqi, kan nehri dünyasında kalamam. Benim bölgem…. çok daha geniş.” Luo Feng içinden mırıldandı, “Madalyayı aldıktan sonra ayrılacağım!”

 

“Bir daha geldiğimde kesinlikle çok sonraları olacak.”

 

Sou!

 

Hızlıca gökyüzüne doğru yırtarak dev çukur kışlasına ilerledi.

 

Luo Feng ayrıldıktan sonra fazla vakit geçmeden Baqi kişisel olarak iletişim cihazını kullanarak Ölümsüz Tapınağına mesaj göndererek daha fazla kan nehri madalyası talep etti.

 

…..

 

Ölümsüz tapınağı, Antik Tanrı Harabelerinin çekirdek bölgesiydi.

 

Bölgesi genişti. Büyük miktarda dağ sahaları , ara sıra bataklıklar, nehirler ve devasa çukurlar v.b görülüyordu… on milyon km’lik alanda öldürme aurası her tarafta süzülüyordu. Yüksek dağ zirvelerinde olsun veya derin bataklık ve nehirlerde , dev çukurlarda hatta havada süzülürken…..

 

En çekirdekteki girdap auraları parlayan kızıl güneş misaliydi.

 

Tüm bölgede ise toplamda 10081 girdap bulunuyordu. Her biri dönüyordu, çoğu Luo Feng’in çukurunun on katından daha az veya çoktu, küçük olanların auraları sadece onda biri kadardı. Tüm türden aura girdapları bulunuyordu.

 

Farklı güçte ,boyutta ve pozisyonlardaydılar…

 

10,081 girdap gökyüzünde, dağ zirvelerinde, nehirlerde, vadilerde, doğal fenomenler oluşturuyordu!

 

“Gümbür….”

 

“Ji!”

 

“Ang!”

 

Antik yaratıklar uluyormuşçasına trilyonlarca yıllık zaman ve uzaydan geçen sesler bölgede yankılanıyordu.

 

10,081 girdabın merkezinde milyonlarca km’lik bir alanda antik bir tapınak bulunuyordu. Tamamen kırmızı siyah renkteydi. Yüzey katmanı tarifsiz karmaşık heykellerle doluydu, bazıları kükreyen yaratıklar, bazıları ölümsüzlerin savaşları şeklinde devam edip gidiyordu. Antik tapınak 10,081 girdap tarafından sarılıyken aynı antik aurayı yayıyordu.

 

Antik tapınağın 1 milyon kilometrelik alanı ne kadar büyüktü?

 

Dünya tapınak ile kıyaslandığında ufak kalıyordu.

 

Tapınağın büyüklüğü güneş ile kıyaslanabilirdi!

 

Bu kan nehri kıtasının merkezindeki en güçlü kuvvetti. Sanal Evren Şirketi bile bu yeri tamamen bastıramamıştı.

 

…..

 

Ölümsüz Tapınağı, görkemli ve uzun sarayın 9,829’uncu katında…

 

“Yuke.” Siyah zırhlı bir silüet tahtın önünde durdu. Aşağıya bakarken sesi yıldırım misali patladı.

 

Aşağıda beyaz üniformalı bir adam diz çökmüş, başı zemindeydi.

 

“Gidip 20 kan nehri madalyası al ve en yüksek hızla onları Baqi’ye gönder” Zırhlı silüet kayıtsızca söyledi.

 

“Evet, ulu efendimiz.” Beyaz cübbeli adam diz çökerek saygıyla söyledi.

 

“Git!” Silüet söyledi.

 

Shua!

 

Zırhlı silüet saraydan kayboldu. Beyaz kıyafetli adam ayaklanarak dışarı doğru yönelerek aynı anda yüksek sesle dışarıya bağırdı, “Wula, özel elçiler takımını hazırla, derhal tapınaktan yola çıkıyoruz.”

 

“Evet Lord Yuke.”

 

Bir ses dışarıdan yankılandı.

 

….

 

Bir süre sonra koyu mor disk şeklinde evren gemisi hızlıca gökyüzünü parçalayarak tapınaktan uzaklara uçtu. Bulutların 15’inci katından hızlıca dev çukura doğru ilerledi.

 

Antik tanrı harabeleri düpedüz fazla genişti. Ölümsüz Tapınağında yapılan evren gemileri Luo Feng’in robot gemisi ile kıyaslandığında soluk kalıyordu. Bulut katmanlarında uçmanın verdiği direnç de uzaya göre daha yüksekti. Bu nedenle sadece uçuşları, Baqi’nin söylediğine göre 6 ila 10 gün sürüyordu.

 

6 ila 10 gün kan nehri dünyasının zamanına göreydi.

 

Aslında Dünya zamanıyla kıyaslandığında 1 ila 2 ay kadardı.

 

…..

 

Bu gemi Dünya zamanıyla 20 gün kadar uçtuktan sonra antik tanrı harabelerindeki geniş bir nehrin üzerinde seyrediyordu.

 

Adanın üzerinde….

 

Bir savaşçı eğitim yapıyordu.

 

Nehrin derinliklerinde devasa bir girdap aurası vardı, sınırsız bir aura içerisinden yayılırken adayı….eğitim için elverişli kılıyordu.

 

“Lordum!”

 

“Lordum!”

 

İki silüet hızlıca suyun yüzeyinden fırlayarak adaya kondu. Bu ikisi telaşla bağırdı, sesleri gürlüyor…. tüm adada yankılanıyordu. Bir alan lordunun gücüyle gürleyişlerinin kuvveti birinin ancak hayal edebileceği düzeydeydi.

 

“Lordum.” “ Lordum.”

 

İkisi güze gümüş bir saraya ulaşana kadar fırlayarak güzel resepsiyonistin önünde durdu.

 

Gümbür!

 

Bir silüet saraydan fırlayarak aniden girişte belirdi. Elini savurmasıyla bir dünya enerjisi devasa bir el oluşturarak iki bağıran astına vurdu. Onları o kadar öteye savurdu ki uzaktaki bitkilerin arasında kayboldular.

 

“Önceden söylemiştim.” Sarayın önünde beyaz cübbe giyinmiş, büyüleyici yakışıklı bir genç tilkimsi gözleriyle kan kusan iki kişiye bakıyordu. “Eğitim yaparken beni aradığınızda ilk önce Ark’a beni bilgilendirmesi için söyleyin! Gerçekten de bağırıp gürültü çıkardınız. Bu sefer size bir ders veriyorum, sıradaki sefer merhametsiz olduğum için beni suçlamayın.”

 

İki muhafız aniden en derinlerinden şaşkına döndüler.

 

“Hatamızı biliyoruz.”

 

“Hatamızı biliyoruz.” İkisi hızlıca uçarak saygıyla eğildi.

 

“Hm.”

 

Tilkimsi genç boğazını temizleyerek kayıtsızca söyledi, “Konuşun, ikinizi bu kadar delirten şey nedir?”

 

“Nehrin derinliklerinde bazı tarihi kalıntılar var.” Muhafızlardan birisi bağırdı.

 

“Nehrin derinliklerinde bazı tarihi kalıntılar var, yüksek ihtimalle sayısız yıl önce yaşanan savaştan kalma.” Diğer muhafız konuştu.

 

Tilkimsi gencin gözleri kocaman açıldı.

 

Tarihsel kalıntılar?

 

Efsanevi savaştan mı?

 

“Beni çabuk oraya götürün!” Genç tiz bir sesle emrederken yüzü heyecandan kıpkırmızı kesilmişti.






 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr