Bölüm 5.3: Hayati Tehlike

avatar
3814 4

Stellar Transformations - Bölüm 5.3: Hayati Tehlike


Çeviri: Pervane

  

Qin Yu ve Xiao Hei’nin yüzleri düştü.

Onları çevreleyen 16 ahtapot vardı ve bunların 12 tanesi bir formasyon kurmuşlardı. Şeytani temel enerji ağ gibi etraflarını sarmıştı ve ağın ortasında Qin Yu ve Xiao Hei vardı.

12 Kapı Kuşatma Formasyonu.” Qin Yu’nun kalbi duracak gibi oldu.

12 Kapı Kuşatma Formasyonu pek etkili bir şey değildi ama formasyonda 12 Jindan aşamasında ahtapot olması büyük bir sorundu. Ahtapotların oldukça büyük vücutları ve çok miktarda şeytani temel enerjileri vardı. Bu ahtapotlar yalnızca Jindan aşamasında olmalarına rağmen aynı seviyedeki herhangi bir şeytani hayvandan çok daha korku vericiydiler.

Jindan aşamasındaki bu 12 ahtapot beraber çalıştığında formasyon olmasa bile Qin Yu ve Xiao Hei’yi mağlup edebilecek güçteydiler. Dahası, formasyon sayesinde güçleri artmıştı.

Evden ayrıldıktan sonra böyle bir duruma düşeceğimiz aklımın ucundan bile geçmemişti.” Qin Yu içinden acı acı gülüyordu.

Şu ana kadar okyanusta oyalanarak gayet keyifli zaman geçirmişlerdi. Ancak şu ana kadar yalnızca okyanusun yüzeyinde takılmışlardı. Şimdi şeytani hayvanların asıl yerine girdikten sonra Xiuzhen dünyasında ilerlemenin kolay olmadığının farkına vardı.

Feng Yuzi’nin okyanusa girmeye cesaret edememesine ve okyanustaki en büyük gücün şeytani hayvanlar olduğunu söylemesine şaşmamak gerek.

Abi, şimdi ne yapıyoruz?” Xiao Hei aceleyle sordu.

Qin Yu bir çözüm üretmeye çalışsa da formasyonu gördükten sonra çözüm arayışının beyhude olduğunu anladı.

12 tane Jindan seviyesindeki ahtapotu oluşturduğu formasyonu geçemezlerdi.

Qin Yu’nun içi içini yiyordu. “Bana bela olan her kimse buradan elini kolunu sallayarak ayrılamayacak.” Arkadaşlarına karşı nazik olsa da eski bir suikastçı olduğundan o kadar da yumuşak kalpli değildi.

Abi, 16 ahtapot içinden formasyona dahil olmayan 4 tanesi ileri Jindan aşamasında. Ama asıl sorun o kırmızı olan. Muhtemelen Yuanying aşamasındadır.” Xiao Hei’nin sesi önceden olduğu gibi neşeli değil, aksine buz gibiydi.

Madem kaçamıyoruz, öyleyse savaşa hazırlan.

Qin Yu’nun vücudunda gizlenen kas gücü uyanışa geçti. Ne olursa olsun her şeyiyle savaşacaktı çünkü o kolay lokma değildi. Alevli Kılıç ve Alevli Eldivenler onun en güçlü silahlarıydı.

Bir adam ve bir kartal kutsal sezgileriyle çevrelerindeki düşmanlara kilitlendiler. Bir an bile dikkatlerini kaybetmeden saldırıya hazır bekliyorlardı.

İkisi de büyük bir tehlike altında olduklarının farkındaydı.

Hayati bir tehlike!

Formasyonda 12, formasyon dışında 4 olmak üzere toplamda 16 Jindan aşamasındaki ahtapot ve aurası durmadan yükselmekte olan Yuanying aşamasındaki kırmızı ahtapot tarafından çevrelenmişlerdi.

Beklenmedik bir anda kırmızı ahtapot insana dönüştü.

İki metre boyundaydı ve vücudunun tamamını sarmış olan kırmızı bir cübbe giyiyordu. An itibariyle bu adamın yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı.

Xiao Hei’ye açgözlülükle baktıktan sonra kahkahayı patlattı. “Ha-ha, Jindan aşamasındaki bir kuşun okyanusa gelmesini hiç beklemezdim. Bu resmen intihar. Kuşlar su altında ciddi manada güçsüz düşerler. Adım Sang Mo. Ellerimde can vereceksiniz.” 

Xiao Hei keskin bakışlarla Sang Mo’yu süzdü. Aurası rakibininkinden hiç eksik kalmıyordu.

Ardından Sang Mo bakışlarını Qin Yu’ya yöneltti. Onu gördüğü anda gözleri parladı. “Bu, şaşırtıcı bir şekilde bir Xiuxianist. Gerçekten de çok şanslıyım. Xiuxianistlerin jindanları ve vücutları çok saf oluyor. Onları özümsemek büyük bir zevk.

Güzel kız görmüş abazan gibi Sang Mo da Qin Yu’yu görünce heyecana kapıldı. Ağzının suyu akıyordu.

Ha? Benim Xiuxianist olduğumu mu söyledin?” Qin Yu güldü.

Mevcut durumda Qin Yu hiç de gergin görünmüyordu. Kaçmaya da çalışmıyordu. Üstüne bir de Sang Mo’ya soru sormuştu.

Sang Mo arkadaş canlısı bir yaklaşımla cevapladı. “Auranın bir şeytani hayvandan farklı olduğunu hissediyorum. Bir insan olmalısın. Ayrıca gücünün yaydığı aura…

Kırmızı cübbeli Sang Mo’nun sesi kulaklarda çınladı. “… ateşli. O göz alıcı aura öyle saf ki! Çoğu Xiumoistin aurası yıpratıcı, kötü ve kirli. Belki üst seviye Xiumo okullarının öğrencilerinin auraları saf olabilir ama o okulların senin gibi okyanusa dalan aptal bir öğrencileri olamaz.”  Zerrece kaygılanmıyordu.

On binlerce li’lik alan onun bölgesiydi. Başka uzmanlar gelseler de onunla rekabet edemezlerdi. Çünkü bunu yaparlarsa kuralları çiğnemiş olurlardı. Ve kuralları çiğnerlerse…

Bu yüzden Sang Mo hiç kaygılı değildi.

Qin Yu hafifçe kaşlarını çattı.

Açıkça hatırlıyordu ki okyanusa girdikleri andan itibaren zayıf şeytani hayvanlar kendilerinden kaçarken güçlüler ne zaman öleceklerine dair bahse giriyorlardı. Bütün şeytani hayvanlar hemencecik onun ve Xiao Hei’nin yabancı olduğunu anlamışlardı sanki.

Okyanusa dalmak aptallık mı? Neden?” Salağa yattı. Aslında nedenini kendisi de bilmiyordu.

Anlaşılan siz biraz safsınız. Lakin… istemeden ölen insanların etleri lokum gibi olur. En çok öyle etleri yemeyi severim. Bu yüzden sebebini sana söylemeyeceğim. Şimdi ölmeye hazır ol.

Kırmızı cübbeli Sang Mo güldükten sonra elini salladı.

Baba, ben hiç Xiuxianist yemedim. Onun tadına bakmak istiyorum. Bana bir bacağını verebilir misin?

İleri Jindan aşamasındaki mavi ahtapotlarda biri çirkin bakışlı genç bir adama dönüştü.

Birkaç kere dudakları titredikten sonra Sang Mo gönülsüzce konuştu. “Seni velet. Tamam bir bacak senindir.” Oğluna karşı çok hoşgörülüydü.

Çirkin bakışlı genç adam heyecanlandı. “Bu çok iyi. Baba, o kartalı da bana verir misin?

Sang Tu!” Sang Mo’nun yüzünden ne kadar sinirlendiği anlaşılıyordu. Gözlerinden kızıl bir ışın fırladı. “Tamahkar tiplerden nefret ederim. Oğlum bile olsan benim yanımda saçmalayamazsın. Sana zaten Xiuxianistin bir bacağını vermiştim.

Sang Tu daha fazla konuşmaya cesaret edemedi. Sang Mo sinirlendiğinde kendisini öldürmese bile yüz yıl kadar hapse atabilirdi.

Sang Mo formasyondaki 12 ahtapota baktı ve hafifçe elini salladı.

Formasyona hapsolmuş olan Qin Yu ve Xiao Hei, sahip oldukları bütün gücü etkinleştirdiler. Her an en güçlü saldırılarını yapmaya hazırdılar.

Abi.” Xiao Hei’nin sesi Qin Yu’nun zihninde duyuldu.

Vücudundan kıt kıt sesler gelen Qin Yu kutsal sezgiyle karşılık verdi. “Xiao Hei, bu savaşta hataya yer yok. Varını yoğunu ortaya koy. Formasyonu kırdıktan sonra hızlarımıza güvenip kaçacağız. Birimiz kaçsa bile yeter.” İkisinin birden kaçabileceğine inanmıyordu.

Salla onları. Ortalığı kana bulayalım. Ölsem bile onlardan da yanımda götüreceğim.” Xiao Hei öfkelendi.

Ansızın—

Kafes.” Sang Mo gülümseyerek emir verdi.

12 ahtapot şeytani temel enerjilerini formasyona aktarmaya başladılar. Formasyon Qin Yu ve Xiao Hei’ye doğru onları bağlama niyetiyle ilerleyen bir kafes oluşturdu. Aynı zamanda 12 ahtapotla ağ ile birlikte ilerleyerek saldırıya geçti.

Ahtapotlar da biliyordu ki bu formasyon yalnızca kişiyi kapana kıstırmak içindi. Saldırı gücü normal seviyedeydi.

Muhtemelen o 12 veledin toplam gücü Xiuxianist ve kartalı yenmeye yetmeyecektir.” Sang Mo her şeyi planladığından muhtemel bir sorun da ortadan kalkmıştı. Kendisi hem saldırı gücü yüksek bir ahtapot hem de Yuanying aşamasında bir uzmandı.

Xiang Yang gibi Sang Mo da Yuanying aşamasında olsa da ondan çok daha güçlüydü.

Bir kutsal hayvan kendisiyle aynı seviyedeki 10 Xiuxianisti öldürebilecek güçteydi. Sang Mo kutsal hayvan olmasa da kendisiyle aynı seviyedeki 2-3 Xiuxianistle başa çıkabilirdi.

Xiao Hei!

Qin Yu ansızın bağırdı. Aynı zamanda Alevli Kılıç elinde belirdi. Kafesi kesmeye çalışsa da kar etmedi. Xiao Hei de o sırada kartal pençelerini kafese savurdu.

Pu!

Kafes çatladı ve enerjisi dört bir yana dağıldı.

Xiao Hei’nin her yanda yankılanan bir çığlık attı. Çığlıkla eş zamanlı olarak kanatlarını çırpıp yükselmeye başlamıştı. Bir ahtapot 8 kolunun yukarıdan aşağıya doğru salladı ve müthiş bir hızla yükselmeye başladı. Bu sırada—

Kereste gibi kalın kollarını kırbaç misali Xiao Hei’ye salladı. Ahtapotun 8 kolu da çok güçlüydü. Xiao Hei’nin gözleri parladı.

Pa!

Gözlerinden 2 şimşek fırlayıp direkt olarak ahtapota çarptı. Ahtapot uyuşmuştu uyuşmasına ama Xiao Hei kaçmaya çalıştığında diğer ahtapotlardan 5-6 tanesi hemen yolunu kesmişti.

Hepsinin kereste kalınlığında 8 kolu vardı. Çok sayıda ahtapot kolu Xiao Hei’nin etrafını sarıp kaçış yolunu tıkamışlardı.

Savaş kaçınılmazsa, cesur olan taraf kazanır. Vakit her şeyi ortaya koyma vaktidir!

Qin Yu dişlerini sıktı. Vücudu bir hortuma dönüşmüş gibiydi.

Hah!

Qin Yu’nun bağırmasından hemen sonra acı bir çığlık duyuldu. 3 kol kopmuştu. Qin Yu’nun elinde Alevli Kılıç vardı. Alevli Kılıç yüksek seviye bir kutsal silah olduğundan ve yıldız enerjisiyle dolduğundan ahtapotların kolları daha güçlü olsa bile kılıca direnemezlerdi.

Geriden savaşı izlemekte olan Sang Mo soğukça güldü. “Üçüncü Kardeş, gidip oyuna katıl.

Emredersin, abi.

Sang Mo’nun etrafında ileri Jindan aşamasında olan 4 ahtapot vardı. Birisi oğlu diğer üçü ise kardeşleriydi. Bu adam ve kartalın Yuanying aşamasına ulaşamamış olduklarını çoktan fark etmişti.

Madem kollarımı kestin, öyleyse geber!

Qin Yu’nun zihninde kutsal sezgiyle iletilen keskin bir ses yankılandı. 3 kolu Qin Yu taradından kesilen ahtapot kalan 5 kolunu çılgınca savuruyordu. Aynı zamanda vücudundan siyah bir buhar yükseliyordu. Kısa sürede siyah buhar yüzlerce metrekarelik alan kaplamıştı.

Zehirli!

Qin Yu nefesini tutsa da zehirli hava gözeneklerinden vücuduna giriyordu. Buharın nüfuz ettiği bölgelerde uyuşma başladı. Yıldız enerjisini zorla ileterek zehrin ilerlemesini durdurdu.

Bang!

Zehirli havanın ilerlemesini durdurduğu sırada ezici bir güç beline çarptı ve vücudu kontrolü dışında sürüklenmeye başladı. O sürüklenirken birkaç kol sürekli olarak ona çarpıyor ve durumu düzeltmesine fırsat tanımıyordu. Tabiri caizse kum torbasına dönmüştü.

Qin Yu Alevli Eldivenleriyle kollardan birini yakalayıp direkt kopardı. Sonrasında gelen saldırıdan kaçınıp ilk defa rahat bir nefes aldı. Ağzına gelen kanı tükürdü. O an gözlerinde soğuk bir ışık belirdi.

Canınız cehenneme sizi 8 kollu piçler!

Qin Yu’nun vücudu çok güçlüydü ve kutsal silahlarla karşılaştırılabilecek seviyeye kadar eğitilmişti. Bunun yanında giydiği kıyafetler özel olarak dövülmüştü ve alınan hasarın yarısından fazlasını emebiliyordu. Bu sayede ciddi bir yarası yoktu. Şu anda Xiao Hei’nin etrafında 7-8 ahtapot vardı.

Qin Yu’yu çevreleyen ahtapotların sayısı artmaya başladı. Ahtapotların kolları sürekli Qin Yu’ya savruluyordu. Bazen kolların etrafları şeytani temel enerjiyle kaplanmış oluyordu.

Çok fazla kol var.” Basit bir hareketle ilk saldırıyı atlattı ama hemen sonrasında 6-7 koldan isabet aldı. Ahtapotlar bir yandan da şeytani enerjilerini harekete geçirip Qin Yu’ya saldırtıyorlardı. Şu an Qin Yu ağa düşmüş balık gibiydi.

Kutsal sezgisini yayabileceği en geniş alana yaydı. Genel durumun tamamen farkındaydı.

Xiao Hei de şu an köşeye sıkışmıştı. Şimşekleri çevresindeki ahtapotları en iyi ihtimalle kısa süreliğine uyuşturuyordu. Alevli Şimşeğiyle 1 şeytani hayvan öldürebilirdi ama geri kalanları ne yapacaktı? Başka özel yetenekleri olsa da onları kullanmak için hayatını tehlikeye atması gerekiyordu.

O Yuanying aşamasındaki ahtapot henüz harekete geçmedi. Şimdi her şeyimle savaşmazsam kaçış için ümidim olmayacak.” Qin Yu’nun gözleri seğirdi ve kırmızı renk almaya başladı. Kısa sürede vücudundaki bütün enerjiyi harekete geçirdi.

Xiao Hei, Geçen Yıldırımın 9 Parıltısını kullanmaya hazırlan.”

Qin Yu’nun sesini zihninde duyan Xiao Hei yine kutsal sezgiyle cevapladı. “Abi, onlarca kol etrafımı sarmış durumda. Geçen Yıldırımın 9 Parıltısını nasıl kullanabilirim?” Büyük sıkıntı içerisindeydi. Ama konuşmasını bitirir bitirmek onu hayrete düşürecek bir şey oldu.

Boom!

Xiao Hei Qin Yu’nun Yıldız Alanı kullanmak üzere olduğunun hemen farkına vardı. Müthiş bir hızla hareket eden yıldız enerjisin, Qin Yu’nun etrafında bir nebula oluşturarak hızını 10 kata kadar artırdı.

Kırıl! Kırıl! Kırıl!!!

Şimşek hızında harekete geçti. Sang Mo’ya gitmek yerine büyük bir hızla Xiao Hei’ye doğru gidiyordu. Alevli Kılıcıyla yoluna çıkan ahtapot kollarını kesip atıyor, kendisine çarpan kollaraysa hiç dikkat etmiyordu.

Kesilen kollardan kan fışkırsa da görüşünü kapatmıyordu. Xiao Hei’ye bakarak bağırdı. “Xiao Hei, kaç!

Qin Yu’nun bu hareketi etraftaki 10 kadar ahtapotun kafasını karıştırdı. Bu sırada kendine gelen Xiao Hei, Geçen Yıldırımın 9 Parıltısını kullanarak hızla yukarı doğru tırmanışa geçti. Artık Qin Yu da uçan kılıcının üzerinde kaçmaya hazırdı.

Bir anda—

Bang!

Öncekilerden çok daha korkunç bir güç taşıyan kocaman bir kol vücuduna isabet etti. Yıldırım çarpmış gibi uyuşmuş olan Qin Yu’nun ağzından şelale gibi kan akıyordu.

Abi!” Xiao Hei kanat çırpıp hızla geri dönmeye çalıştı.

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr