Bölüm 4.23: Wu Nehrindeki Savaş

avatar
4729 4

Stellar Transformations - Bölüm 4.23: Wu Nehrindeki Savaş


Çeviri: Pervane

 

 

Gökyüzünde dolunay vardı. Birkaç kilometre boyunca uzanan Wu Nehri doğuya doğru akıyordu.

Gece soğuk, rüzgarlar şiddetliydi.

Su çok hızlı aksa da nehir yüzeyinde hiç dalgalanma yoktu. Dikkatli bakan herkes nehrin üzerinde dolunayın yansımasını görebilirdi. Nehrin iki kıyısında çoğunluğu sıradan olan toplamda 10bin kişi iyi bir savaş seyretme ümidiyle toplanmıştı. Az sayıda iç uzman da savaşı izlemek için oradaydı.

Bütün insanlar Wu Nehrinin üzerindeki siluete korkuyla baktılar.

Shangxian!

Siyah cübbesi ve siyah saçları rüzgarda dalgalanıyorken Xiang Yang kollarını göğsünde birleştirmiş bekliyordu. Keskin ve soğuk bakışlara sahip gözleri kapalıydı. Havada asılı şekilde rakiplerinin gelmesini beklerken en ufak bir sabırsızlık belirtisi göstermiyordu.

Nehrin bir kıyısında maviler içindeki Qin De havada duran Xiang Yang’a bakıyordu. İster istemez sabırsızlanmıştı.

Xiang Yang erken geldiğinden enerjisi daha stabil ve zihni daha sakin. Yu’er onu haklamak için ne yapacak acaba?” Qin De tedirgindi, yakında başlayacak savaş yüzünden tedirgin olmuştu. Qin Yu’nun geleceğinden şüphesi yoktu. Ne de olsa oğlunu iyi tanıyordu.

Diğer insanların kendisini tanımaması için görünüşünü değiştirmişti ancak—

Qin De.

Qin De’nin zihninde bu ses yankılanırken ifadesi değişti. “Kutsal Sezgi haberleşmesi.” O anda kendisiyle iletişime geçen kişiyi gördü ve içten bir gülümseme takındı. Çünkü o kişi Feng Yuzi idi.

Kardeş Feng, ödümü patlattın.” Qin De kutsal sezgiyle cevap verdi.

Feng Yuzi de görünüşünü değiştirmişti. “Benden habersiz Xiyang kasabasını terk edebileceğini mi sandın? Sen ayrılınca peşinden geldim ama ancak şimdi yetişebildim.

Qin De gülümserken başını salladı. “Yu’er’in Ba Chu eyaletine gelip düşüncesizce Xiang Yang ile savaşa girmesinden endişelendim. Görüyorum ki Yu’er hala dikkatli birisi. Daha önce plansız savaşa girmemişti.

Feng Yuzi biraz çevresini süzdükten sonra gökyüzündeki dolunaya baktı. “Xiang Yang baya erken gelmiş gibi. Xiao Yu neden ortalıkta yok? Erken gelip çevreye uyum sağlaması çok iyi olurdu. Artık yapacak bir şey yok değil mi?

Kaygılanan yalnızca Qin De ve Feng Yuzi değildi. İzlemeye gelen diğer insanlar da sabırsızlanmaya başlamışlardı.

Zaman yavaş yavaş aktı. 1 saat… 2 saat…

Qin Yu ve kartalı hala ortalıkta yoktu.  Wu Nehrinin iki yanındaki izleyiciler kendi aralarında tartışmaya başladılar. Savaşacak kişilerin ortaya çıkmayışları onları sabırsızlandırmıştı ve öylece beklemekten de haz etmiyorlardı.

Ansızın—

Xiang Yang gözlerini açtı. Neredeyse iki gerçek ışın gözlerinden çıkıp batıya fırlayacak gibiydi. Aynı anda aurası da vahşileşmeye başladı. Denizdeki dalgalar gibi aurası da durmadan kabarıyordu.

Şiddetli bir rüzgar tozu toprağı birbirine kattı. Birkaç uzman dışında kıyıdaki herkes hemen geri çekildi. Qin De ve Feng Yuzi gibi insanlar gözlerini kısıp gökyüzüne baktılar.

Nehrin dibinde bir su ejderhası varmış gibi yüzeydeki sular köpürmeye başladı. Dalgalar gürültüyle birbiri ardına kıyıları dövüyordu. Havada duran Xiang Yang ise bu olanlardan hiç etkilenmemiş gibiydi.

Dolunay tam tepedeyken iki karaltı ona doğru süzülürmüşçesine yaklaştı.

Bu Yu’er.

Qin De onların kim olduğunu Feng Yuzi’den bile hızlı anladı. Dalgaların savurduğu suların içinden bakmış olsa da aurasından gelenin Qin Yu olduğunu anlamıştı. Ayrıca kanatları titreşmekte olan siyah kartalı da görmüştü.

Xiao Yu geldi. O siyah kartal çok güçlü. Sadece kanatlarını titreştirerek Wu Nehrinin köpürmesini sağladı.” Xiao Hei’nin gücü Feng Yuzi’yi de şaşırtmıştı ama bilmiyordu ki Xiao Hei 9’da 4’lük felaketi atlatmadan önce de böyle şiddetli rüzgarlar oluşturabiliyordu. Şimdi orta Jindan aşamasına ulaşmış ve geçmiştekinden çok daha güçlü olmuştu.

Nehrin kıyılarından izleyen insanlar heyecanlandı. Tamamı gökyüzündeki siluetlere bakıyordu.

Karaltılar durup bir adam ve bir kartala dönüştüler. Xiao Hei kanatlarını kapattı. Wu Nehrindeki azgın dalgalar da birden hafifledi. Kısa sürede nehir suyu tamamen duruldu ve dalgalar tamamen yok oldu.

Gecenin soğuk rüzgarları kulaklarda çınlıyordu. Kıyılardaki insanlar artık nefeslerini tutmuşlardı.

Nihayet geldin.” Xiang Yang’ın yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi.

Qin Yu ve Xiao Hei Xiang Yang’ın karşısındaydılar. Qin Yu Xiang Yang’a bakarken gelişigüzel sırıttı. “Xiang Yang, beklemekten yoruldun mu? Kardeşim ve ben biraz geç gelip senin biraz daha yaşamana izin verdik. Neden bize teşekkür etmiyorsun?

Kes saçmalığı!” Xiang Yang sinirlendi.

Kan kırmızı renkte enerji akımları vücudunun dışına akın etti. Sonrasında Qin Yu ve Xiao Hei’ye doğru kan bulutu gibi görünen kan kırmızısı bir sis oluşturdular. Kısa sürede kan kırmızı sis ikiliyi çevreledi.

Xiang Yang, böyle bir numarayı yalnızca sıradan iç uzmanlar kullanır. Gerçek Xiuzhenistler böyle savaşmazlar.” Gümüş renkteki yıldız enerjisi Qin Yu’nun vücudunun dışına çıkıp durmadan dönmeye başladı ve bir nebula oluşturdu.

Kan kırmızı sis nebulanın kapladığı alana yaklaşamıyordu.

Humph!” Xiang Yang soğuk bir of çekti. Bu genç Xiuzhenistten olabildiğince nefret ediyordu. Dünkü kısa çarpışmada Qin Yu onu Xiuzhenistlerin formasyonlarını, kısıtlayıcı büyülerini, uçan kılıç tekniklerini ve hap ve silah yapım sanatlarını bilmediği için aşağılamıştı.

Şimdi geri kalmış bir numara kullandığını söyleyerek yine aşağılıyordu.

Xiang Yang, kendi kendine gelişim yolunu tıkadığın için saldırıların biraz uyduruk. Şahsi bilgeliğin yüksek olsa da bir Xiuzhen okulunun sayısız yıllarının birikimine yaklaşamaz bile.” Qin Yu istifini bozmadan gülümsedi.

Kelimelerle Xiang Yang’ı kızdırmayı başarmıştı.

Uzmanların, özellikle Xiang Yang gibi süper uzmanların savaşında zihinsel sakinlik çok önemliydi. Zihinleri olumsuz etkilenirse tüm güçlerini kullanamazlar, doğal olarak saldırıları olması gerekenden daha zayıf olurdu.

Wu De’yi sen öldürdün değil mi?” Xiang Yang kaşlarını çattı. “Kim olduğunu ve neden benimle savaşmak istediğini sorabilir miyim?” İşin aslı, Xiang Yang Xiuzhen dünyasından birini düşman edinmek istemiyordu.

Kim miyim?” Qin Yu kaşlarını kaldırdı ve tane tane konuştu. “Soyadım Qin!

Qin mi?” Xiang Yang Qin Yu’ya baktı. “3 doğu eyaletinin Qin klanının hangi nesline mensupsun? Qin klanında senin gibi bir süper uzman olmamalıydı. Qin De’nin büyüklerinden hangi nesle mensupsun?

Qin Yu kahkahayı patlattı.

Adımı da söyleyeyim.”

Xiang Yang ışıldayan gözlerle Qin Yu’nun cevabını bekliyordu.

Ben…” Qin Yu hafifçe gülümsedi. “Qin Yu!

Qin Yu!!!

Xiang Yang’ın ifadesi değişti. Şaşkınlıktan donakalmıştı. Ancak Qin Yu adını söyledikten hemen sonra Xiang Yang’ın önünde belirivermişti. Gümüşi parıltı yayan bir yumruk gözü pek bir edayla direkt olarak Xiang Yang’ın göğsüne indi.

Bang!

Xiang Yang’ın kan kırmızı temel enerjisi hemen ortaya çıkıp Qin Yu’nun yumruğunu engelledi. O sırada Qin Yu’nun yumruğu hemen değişip bıçak ele döndü ve saldırıya devam etti. Sonra bıçak el de parmak kılıca dönüp tekrar saldırdı.

Durmadan saldırı!

Pu! Pu!

İki patlama sesini takiben Xiang Yang’ı vücudunun dışındaki kan kırmızı temel enerji Qin Yu’nun sağ eli tarafından parçalanmıştı. Qin Yu ister istemez gülümsedi. Alevli kılıcı kullanarak diğer hamlesinde Xiang Yang’ı öldürmek istiyordu. Başarırsa her şey çok kolay olmuş olacaktı. Tabii başarırsa ne kadar kolay olduğu umrunda olmazdı.

Alevli kılıç!

Tek düşünceyle alevli kılıç elinde belirdi. Kılıcı müthiş bir hızla Xiang Yang’ın kalbine doğru savurdu.

Clang—

Metalik bir ses duyulurken Qin Yu kolunun uyuştuğunu hissetti ve vücudu geriye savruldu. Dişini sıktı ve vücudunu döndürdü. Dönmenin kuvvetini kullanarak sağ bacağıyla keskin bir tekme attı.

Defol!

Xiang Yang sağ elini salladı ve Qin Yu’nun sağ dizini karşıladı. Sonuç olarak ikisi de geriye doğru savruldu.

Kelimelerle anlatılınca yavaş görünse de bu olaylar bir anda olup bitivermişti. Nehrin kıyılarındaki izleyiciler iki uzmanın da geriye savrulduğunu görmeden önce yalnızca görüntülerinin bulanıklaştığını sandılar. Gerçekten de çok hızlıydılar.

İzleyicilerin gözleri yuvalarından fırladı. Az önce iki uzmanın çarpıştıklarına dair şüpheleri yoktu. Lakin zirve Xiantian uzmanları ve hatta Qin De ve Feng Yuzi bile yalnızca Qin Yu’nun kaybolduğunu ve ardından bir şok dalgasıyla birlikte ikisinin de geriye savrulduğunu görmüşlerdi.

Qin Yu… Beni kandırabileceğini aklının ucundan bile geçirme. Ama cidden çok kurnaz ve hilebazsın. Beni şaşırtmış olmana rağmen gücün yeterli değil.” Xiang Yang soğukça gülümsedi.

Biraz öncesini düşününce kalbinde ürperti hissetti. Karşısındaki Xiuzhenist çok kurnazdı. Biraz önce şaşırıp kaldığı sırada kendisine saldırmıştı. Gizli kozu olmasaydı belki de kalbi delinip ölecekti.

Qin Yu Xiang Yang’a bakarken yüz ifadesi değişti.

Koyu kırmızı bir zırh Xiang Yang’ın üstünde belirdi. Zırh yalnızca gövdesini değil aynı zamanda kol ve bacaklarını da kaplıyordu. Xiang Yang’ın bütün vücudunun zırhla kaplandığını gören Qin Yu şaşırdı.

Zırhım nasıl? Orta sınıf kutsal eşya. 300 yıldan daha uzun zaman önce dünyayı dolaşarak pratik yaparken kutsal bir kaya buldum. Wu De’den demircilik sanatını öğrenip bu zırhı dövdüm.” Xiang Yang giydiği zırha bakarken gözlerinde tatminkar bir ifade vardı.

Qin Yu gizlice sızlandı.

Bu moruğun orta sınıf kutsal zırha sahip olacağını hiç düşünmezdim. Gerçi ben de benzeri bir cevher bulduğuma göre bu 1000 yıllık adamın da bulmasına şaşmamak gerek.” Kendisi kadar şanslıların var olduğunu düşünüp aşırı özgüvene sahip olmaması gerektiğini anladı.

Kenarda Xiao Hei kanatlarını çırpıyordu.

Abi, görünen o ki güç birliği yapmamız gerekecek.” dedi kutsal sezgisiyle. Qin Yu başıyla onayladı. Zırhın ortaya çıkmasıyla Xiang Yang’ı tek başına öldürme ihtimali kalmamıştı.

Erken Yuanying aşamasındaki uzmanın elindeki orta seviye kutsal eşyanın kendisinin kullandığı yüksek sınıf silahlardan farkı yoktu. Neticede düşman daha güçlüydü.

Xiang Yang, baya güçlüsün. Bundan sonra kardeşimle birlikte saldıracağız.” Qin Yu gülümsedi.

Xiang Yang aşağılarcasına konuştu. “Kardeş mi? Bir insan ve bir hayvan birbirine kardeş mi diyor? Anlaşılan sen de hayvansın.” Xiang Yang da Qin Yu’yu sinirlendirip zihnini karıştırmak istediyse de Qin Yu bu basit numaradan hiç etkilenmedi.

Fakat—

Bir kartal çığlığı duyuldu. Qin Yu sinirlenmese de Xiao Hei çok sinirlenmişti.

Pa!

Parlayan gözlerinden iki şimşek çıkıp Xiang Yang’a doğru fırladı. Aralarındaki mesafenin kısalığından ve şimşeklerin hızından dolayı iki şimşek de direkt olarak Xiang Yang’ı vurdu.

Abimi aşağılama nasıl cüret edersin? Geber!

Xiao Hei öyle öfkeliydi ki durmadan çığlık atıyordu. Kanatlarında da şimşekler parladı ve onlar da Xiang Yang’a doğru uçtu. Xiao Hei yıldırım tanrısı misali durmadan şimşekler fırlatıyordu.

Hayvan!

Xiang Yang öfkelendi. Şimşeklere direnebilirdi ama sürekli olarak onlara maruz kalırsa vücudu uyuşacaktı. Hemen Xiao Hei’ye doğru harekete geçti. Xiao Hei hafifçe kanat çırpıp Geçen Yıldırımın 9 Parıltısı tekniğini kullandı.

Ardından Xiang Yang’ın etrafında dönmeye başladı. Çok hızlı olduğundan Xiang Yang’ın onu yakalamasına imkan yoktu. Bu sayede Xiao Hei şimşeklerini durmadan gönderebiliyordu.

Lanet olası! Abimi aşağılarsın demek. Sen ölene kadar durmayacağım! Sen ölene kadar durmayacağım!” Xiao Hei’nin sesi Xiang Yang’ın zihninde yankılanıyordu. Xiang Yang aşırı derecede öfkeliydi. Bu siyah kartaldan iğreniyordu. Bu sırada bir şimşek tarafından sertçe vuruldu.

Aslında o şimşek değil Qin Yu idi. Qin Yu vahşi bir çığlık attıktan sonra vücudunun içindeki ve dışındaki nebulalar hızla sallanmaya başladı. Bu sırada dantianındaki gümüş tanecikler parıldayıp Qin Yu’ya coşkun bir güç verdi.

Yıldız Alanı!

Qin Yu bir su ejderhası gibi hareket etti. Vücudu Xiang Yang’a eş zamanlı saldırıya geçen 6 klona ayrıldı.

Binleri Silip Süpürmek!

Gökyüzünde yankılanan gür bir sesi takiben Xiang Yang’ın vücudundan siyah su ejderhası benzeri bir şey çıktı. Bu ejderha çevresini dalgalandırdı ve Xiang Yang’a gelen saldırıları fırtına gibi tamamen silip süpürdü. Bir anda Xiao Hei ve Qin Yu’nun 6 klonu gümbürtüyle geriye savruldu.

Qin Yu’nun 6 illüzyonu tek vücutta birleşti. Basit bir hareketten sonra tekrar havada duruyordu. Xiao Hei de onun yanında durmuştu. İkili Xiang Yang’ı süzüyordu.

Xiang Yang’ın ellerinde siyah bir mızrak vardı. Qin Yu ve Xiao Hei’ye bakarak konuştu. “Xiang klanımın asıl saldırı tekniği olan Fatihin Göklere Kafa Tutan Sanatı bir uçan kılıç tekniği değil, yakın mesafe mızrak tekniğidir. Bu silah babamın dünyayı domine ettiği eşsiz bir kutsal silah, Fatihin Mızrağı!

Parlak siyah mızrağın sapında birdenbire bir kan lekesi parladı.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr