Bölüm 4.15: Tepetaklak Olmak

avatar
4563 3

Stellar Transformations - Bölüm 4.15: Tepetaklak Olmak


Çeviri-Düzenleme: Pervane

 

 

Keşfettikleri gizli bir yerde,

Qin Yu sessizce oturmuş Jindanını arıtıyordu.

Bu ileri aşama Jindan çok miktarda enerji içeriyordu. Kendi vücut enerjisinden bile daha fazla enerji vardı bu Jindanda. Neyse ki şeytani hayvanlar gibi direkt olarak yemek yerine yıldız alevini kullanarak jindanı arıtıyor ve özünü absorbe ediyordu.

Qin Yu’nun dantianında,

Yıldız alevi birbiri ardına Jindan enerji demetlerini yakıyordu. Bir demet tamamen yandıktan sonra geriye yalnızca özü kalıyor, ardından bu öz, dantianında dönmekte olan nebula tarafından çekiliyordu. Nebulanın katmanlarında bulunan gümüş tanecikler ise nebulaya çekilen özü emiyordu.

 

Günler geçti. Artık gümüş tanecikler önceki hallerine göre çok daha büyüktü. Birden—

Bir gümüş tanecik ortadan ikiye ayrıldı. Sonrasında diğer gümüş tanecikler de birbirleri ardına ikiye ayrıldılar. Kısa süre içinde bütün gümüş tanecikler ikiye ayrılmıştı.

Nebuladaki gümüş taneciklerin sayısı iki katına çıkmış ve yoğunluğu da ikiye katlanmıştı.

Nebula aşamasının orta evresi!

Şu anda Qin Yu mutluluk patlaması yaşıyordu. Artık Nebula aşamasının orta evresindeydi. Lei Dağ Evinde Yıldız Dönüşümleri başarıyla öğrendikten hemen sonra erken evreye girmişti. O zamandan sonra normal yollarla gelişime devam etseydi Nebulanın orta evresine ulaşması 100 yıldan uzun sürerdi.

Qin Yu’nun dantianında dönmekte olan Nebulada artık çok fazla gümüş tanecik vardı. Ancak Qin Yu Jindanı arıtıp enerjisini özümsemeye devam etti.

Kim bilir ne kadar zaman geçtikten sonra Qin Yu nihayet gözlerini açtı.

Xiao Hei de Jindanın orta evresine ulaştı.” Hala Jindan arıtmakta olan Xiao Hei’ye baktı. Acelesi olmadığından sessizce oturup beklemeye koyuldu. Şeytani hayvanın gücü, gelişimde sonraki evrelere geçmekte yaşayacağı zorluğun bir işaretidir. Tabii, şeytani hayvanın gücü yalnızca görünüşüyle anlaşılacak bir şey değildir.

Shen Yu ile olan savaşı sırasında Xiao Hei Jindanın erken evrelerindeydi. Ancak özel yeteneği olan Alevli Şimşek saldırısıyla ileri Jindan aşamasındaki rakibini mağlup etmişti. Irsi anılara sahip olan Xiao Hei gerçekten de güçlü bir şeytani hayvandı.

Abi.” Xiao Hei de gözlerini açtı. Sesinden ne kadar heyecanlı olduğu anlaşılıyordu.

Qin Yu ve Xiao Hei, gelişim konusunda her zaman birbirlerine yakın seviyelerde olmuşlar, şu anda da orta aşamaya beraber geçmişlerdi.

Xiao Hei, gidelim. Yol bizi bekler. Acaba daha kaç şeytani hayvanla karşılaşacağız?” Bulundukları yerden ayrılıp yola koyuldular. Yaban’da kat ettikleri ilerlemeyi, Qian Long kıtasının insan yaşamına uygun yerlerinde kat etmelerinin imkanı yoktu.

Lakin Yaban birçok tehlikeyi de içinde barındırıyordu. Örneğin Wu De ve Wu Xing, o iki ileri Jindan aşamasındaki leopara rastlasaydı büyük ihtimalle işleri biterdi. Ayrıca Yaban’da, o leoparlardan çok daha güçlü hayvanlar da vardı.

 

Ba Chu Eyaleti, İmparatorluk Sarayı, Ebedi Ev…

 

Usta, her şey planınıza uygun ilerliyor. Bu defa Xiang klanının 200bin kişilik zırhlı süvari birlikleri onlarca kez saldırı düzenledi. Bazı ordu birimleri de onlara eşlik ettiler. Lei Xue Eyaletinin 3 şehrini mağlup ettiler bile.” Bay Lan boncuklu perdenin ardından saygıyla konuştu.

Perdenin arkasında, yeşimden yapılmış ışıltılar yayan yatağın üzerinde silik bir siluet oturuyordu.

Çok iyi, şu andan itibaren işler adım adım yapılmalı. Gözünüz yükseklerde olmasın. 2 Kuzey bölgesi eyaletiyle ilgili olan plan ne durumda?” Ulu Ata’nın sesi çok sakindi.

Usta, Shangguan klanından bir çocuk bulduk. Bu çocuk bize tamamen sadık. Diğer adım Zhuang Jun’u öldürmek olacak.”

Güzel.” Ulu Ata aynı sakinlikle cevapladıktan sonra bir daha konuşmadı.

Bir anda—

Yeşil bir siluet olağanüstü hızlı bir şekilde içeri daldı ve bağırmaya başladı. “Usta, her şey tepetaklak oldu. Her şey tepetaklak oldu!” Bay Lan gibi bu yeşiller içindeki orta yaşlı adam da Ulu Ata’nın öğrencisiydi.

Metanetini yitirme. Kendine gel!” Perdenin arkasından soğukça azarlandı yeşiller içindeki adam.

Adam bir süre duraksadı ve devam etti. “Usta, her şey tepetaklak oldu. Shang Que Eyaleti yenildi. Shang Que Eyaleti düştü.

Bang!

Boncuklu perdenin arkasından korkunç bir güç yayıldı. Perdenin ipleri koparken boncukları da etrafa dağıldı. Dalgalanan uzun, siyah saçlarıyla yaşlı bir adam vücudunu hareket bile ettirmeden uçarak odanın dışına çıktı. Bütün Ebedi Ev baskı altındaydı.

Soğukça parlayan gözlerle yeşillere bürünmüş adama bakarken şüphe doluydu. Yeşillere bürünmüş adam bu bakışlardan ötürü soğuk terler akıtmaya başlamıştı.

Şimdi tekrar söyle bakalım. Ne oldu?

Yeşillere bürünmüş adamın sesinden ne kadar korktuğu anlaşılabiliyordu. “Ulu Ata, az önce aldığımız haberlere göre Shang Que Eyaleti düştü. Qin klanının birkaç yüz bin kişilik ordusu Shang Que eyaletini silip süpürdü. Savunmadaki askerler Qin klanını birazcık bile duraksatamamış.

Ulu Ata gitgide daha da öfkeleniyordu. Çevresindeki hava bile titreşmeye başlamıştı.

Eyalet düşerken Mu klanı ne yapıyormuş?

Shang Que Eyaleti, güneyde Mu klanının 3 güney eyaletiyle sınır komşusuydu. Bu yüzden savunmada sadece 30bin asker vardı yani neredeyse savunmasızdı. En güvenli yer olarak düşünülen bu yerde böylesine bir hatanın olabileceği kimin aklına gelirdi ki?

Mu klanı mı? Mu klanı Qin klanının tarafına geçti.” dedi yeşillere bürünmüş adam.

Ulu Ata’yı bir titreme aldı. Kısa sürede onlarca farklı yüz ifadesine büründü. Ardından yüzünde soluk bir gülümseme belirdi. “Ha-ha, fena değil… bu Qin klanı. Xiang klanımız Shangguan klanından Qin klanına güveniyormuş gibi davranmasını istemişti. Onlar ise bizden çok daha önce aynısını Mu klanından istemişler.

Saniyeler içinde Ulu Ata her şeyi anlamıştı.

Sadık Mu klanı, geçmişte Qin klanıyla ittifak yapmış olmalıydı. Xiang klanı için oldukça kritik bir anda isyan edip Shang Que Eyaletinin savunmasını yararak eyaleti ele geçirmişlerdi.

Normalde Mu klanının desteğiyle birlikte, Xiang klanı 6 eyaletin kontrolünü yani ülkenin yarı gücünü elinde bulunduruyordu ve bu güçle Qin klanıyla savaşması mümkündü. Ancak Mu klanın olmadık zamanda taraf değiştirmiş, hatta Shang Que Eyaletinin kapılarını Qin klanına açmıştı.

Hal böyle olunca Xiang klanı mutlak dezavantajlı durumdaydı.

Xiang klanı şu anda Shang Que Eyaletinde kaç Qin askeri olduğunu bilmiyordu. Eyaletin altını üstüne getiren ordu, 300bin kişilik Kara Su ordusu ve yine 300bin kişilik Mu klanı ordusu olmak üzere toplamda altı yüz bin kişilikti. Önüne geçilemez bir hızla bu 600bin kişilik ordu bütün engelleri bertaraf etti. Yollarındaki bütün şehirler ya teslim oldular ya da kısa sürede yenildiler.

Bu sırada kuzeyde 300 bin kişilik Qin ordusu ve 300 bin kişilik Shangguan ordusundan oluşan toplamda 600 bin kişilik ordu Zhen Yang Eyaletine saldırmaya başladı.

Ha-ha… Qin klanı, hakkını vermek lazım. Size saygı duyuyorum. Ama bu olaylar beni son hamleyi yapmaya zorladı!” Ulu Ata kahkaha attı. Ardından kolunu salladı ve rüzgardan dalgalanan cübbesiyle gök yüzüne yükseldi.

Bay Lan ve yeşillere bürünmüş adam birbirlerine baktılar.

Usta mutlak güç kullanmak istiyor olabilir mi?” Yeşiller içindeki adam şaşkınlıkla konuştu.

Bay Lan ustasının giderek kaybolan figürüne baktı ve başını salladı. “İşler bu raddeye geldiğine göre Xiang klanının ordusuna güvenmek anlamsız olur. Ancak ustanın yeryüzünü titretecek gücüne güvenebiliriz. Acaba 1000 yıl geçtikten sonra hangi seviyeye ulaştı? Gerçekten merakla bekliyorum.” Gözleri hevesle parladı.

Öyleyse, usta artık olaylara bizzat dahil oluyor.

 

 

Havada asılı duran, siyahlar içindeki Ulu Ata sakinleşti. “Eski dostun geldi, Wu De. Gelip beni karşılamayacak mısın?

Altındaki evin kapısı açıldı. Yukarı baktıktan sonra mavi bir cübbe giymiş olan Wu De, meteor gibi gökyüzüne fırladı. Ulu Ata ile yüz yüzeydiler. Bir süre Ulu Ata’ya baktıktan sonra konuştu. “Kardeş Xiang Yang, yaklaşık 1000 yıldır arkadaşız. Aslında ben erken Jindan aşamasındayken sen hala Xiantianın zirvesindeydin. Ancak şimdi ben zirve Jindan aşamasındayken sen Yuanying aşamasına ulaşmışsın.”

Xiang Yang, Batı Chu Fatihi Xiang Yu’nun oğlu. Xiang Yu savaşta öldüğünde, Chu hanedanlığını Xiang Yang devralmıştı. Sonrasında kendisi Chu hanedanlığının ilk imparatoru olmuştu. Hakimiyeti boyunca Chu hanedanlığını hakkıyla yönetmiş ve Qian Long kıtasındaki 3 ülke arasında ilk sıraya yükseltmişti.

Xiang Yang’ın dövüş sanatlarına olan yeteneği babasından fazlaydı. Krallığı yönetirken bir yandan da gelişim yapıyordu. Sonraları babası gibi erken Jindan aşamasına ulaştı. Bunun üzerine Ebedi Ev’de gelişime yoğunlaşmak için tahttan çekildi. Uzun yıllar sonra nihayet erken Yuanying aşamasındaydı.

Xiang klanı üyelerinin kalbinde Xiang Yang’ın imajı Doğu Chu Fatihi babası Xiang Yu’nun imajından daha derindi.

Gelişim yolunda herkesin şansı farklıdır. Kardeş Wu De, belki sen de yakın zamanda Jindan aşamasından Yuanying aşamasına geçersin. Şu mesele hallolduktan sonra Yuanying aşamasına geçiş hakkında seninle tecrübelerimi paylaşacağım, ne dersin?” dedi Xiang Yang gülümseyerek.

Wu De’nin gözleri parladı.

Jindan aşamasından Yuanying aşamasına geçmek için Xiuzhenistin iç aydınlanma yaşaması gerekirdi. Yuanying aşamasından Dongxu aşamasına geçmek daha da zordu. Aşama atlaması gereken zamanlarda bir kıdemli tarafından yönlendirilmezse, kendi başına başarılı olması mümkün olmayabilirdi.

Wu De yalnız başına gelişim yapmak için okulunu terk ettiğinden aşama atlaması kolay değildi. Fakat Xiang Yang’ın yönlendirmesiyle kolaylaşabilirdi.

Kardeş Xiang Yang’a teşekkür ederim. Mesele nedir? Yardımım dokunacaksa durma, söyle.” Wu De de iyi biliyordu ki Xiang Yang bedavaya iyilik yapacak biri değildi. Xiang Yang kendisinden daha güçlü olduğu için teklifi reddetmesi de mümkün değildi.

Xiang Yang hafifçe başını salladı. Ardından bakışlarını soğukça parlayan gözlerini doğuya dikti. Etrafındaki hava da soğumaya başladı.

Wu De belli etmese de korkmuştu: “Bu değişik ne yapmak istiyor? Öldürme niyeti çok güçlü.

Benimle birlikte doğuya gel. Qin De ile muhabbet etmek istiyorum. Yakın zamanda Jindan aşamasına ulaştığını duydum. Erken Jindan aşamasındaki dostumuz ve orta Jindan aşamasındaki Feng Yuzi…” Ulu Ata’nın aşağılayıcı bir ses tonu vardı.

Erken Yuanying aşamasıyla erken Jindan aşaması arasında dağlar kadar fark vardı. Yani Qin De’yi küçümsemeye hakkı vardı.

Madem istiyorsun, o zaman bu yolculukta sana eşlik edeceğim.” dedi Wu De gülümseyerek.

Xiang Yang ile beraber olacağından Jindan aşamasındaki iki minik Xiuzhenistten korkmasına gerek yoktu.

Xiang Yang başıyla onayladı. “Öyleyse gidelim.

Hemen sonrasında, Xiang Yang ve Wu De omuz omuza doğuya doğru uçmaya başladılar. Siyah ve mavi cübbeleri rüzgarda savruluyordu. İki süper uzman doğuya doğru ilerliyordu!

 

 

Yaban’da...

Qin Yu ve Xiao Hei büyük bir hızla ilerliyorlardı. Yol boyunca birçok zayıf şeytani hayvan, güçlerinden çekindikleri için ikiliye yaklaşamamıştı. Yalnızca ileri Jindan aşamalarındaki Mor Gözlü Ayı ve Kan Kırmızısı Kurt tarafından saldırıya uğramışlardı ancak kolaylıkla ikisinin de işini bitirmişlerdi.

Bir gece dinlendikten sonra hızla yolculuklarına devam ettiler.

Xiao Hei, bu ova çok büyük.” Qin Yu bir anda durup ileri baktı. Kocaman bir ova önünde belirdi. Daha önce bu kadar büyük bir ova hiç görmemişti. Öyle ki ilk bakışta sınırları yok gibi görünüyordu.

Xiao Hei de şaşırmıştı.

Abi, ne kadar büyük olduğu önemli değil, devam edelim.”

Qin Yu başıyla onayladı. “Gidelim.”

İkili ova boyunca ilerlemeye başladı. Koşuyor gibi görünseler de aslında uçuyorlardı. Yer ile kendileri arasındaki mesafe yarım metre kadardı. Ovanın çayırları oldukça uzun olduğundan üzerinde ilerlemenin verdiği his çok güzeldi.

Bu ovanın şeytani hayvanları baya güçlü.” Qin Yu onlarca kilometrelik alanı kutsal sezgisiyle taradı.

Fena değiller. O kadar zaman geçti, sadece erken Jindan aşamasında bir hayvan gördük. O da zaten kaçıp gitti.” dedi Xiao Hei kutsal sezgisiyle. Sıradan şeytani hayvanlara tepeden bakıyordu.

Ova boyunca ilerledikçe ovanın büyüklüğü karşısında hayrete düştüler. En azından birkaç yüz li uzunluğunda olmalıydı.

Uzun zamandır ilerliyorlardı. Ara vermeden 1000 li uçmak fena bir his değildi. Birdenbire Qin Yu’nun rengi attı. Hemen kutsal sezgisiyle Xiao Hei’ye haber verdi. “Xiao Hei, garip bir şeyler var. Önümüzdeki onlarca kilometrelik alanda hiç şeytani hayvan yok.”

Qin Yu ansızın durdu. Xiao Hei de onu takiben duruverdi.

Abi, içimde kötü bir his var.” Xiao Hei de önlerinde hiç şeytani hayvan olmadığını fark etti. Vahşi hayvan bile yoktu. Böylesine çayırları olan büyük bir arazinin şeytani hayvanlardan yoksun olması gerçekten de oldukça garipti.

Qin Yu kaşlarını çattı. “Yabandan çıkmamıza 10bin li’den biraz daha fazla mesafe kaldı. Ovanın etrafından dolaşmaya kalkışsak kim bilir ne kadar yol tepmemiz gerekir. Ayrıca burası Yabanın derinliklerinde olmadığı için aşırı güçlü şeytani hayvan da olmaz. Öyleyse neden endişe ediyoruz ki?

Haklısın, endişeye lüzum yok. Yuangying aşamasındaki Altın Alev Kartalıyla bile karşılaştık. Niçin endişe edelim ki?” Gururundan ötürü Xiao Hei tehlikeyi hiç mi hiç umursamadı.

Tamam, gidelim.

Qin Yu ve Xiao Hei yollarına şeytani hayvanlardan yoksun bölgeye doğru devam ettiler.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44244 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr