Bölüm 4.24: Gökyüzünü Delen Bir Meteor; Havada Asılı İki Ay

avatar
4384 4

Stellar Transformations - Bölüm 4.24: Gökyüzünü Delen Bir Meteor; Havada Asılı İki Ay


Çeviri: Pervane

 

Fatihin Mızrağı!

Yakın mesafe mızrak saldırıları!

Takdir edilesi bir yetenek!” Qin Yu soğuk gözlerle ağız dolusu kan yuttu. Yıldız alanıyla yakın mesafe dövüşe niyetlenmişti ama Xiang Yang şaşırtıcı şekilde Binleri Silip Süpürmek saldırısıyla saldırıları etkisiz hale getirmişti.

Yakın mesafe saldırıları kullanan bir Xiuzhenist mi?

Bu gerçekten garip. Xiuzhenistler genellikle uçan kılıçlarını kullanarak saldırırlardı ama Xiang Yang bu seviyesine tamamen bir başına, kendi çabalarıyla dövüş sanatları çalışarak geldiği için o, Xiuzhen okullarından olan diğer Xiuzhenistlerden farklı bir stile sahipti.

Abi, Xiang Yang beklediğimizden daha güçlü çıktı. Yakın dövüşte iyi olmasını hiç beklemiyordum. Zırhı yetmezmiş gibi bir de mızrağı var. Onlar sayesinde hem saldırısı hem de savunması oldukça güçlü.” dedi Xiao Hei.

Qin Yu kutsal sezgi kullanarak sakince konuştu. “Zayıf yönlerini bulmaya çalışalım. Başaramazsak plandaki son hamleyi kullanırız.

Son hamle… tamam!” Xiao Hei kararlılıkla konuştu.

Qin Yu Xiang Yang’a bakıp soğukça güldü. “Xiang Yang, savaşın başında zırhın sayesinde hayatını kurtardın. Şimdi de acımasızca saldırmama rağmen Fatihin Mızrağı sayesinde hayatını kurtardın. Diğer sefere ölümün pençesinden nasıl kurtulacaksın acaba?

Qin Yu iki ölümcül darbe kullanmasına rağmen Xiang Yang gizli kozlarıyla darbeleri engellemişti.

Xiang Yang Qin Yu’nun dediklerine aldırmadan güldü. “Gerçekten de ilk saldırın çok kurnazcaydı ve neredeyse isabet alacaktım. İkincisinde hızın o kadar korkutucuydu ki ödüm koptu. Fakat sana üçüncü bir şans vereceğimi mi sandın? Qin Yu, biraz önce mızrağım sana isabet etmiş olmalı. Tadı kötüydü değil mi? Seni uyarıyorum. Ne kadar direnirsen tadı o kadar kötüleşir.”

Xiang Yang’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

Binleri Silip Süpürmek saldırısının yarı gücünden fazlası Qin Yu’yu vurduğundan Xiang Yang onun ağır yaralı olduğunu düşünüyordu.

Gel gör ki Xiang Yang Qin Yu’nun gücünü yanlış hesaplamıştı. Onun vücudu çok güçlü olduğu gibi giydiği atlette Lei Wei tarafından dövülmüştü. Sıradan bir giysi değildi ama giymesi çok rahattı. Qin Yu saldırıya uğradığında yumuşak atlet sertleşip saldırının yarı gücünden fazlasını emmişti.

Öyle mi? Mızrak tekniğin etkileyici olsa da benim için tehlike oluşturmuyor.” Qin Yu’nun vücudundaki enerji harekete geçti. Hareketsizsen dağ gibi sessiz sakin, harekete geçtiğindeyse gök gürültüsü gibi sertti. Qin Yu eğitiminin çok büyük kısmını yakın mesafe savaş tekniklerine ayırdığından yakın mesafe saldırılarına güveniyordu.

Pu!

Qin Yu ve Xiang Yang’ın arasındaki hava titremeye başladı.

Xiang Yang gözlerini açtı. Mızrağı tutan sağ eli büküldü. Bir anda Fatihin Mızrağının siyah ucu dönerek havayı deldi ve büyük bir hızla Qin Yu’ya ilerledi. Mızrağın ucu öngörülemez bir yol izledi. Mızrağın başı dönerek ilerlerken çevredeki havayı da çekiyordu.

Mızrak fırıl fırıl dönerek siyah bir su ejderhası gibi Qin Yu’ya geldi.

Hah!

Qin Yu’nun vücudu rüzgar gibi hareket etti. Aynı zamanda sağ elini pençe yapıp uzattı Fatihin Mızrağını yakalamaya çalıştı. Alevli eldivenlerle sarılı eli mızrağı karşılayabilecek güçteydi.

Humph!

Hafifçe sağ kolunun kuvvetini kullanarak Qin Yu’ya doğrulmuş Fatihin Mızrağının hareketini değiştirip yatay bir kesme hareketi yapmasını sağladı.

Hayır!

Bu yalnızca bir kesme hareketi değildi, sürekli olarak büyük hızlarla yapılan çok sayıda kesme hareketleriydi.

Qin Yu mızrağı sağ eliyle yakalamak istemişti ama mızrak sertçe sağ eline çarpmıştı. Bu sırada mızrak kesme hareketlerine devam ediyor ve büyük hızından ötürü illüzyonlar oluşturuyordu. Kısacık zamanda Qin Yu’nun kolu 5-6 defa kesilmişti.

Bu durum uzadıkça mızrağın gücü artacak. Yaklaşmam gerek!

Qin Yu kollarındaki acıyı görmezden gelip Xiang Yang’a doğru atıldı. Lakin sadece kollarına güvenerek yaklaştığından ve oldukça uzun olan mızrak sayesinde Xiang Yang ona istediği gibi saldırabildiğinden yaklaşma girişiminde başarısız oldu.

Rüyanda görürsün.” Qin Yu’nun yaklaştığını gören Xiang Yang soğukça güldü. Aynı zamanda vücudu illüzyon gibi harekete geçti. Mızrak birkaç siluete ayrılıp toplu olarak Qin Yu’ya saldırısına devam etti.

Pa!

Bir şimşek direkt olarak Xiang Yang’ı vurdu. Xiang Yang istemsiz olarak titredi ve dolayısıyla saldırısı da sekteye uğradı. Bunu fırsat bilen Qin Yu da bir taraftan Xiang Yang’a yaklaştı. Çevik elleriyle değişik tarzda saldırılar yaptı.

Qin Yu rakibine yaklaştığında inanılmaz korkunç bir havaya bürünüyordu!

Yumruklar, avuç saldırıları, parmak vuruşları gibi değişik tarzdaki saldırılarla Xiang Yang’ın vücudunda zırhla korunmayan yerleri, özellikle boğaz bel gibi bölgeleri hedef alarak rüzgar gibi saldırdı.

Xiang Yang’ın yüzünden Qin Yu’yu ne kadar küçümsediği görülüyordu.

Elindeki uzun mızrağı savurdu. An itibariyle Xiang Yang’ın vücudu makinalı tüfek misali sayısız mızrak siluetini fırlatıyordu. Fatihin Mızrağına öyle hakimdi ki mızrak bazen ininden çıkan bir su ejderhası gibi bazen de havada süzülen bir anakonda gibi görünüyordu.

Mızrak Qin Yu’dan daha yavaştı. Fakat Xiang Yang’ın basit el hareketleri mızrağın yönünü tamamen değiştirebiliyordu.  Mızrak eylemsizlik ve elastisite gibi kuvvetleri kullanarak saldırı yapabiliyordu.

(ÇN: Aklına gelen iki kuvveti yazıp saçmalamış gibi hissettirdi ama inşallah ben haksızımdır.)

 

Pa! Pa! Pa! …

Xiao Hei gökyüzünde dönerken Xiang Yang’ın tepesine birbiri ardına şimşekler gönderiyordu. Bu şimşekler pek güçlü değillerdi ve Xiang Yang için sorun teşkil etmiyorlardı. Ancak çevikliğini azaltıp hareketlerini kısıtlıyorlardı.

Hah!

Qin Yu’nun gözleri zalimce parladı. Vücudundaki yıldız enerjisini salıp sağ elinde yoğunlaştırdı ve Xiang Yang’ın göğsüne bir yumruk attı. Yumruk Xiang Yang’ın göğsüne çarptığında bir eklemi yerinden çıktı. Saldırı gücünü bu eklem boyunca aktaran Qin Yu müthiş bir delici güç elde etmiş oldu. Bu darbeyle Xiang Yang’ın boğazına ulaşmayı amaçlamıştı ama Xiang Yang hemen kaçınmıştı.

Humph!

Xiang Yang’ın benzi soldu. Aynı zamanda Fatihin Mızrağını sallayıp büyük bir hızla geriye doğru uçtu.

Seni hayvan!” Kutsal sezgi kullanarak Xiao Hei’ye sert ve öfkeli biçimde çıkıştı.

Xiang Yang sinirliydi çünkü bu siyah kartal kovulması mümkün olmayan bir ruh gibiydi ve üstüne üstlük durmadan kendisine şimşek fırlatıyordu. Havadayken siyah kartalın çevikliğine ulaşamazdı. Qin Yu’nun son saldırısını mızrağıyla engelleyebilmesi gerekirken kartalın şimşeği yüzünden mızrak üzerindeki kontrolü şaşmıştı.

Qin Yu’nun saldırısı yıldız enerjisiyle yapıldığından en delici saldırılarından birisiydi. Zırh saldırının büyük kısmını etkisiz hale getirse de etkisizleştiremediği kısım yüzünden Xiang Yang zar zor nefes alıyor ve göğsünde büyük bir acı hissediyordu. Hatta ağzına kan gelmişti.

Xiao Hei, iyi iş.” Qin Yu Xiao Hei’ye doğru gülümsedi. Ardından Xiang Yang’a döndü. “Xiang Yang, yakın mesafe dövüşlerde iyi olduğundan saldırılarımı engelleyebildin. Peki ya uçan kılıcımı kullanırsam onu nasıl engelleyeceksin?

Qin Yu anlamıştı.

Xiang Yang yakın mesafede iyiydi ama uçan kılıcıyla uzaktan saldırırsa ne yapacaktı?

Koyu altın bir kılıç Qin Yu’nun başının üzerinde süzülüyordu. Bu kılıç doğal olarak Alevli Kılıçtı. Vücudundan çıktığında saldırıya hazır bir uçan kılıca dönüşmüştü. Elinde tutarken ise kısa kılıç halini alıyordu. Düşüncesiyle kontrol ettiği uçan kılıç Xiang Yang’a doğru ilerlerken koyu altın renginde bir ışık gibi görünüyordu.

Hu!

Kılıç ihtişamlı bir ışık yayarak aşağıdan izleyenleri büyüledi.

Bang! Bang! …

Fatihin Mızrağını kullanmakta kimse Xiang Yang’ın eline su dökemezdi. Qian Long kıtasında onunkinden daha iyi bir mızrak tekniği bulmak neredeyse imkansızdı. Uzun mızrağı kullanarak hem yakın hem de uzak mesafelerden dövüşlere adapte olabiliyordu.

Yine de Fatihin Mızrağının çeviklik bakımından bir uçan kılıca denk olması mümkün değildi.

Pu!

Uçan kılıç Xiang Yang’ın zırhına çarptı. Zırhtaki kan kırmızı enerji bir süre titredikten sonra kolaylıkla darbeyi bertaraf etti. Qin Yu hayati bölgelere saldırmak istiyordu ama Xiang Yang savunmada olduğundan boğaz gibi hayati bölgeleri enerjisiyle koruyordu.

Pa!

Xiang Yang’ın tepesine bir şimşek daha çaktı.

Güzel. Siyah kartal sen bir hayvansın. Qin Yu, bu hayvana kardeş dediğine göre sen de bir hayvansın. Bugün siz 2 hayvan Fatihin Mızrağının İkiz Ejder tekniğinin ne denli güçlü olduğunu göreceksiniz.” Xiang Yang gerçekten çok öfkeliydi. Elini bükmesiyle Fatihin Mızrağı bir süre döndü ve ardından ikiye ayrıldı. Uzun bir mızraktan biraz daha kısa olan iki ayrı mızrağa dönüştü.

Xiang Yang iki eline de bir mızrak almıştı.

Yine abimi aşağıladın seni pislik! Ne dediğimi hatırlamıyor musun?

Xiang Yang’ı duyunca Xiao Hei yine sinir küpüne döndü. Sesini direkt olarak Xiang Yang’ın zihnine iletti. Aynı zamanda kanatlarında şimşekler parlıyordu. Qin Yu o an endişeye kapılıp kutsal sezgi kullanarak Xiao Hei’yi uyardı. “Xiao Hei, Xiang Yang’ın tek mızrak hızı çok fazlaydı zaten. Şimdi iki kısa mızrağa dönüşünce daha da hızlanmış olmalı. Saldırısı şu anda çok güçlü, sakın aceleci davranma.

Xiao Hei bu uyarıya kulak asmamıştı.

Abi benim için endişelenme. Ne kadar güçlü olduğumu göstereceğim ona.” dedi Xiao Hei kutsal sezgi kullanarak. “Abi az önce asıl saldırıyı sen yaptın. Şimdi benim sıram. Sen de alevli kılıcını kullanarak gizlice saldırabilirsin.” Xiao Hei’nin vücudundaki parıltılar daha göz kamaştırıcı hale gelmişti.

Xiang Yang, seni şerefsiz. Şimşeklerimin tadına bakma zamanın geldi.

Xiao Hei kanatlarını çırpıp Xiang Yang’ın başına şimşekler yağdırarak bütün öfkesini kustu.

Seni hayvan, ilk seni öldüreceğim.” Xiang Yang bu kartala artık tahammül edemiyordu. Diğer her şeyi bir kenara bırakıp elindeki iki mızrağıyla şimşek hızında Xiao Hei’ye atıldı. Ancak tek kanat çırpışıyla siyah kartal büyük bir hızla uzaklaştı.

Qin Yu’nun gözleri parlarken Alevli Kılıcını Xiang Yang’a savurdu.

Bang!

Xiang Yang’ın iki mızrağı bir hortum oluşturarak Qin Yu’nun kılıcını engelledi. İkili çarpışırken Xiao Hei’ye yaklaşıyordu. Xiang Yang’ın gözleri öldürme niyetiyle kırmızıya döndü. Qin Yu’yu tamamen görmezden geldi. Tek isteği o sinir bozucu siyah kartalın işini bitirmekti.

Seni hayvan, elinden gelen tek şey kaçmak mı?” Xiang Yang öfkeyle bağırdı.

Xiao Hei Jindan seviyesinde olduğundan ve kendi gururundan dolayı diğer insanlar tarafından aşağılanmaktan hiç hoşlanmıyordu. Qin Yu’nun veya kendisinin aşağılanması onu öfkelendiriyordu. Ve öfkelendiğindeyse…

Boom!

Xiao Hei’nin ağzından alevli şimşekler fırladı. Güçlerini hisseden Xiang Yang hemen kaçındıysa da Xiao Hei’nin gözlerinden yayılan soğuk parıltıdan sonra alevli şimşek yön değiştirip tekrar Xiang Yang’a döndü. Bu defa aralarındaki mesafe oldukça az olduğundan Xiang Yang’ın kaçacak zamanı yoktu.

Kırıl!

Gür bir sesi takiben iki mızrak, başıboş ejderhalara dönüştü. İki siyah ejderha Xiang Yang’ın vücudunun etrafında hızla dönüyordu. Hareketlenen kan kırmızı enerjisi de mızraklara aktarılıyordu. 2 mızrak şaşırtıcı biçimde alevli şimşeği parçaladı.

Qin Yu’nun yüzü renk değiştirdi. Alevli şimşekler Xiao Hei’nin özel saldırısıydı ama beklenmedik şekilde mızraklar tarafından parçalanmıştı.

Abi, özel yeteneğime bak.

Xiao Hei’nin sesi Qin Yu’nun zihninde yankılandı. Qin Yu’nun ifadesi değişti. Xiao Hei ile konuştuklarını hatırladı. Xiao Hei’nin dolunaylı gecede kullanıldığında bedeli daha hafif olan gizli bir yeteneği olduğundan savaşı bu geceye ayarlamışlardı.

Whizz—

Xiao Hei kanatlarını açıp yukarı tırmandı ve olağanüstü keskin bir kartal çığlığı duyuldu. Kartal çığlığı dört bir yana yayıldı. Bu sırada Wu Nehrinin yüzeyi köpürmeye başladı.

Xiao Hei’nin başındaki taç ışık yaymaya başladı. Bununla birlikte dolunayın ışığı da taç üzerinde toplanmaya başladı ve sonrasında bütün vücuduna yayıldı. Kısa sürede bütün vücudu ay ışığıyla kaplanmış ve parıl parıl parlıyordu.

Xiang Yang’ın rengi soldu. Sadece bakarak bile Xiao Hei’nin ne denli büyük bir güç taşıdığını anlayabiliyordu.

Koyu kırmızı enerji akımlarının çoğu Xiang Yang’ın zırhına aktarıldı. Hızla savunmasını en üst seviyeye çıkarmıştı. Bu sırada elindeki mızraklardan birini Xiao Hei’ye fırlattı. Bu kısa mızrağın uzun mesafe saldırılarında kullanılacağını kim tahmin ederdi ki?

Pu—

Kısa mızrak ay ışığı tarafından kolayca saptırılmıştı.

Xiao Hei kanatlarını açıp hafifçe çırptı. İlginç şekilde bütün ay ışığı kanatların uçlarına toplanmıştı. Ardından toplanan ışıklar iki kanattan da aynı anda birer hilal çizerek Xiang Yang’a yöneldi.

Xiang Yang büyük bir hızla kaçmasına rağmen hilal şeklinde ay ışıkları hala peşinden geliyordu.

Onlardan kaçmak mümkün değildi.

Xiang Yang yüzünü gökyüzüne dönüp kükredi. Vücudundaki bütün enerji harekete geçti. Bu ışıklardan kaçmak mümkün olmadığından onlarla direk yüzleşecekti.

Bang!

Erken Yuanying aşamasındaki birinin gücü çok fazlaydı ama bu hilal şeklindeki ışıklar da çok garipti doğrusu. Öyle ki Xiang Yang’ın kan kırmızı temel enerjisini aşındırabilecek güçteydiler. Küçülmeye başlamış olan ışıklar Xiang Yang’ın zırhını bile aşındırmışlardı.

Muhteşem haldeki zırh beklenmedik şekilde tamamen korozyona uğrayıp hasar almıştı.

Xiang Yang, dilin eskisi kadar uzun mu görelim!

Xiao Hei’nin sesi Xiang Yang’ın zihninde duyuldu. Zaten sinirlin olan Xiang Yang, zırhının yok olmasıyla daha da sinirlenmişti. O anda bir kartal çığlığı yankılandı. Xiao Hei’nin ağzından müthiş hızda bir şimşek fırladı.

Şimşek direkt olarak Xiang Yang’a yöneldi.

Şimşek mi?” Xiang Yang’ın tavrı karşısındakini küçümser gibiydi çünkü şimşekler ona zarar vermiyordu. Birdenbire ifadesi değişti. Şişeğin içinde yoluna çıkan her şeyi delip geçecek güçte bir iğne olduğunu keşfetti.

Xiao Hei sonunda dövdüğü kutsal silahını göstermişti.

Bu silahı Qin Yu bile bilmiyordu. Silah Xiao Hei’nin ırsi anılarındaki bir yöntemle dövüldüğünden gücü Qin Yu’nun hayal ettiğinin de çok ötesindeydi. İğnenin durdurulamaz momentumu Xiang Yang’ın yüzünün düşmesine sebep oldu.

Xiang Yang birdenbire öfkeyle bağırdı. Vücudundaki temel enerji harekete geçti. Kızgın bir aslan gibiydi. Her şeyi bırakıp temel enerjisini etkinleştirmeye yoğunlaştı. Temel enerjisini böyle çılgınca kullanmak yuanyinge zarar verecek olsa da şu anda bunu düşünecek durumda değildi.

Bang!

Kısa mızrak ve iğne birbiriyle çarpıştı.  Mızrak gücü tükenmiş halde bir kenara savrulurken iğne Xiang Yang’a doğru yoluna devam etti.

Bang!

Xiang Yang’ın etrafındaki kan kırmızı temel enerji bir süre çalkalandı. Ağzından büyük miktarda kan kustu ve her yan kana bulandı. Buna rağmen mızrakla olan çarpışmada iğnenin gücünün yarısından çoğu etkisizleştirildiği için bu saldırı en fazla Xiang Yang’ın ağır yaralanmasını sağlayabilirdi.

Xiang Yang önce iki hilal ışığı tarafından sonra da şimşekle güçlendirilmiş iğne tarafından yaralanmıştı ve bu yaralar onun gücünün yarısından fazlasını tüketmişti.

Abi, gerisini sana bırakıyorum!” Şimşekle birlikte iğneyi fırlattıktan hemen sonra Xiao Hei kutsal sezgi kullanarak Qin Yu’ya haber verdi.

Bu Qin Yu ve Xiao Hei’nin konuştuğu son hamleydi. Qin Yu Xiang Yang’a sert ve ölümcül bir darbe indirecekti. Bu saldırıda hayatını ortaya koyacaktı ve onun en güçlü hamlesi olacaktı. Qin Yu’nun vücudu alev gibi parlamaya başladı.

Yıldız Alanı! Meteor Saldırısı!

Qin Yu’nun dantianındaki nebula hızla titremeye başladı. Gümüş tanecikler de yanmaya başlamışlardı. Gümüş taneciklerin sayısı fark edilebilir bir hızla azalıyordu. Bu sırada gümüş taneciklerin yanmasıyla üretilen yıldız enerjisi Qin Yu’nun vücudunun dışında bir nebula oluşturuyordu.

Hu!

Devasa bir nebula, onlarca metre yarıçapındaki devasa bir nebula Qin Yu’nun etrafında belirdi. Bu nebuladaki durmadan hareket eden yıldız enerjisi, Qin Yu’nun önceki Yıldız Alanı kullanışındaki enerjiden 10 kat daha güçlüydü. Üstüne üstlük bu Yıldız Alanı Xiang Yang’ı da içine almıştı.

Hu!

Hu!

Qin Yu’nun yüzünde soğuk ve sert bir ifade vardı. Vücudu 9 illüzyona ayrıldı. Devasa nebula bir girdap oluşturdu. Girdabın kenarlarına yerleşmiş olan 9 illüzyonun her birinin elinde Alevli Kılıç vardı.

Her biri Qin Yu’nun yıldız aleviyle yüklenmiş olan kılıçları saldırıya hazır haldeydi.

Qin Yu Yıldız Alanı kullanırken hızı maksimuma çıkıyordu. Aslında 9 illüzyon da Qin Yu’nun farklı saldırılar yapan ardıl görüntüleriydi. Çok hızlı olduğundan hepsi aynı anda hareket ediyormuş gibi görünüyordu. 9 kılıç aynı anda saldırı yaptı.

9 Yıldız Birleşimi!

9 illüzyon tek vücutta birleşti. Qin Yu’nun metrelerce uzanan yıldız ışığıyla sarmalanmış vücudu göz alıcı görünüyordu. 100 li mesafeden izleyen bile Qin Yu’nun meteor gibi Xiang Yang’a atıldığını görebilirdi. Bu olayları tanımlamak zaman alsa da Xiao Hei’nin son saldırısı Xiang Yang’ı ağır yaraladıktan hemen sonra Qin Yu onun önünde belirmişti. İkili birbiriyle çok iyi iş birliği yapıyordu.

Xiang Yang’ın kurtulacak zamanı yoktu.

Ah!

Delirmiş gibi bir hal alan Xiang Yang iki mızrağını da Qin Yu’ya fırlattıysa da mızraklar yalnızca Qin Yu’nun ardıl görüntüsüne dokunabildiler. Elinde Alevli Kılıçla Qin Yu karaltı halini aldı. Xiang Yang’a doğru göz kamaştırıcı bir ışık parladı.

Xiang Yang’ın vücudu donakaldı. Yaşananlara inanamıyordu. Kısacık zamanda kalbi ve boğazı gibi hayati noktaları Qin Yu’nun Alevli Kılıcı tarafından delinmişti. Qin Yu 9 Yıldız Birleşimi tekniğini kullanıp gümüş taneciklerin enerjileriyle birleşince saldırı gücü korkunç derecede artmıştı.

Sen…

Hayati noktalarından vurulmuş olsa da Yuanying aşamasında olduğundan hemen ölmemişti. Yuanyingi oluşturmuş olduğundan çok güçlü bir ruhu vardı.

Birden Xiang Yang’ın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

Ansızın Qin Yu’nun yüzü renk değiştirdi. Yıldız Alanını kullanarak dalışa geçti. Aynı zamanda Xiao Hei’yi de kutsal sezgiyle uyardı. “Xiao Hei, kaç!” Qin Yu’nun hızı çok fazlaydı ama bir anda—

Boom!

Xiang Yang’ın vücudu infilak etti. Yuanyingi kendini imha etmişti. Bu Yuanying aşamasındaki bir uzmanın kendini imha etmesiydi. Korkunç yok edici bir güç her yana dağıldı. Wu Nehrinin iki yanındaki uzmanlar yalnızca gökyüzünde bir güneş gördüklerini sandılar.

Dikkat!

Feng Yuzi ve Qin De hemen temel enerjilerini etkinleştirdiler. Wu Nehrinin iki kıyısı da deprem oluyormuşçasına sallanmaya başladı. Patlamayı merkez alan 1km çapındaki alanda bulunan bütün sıradan insanlar ağızlarından, gözlerinden ve burunlarından kan sızdırarak anında öldüler. Bu alandaki sıradan iç uzmanlar da anında öldüler.

Daha uzaktan izleyen Xiantian uzmanları da ağır yaralandılar.

Bir Yuanying uzmanının kendini patlatması korkunçtu. Gecenin karanlığında Ba Chu eyaleti bir alev topuyla aydınlanmıştı. Patlama anında bir süreliğine yer gök sallanmıştı.

Ba Chu eyaletinin uzak yerlerindeki insanlar önce gökleri delen bir meteor ardından gökyüzünde beliren ikinci bir ay gördüler. Savaşı yakından izleyenler göz alıcı bir güneş görmüşken 100 li veya daha uzaktan izleyenler ikinci bir ay görmüşlerdi.

Şu anda savaşı izleyen insanlar havada asılı, pasparlak iki ay görüyorlardı.

 “Gökyüzünü delen bir meteor, havada asılı iki ay… Bu savaş çok korkunçtu. Xiao Yu, Xiao Yu’ya ne oldu?” Lei Xue eyaletine dönen Qin Feng uzaklardaki savaş alanına doğru baktı. Yüzünden ne kadar kaygılandığı anlaşılıyordu.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr