Bölüm 5.8: Kaçacak Yer Yok

avatar
3794 4

Stellar Transformations - Bölüm 5.8: Kaçacak Yer Yok


Çeviri: Pervane

 

Okyanus ucu bucağı olmayan bir yerdi. Okyanustaki adalar Xiuxianistlerin ve Xiumoistlerin yaşam alanlarıyken, su altı her iki taraftan da daha güçlü olan Xiuyaoistlerin yaşam alanıydı.

Xiuyaoistlerin su altı dünyasında her biri büyük imparatorluk gibi olan 3 süper güç vardı.

Birincisi Gök Mavisi Ejder Sarayı idi. Sarayın efendisi ise tabii ki orijinal formu gök mavisi ejderha olan bir kutsal hayvandı. Deniz aşırı Xiuzhen dünyasının 1 numaralı uzmanı olarak anılırdı. Xiuxianist ve Xiumoistlerin süper uzmanları bile onunla aşık atamazdı.

İkincisi, orijinal formları su ejderhalarının mutasyona uğramış bir türü, Mor Şeytan su ejderhası olan 9 liderden oluşmuş Dokuz Şeytan Salonu idi. Liderleri Gök Mavisi Ejder Sarayı’nın efendisi kadar güçlü olmasa da dokuz kardeş olarak sayı avantajını ellerinde tutuyorlardı. Ve dokuz kardeşin hepsi de süper uzmanlardı.

Üçüncüsü ise Mavi Su Köşkü idi. Mavi Su Köşkünün efendisi mutasyona uğramış bir kutsal hayvan olan Üç Mavi Gözlü Kurbağaydı. Üçüncü gözü son derece korkunçtu ve garip bir saldırı gücü vardı. Gök Mavisi Ejder Sarayı’nın efendisinden biraz daha güçsüzdü ama üçüncü gözü yüzünden Gök Mavisi Ejder Sarayı’nın efendisi bile kesinkes onu yenebileceğini söyleyemezdi.

Xiuyaoistlerin su altı dünyasında bu güçler üç muhteşem imparatorluk gibiydi. Her biri, çapı milyonlarca li olan alanları kontrol ediyorlardı. Hiç kimse onların otoritesini sarsmaya cüret edemeyeceği için su altının tartışmasız efendileriydiler.

Bu üç büyük gücün altında daha küçük güçler vardı.

Dokuz Şeytan Salonunun hüküm alanı 90 milyon li çapındaydı. Altında Kan Kırmızı Mağara olmak üzere sekiz küçük güç vardı. Kan Kırmızı Mağara, Dokuz Şeytan Salonunun bölgesinin en kuzeyindeki 8 milyon li çapındaki alanı kontrol ediyordu.

Yapılanma gayet basit. Tıpkı Qian Long kıtasındaki gibi. Gök Mavisi Ejder Sarayı, Dokuz Şeytan Salonu ve Mavi Su Köşkü üç büyük hanedanlığa benziyor. Kan Kırmızı Mağara ise Dokuz Şeytan Salonunun altındaki bir eyaleti gibi. Ben de şu anda Kan Kırmızı Mağaranın kontrol ettiği sulardayım.

Qin Yu’nun düşüncelleri iyice netleşti.

Öncesinde Xiuyaoistlerin su altı dünyası hakkında bir şey bilmediğinden korkuyordu. Kişi yalnızca bilinmeyenden korkar. Qin Yu su altında sayılamayacak kadar çok Xiuyao uzmanı olduğunu bilse de durumu anladıktan sonra korkuları yok olmuştu.

Su altı dünyası Qian Long kıtasından çok daha büyüktü ve içerisinde çok daha fazla uzman vardı. Aslında iki yeri birbiriyle karşılaştırmak bile mantık dışıydı. Sadece su altındaki Xiuyaoistler bile Qian Long kıtasını silip süpürmeye yeterdi.

Ölümlülerin yaşadığı bir kıtayı ve su altındaki Xiuyaoistleri aynı kefeye koymak mümkün değildi.

Demek Xiuyaoistlerin yabancı olduğumu anlamasının sebebi buydu.

Elinde iki yeşim kart belirdi.

Bu iki yeşim kart öldürdüğü Xiuyaoistlerden alınmıştı. Kartların üst yarısında Dokuz Şeytan, alt yarısında Kan Kırmızı yazıyordu. Bu birkaç kelimeden özel bir aura yayılıyordu.

İlk zamanlarda Dokuz Şeytan Salonunun Ulu Hükümdarı bir emir vermişti. Emre göre Dokuz Şeytan Salonunun bölgesindeki Jindan aşamasına ulaşmış bütün Xiuyaoistler yeşimden yapılma bir kimlik kartı taşımalıydı. Dokuz Şeytan Salonunun sularındaki Xiuyaoistlerin birbirleriyle dövüşmeleri yasaktı.

Dokuz Şeytan Salonunun bölgesinde 9 farklı yeşim kimlik kartı vardı: Dokuz Şeytan Kan Kırmızı, Dokuz Şeytan Yüce Kabuk ….

Dokuz Şeytan Salonunun bölgesinde Kan Kırmızı Mağara gibi 8 küçük güç vardı. Son kart ise Dokuz Şeytan kartıydı. Bu kart direkt olarak Dokuz Şeytan Sarayının emrindeki Xiuyaoistlere verilirdi.

Dokuz Şeytan Salonunun bölgesindeki hiçbir uzman Dokuz Şeytan kartlıları öldüremezdi. Bu kuralı bozan her kim olursa muhafızlar tarafından cezalandırılırdı.

Dokuz Şeytan kartlı bir Xiuyaoist bir başkasını öldürebilirken, aynı karta sahip başka birini öldüremezdi.

Bu emir 8 küçük gücün birbiriyle savaşıp güç kaybetmesini sağlamak içindi. Gelgelelim hiç kimse Dokuz Şeytan Salonunun direkt emri altındakileri öldüremezdi. Doğal olarak daha fazla Xiuyaoist, Dokuz Şeytan Salonunun emrine giriyordu.

Qin Yu’nun yüzünde bir gülümseme belirdi.

Şu andan itibaren ben de Dokuz Şeytan Salonunun altındaki Kan Kırmızı Mağaranın bir üyesiyim.” Yeşim kartlardan birini kanıyla şahsileştirdikten sonra diğer kartı boyutsal yüzüğüne attı.

Dokuz Şeytan Salonunun, kartların çalınacağına dair korkusu yoktu. Yabancılar da gelip kartları çalacak değildi zaten.

Yeşim karta sahip olan Xiuyaoistler, diğer kartları hissedebilirdi. Aynı türden karta sahip olanlar aynı güce bağlıyken, farklı türden kartlara sahip olanlar birbirleriyle her an kavgaya tutuşabilirdi.

Tabii kural icra kurulundan saklanabileceğini veya bu kuruldan kaçabileceğini düşünenler, kendileriyle aynı güce bağlı olanlara da saldırabilirlerdi.

Öncesinde Qin Yu ve Xiao Hei’nin okyanusa daldıkları anda fark edilmelerinin temel sebebi bu yeşim kimlik kartlarına sahip olmamalarıydı.

İyi de… Yeşim kartım olsa da vücudumda Xiuyao aurası yok.” Qin Yu yüzünü ekşitti. Xiuyaoistlerin auraları çoğunluk tarafından şeytani aura olarak bilinirdi ve bu auranın tanınması Xiuyaoistler için çok kolaydı. Bu ayrıca o Xiuyaoistlerin Qin Yu’nun Xiuxianist olduğunu hemencecik anlamasının sebebiydi.

Karmaşık bir durumla karşı karşıyaydı.

Yeşim kimlik kartı olduğundan Xiuyaoistler bu karttaki aurayı sezebileceklerdi ve Qin Yu’yu dikkatle incelemedikleri sürece asıl kimliğini anlayamayacaklardı. Fakat yakından incelediklerinde vücudunda Xiuyao aurası olmadığını göreceklerdi. Bu durum Qin Yu’yu büyük tehlike altında bırakacaktı.

Şeytani aura.” Qin Yu kendi kendine durmadan mırıldanırken çirkin bir yüz ifadesi vardı.

Beyni durmadan konu hakkında düşünmekle meşguldü. Xiuyaoistler birbirlerini önce yeşim kartları, sonra şeytani auraları sayesinde tanıyorlardı. Çünkü çoğu zaman insan formunda olduklarından Xiuxianistlere ve Xiumoistlere çok benziyorlardı.

Tabii ya, Kuzeyin Karanlığı!

Qin Yu’nun yüzünde soluk bir gülümseme belirdi.

Kuzeyin Karanlığı çalışması Ruh İncelemesinden bile zor olan gizli bir Xiumo tekniğiydi. Bu tekniği kullanabilmek için, kullanıcının temel enerjisiyle ruhsal enerjisini birleştirmesi gerekiyordu. Kuzeyin Karanlığının iki işlevi vardı. Birincisi, kullanıcının aurasını bastırmak, ikincisi ise gelişim sürecini hızlandırmak.

Aurasını bastırmak istiyorsa küçük bir miktarda ruhsal enerjiyle tekniği kullanması, bütün aurasının bastırılması için yeterliydi.

Gelişim sürecini hızlandırmak içinse çok miktarda ruhsal enerji kullanması gerekliydi. Yalnızca aurası bastırılmakla kalmıyor çevredeki doğal kutsal enerji de tamamen emiliyordu. Kuzeyin Karanlığını kullanırken, gözlemciler kullanıcıyı çevredeki her şeyi yutan bir kara delik gibi görürlerdi.

Kutsal sezgiyle birini incelemenin manası öncelikle karşı tarafın kutsal sezgisini, ardından da aurasını incelemekti.

Kuzeyin Karanlığını kullandığımda auram dışarı sızmayacak. Bana bakanlar yalnızca auramı değil ruhsal enerjimi de göremeyecekler. Belki de özel bir Xiuyao tekniği çalıştığımı sanacaklar.

Bu birikimlerinden gelen seçmeci bir çözümdü.

Qin Yu Xiuyaoist olmadığından onların doğal olarak yaydığı şeytani auraya sahip değildi. Zaten mevcut durumda buna gerek de yoktu. Çünkü aurasını bastırınca karşısındakiler ondan aura sezemeyecekler ve onun gizemli bir uzman olduğunu düşüneceklerdi.

Kuzeyin Karanlığını çalışma konusunda kafa patlatan Qin Yu, o sırada kendisinden çok da uzakta olmayan yeşil bir balığı fark edememişti.

Kutsal sezgisiyle çevreyi incelediğinde küçük balıkları veya karidesleri hiç umursamıyor, yalnızca Jindan aşamasına ulaşmış olanlara yoğunlaşıyordu. Bu Xiantian aşamasındaki küçük balık, okyanusun her yanında rastlanılabilecek bir varlıktı.

 

Sang klanının sarayında...

Sang Mo yalnız başına oturmuş, şarabını yudumluyordu. Qin Yu’yu aradığı birkaç günlük süreçte eli boş kaldığından, okyanusun her yanında gözü olduğu söylenen Yeşil gözlü balık klanından 30 uzmandan yardım istemişti.

Kıdemli Sang Mo. Katil bulundu.” Yüzü yeşil pullarla kaplı bir adam gülümseyerek ana salona girdi ve saygıyla eğildi.

Sang Mo elindeki kadehi ağzına götürmek üzereyken birden durdu.

Katil bulundu mu dedin?” Gözleri öldürme niyetiyle parladı.

Yeşil gözlü balık klanından olan adam gururla yanıtladı. “Yalnızca 100 bin li yarıçapındaki bir alan değil mi? Klanımdan 30 kişi katili aramakla görevlendirildi ve her biri 1000 civarında balığı kontrol ediyor. Okyanusta sayılamayacak kadar çok balık var. Kim sıradan bir balığa ehemmiyet göstersin ki?

Ha-ha. Hemen nerede olduğunu söyle bana.” Sang Mo’nun etekleri zil çalıyordu.

Yeşil gözlü balık klanından olan adam Sang Mo’ya bir yeşim kayış uzattı. Sonuçta, Qin Yu’nun yerini sözle anlatmak zor bir işti. Kutsal sezgiyle zihninde Qin Yu’nun yerini belirten bir harita çizmek ise çok daha kolaydı. Sang Mo kutsal sezgisiyle yeşim kayışı incelediğinde Qin Yu’nun yerine dair bilgi sahibi oldu.

Güzel. Katil bulunduğunda size cömertçe teşekkür edeceğim.” Sang Mo çok heyecanlıydı.

Yeşil gözlü balık klanından olan adam gülümsedi. “Kıdemli Sang Mo, ben de sizinle geleceğim. Olur da katil hareket ederse size hareketlerini bildirebilirim.”

Çok iyi, gidelim öyleyse.

Sang Mo konuşmayı bitirdikten hemen sonra kırmızı bir şimşek gibi Qin Yu’nun olduğu yöne doğru fırladı. Yeşil gözlü balık klanından olan adam da hemen yanındaydı. Sang Mo ilerlerken bir yandan da bir verici aracılığıyla klan üyelerine Qin Yu’nun bulunduğu yerin yakınlarında toplanmalarını emrediyordu.

Bu sefer, ne pahasına olursa olsun kaçmasına izin vermeyeceğim.” Sang Mo’nun gözleri gaddarca parladı. Vücudundan öldürme niyeti taşıyordu.

 

Qin Yu su altındaki bir dağın içine girip Xiumo yeteneği Kuzeyin Karanlığını çalışmaya başladı.

Ruh İncelemesi yalnızca ruhsal enerji gerektirdiğinden çalışması kolaydı. Kuzeyin Karanlığı ise hem ruhsal enerji hem de temel enerji gerektirdiğinden zor bir teknikti. Qin Yu bu teknik için yıldız enerjisini ruhsal enerjisiyle birleştirmek zorundaydı.

Dantianından bir miktar yıldız enerjisi, başından da bir miktar ruhsal enerji alıp iki enerjisi birbiriyle etkileşime geçirdi.

Birleştir? Nasıl birleştireceğim?

Qin Yu yıldız enerjisinin ve ruhsal enerjinin tamamen farklı iki tip enerji olduğunu keşfetti. Ruhsal enerji maddesel olmadığı için yıldız enerjisinin içinden geçiyordu. Yıldız enerjisi ise maddeseldi. Kısacası birleşmeleri pek mümkün görünmüyordu.

Kitapta Kuzeyin Karanlığının çok zor bir teknik olduğunun söylenmesine şaşmamak gerek. Yazar bile ancak Dujie aşamasına ulaştığında iki enerjisi birleştirebilmiş.” Qin Yu kaşlarını çattı.

Yıldız enerjisi ve ruhsal enerji tamamen farklı iki tip enerjiydi. Yazarın bu iki enerjiyi nasıl birleştirdiğiyse büyük bir muammaydı.

 

Kıdemli Sang Mo, astlarımdan gelen habere göre katil buranın 300 li güney batısında bir dağdaymış. Görünüşe göre pratik yapıyormuş.” Yeşil gözlü balık klanından olan adam özgüvenle konuştu.

Sang Mo’nun gözleri parladı. Arkasında yirmiden fazla klan üyesi vardı. Ayrıca Sang klanının diğer üyeleri de farklı yönlerden Qin Yu’yu kuşatmak için ilerliyorlardı.

300 li, çok güzel.

Sang Mo kanının kaynadığını hissetti. Oğlunun kafasının delinip parçalanmasını ve jindanının çalınmasını düşündükçe öfke krizine giriyordu.

Gidelim!

Sang Mo hızını biraz daha artırıp Qin Yu’nun olduğu yere doğru yoluna devam etti. Yeşil gözlü balık klanından olan adam ve yirmi klan üyesi de peşinden takip ettiler.

Sadece 300 li. Bir Xiuyaoist için bu oldukça kısa bir mesafeydi.

Çok geçmeden Qin Yu ile aralarındaki mesafe 100 li’nin altında düştü.

Dağda pratik yaparken bir yandan da kutsal sezgisiyle tetikte olan Qin Yu’nun bir anda çehresi değişti. Sang Mo ve çok sayıda uzmanın kuzeydoğu tarafından kendisine gelmekte olduklarını gördü. Neyse ki kutsal sezgisi güçlü ve menzili de oldukça fazlaydı.

Sang Mo’nun kendinden emin bir ifadeyle direkt olarak üzerine geldiğini gören Qin Yu, yerinin bulunduğundan neredeyse emindi.

Yerinin nasıl bulunduğunu düşünecek zamanı olmadığından hızla dağı terk etti. Uçan kılıcının üzerine atlayıp Vücut-Silah Birleşimi tekniğini kullanarak güneye yöneldi. Sang Mo asıl formunda olmadığından hızı Qin Yu’nunki kadar fazla değildi.

 

Durum kötü. Katil bizi fark etti. Şu anda güneye doğru kaçıyor.” Yeşil gözlü balık klanından olan adam bir anda gerildi.

Sang Mo’nun rengi atmışken adam konuşmaya devam etti. “ Katilin hızı oldukça fazla. Astım onun hızına ayak uyduramıyor. Belki klanımın diğer üyelerinin kontrolündeki balıklar katili bulabilirler ama onlar da şu anda Sang klanının sarayındalar.

Yeşil gözlü balık klanından olan adam Qin Yu’nun kaçabileceğini düşünmediğinden yanında yalnızca bir kişiyi getirmişti.

Önemli değil. Klanımın diğer üyelerini farklı yönlere yerleştirmiştim zaten.

Öldürme niyeti Sang Mo’nun yüzünden okunuyordu. O anda cübbesi dalgalandı ve büyük kırmızı bir ahtapota dönüştü. 8 kolunu sallamasıyla ışık hızında güneye yönelmesi bir oldu. Vücut-Silah Birleşimi tekniğini kullanan Qin Yu’dan bile daha hızlıydı.

 

Qin Yu hızla güneye ilerlerken ansızın durdu.

Orada birileri var!

Kutsal sezgisiyle kendinden birkaç on li uzaklıkta 10 kadar ahtapot tespit etti. Şu anda yalnızca 10 civarında olsalar da daha fazlasının gelip gelmeyeceğini bilemezdi. Bu yüzden ve Sang Mo’nun kendisine doğru gelmekte olduğunu bildiğinden bir muhasebe yaptı.

Sang Mo yerimden haberdar. Artı etrafımda bir çember oluşturulmuş durumda.

Bir süre durduktan sonra kutsal sezgisi kendisine doğru gelen büyük kırmızı ahtapotu tespit etti.

Bu Sang Mo!” Qin Yu’nun ifadesi değişti.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr