Bölüm 5.4: Elveda, Xiao Hei!

avatar
3632 4

Stellar Transformations - Bölüm 5.4: Elveda, Xiao Hei!


Çeviri: Pervane

 

 

Humph! Siz ikiniz bir de kaçmak mı istiyorsunuz?” Kocaman kırmızı bir ahtapot Qin Yu’nun yanında süzülüyordu. Diğer ahtapotların kolları 10 metre kadarken onun kolları 50 metreye kadar ulaşıyordu.

Vücudu hafifçe parladıktan sonra, kırmızı ahtapot yeniden insan formunu aldı.

Ahtapotlarının özelliği kopan kollarının yeniden çıkabilmesiydi. Bunun güç seviyeleriyle alakası yoktu, sadece ahtapot olmak yeterliydi. Aksine bir kutsal hayvan olan Ejder Kayalı Aslanın herhangi bir uzvu kopsaydı, yükselmeyi başaramadıkça kopan uzvun yeniden çıkması mümkün değildi.

Üçüncü kardeş, seni de oyuna dahil etmiştim ama ona dokunamamanı hiç beklemiyordum.” Sang Mo hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

Üçüncü kardeş korku içinde cevapladı. “Abi, elimden bir şey gelmezdi. Tam saldırıya hazırlanırken o Xiuxianistin hızı birdenbire 10 katına çıktı. Çok hızlı olduğundan ona yetişemedim. Neyse ki sen dahil oldun da kaçamadı.

Sang Mo bir of çekti. “Neyse, boşver gitsin. O veledin hızı cidden çok fazlaydı. Onu orijinal formum ve kollarımın uzunluğu sayesinde alt edebildim. Hız konusunda onunla aynı seviyedeyiz.”

Qin Yu bu durum karşısında şaşırmıştı.

Az önce Yıldız Alanını kullanmıştı. Normal bir durumda ise hızı Sang Mo’nun hızına erişemezdi.

Görünen o ki kaçmak son derece zor olacak.” Qin Yu yaralarını göz ardı edip, aklında durumu tartıyordu.

Qin Yu ağır yaralanmıştı ama vücudunun her yanına akan berrak akımlar sayesinde müthiş bir hızla iyileşiyordu. Hesaplarına göre tamamen iyileşmesi çok uzun sürmeyecekti. Buna rağmen Sang Mo’nun saldırı gücünü içten içe takdir ediyordu.

Abi.” Xiao Hei Qin Yu’nun yanına gelip kanatlarıyla sırtını okşadı.

Xiao Hei neden kaçmadın?!!! Neden?!?!?!?!” Qin Yu Xiao Hei’yi azarladı. Şu anda aşırı öfkeliydi. Qin Yu tarafından azarlanmasına rağmen Xiao Hei dik duruşunu korudu. “Abi, eğer sen kaçamazsan ben de seninle birlikte öleceğim.

Aptal!!!” Qin Yu bağırarak Xiao Hei’ye çıkıştı.

Xiao Hei afalladı.

Sakın unutma, ne olursa olsun birimizin buradan çıkması gerek. Benimle birlikte ölmek istiyorsan intikamımı aldıktan sonra öl!” Sesinde gaddar bir ifade vardı.

8 yaşından beri yenilgiyi kabul etmemişti. Hem birinin en büyük düşmanı kimdi ki? Tabii ki kendisiydi.

8 yaşından beri Qin Yu sürekli kendi sınırlarını aşmıştı. Ne olursa olsun hiç vazgeçmemişti. Ufacık bir umut olduğu sürece hiç savaştan geri durmamıştı. Ölümden korkmuyordu. Korktuğu şey bir hiç uğruna ölmekti.

Ha-ha…” Başını kaldırıp uzun bir kahkaha attı.

Sang Mo sordu. “Neye gülüyorsun?

Ne kadar aptal olduğuma gülüyorum.” Bakışları ifadesizleşti. 20 yıldır atlattığı badireler birer birer gözlerinin önünden geçti. “Okyanusta keyifle dolaşıyor, Xiuzhen dünyasının tüylerimi diken diken eden tecrübelerini tatmaya hazırlanıyordum. Sonra cahilce okyanusa dalıp şeytani hayvanların su altı dünyasını keşfetmek istedim ve buranın dehşetinden payımı aldım. Yazık, muhtemelen o tüylerimi diken diken eden hisleri son defa yaşayacağım.”

Qin Yu iç çekti.

Xiao Hei ise kuşkulandı. İyi biliyordu ki durum ne kadar tehlikeli olursa olsun, Qin Yu savaşmaktan asla vazgeçmezdi. Peki şimdi düşman karşısında savaş ruhunu kaybetmiş gibi konuşmasının sebebi ne? Sezgilerinin Xiao Hei’ye işaret ettiğine göre—

Bir şeyler dönüyordu!

Gerçekten de çok cahilsin. Xiuxianistler ve Xiumoistler bile her istediklerinde bu okyanusa dalamazlar. Tabii yüksek seviyelileri hariç. Öyle olsa bile onlar da derinlerde uzun süre kalmaya cesaret edemezler.”

Sang Mo karşısındaki Xiuxianistin ağır yaralı olduğuna emindi. Orijinal formunun koluyla yaptığı o saldırıdan sonra hayatta kaldığı için bu Xiuxianist çok şanslı olmalıydı. Halbuki saldırıyı yaptığında Qin Yu’nun vücudu parçalanacak diye çok korkmuştu.

Sang Mo, Qin Yu’nun moralinin bozulduğunu görünce kibirlendi.

İç yaraların %90’ı iyileşti. Biraz daha iyileşmem yeterli olacaktır.” Qin Yu ise zihninde hesaplar yapıyordu. Kutsal sezgisiyle çevresindeki rakiplerin yerlerini belirledi. Planını zihninde canlandırdıktan sonra bir sorun olmayacağına kanaat getirdi.

Qin Yu arkasını dönüp Xiao Hei’ye baktı.

Xiao Hei’nin kalbi onun gözlerindeki bakışı gördüğünde duracak gibi oldu. Qin Yu’nun bir karara vardığını anlamıştı.

Abi, ne yapmak istiyorsun? Söyle, hemen söyle bana.

Qin Yu kararlı bir ifadeyle konuştu. “Xiao Hei, sakın unutma. Kaçman için bir şans daha doğarsa, o şansı değerlendir. Sonuçları ne olursa olsun kaçmalısın. Birimiz bile kaçabilirsek yeterli olacaktır. Kaçabilen, kaçamayanın intikamını almak zorunda. İkimiz de kaçabilirsek çok iyi olur. İkimiz de kaçamazsak, onlardan birkaçını da yanımızda götüreceğiz!

Xiao Hei afalladı. Qin Yu’nun hayatını tehlikeye atmaya niyetlendiğini görebiliyordu.

Xiao Hei doğduktan kısa süre sonra Qin Yu ile yaşamaya başlamıştı. Aralarında özel bir bağ oluşmuştu. Uzun süredir var olan bu gizemli bağ sayesinde birbirlerinin ne hissettiklerini anlayabiliyorlardı.

Merak etme abi. Seni hayal kırıklığına uğratmayacağım.

Bir anda—

Bir kartal çığlığı duyuldu. O sırada Xiao Hei’nin vücudunda korku verici bir güç hareketlendi. Tükürüyormuş gibi bir hareket yaptı ve ağzından, Sang Mo’ya doğru Alevli Şimşek fırladı. Bu Alevli Şimşek geçmiştekilerden farklıydı. Çünkü bunun merkezindeki şimşek Karanlık Şimşekti.

Çocuk oyuncağı.”

Sang Mo gelişigüzel bir şekilde elini salladı. Cübbesinin yeninden kırmızı bir kurdele çıkıp göz alıcı bir parıltıyla Alevli Şimşeğe çarptı. Kurdele hemen yanıp kül oldu.

Sang Mo’nun ifadesi değişti.

Abi. Hemen kaç!” Xiao Hei’nin sesi Qin Yu’nun zihninde duyuldu.

Xiao Hei Qin Yu’nun beklediğinden daha erken harekete geçmişti. Xiao Hei’nin planı o kadar basitti ki neredeyse başarı ihtimali yoktu. Fakat Xiao Hei’nin planının boşa gitmesine izin vermeyecekti.

Whizz!

Uçan kılıcına atlayıp büyük bir hızla güneye doğru kaçmaya başladı.

Kaçmak mı istiyorsunuz?

2 ileri Jindan aşamasındaki ahtapot toplamda 16 kol ile onun önünü ve bir yanını kapattı. Diğer iki ileri Jindan aşamasındaki ahtapot da kalan diğer kaçış yollarını kapatıverdiler.

Ahtapotlar bir kartalı yemektense bir Xiuxianisti yemeyi tercih ederlerdi. Ayrıca Qin Yu biraz önce bazılarının kollarını kopardığından ona karşı derin bir nefret besliyorlardı.

Bu sırada Alevli Şimşek Sang Mo’ya ulaşmıştı.

Sang Mo öfkeli bir çığlık atarken yeniden ahtapot formuna dönüştü. 50 metreye kadar uzanan kollarından değişik altın renkli ışıklar yayılıyordu. Dikkatli bakılınca kollarının kutsal eşya seviyesindeki bir zırhla kaplı olduğu görülebilirdi.

Boom!

Korkunç seviyede şeytani temel enerji barındıran kolları Alevli Şimşekle kafa kafaya çarpıştı. Akabinde Alevli Şimşek parçalarına ayrıldı. Lakin Karanlık Şimşek beklenmedik şekilde kolları saran kutsal zırhın yüzeyine akmaya başladı.

Kısa sürede kutsal zırh çürümüştü. Sang Mo kalbine bıçak saplanmış gibi hissetti. Şeytani temel enerjisi üzerindeki kontrolünü artırıp aşırı derecede yıpratıcı etkiye sahip Karanlık Şimşeğe direnmeye çalıştı.

Biriniz bile kaçamayacaksınız!

Müthiş derecede öfkeli derin bir ses kutsal sezgi aracılığıyla Qin Yu ve Xiao Hei’nin zihinlerine iletildi. Dev anakondaları andıran 50 metrelik kollarını Xiao Hei’ye savurdu. Bu kolların her birinde kabaran bir kuvvet harekete geçmişti.

Abi.” Xiao Hei önce 4 ileri Jindan aşamasındaki ahtapotla çevrelenmiş Qin Yu’ya ardından kendisini çevreleyen 8 kola baktı. Ne söyleyeceğini bilemiyordu.

Qin Yu’nun gözleri zevkle parladı. Bu zevk parıltısı hemen kaybolsa da Xiao Hei bir anlığına da olsa o parıltıyı gördüğüne emindi. Planının başarıya ulaştığının bir göstergesiydi bu parıltı. Xiao Hei şaşkınlıktan donakaldı.

Orta seviye kutsal zırhımı parçalamaya bile cüret ettin demek. Canlı canlı derini yüzüp bütün kanını emeceğim ve ruhunu parçalayacağım.” Sang Mo’nun sesi ikilinin zihinlerinde yankılandı.

Xiao Hei dikkatle kendi gücünü Sang Mo’nunkiyle karşılaştırdı. Sonuç olarak hayatını ortaya koyacağı bir teknik kullansa bile Xiang Yang’dan 3 kat daha güçlü olan bu erken Yuanying aşamasındaki ahtapotu yenemeyeceğine kanaat getirdi.

Ancak bu sırada Qin Yu—

Çok iyi. Şimdi tam sırası.” Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Kutsal sezgisi ve dikkati tamamen Sang Tu’ya odaklandı, yani Sang Mo’nun oğluna. O sırada babasının tarafında işlerin ne durumda olduğunu görme amacıyla Sang Tu o tarafa baktı.

Baktığı anda ise—

Meteor Saldırısı!

Qin Yu’nun vücudu dönmeye başladı. Elinde Alevli Kılıç vardı. Yıldız enerjisi garip bir yörüngede dönüyordu. Kısa süre sonra ucu Alevli Kılıç olan bir iğne gibi görünüyordu.

Sang Tu!

Başka bir ileri Jindan aşamasındaki ahtapot olayın farkına varmış olsa da Qin Yu onun durduramayacağı kadar hızlıydı. Yalnızca çevredeki diğer ahtapotlara bunu haber vermeye yetecek kadar zamanı vardı ve bu sayede herkes ne olduğunun farkına varmıştı.

Sang Tu!” Sang Mo’nun tek görebildiği soluk bir yıldız ışığı yayan iğnenin, orijinal formunda bulunan oğlunun kafasını doğru ilerlediğiydi. Sonrasında oradan altın renkli ışık huzmeleri her yana yayıldı.

Sang Mo bu altın ışığın bir jindan olduğunu hemen anlamıştı.

Ama kimin jindanı?

Boom!

Sang Tu’nun vücudu gümbürtüyle yere yığıldı. Hazırlıksız haldeyken Qin Yu’dan öyle ağır bir saldırı alınca anında ölmüştü. Hoş, hazırlıklı olsa dahi öyle bir saldırı karşısında şansı yoktu.

Şeytani hayvanlar yavrularına insanlardan daha fazla kıymet verirlerdi.

Sang Mo acımasız ve soğuktu ama oğluna hep iyi davranmıştı. Oğlunun kardeşleriyle aynı seviyeye ulaşabilmesi için şeytani hayvanları öldürüp, oğlunun onların jindanlarını özümsemesini sağlamıştı.

Ah….

Kulakları sağır edecek bir ses dalga dalga yayıldı. Sang Mo 8 kolunu şiddetle sallayarak Qin Yu’ya doğru müthiş bir hızla harekete geçti.

Xiao Hei’nin gözleri yuvalarından fırladı.

Xiao Hei. Hemen kaç. Bu senin son şansın. Sakın beni hayal kırıklığına uğratma! Aksi takdirde … gözlerim açık giderim!

Xiao Hei durumu hemen kavramıştı.

Kederli, gönülsüz, acı dolu ve kahrolmuş bir halde çığlık attı Xiao Hei. Fakat Geçen Yıldırımın 9 Parıltısını kullanıp batıya doğru kaçmaktan başka şansı yoktu.

Bütün ahtapotlar oldukları yerde dondular. Xiao Hei’nin peşine takılmak isteseler de—

Bu kartal da Xiuxianist gibi son derece hızlı.” Xiao Hei’nin hızını gören ahtapotlar kovalamaktan vazgeçtiler. Sonuçta kendi hızları onunkinin yarısı kadardı. Sadece Yuanying aşamasındaki büyük kardeşleri Sang Mo onu yakalayabilirdi.

Peşine takılmıyor muyuz?” Üçüncü kardeş ikinci ve dördüncü kardeşlere baktı.

İkinci kardeş sertçe çıkıştı. “Neyi kovalıyoruz? Sang Tu öldü ve abimiz büyük ihtimalle delirmek üzere. O Xiuxianistin kovalamasına yardım etmeliyiz. Kartal şu an için ehemmiyetsiz ama olur da o Xiuxianist kaçarsa abimizin öfkesinin tadına bakacağımıza şüphe yok.”

Üçüncü ve dördüncü kardeşler Sang Mo’yu tanıdıklarından kalplerinde korku hissettiler.

Gidelim.”

İleri Jindan aşamasındaki 3 ahtapot hızla güneye yöneldiler.

Qin Yu uçan kılıcının üzerinde Vücut-Silah Birleşimi tekniğini kullanıyordu. Şimşek hızında suyu delerek durmadan hızlanıyordu. Ancak oğlunun ölümünden ötürü öfkeli olan kırmızı ahtapot da hemen arkasındaydı. 8 kolunu her sallayışında suda ışınlanıyormuşçasına hız kazanıyordu.

Pu!

Kollardan biri saldırıya geçti. Qin Yu son anda garip bir şekilde dönerek bu saldırıdan zor da olsa kurtuldu. Hemen sonrasında birkaç kol daha art arda saldırıya geçince Qin Yu’nun hızı gözle görülür biçimde azaldı.

Dişlerini sıktı.

İşimi tamamen şansa bıraktım.” Bütün vücudu kırmızı bir renk aldı. Sanki kaynıyormuş gibi görünüyordu. Buna rağmen yüzünde gülümseme vardı. Xiao Hei’nin hızını bildiğinden Sang Mo onun peşine takılmadığı sürece kaçmayı başaracağına şüphe yoktu.

Elveda, Xiao Hei!

Qin Yu kendi kendine konuştu. Ardından vücudu müthiş bir kırmızı renk alırken gözlerinde acımasız bir bakış vardı. Bir anda kollarından biri alev aldı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr