Çeviri: Pervane

Chi chi,

Jindanın enerjisi Qin Yu’nun kas ve kemikleri üzerinden ilerlemeye devam ediyordu. Normalde hasar almış kas ve kemikleri durmadan titriyor, gözeneklerinden durmadan kan sızıyordu. Ama Qin Yu dişini sıkıp dayanıyordu.

Zamanını en verimli şekilde kullanıyordu!

Dantianının merkezindeki mavi alev jindan enerjisinden oluşan hava akımını yakıyor ve safsızlıklarından arındırarak geriye yalnızca özünü bırakıyordu. Bu öz de dantianındaki gümüş tanecikler tarafından emiliyordu. Qin Yu Xiang Yang’la olan savaşında hayatını riske atan bir saldırı yapmış ve bu gümüş taneciklerin boyutları yarıya düşmüştü. Bir süreliğine pratik yapıp iyileşmiş olsa da kaybettiklerinin sadece yarısını geri kazanabilmişti.

Buna rağmen şu anda dantianındaki gümüş tanecikler geçmişteki hallerini aşmışlardı.

“Yarım güne ihtiyacım var. Sadece yarım günde gücümü geri kazanacağım.” Qin Yu aklından hesap yapıyordu. Jindan arıtımını pek umursamıyordu çünkü onun için oldukça kolay bir süreç olduğundan fazla dikkat gerektirmiyordu.

“İyi de gücümü geri kazansam bile ne yapabilirim ki?” Qin Yu düşüncelere daldı.

Deniz aşırı Xiuzhen dünyası hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Özellikle de o dünyanın en büyük gücü olan Xiuyaoistler hakkında. Örneğin okyanusa ilk daldığı zaman Xiuyaoistler kendisinin yabancı olduğunu nasıl anlamışlardı?

Eğer bu meseleyi çözemezse işi çok daha zor olacaktı.

“Su altında çok sayıda Xiuyao uzmanı var. Muhtemelen çoğu benden güçlüdür. Xiuyaoistlerin su altı su altı dünyalarını anlayamazsam bir korkak olarak Qian Long kıtasına döneceğim.” Geri dönme düşüncesi Qin Yu’ya ağır geliyordu.

Peki bir çözüm var mıydı?

Birine sormak? Qin Yu’ya cevap verirler miydi? Belki de gördükleri an ona saldırırlardı.

“Tabi ya!”

Qin Yu’nun aklına bir fikir geldi. Lei Dağ Evinde okuduğu Xiuzhen kitapları arasında, Xiuxian, Xiumo ve Xiuyao gizli kitapları vardı. Hatta Xiuzhenistliğinin başka bir evrendeki kutsal toprakları olan Dünyadan gelme Xiuzhen kitapları bile vardı.

Dünyadan gelen o kitaplardan birisi de bir Xiumo gizli kitabıydı. Qin Yu kitaba göz gezdirdikten sonra iki kelime gördü: Ruh İnceleme!

Bu kitapta geçen Xiumoist teknikleri öyle barbarcaydı ki hamile kadınların plasentasını kullandıkları yerler bile vardı. Hal böyle olunca Qin Yu o kitapla pek ilgilenmemiş, sadece göz gezdirmişti. Ancak şimdi Xiumo gizli yeteneği olan Ruh İnceleme aklına gelmişti.

“Tamamdır, jindanı arıttıktan sonra o tekniğe çalışacağım.” Qin Yu mutlulukla doldu.

Xiumo teknikleri kritik anlarda yardımcısı olmuşlardı. Ruh İncelemesini hatırladıktan sonra kitapta geçen başka bir tekniği daha hatırlamıştı. Kitaptaki tekniklerin her biri ürperticiydi.

Lakin Qin Yu’nun içinde olduğu durum için bu teknikler biçilmiş kaftandı.

Mutluluk sarhoşuyken...

“İyi değil. Birisi geldi.”

Kutsal sezgisiyle üzerinden geçmekte olan 2 Xiuyaoist tespit etti. Xiuyaoistler insan formlarında ilerliyorlardı ve pek de güçlü değillerdi. Güçlü olanı ileri Jindan aşamasındaydı.

Ruhu çok çetin ve güçlüydü. Bu yüzden kutsal sezgisi de oldukça güçlüydü. Kutsal sezgisiyle o iki Xiuyaoiste kilitlenmiş olsa da onlar Qin Yu’yu fark edememişlerdi.

“Kardeşim, duyduğuma göre Sang ahtapot klanının patriğinin oğlu öldürülmüş ve patrik katili bulana ödül verecekmiş. Ödül de orta seviye bir kutsal silah ve patrikten bir iyilikmiş.” Uzun boylu Xiuyaoist yanındakine bildiklerini aktarırken gelişigüzel bir şekilde güldü.

Diğer Xiuzyaoist küçümseyici bir ifade takındı. “Küçük kardeşim, bu konuyu fazla düşünme. Sang klanı patriğinin oğlunu öldürdüğüne göre katil oldukça güçlü olmalı. Boş yere hayal kurma.”

Uzun boylu Xiuzyaoist bu görüşe katılmıyordu. “Kardeşim, ödüllü emri duymadın değil mi? O Xiuxianist son anda Kan Kaçış Sanatına benzer bir teknik kullanıp gücünün çoğunu kaybetmiş. Artı, henüz Yuanying aşamasına bile ulaşamamış. Kardeşim, Kan Kaçış Sanatı seviyesinde gözükara bir teknik kullandıktan sonra iyileşmesi en azından bir yıl sürer.”

“Haklısın. Öyle bir teknik kullandıysa iyileşmesi çok uzun sürer.” Onaylama babında başını salladı.

Qin Yu kutsal sezgisiyle onları dinlerken içten içe sevindi. Meteorik Gözyaşı olmasaydı iyileşmesi en az bir yıl sürerdi. Dahası yanmış olan sol kolu yeniden oluşamazdı.

Xiuyaoistler Qin Yu’yu yakalamayı sıkıntı etmiyorlardı. Onlar için asıl sıkıntı Qin Yu’yu bulmaktı ama Xiuyao aurasına sahip olmayan birini bulmak da pek zor olmayacaktı.

Gel gör ki Qin Yu’da Meteorik Gözyaşı vardı.

Ve Xiuyaoistlerin bunu bilmemesi ona az da olsa bir şans veriyordu.

“Evet kardeşim. O Xiuxianist şu anda çok zayıf olmalı. Neden biz de aramaya katılmıyoruz? İlerlerken kutsal sezgilerimizle onu bulabiliriz. Belki yolda ona rast geliriz.” Uzun boylu Xiuyaoist öneride bulundu.

Qin Yu sarsıldı. Kalbi duracak gibi oldu. Beyninde kalp atışlarını duyabiliyordu.

“Durum kötü. Henüz jindanı arıtamadım. Plansız çıkıp bu iki herifi öldürsem bile daha fazlası peşime takılacaktır.” Artık dersini aldığından düşünmeden harekete geçmiyordu.

Ne olursa olsun harekete geçmeden önce iyice hazırlık yapmalıydı.

“Küçük kardeşim, önerin hala gerçeklikten uzak. Okyanus çok büyükken bizim kutsal sezgilerimizin menzilleri çok kısıtlı. Olur da kutsal sezgilerimiz güçlü bir şeytani hayvana denk gelirse işte o zaman öldük demektir.” Büyük kardeş sertçe çıkıştı.

Birinin kendisinden daha güçlü birini kutsal sezgisiyle incelemesi büyük bir saygısızlıktı.

Uzun boylu Xiuyaoist bunu duyduğunda korktu. “Haklısın. Dediklerin doğru kardeşim.”

“Gidelim. Elimizde olanla yetineceğiz. Senin olmayanı istesen de alamazsın.” Büyük kardeş oldukça ihtiyatlıydı. Sonrasında Qin Yu’yu geçip yollarına devam ettiler.

Engin okyanusun dibinde inzivaya çekilip pratik yapan güçlü bir şeytani hayvan olabilirdi. Böyle bir şeytani hayvana rastlama ihtimalleri düşük olsa da, Qin Yu’ya rastlama ihtimallerinden daha yüksekti. Çünkü Qin Yu tek bir kişiyken okyanustaki şeytani hayvanlar sayılamayacak kadar çoktu.

Kutsal sezgileri güçlü bir şeytani hayvanı rahatsız etseydi büyük ihtimalle onun yemeği olurlardı.

“Whew.”

Qin Yu rahatça iç çekti. Bu iki Xiuyaoistten korkmasa da onlar yüzünden yeri belli olursa kötü bir duruma düşerdi. Üstüne bir de o ikisinin konuşmalarından korkunç bir şeyin farkına vardı.

Ödül!

“Bu kötü oldu. Sang Mo’nun başıma ödül koymasını beklemiyordum.” Kısa sürede aklından türlü düşünceler geçti. Sonunda bir şey konusunda kesin karara vardı. Öncelikle Xiumo gizli tekniği Ruh İncelemesini öğrenmesi gerekiyordu. Diğer gizli tekniklerin şu an için acelesi yoktu.

Ruh İncelemesini öğrendikten sonra bir Xiuyaoist bulup tekniği denemesi gerekiyordu. En azından şu anki durumu öğrenip ona göre hazırlık yapmalıydı. Yalnızca kendisinin ve düşmanının durumunu öğrendiğinde kazanabilirdi.

Yarım günün sonunda Qin Yu jindan arıtımını bitirdi. Sol kolu da dahil vücudundaki bütün yaralar iyileşmişti. Sadece birçok yerde yara kabuğu vardı.

Qin Yu jindanı arıtırken henüz iyileşmiş olan yaralarından kan sızmış ve bu yara kabuklarını oluşturmuştu. Tabii vücudu tamamen iyileşmişti.

Buzz...

Derisini enerjiyle sarıp o kabuklardan da kurtuldu.

“Çok iyi, şu ana kadar hiç bu kadar iyi olmamıştım.” Qin Yu gözlerini açtı. Hala mercan kayalığının altındaydı. Yıldız enerjisini kullanarak üzerindeki kiri pası silkti. Aynı anda kutsal sezgisini boyutsal yüzüğüne gönderdi.

Kutsal sezgisi yüzükteki her şeyi tarayabiliyordu. Oyalanmadan Lei Dağ Evinin çalışma odasına geldi.

“İsimsiz?”

Qin Yu ancak kutsal sezgisiyle kitabı açtığında kitabın bir ismi olduğunu gördü. İsimsiz denmesi kitabın ismi olmadığı anlamına gelmiyordu, kitabın ismi İsimsiz idi.

Xiumo yöntemlerinin olduğu kısmı atlayıp Xiumo tekniklerinin olduğu kısma geldi. Geçmişte bunlara neredeyse hiç dikkat etmemiş olsa da şimdi hepsini dikkatle birer birer okuyordu.

“Kutsal sezgi nedir? Yalnızca bir kişi Jindan aşamasına geçip yeterince güçlü bir ruha sahip olunca mı oluşur? Kadim zamanlardan beri anlatılagelen bilgiler ışığında Xiuzhenistlerin kutsal sezgisi varken, ölümsüzleri ölümsüz sezgisi olurdu. Başta buna inanmış olsam da sonradan bunun tamamen doğru olmadığını keşfettim.”

Qin Yu bu kısımda tamamen kitaba dalmıştı.

Kutsal sezgi kullanarak okumak çok daha hızlı oluyordu. Xiumo kitabındaki bütün teknikleri kısa sürede okudu. Kitabı bitirdikten sonra ruh üzerindeki anlayışının yeni bir seviyeye ulaştığını hissetti.

Heyecanla parlayan gözlerini açtı.

“Bu kimliği belirsiz büyüğün İsimsizi yazabilmiş olması, ustamın Yıldız Dönüşümlerini yazmasıyla eşdeğer bir başarı.” Kitabı okuduktan sonra başka bir evrende olan Dünya gezegeninde yaşamış yazarını takdir etmişti.

Bu büyük yeni bir dünyanın kapılarını aralamıştı. En mühim şey olan ‘ruh’ dünyasının kapılarını…

“Pekala, ilk adımı deneyelim.” Xiumo gizli teknikleri birer birer aklında canlandı. Tekniklerin hepsinin temeli aynıydı: Ruhsal enerjiyi kontrol etmek. Peki ruhsal enerji neydi?

Ruhsal enerji kutsal sezgiydi.

Neticede efsanevi ölümsüz sezgi de kutsal sezgiydi. Ruh belli seviyelere ulaşınca büyük değişiklikler geçirip ölümsüz sezgiyi oluşturuyordu.

Qin Yu ilk adımın tarifini aklında canlandırdı.

“Bu tekniğin ilk adımı çalışması en zor olanı. Ruhsal enerji çok gizemli. Xiuzhenistler genellikle ruhsal enerjilerini yayarlar veya bir yere aktarırlardı. Ruhsal enerjiyi döndürüp girdap oluşturmak veya cisimleştirip küre şekli vermek gibi şeyleri yapmaları çok zordu. Bu biraz da yeteneğe bağlıydı. Yalnızca tekrar tekrar deneyerek çalışabilirim. Bu işin kısa yolu yok.”

Qin Yu’nun elinden yeterli yeteneğe sahip olduğunu ummaktan başka bir şey gelmiyordu.

“Döndür, döndür.” Aklını kullanarak ruhsal enerjiyi kontrol etmeye çalışıyordu. Fakat kitapta belirtildiği gibi, ruhsal enerjiyi kontrol etmek çok zordu. Görünen o ki yaymak veya aktarmaktan başka bir şey yapamıyordu.

Kutsal sezgiyle gözlem yaptığında ruhsal enerjisi genişliyor, kutsal sezgiyi kullanmadığında ise geri dönüyordu.

Meteorik Gözyaşından Qin Yu’nun başına doğru zayıf bir ısı akımı iletilmeye başladı. Beyninin derinliklerinde bir enerji diski vardı. Kıvrımlı elektrik kıvılcımları diskin etrafında zikzaklar çiziyorlardı. Bu sırada disk hafiften yedi renkli bir ışık yaymaya başladı.

O zayıf ısı akımı disk tarafından yavaş yavaş emiliyordu.

…

Qin Yu halen ruhsal enerji kontrolü üzerine denemeler yapıyordu. Ruhsal enerji maddesel olmadığından görülemiyor, yalnızca hissediliyordu. Vazgeçmeden birbiri ardına denemeler yapıyordu. Çünkü o Xiumo kitabında belirtildiğine göre…

Okulun en yetenekli öğrencisi 3 gün çalışarak yalnızca küçük bir miktar kontrol edebilmişti. Kitabın yazarıysa bu işi bir yılda tamamlamıştı.

Qin Yu’nun ruhu etrafında dönen ruhsal enerji birdenbire kısa süreliğine titredi.

“Hareket etti!”

Qin Yu hoş bir sürprizle karşılaşmıştı. Başarmasının yalnızca 2 saat süreceğini hiç düşünmemişti. Ruhsal enerji kontrolünü nasıl bu kadar kolay sağladığına dair hiçbir fikri yoktu.

“Ruh İncelemesi!”

Hiç zaman kaybetmeden Ruh İncelemesi tekniğine çalışmaya başladı. Daha 1 saat bile geçmeden ruhsal enerjisinin %10’unu kontrol edebilir hale geldi.

Evet, ruhsal enerjisinin %10’u artık kontrolü altındaydı. Bu küçük bir miktar gibi görünse de kitabın yazarı bu aşamaya 50 yılda gelebilmişti.

Lakin Qin Yu ne kadar denerse denesin bu miktardan fazlasını kontrol edemiyordu.

“Öyle olsun. Önce temeli sağlamlaştıralım.” %10’luk miktarı alıp hareket ettirdi. Ruhsal enerji girdap gibi dönerek ruhunu ve kalan %90’lık kısmı çevreledi.

Bu yöntem Dünyada ruhsal enerji yüklü saldırılardan korunmak için kullanılıyordu. Saldırıya tamamen direnemese de, kat kat girdaplar oluşturarak gücünü büyük miktarda azaltıyordu.

Girdap benzeri ruhsal enerji kütlesi yavaşça hareket ediyordu. Birden Meteorik Gözyaşı kısa süreliğine titredi. Oldukça sıcak bir akım Meteorik Gözyaşından çıkıp Qin Yu’nun başına yöneldi.

Girdap bu akımı engelleyemedi. Akım önüne geçilemez bir hızla girdabı parçalarına ayırdı.

“İyi değil!”

Ruhsal enerjisini kullanarak ilk defa girdap oluşturmuştu ama girdap hemen parçalanmıştı. Ruhsal enerjisi birden düzensizleşmeye başladı. Daha da kötüsü, kontrol edemediği ruhsal enerji de bu sebepten düzensizleşmeye başlamıştı.

Ruhsal enerjisi durgunken %10’unu kontrol edebiliyordu. Şimdi ruhsal enerji tamamen düzensizleşince paniğe kapıldı.

Üstüne üstlük o sırada orta Yuanying aşamasındaki bir Xiuyaoist Qin Yu’nun üzerinde ilerliyordu. Xiuyaoistin kutsal sezgisi heybetle genişledi. Hareket yönünü hesaba katınca, büyük ihtimalle Qin Yu’ya doğru ilerliyordu. Qin Yu’nun içinde olduğu durumda, o Xiuyaoist tarafından fark edilmemesi mümkün değildi.

“Duyuruya göre o Xiuxianist bu yeri merkez alan 100 bin li çapındaki alan içerisinde. Aptal Sang Mo’nun Yuanying aşamasına bile ulaşamamış bir Xiuxianisti yakalayamamasına inanamıyorum.” Tek boynuzlu bir adam, Qin Yu’nun olduğu yere doğru olağanüstü bir hızla ilerliyordu.