Bölüm 4.25: Durdurulamaz

avatar
4248 4

Stellar Transformations - Bölüm 4.25: Durdurulamaz


Çeviri: Pervane

 

Xiang Guang savaşın başından beri tedirgindi. Çünkü bu savaş Xiang klanının kaderini belirleyecekti. Bu yüzden başkentin girişindeki bir kulenin üzerinde durmuş savaş alanının olduğu yöne doğru bakıyordu. Meteor gökyüzünü deldikten sonra Xiang Guang daha da tedirgin oldu.

Meteor? Nereden çıktı o?” Xiang Guang gergindi.

Bilmiyordu ki o meteor Qin Yu’nun gümüş yıldızlara benzeyen, dantianındaki nebulada bulunan gümüş tanecikleri yaktıktan sonra elde ettiği enerjiyle oluşmuştu. Qin Yu bu özel yeteneği kullanmak için yıldız benzeri gümüş tanecikleri yaktıktan sonra o taneciklerin sayısı oldukça azalmış olsa da müthiş miktarda enerji elde etmişti.

Hemen sonrasında şiddetli bir patlama oldu. Gökteki dolunaya benzer bir dolunay da patlama sonrasında oluşmuştu. Yuanying aşamasındaki bir uzmanın kendini patlaması sonucu oluşan güç çok fazlaydı.

Bir ay daha.” Xiang Guang’ın nefesi ağırlaştı. Kulenin tepesinde gözlerini dört açmış savaşın yapıldığı yere bakıyordu.

Patlamadan uzun süre sonra her yer sessizliğe büründü.

Ne oldu? Sonuç ne? Ulu Ata düşmanları öldürdü mü?” Xiang Guang kendi kendine sorgulayıp duruyordu. Alnında boncuk boncuk ter birikti. Bildiği bir şey vardı: Ulu Ata ölürse Xiang klanının işi bitmişti.

Xiang Guang yan tarafa döndü. “Yi Yan, Wu Nehrinde ne oldu?” Wu Nehrinde şiddetli bir savaş yapıldığını bilse de sonucunu kestiremiyordu.

Yi Yan sefil hissediyordu. Ölümsüz olmadığından sonucun ne olduğunu o da bilemezdi. Ama Xiang Guang kendisine bakarken nasıl bilmediğini söyleyebilirdi ki?

Yi Yan saygıyla eğildi. “Majesteleri, savaş alanından çok uzakta olduğumuzdan sonucu kestirmemiz kolay değil. Lakin az önceki meteor kesinlikle bir Shangxianın işi. Sondaki dolunaysa bir Shangxianın kendi jindanını veya yuanyingini patlatmasıyla oluşmuştur.

Kim kendini patlattı? Sonuç ne?” Xiang Guang parlayan gözlerle sordu.

Yi Yan hemen cevapladı. “Ulu Atanın gücünü biliyorsunuz majesteleri. Bu savaşı Ulu Ata kazanmış olmalı.” Bu kritik anda Yi Yan başka bir şey söylemeye cesaret edemedi. Yalnızca böyle söyleyerek Xiang Guang’ı yatıştırabilirdi.

Haklısın.” Bu sözleri duyan Xiang Guang ölümsüz hapı yemiş gibi oldu. Vücudu anında canlılıkla dolup gözleri parıldadı. “Qian Long kıtasında kim Ulu Ataya rakip olabilir? Duyduğuma göre Wu De bile ondan güçsüzmüş. Sanırım savaş teklifinde bulunan Shangxian da ondan güçsüz olduğundan umutsuzca kendini imha etti. Böyle olmuş olmalı.”

Xiang Guang’ın bu düşüncesine astları da katılınca savaşın tahminindeki şekilde sonuçlandığına kendisini inandırmıştı.

Pekala, hadi saraya dönelim. Birlikte Ulu Atanın dönüşünü bekleyip ona bir ziyafet hazırlayalım.” Xiang Guang gaza gelmiş halde çevresindeki güvenilir adamlarına emirler verdi. Ardından saraya dönüp Ulu Ata için ziyafet hazırlıklarına başladı.

Korkunç savaş kısa süre önce bitmiş ve Wu Nehrinin suları durulmaya başlamıştı. Nehirde sanki hiç savaş yapılmamış gibiydi. Sadece kıyılardaki suyolları karmaşa içindeydi. Yıkıcı patlama ağaçları parçalamış çimenleri söküp her yana dağıtmıştı. Şok dalgaları sıradan insanların ağızlarından, burunlarından, gözlerinden kan gelerek ölmelerine yol açmıştı.

Pu!

Qin De bir miktar çimen tükürüp palas pandıras ayağa kalktı. Her yanı toz toprak olmuştu. Tabiri caizse dilenci gibi görünüyordu. Yanındaki Feng Yuzi de ayağa kalktı. Patlama gerçekten çok güçlüydü.

(ÇN: Kısacası patlama sizin düşündüğünüzden daha güçlüydü.)

 

Qin De üzerindeki tozu önemsemedi ve ileri doğru baktı. İlerde birkaç km uzunluğunda, batıya akan Wu Nehri vardı. Nehrin üzerinde tek bir canlı görünmüyordu.

Yu’er nerede?” Qin De endişeye kapıldı. Hemen kutsal sezgisini açtı ama erken Jindan aşamasında olduğundan kutsal sezgisinin sınırı 1 km idi ve bu alan içerisinde Qin Yu’dan iz yoktu.

Yu’er!

Qin De birden bağırdı. Sesi Wu Nehrinin üzerinde yankılandı.

Majesteleri endişelenmeyin.” Feng Yuzi teselli çabalarına girdi. “Benim kutsal sezgimin alanı daha geniş. Bırakın bir de ben deneyeyim.” Bunu duyunca Qin De biraz rahatladı ve beklenti içerisinde Feng Yuzi’ye bakmaya başladı.

Feng Yuzi’nin kutsal sezgisi dört bir yana yayıldı. Uzun zaman geçmesine rağmen eli boştu. “Majesteleri, hala bir şey bulamadım.

Qin De’nin yüzü renk değiştirdi. Ardından az önceki patlamayı tekrar hatırladı ve gözleri parladı. “Kardeş Feng, patlama anında Yu’er nehre doğru gidiyordu. Belki şimdi nehrin dibindedir.

Feng Yuzi başını salladı. “Wu Nehrinin derinliği ne kadar? Kutsal sezgilerimizin menzili 1 km civarında yani nehrin dibinde olsaydı fark ederdik. Fakat hiçbir şey …

Bang!

Wu Nehrinde bir patlama oldu. Bir siluet suyun altından gökyüzüne uçtu. Ardından bir patlama daha oldu ve bir de siyah kartal su altından gökyüzüne uçtu. Böylece bir adam ve bir kartal gökyüzündeydi.

Qin De ve Feng Yuzi o siluete baktılar.

Bu Yu’er!” Qin De heyecanla doldu. Adam ve kartal Qin De ve Feng Yuzi’ye doğru uçtular ve kısacık bir süre sonra onlarla yüz yüzeydiler.

Qin Yu rengi solmuş halde Qin De’ye bakarak gülümsedi. “Baba, başardım!

Qin De vücudunda bir uyuşukluk hissetti. Farkında olmadan gözleri dolmuştu. Çok heyecanlıydı. Birden Qin Yu’ya sarıldı. Qin Yu da babasına sarıldı. İkili uzun süre böyle kaldı.

Baba, her yanın kirlenmiş.”

Böyle bir anda Qin Yu ortamın içine edecek bir şey söylemişti. Qin De şaşırmıştı. Patlamadan sonra her yanı tozlanmıştı ve Qin Yu’yu arayayım derken üzerindeki tozları unutmuştu.

Seni pis velet.

Qin De gülümseyerek azarladı. Sonrasında temel enerjisini aktive ederek üzerindeki kirden kurtuldu.

Ha-ha siz ikiniz konuşmayı sonraya saklayın. Şimdi hızla geri dönelim.” dedi Feng Yuzi kahkaha atarak. Ardından Qin Yu’nun yanına gidip göğsüne yumruğunu dokundurdu. “Seni velet, bu yaşında Yuanying aşamasında birini öldürebileceğini kim düşünürdü ki?

Qin Yu büyürken Feng Yuzi de onun yanındakilerden olduğundan ona karşı babalık benzeri hisleri vardı. Qin Yu böyle bir başarı elde ettiği için mutu olmuştu.

Qin Yu hafifçe titrerken yüzünün rengi daha da soluklaştı.

Xiao Yu, sorun ne?” Feng Yuzi bir şeylerin ters olduğunu anlamıştı. Az önceki yumruğu az da olsa güç barındırsa da bir Xiuzheist için sorun olmayacak bir yumruktu.

Qin Yu başını sallayarak gülümsedi. “Önemli değil. Son tekniğimi uygularken bazı küçük yaralar aldım. Bundan söz etmeye bile değmez. Geri dönüp rahatça pratik yapınca hemencecik iyileşirim.” Yüzünde zekice bir gülümseme vardı.

Küçük yaralar mı? Kara Ay tekniğimi kullanmak için enerjimin üçte birini harcadım. Senin saldırın benimkinden çok daha güçlüydü yani en az yarı gücünü tüketmiş olman gerekir. Belki de bütün kanalların, kasların ve kemiklerin ağır hasar almıştır. Eğer bunlara küçük yara diyeceksen merak ediyorum, ağır yara ne oluyor?” dedi Xiao Hei hoşnutsuzluğunu belli ederek.

Qin Yu Xiao Hei’ye bir bakış attı.

Gerçekten de Qin Yu ağır yaralıydı. Datianındaki gümüş tanecikler onun enerji kaynağıydı ama özel bir yetenek kullanarak bu tanecikleri yakmıştı. Bu sebepten gümüş tanecikler önceki hallerinin yarı boyutundaydılar.

Ayrıca ilk defa böyle muazzam miktarda enerji saldığından vücudu baskıya dayanamazdı. Sonuç olarak kanalları, kasları ve kemikleri ağır hasar almıştı.

Baba geri dönelim. Xiang Yang öldüğüne Qin klanını durduracak bir şey kalmadı. Artık hiçbir şeyi düşünmeden iyileşmeme odaklanabilirim. Yani sen de içini rahat tut.” Babasının yüzündeki ifadeye bakarak onu rahatlatma niyetiyle konuştu Qin Yu.

Qin De başıyla onayladı. Xiang Yang öldüğüne göre Qin Yu zamanını iyileşmeye ayırabilirdi.

Yu’er, zor günler geçirdin.” Qin De oğlunun omuzlarını sıvazladı. “Hadi Xiyang kasabasına geri dönelim.

Hemen sonrasında Qin De, Qin Yu, siyah kartal ve Feng Yuzi gökyüzüne yükseldiler.

 

Savaşın etkileri büyük oldu. Savaş alanındaki gökleri delen meteor ve yuanyingin patlaması sonucu ortaya çıkan devasa enerjinin oluşturduğu ay, yüzlerce şehir tarafından izlendi.

Gökleri delen bir meteor; havada asılı iki ay,

Bu efsanevi savaşın söylentileri bütün Qian Long kıtasına yayıldı. Ming ve Han hanedanlığından Shangxianlar bile savaş alanını incelemeye geldiler ve istemeseler de savaştaki iki tarafın da kendilerinden üstün olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kaldılar.

Bu savaş daha sonraları Qian Long kıtasında efsane olup birçok uzmana ilham kaynağı olacaktı.

Savaşı izleyip de sağ kalan Xiantian uzmanlarının anlattıklarına göre bir tarafta Xiang Yang diğer tarafta gizemli bir uzman ve bir siyah kartal vardı. Birçok insan bu gizemli uzman ve kartalı aramış ama arayışları sonuçsuz kalmıştı. Kim oldukları Qian Long kıtasında büyük bir bilmece olmuştu.

 

 

Xiyang kasabasındaki şatafatlı ziyafette,

Ha-ha hadi, kadeh kaldıralım!!!” Xu Yuan sarhoş halde ayağa kalkıp bağırdı.

Xiang Yang’ın ölümünden sonra savaştaki engel ortadan kalktığından Qin klanı rahatlamıştı. Zihnini etkilememesi için alkol almayan askeri danışman Xu Yuan bile an itibariyle sarhoştu.

İşler bu noktaya ulaşmışken Qin klanı kazanamazsa bütün komutanlar yetersizliklerinden ötürü intihar etseler yeriydi.

Çok uzun zamandır majesteleri, çok uzun zamandır bu gün için hazırlandık ve sonunda başardık. Majesteleri, sonunda başardık! Yarın emir verdiğinizde topyekün bir saldırı başlatacağız. Ba Chu eyaleti, Xiang klanının son eyaleti bizim olacak.” Xu Yuan sarhoş haliyle konuştu.

Qin De bardağını tek dikişte bitirdikten sonra başıyla onayladı. “Haklısın. 18 yıl, koskoca 18 yıl geçti. 18 yıldır doğru düzgün uyuyamadık bile. Nihayet … başarıya ulaştık.” Qin De’nin aurası tamamen değişti.

Önceki gibi soğuk ve yırtıcı değil tersine doğal ve rahatlatıcıydı.

Hayır, 18 yıl değil baba. Qin klanının ataları asırlardır hazırlık yapıyorlar. Her nesil gelecek için hazırlık yaptı. Asırlardır süregelen hazırlıklar olmasaydı Mu ve Shangguan klanının yardımlarıyla bile bu duruma gelemezdik.” Qin Zheng de heyecan doluydu.

Haklısın.” Qin De başıyla onayladı. “Qin klanının büyükleri asırlarca hazırlandılar. Nice zamandır bekliyorlardı. Jing Yi’yi de unutmamak lazım. O da bu günü sabırsızlıkla bekliyordu.” dedikten sonra sessizliğe büründü.

Geçmiş zamanlar gözünde canlandı.

Baba.” Qin Feng’in gözleri soğuk bir parıltı yaydı. “Annemin ruhunu huzura kavuşturmak için Xiang Guang’ın başını alacağım.” 10 yaşındayken annesinin öldürüldüğünü görmüştü ve o zamandan beri bu günün gelmesini iple çekiyordu.

Zheng’er, Xiang klanınn başkentteki hareketleri gözetim altına aldın mı? Son anda kaçmalarına izin vermemelisin.

Qin Zheng kendine güveniyordu. “Endişelenme baba. Xiang klanının bütün üyeleri avcumuzun içinde sayılır. Xiang Guang bile imparatorluk sarayının dışına adım atamaz.” Qin klanının gizli kuvvetleri şu anda Qin Zheng’in emrindeydi.

Qin De başıyla onayladı ve Xiao Hei’ye kızarmış ördek vermekte olan Qin Yu’ya döndü. Tek kelime etmedi. Yalnızca içten bir gülümsemeyle oğlunu izledi.

Baba.”

Qin De’nin kendisine baktığını hissetmişti.

Qin De’nin gülümsemesi oğlunu takdir eden herhangi bir babanınkinden farksızdı. Tatminkar bir gülümsemeydi bu. Qin Yu gibi bir oğla sahip olmak Qin De için büyük bir gurur kaynağıydı.

 

Ertesi gün Qin De zırhını giymiş, Xiyang kasabasının batı kapısından batı yönünü izliyordu. Xu Yuan ve oğulları da arkasındaydı. Onların yanı sıra Qin klanının ana üyelerini korumakla görevli elit birlikler de Qin De’nin arkasındaydı.

Bu sabah yapacağımız saldırı için yüzyıllardır hazırlık yapıyoruz.” Qin De’nin gözleri parladı.

İzlediği yön olan batıda sıradaki hedefleri vardı: Ba Chu Eyaleti.

Qin De birdenbire habercilere bağırdı. “Lei Xue, Shang Que ve Zhen Yang eyaletlerindeki kuvvetlere emirlerimi iletin. Hep birlikte Ba Chu eyaletine saldırılacak. Ba Chu eyaletinin yarım ayda alınmasını istiyorum.

Emredersiniz!

Haberci askerler emirleri iletmek için kuşlarına binip hızla uzaklaştılar.

 

Lei Xue, Shang Que ve Zhen Yang eyaletlerinin her birinde birkaç yüz bin asker vardı. Emri aldıktan sonra 1 milyon 600 binden fazla Qin askeri Ba Chu eyaletine akın etti. Durumun iyi olmadığını gören birçok Xiang klanı komutanı teslim oldu.

Qin ordusu düşmanı dışardan tehdit ederken içerde de Qin casusları düşman komutanları satın aldıkları için Ba Chu eyaleti daha ilk saldırıda çöktü. Savunması Qin ordusu tarafından kolaylıkla kırılmıştı.

Ba Chu eyaletine yapılan bu saldırıda Qin askerleri sanki bir yarış içerisinde gibiydiler. Süvariler durmadan ilerliyorlardı. Bir şehri aldıklarında bir kısım asker bırakıp durmadan yollarına devam ediyorlardı. Bu şekilde ordunun bir kısmı ele geçirilen yerleri korumak için geride bırakılmış olsa da 3 koldan yapılan toplu saldırıda hala 1 milyonun üzerinde asker vardı. Ve bu devasa ordu şu anda başkentin önünde toplanmıştı.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr