Bölüm 5.10: Ölümcül Qin Yu, Çılgın Sang Mo

avatar
3594 5

Stellar Transformations - Bölüm 5.10: Ölümcül Qin Yu, Çılgın Sang Mo


Çeviri: Pervane

 

 

Xiao Hei’nin hem vücudu hem de kanatları incelmişti. Ama ağırlığı ölçülecek olsaydı, şu anki ağırlığının yasak tekniği çalışmaya başlamadan önceki ağırlığından daha fazla olduğu görülürdü. Sebebiyse mağaranın çevresinden geçen çok sayıda hayvanın kan özlerini özümseyip vücuduyla birleştirmesiydi.

Şimdiki durumum anılarımdan biraz farklı olsa da hızım ve saldırı gücüm beklediğimden daha yüksek.

Durumu kendisi için gayet tatmin ediciydi. Kutsal sezgisi ansızın erken Jindan aşamasındaki bir Xiuyaoist keşfetti. Su altı dünyasında Xiuyaoistlerin birbirlerini öldürmeleri normalken, aynı gücün emrindeki Xiuyaoistlerin birbirleriyle savaşmaları yasaktı.

Asıl formu kaplan köpek balığı olan bu Xiuyaoist sendeleyerek boş boş dolaşıyordu. Oldukça rahat bir ifadesi vardı.

Birdenbire siyah bir ışık bu Xiuyaoisti delip geçerken yalnızca derinden gelen bir hırıltı duyuldu. Sonrasında kaplan köpekbalığı, kendisini delen siyah ışık tarafından tek bir hücresi dışarıda kalmayana kadar emildi. Ardından siyah ışık, siyah kartal şeklini aldı.

Xiao Hei, Xiyaoistin kimlik kartını aldı. “Bu yasak tekniği kullanırken kendimi kontrol edemiyorum. Jindan aşamasındaki hayvanı yerken yaydığım enerji yüzünden yeşim kimlik kartını da yok ettim.

Bu teknik hedefin yalnızca etini ve kanını emmiyor, hedefin anılarını da alıyordu. Xiao Hei buna rağmen hedefin ruhunu emmeye cesaret edemiyordu. Aslında buna muktedir de değildi.

 

Qin Yu sürekli yön değiştiriyordu. Sang Mo her yaklaştığında yön değiştiriyordu fakat Sang Mo Yeşil gözlü balık klanı üyelerinden istihbarat aldığından, Sang Mo’dan bir türlü kurtulamıyordu. An itibariyle yarım gündür Sang Mo tarafından kovalanıyordu.

Karşıma yine birisi çıktı!

Qin Yu içten içe lanet okuyordu. Biraz önce kutsal sezgisi ileride ortaya çıkan Sang klanı üyeleri keşfetmişti. Hiç beklemeden bir kez daha yön değiştirdi. Sang Mo’ya karşı tetikte olması yetmiyormuş gibi bir de Sang Mo’nun gönderdiği diğer Sang klanı üyelerine dikkat etmek zorundaydı.

Qin Yu elinden tekrar tekrar kaçtıktan sonra, Sang Mo klan üyelerine 100 bin li çapındaki alanı sarmalarını emretmişti. Sang klanı üyelerinin kuşatmasıyla Qin Yu çok daha kötü bir duruma düşmüştü. Sang Mo’dan kaçmak için tekrar yön değiştirmişken kendisinden çok da uzakta olmayan bir bölgede Sang Klanı üyelerini tespit etmişti.

Yeşil gözlü balık klanı üyelerinden bir mesaj daha geldi. “Kıdemli Sang Mo, katil 120 li güneyinizde bulunuyor.

Sang Mo’nun gözleri içini kemiren öfkeden ötürü kıpkırmızı olmuştu. Yeni istihbarat almış olmasına rağmen pek heyecanlı değildi. Çünkü biliyordu ki katili yakalamak, sürekli yeni istihbarat almasına rağmen hiç kolay bir iş değildi.

Bu Xiuxianisti yakalamak havayı tutmaktan daha zor.” Sang Mo hala Qin Yu’nun adını bilmiyordu.

Yine de oğlunun intikamını almak zorunda olduğundan takibi sürdürüyordu.

Uzun zaman sonra,

Sang Mo ne kadar kovalarsa kovalasın Qin Yu’yu tespit edemiyordu. Yeşil gözlü balık klanı üyeleri Qin Yu’yu bulmakta başarısız olmuşlardı. Sang klanı üyeleri de Qin Yu’yu görmemişti. Sanki yer yarılmıştı da içine girmişti.

Birkaç yüz li’lik alanda bir balık varken, Sang Mo ve Sang klanı üyeleri kutsal sezgileriyle devasa bir alanı tararken, Qin Yu öylece ortadan kaybolmuştu.

Patrik.”

Bir grup Sang klanı üyesi çaresizlikle Sang Mo’ya baktı. Artık katil kaçtığından ellerinden bir şey gelmiyordu.

Sang Mo’nun kalbi öfkeyle doldu. Geniş bir ağ kurup Yeşil gözlü balık klanı üyelerini bile işe koşmuştu. Sang klanı patriği olarak bizzat kendisi de aramaya katılmıştı ama bir Xiuxianist sıçanını yakalayamamışlardı. Sang Mo’nun sinirlenmemesi mümkün müydü?

Gözlerinde nefret dolu bir ifade vardı. “O Xiuxianistin diri diri derisini yüzüp ateş karıncalarının yuvasına atacağım. 10 bin karınca ısırığının verdiği acısı tatsın da görelim. Onu öldürmeden önce 3 gün boyunca acı feryatlarını dinleyeceğim.

Oğlunun ölümüyle zaten sinirli olan Sang Mo, aramanın başarısız olmasıyla hali hazırda sinir küpüne dönmüştü.

Patrik, böyle yapmak öfkenizi yatıştıracak mı? Onu hadım edelim. Patrik, yanlış hatırlamıyorsam sarayımızın güneyinde bir grup sapık yaşıyor. Bu veledi onlara verelim de birkaç gün eğlensinler.” Bir Sang klanı üyesi yağcı bir tavırla önerisini sundu.

Sang Mo’nun gözleri parladı. Belli ki bu öneriyi pek beğenmişti.

Başka bir klan üyesi hemen lafa atladı. “Patrik, tahta at denen bir işkence duymuştum. Kama benzeri bir demir blok bulup, at biner gibi üzerine oturtacağız. Jindanını da mühürleyip işkencenin tadına varmasını sağlayacağız. Sonra da …

 

Sang klanı üyeleri birbirleri ardına zalim işkence yöntemleri önerdiler. Bu Xiuyaoistler zamanlarını pratikle geçirdiklerinden birçoğunun canı sıkılmıştı. Sıkıntıdan kurtulmak için araştırma yapıp bazı işkence yöntemleri bulmuşlardı ve bazen bu yöntemleri ölümlüleri ıssız adalara kaçırıp onlar üzerinde denemişlerdi.

Sang Mo bütün bu önerileri iştahla dinlemişti.

Qin Yu’ya bu yöntemlerle işkence etse ancak rahata kavuşabilirdi.

Güzel. Fakat katili yakalayamazsak bütün bu konuşmalar boşa gitmiş olur.” Qin Yu’yu yakalamanın ne kadar zor olduğu aklına gelince içi karardı. “Pekala. Şimdilik takibi bırakalım.” Aynı zamanda yeşil gözlü balık klanı üyelerine de emirlerini iletti.

Yeşil gözlü balık klanı üyeleri, hepiniz gözünüzü dört açın. Xiuxianist ortaya çıkar çıkmaz bana haber verin.

Emirleri ilettikten sonra da oradan ayrıldı. Hızı sıradan ahtapotlara göre çok yüksekti. Klan üyelerinin yavaşlığına ayak uyduracak kadar sabırlı değildi. Klan üyeleri de gruplara ayrıldı. Bir kısım saraya dönerken geri kalanlar da farklı yerlere gittiler.

Sang Mo ve diğerleri bölgeden ayrıldıktan 1 saat sonra yer hareket etmeye başladı ve yerin altından biri fırladı. Bu kişi tabii ki de Qin Yu idi.

Sang klanı.” Gözleri soğukça parladı.

Yarım saat öncesinde oldukça vahim bir durumdaydı. Çünkü Sang Mo tarafından girecek delik kalmayıncaya kadar kovalanmıştı. O sırada hemen yerin altına girip yıldız enerjisini geri çekmiş, yıldız enerjisini ve aurasını bastırmıştı.

Kumarı kazanmıştı.

Sang Mo kendisini bulamamıştı. Bir kişi iç enerjisini kullanmayı bırakıp aurasını bastırınca başkaları doğal olarak o kişiyi bulamazdı. Kutsal sezgisini sezemedikleri sürece o kişiyi bulmaları mümkün değildi. Ve Qin Yu’nun kutsal sezgisi Sang Mo’nunkinden üstündü.

Pu!

Qin Yu ok gibi yukarı fırladı. Şu anda su yüzeyinden 4-5 km kadar uzaklıktaydı. Kısa süre içinde suyu yarıp gökyüzüne fırladı.

Orada birileri var!

Okyanusun üzerinde bir şeyler arıyormuş gibi görünen Xiuyaoistleri fark etti. Bunların bazıları oldukça tanıdık görünüyordu. Bunlar daha önce karşılaştığı Sang klanı üyelerindendi.

Görünen o ki Sang Mo henüz pes etmemiş.

Qin Yu, kalbi öfke dolu olduğu halde suya daldı. Canını kurtarmak için durmadan kaçıyor olsa da okyanustan çıkmayı düşünmemişti bile. Çünkü biliyordu ki, suyun dışı içinden çok daha tehlikeliydi. Bunun birkaç sebebi vardı.

İlk olarak, Xiuyaoistler de uçma yeteneğine sahipti. Xiuyaoistler genellikle 4-5 km derinliklerde yaşarlardı. Kutsal sezgilerinin menzili ise 10 km civarındaydı. Yani hem okyanusu hem de gökyüzünü kutsal sezgileriyle tarayabiliyorlardı.

İkinci olarak, okyanusun üzerinde uçsuz bucaksız bir alan olduğundan yukarıda beliren bir şey hemen fark edilirdi. Okyanusta ise dağlar, kayalar, mercan kayalıkları gibi çok sayıda saklanma noktası vardı.

Üçüncü sebep, şu anda bulunduğu 100 bin li yarıçapındaki alanın Qian Long kıyılarına yakın olmasıydı. Kıyının yakınlarındaki sular tamamen Xiuyaoistlere aitken, en yakın Xiuxianist veya Xiumoist adalarının kıyıdan uzaklığı 100 bin li’den fazlaydı. Kıyıya yakın olan ıssız adaların herhangi birinde bir Xiuyaoist olması muhtemeldi.

Son olarak da gökyüzünde dilediği yükseklikte uçması imkansızdı.

Qin Yu biliyordu ki daha yükseğe uçtukça daha büyük tehlikelerle karşılaşacaktı. Belli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra daha fazla yükselmesi mümkün olmayacaktı. Ayrıca ustası Lei Wei’nin açıklamalarına göre yükseklerde korkunç tehlikeler yatıyordu.

Lei Wei bile yükseklerden bahsederken korkunç kelimesini kullandığından tehlikenin boyutunu hayal etmek çok zor değildi.

Çok yükseklere uçamayacağından ve dahası gökyüzünde saklanacak yeri olmadığından fark edildiği anda kaçması mümkün olmayacaktı. O zaman ne yapacaktı? En mantıklı şey su altında kalmaktı. Sonuçta burada başkalarının açıklarından istifade etme ihtimali vardı.

 

Patriğin söylediklerine göre, katil bir noktadan sonra uçan kılıcıyla ilerlemiş. Kardeşim, gidip katili aramalıyız.” Bir Sang klanı üyesi serzenişte bulundu.

Başka bir klan üyesi umursamaz ifadesiyle konuştu. “Abi neden bu kadar ciddisin? Klan üyelerimizin dışında, orta seviye kutsal silah ödülünü duyan birçok Xiuyaoist de aramaya katıldı. Xiuxianist dikkati elden bıraktığı anda … ha-ha.

 

Qin Yu kollarından aldığı güçle okyanusta bir balık gibi yüzüyordu. Durmadan yaptığı eğitimlerin meyvesi olarak vücudu kutsal silahlarla boy ölçüşebilecek korkunç bir güce sahipti. Sadece fiziksel gücünü kullanarak ilerliyor olsa da, ilerleyişi bir oktan farksızdı.

Sang Mo. Sürekli beni kovalamana izin vermeyeceğim. Artık rolleri değiştiriyoruz.

Kutsal sezgisini genişletti. Kollarının hareketiyle birlikte balık gibi hızla ilerlemeye başladı. sadece fiziksel gücünü kullanırken hızı maksimumunun onda biri kadar olsa da bu hız ona yeterliydi.

 

Kanka, sence Xiuxianist nereye kaçtı?

Nereye kaçtığı önemli değil. Patrik bile eli boş döndü. Bence aramaya ara vermeliyiz.

2 Sang klanı üyesi yan yana ilerliyordu. Qin Yu bir süredir Sang klanı üyelerinin belası olmuştu.

Kanka, işe yaramaz bir şeytan hayvanın saldırısına uğramayı hiç beklemezdim.” dedi bir klan üyesi gülerek. Arkasını döndü ve bir kesme hareketi yaptı. Ama gördüğü tek şey boğazını delen Alevli Kılıçtı.

Hemen hemen aynı anda Qin Yu’nun sol eli diğer klan üyesinin göğsüne girdi.

Demek işe yaramaz şeytani hayvan?” Qin Yu 2 jindanı alıp hemen uzaklaştı.

Yıldız enerjisi kullanmadığından bu iki Xiuyaoist aurasını sezememişler fakat yakınlarına gelince sudaki dalgalanmaları sezebilmişlerdi. İlk başta saldıranın basit bir köpek balığı olduğunu düşünmüşlerdi. Çünkü ne enerji ne de aura tespit etmişlerdi.

Bu olayla birlikte Qin Yu’nun karşı saldırısı da başlamış oluyordu.

 

Qin Yu, Sang Mo ve diğer pek çok Xiuyaoist tarafından kuşatılmışken bile kaçmayı başardığından şu anda hareketi çok daha rahattı.

İlk gün iki Xiuyaoisti öldürdükten sonra yeşil gözlü balık klanı tarafından izleri bulunmuş, fakat hemen sonrasında saklanmıştı. Bu defa 3 gün sessiz kalmış ve bu süre zarfında elindeki jindanları arıtmıştı.

Biri yaklaştığında arıtımı duraklatıyor, uzaklaşınca devam ediyordu. 3 günde iki jindan tamamen arıtılıp emilmişti.

Ardından tekrar işe koyuldu.

Bu defa şansı yaver gitmedi. Bir Sang klanı üyesine rastlaması birkaç gününü aldı. Dahası bunlar 3 kişiydiler. Qin Yu çılgına döndü ve patlarmışçasına yıldız enerjisini saldı. Yakın mesafe savaşında biri ileri diğer ikisi de orta Jindan aşamasında olan bu üçünü kolayca öldürdü.

Ve tekrar saklanıp gözden kayboldu.

Bu defa 10 gün saklanmıştı. 10 gün geçtikten sonra ise yeniden iş başı yaptı.

Qin Yu 3 ayda tam 16 Sang klanı üyesini öldürmüştü. Klan üyelerinin birer birer öldürüldüğünü gören diğerleri ise korku içindeydiler. Bu yüzden büyük gruplar halinde hareket edip Qin Yu’nun eyleme geçmesini zorlaştırıyorlardı.

Gel gör ki Qin Yu fazlasıyla gözüpekti.

Büyük gruplar halinde gezen Sang klanı üyelerine vurkaç taktiğiyle saldırıyordu. Gücü arttıkça Vücut-Silah Birleşimi tekniğinin verdiği hız da azar azar artıyor ve gitgide Sang Mo’nun maksimum hızına yaklaşıyordu.

Gizlice saldırıp Vücut-Silah Birleşimi tekniğiyle kaçtığından ve bu süreç dahilinde yıldız enerjisi kullanmayıp yalnızca fiziksel gücüne başvurduğundan düşmanları izini süremiyorlardı. Yeşil gözlü balık klanı üyeleri tarafından fark edildiğinde ise kutsal sezgisi sayesinde bir şekilde kaçmayı başarıyordu.

Qin Yu ölüm saçıyordu. Peş peşe öldürdüğü uzmanlar yüzünden daha da ölümcül biri olmuştu.

 

Sang Mo, beni buna sen zorladın. Klan üyelerinin ölümünün sorumlusu sensin!

Sang Mo elinde Qin Yu’dan gelen mesajı içeren yeşim kayışı tutuyordu. Bu kayış Qin Yu’nun Sang klanı üyelerini ilk defa öldürdüğü zaman olay mahalline bırakılmıştı. Sang Mo mesajın taşıdığı öldürme niyetini açıkça görebiliyordu. Qin Yu’nun, klanını yok etmeye niyetlendiğinden emindi. Geçen yarım yılda öldürülen 30 klan üyesi de bunun somut kanıtıydı.

Sang Mo’nun elleri titriyor, yüzündeki kaslar seğiriyordu.

Başta Sang klanının Jindan aşamasına ulaşmış üyelerinin sayısı 200’den azken son yarım yılda bunların 30 tanesi ölmüştü. Bu hızla Sang klanının yok olması için 5 yıl kadar zaman yeterliydi. Sang Mo’nun şu anki hızı Qin Yu’nunkinden yalnızca küçük bir miktar fazlaydı. Ayrıca Sang Mo, henüz Qin Yu’ya yaklaşamadan Qin Yu tarafından tespit ediliyordu.

Sang Mo’nun elinde Qin Yu’yu yakalamak için bir şey yoktu. Yarım yıl süren boş kovalamacadan sonra Sang Mo da düşmanı yakalamanın mümkün olmadığını görmüştü.

Güzel, güzel, güzel!

Öfke içinde üç defa art arda ‘güzel’ dedi Sang Mo. Gözleri kan kırmızısına dönmüştü. Koynundan bir verici çıkarttı. Bir süre düşündükten sonra dişlerini sıktı ve kutsal sezgisiyle mesajını iletti. “Vekil usta, lütfen ödülü güncelleyin. Ödül artık yalnızca orta seviye kutsal silah değil bir de benim … Yıldırım Çekicim olacak!

Yüksek seviye kutsal silah olan Yıldırım Çekici, Sang Mo için en az oğlu kadar değerliydi.

Sang Mo bu kararı verirken içinden bir parça kopmuş gibiydi. Yüksek seviye kutsal silah! Yuanying aşamasındaki uzmanlar bile böyle bir silahı arzulardı. Ve Sang Mo biliyordu ki nüfuzu oldukça yüksek olan vekil usta Cha Ge de Yıldırım Çekicini arzulayan Yuanying uzmanlarından biriydi.

Klanımı yok etmek mi istiyorsun? Yuanying uzmanlarının karşısında hayatta kal da görelim!” Sang Mo kısık sesle konuşsa da hırıltılı sesi ana salon içinde yankılandı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr