Bölüm 3.13 Hisler

avatar
5085 4

Stellar Transformations - Bölüm 3.13 Hisler


ÇEVİRİ: Tayk0st 

DÜZENLEME: hfullbringer

Babasına bir Xiantian uzman olma meselesini söyleyen Qin Yu, kalbinde oldukça heyecanlı hissediyordu. Uzun zamandır babasının onayı ve övgüsü için can atıyordu. Ve bugün, sonunda babasının onun hiçbir şeyde iyi olmayan biri olmadığını öğrenmesine izin verecekti.

 

“GELEMEZSİN!”

 

Qin Yu, Qin De’nin sözlerini duyduğu gibi, vücudu bir anda sallandı. Yüzü birdenbire solgunlaştı. Qin De’nin yüzüne inanamazlık ve öfke dolu gözler ile bakıyordu. “Neden? Neden ben…” Qin Yu devam ederek konuştu, sanki Qin De’nin cevabını kabul edemiyor gibiydi.

 

Gözleri puslu bir hale gelmişti. O sekiz yaşından beri gece gündüz fark etmeden hiç durmuyor ve sınır eğitimine sürekli olarak çalışıyordu. O çağdaşlarının mutluluklarını daha önce hiç yaşamamıştı, hiçbir zaman ebeveyn sevgisini yaşamamıştı ve hiçbir zaman kendisiyle aynı yaştaki bir arkadaşa da sahip olmamıştı.

 

Bazı şanslı karşılaşmalar ve on yıldır her gün çok çalışıyor olması olayı sağ olsun, o sonunda şu anki güncel gücüne ulaşmayı başarmıştı.

 

Her hangi bir şikâyet olmadan on yıldır çok çalışıyordu, neden?

 

Bunun nedeninin Xiantian seviyeye ulaşarak babasına yardım etmek, babasını mutlu etmek ve babasını gururlandırmaktan başka bir şey olma ihtimali var mıydı?

 

“Baba, daha az önce Xiantian seviyeye ulaşmanın yeterli olduğunu söylemedin mi? Artık sıradan bir Xiantian uzmanın güç seviyesini aşmış durumdayım. Herhangi bir zirve evre Xiantian uzmana karşı gerçek bir savaş bile yaşayabilirim. Neden, neden hala seninle beraber gitmeme izin vermiyorsun?” Qin Yu babasına baktı. Gözleri öfke ve isteksizlik ile dopdoluydu.

 

Qin Yu’nun öfkeli ve isteksiz bakışı Qin De’nin kalbinin hafifçe titremesine sebep oldu.

 

“Yu’er, biraz daha sakin ol.” Qin De soğukça bağırdı.

 

Qin Yu derin bir nefes aldı ve konuştu, “Tamam, sakinleştim. Bana bir sebep ver baba. Eğer beni ikna etmeyi başaramazsan, ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim.”

 

“Tamam.” Qin De hemen konuştu. “Felaketin altına girdiğimde, gizli bir mekân seçmem gerekecek. Senin amcan Feng de benimle birlikte gelecek. Tabi ki benim felaketin altına gireceğim çok gizli bilgiler olacak, bu yüzden sadece iki ihtimal var. Birincisi, Xiang Guang’ın adamları bu bilgiyi elde edemeyecek, kimse beni rahatsız etmeye gelemeyecek. Ki bu da iyi bir şey olacaktır. Bu durumda senin bizimle gelmenin de bir anlamı olmayacaktır.

 

İkinci olarak, eğer Xiang Guang felaketin altına gireceğimi öğrenmeyi başarırsa, onun iki Shangxian’ı beraber gelecektir. Yu’er, senin gücün kötü olmasa bile dokuuzda dörtlük Göksel Felaketin üstünden gelip Xiuzhenist olmayı başarmış Shangxian’ların ne kadar güçlü olduğunu tahmin bile edemezsin!”

 

Qin De iç çekerek konuşmaya başladı, “Bunun sadece dokuzda dörtlük Göksel Felaket olmasına rağmen, sıradan bir zirve Xiantian uzmanı bir Xiuzhenist ile karşılaştırmak yeryüzü ile gökyüzünü kıyaslamak gibidir. Uçan kılıçların yalnızca normal bir darbesiyle, Xiuzhenistler kolayca senin işini bitirebilir. Eğer gelirsen, bize bir yararın olmayacak ve bir hiç uğruna ölmüş olacaksın!”

 

“Bundan sebeple… İki durumda da, senin için gitmek yararsız olacaktır. Hatta kötü senaryo içinde, gidersen muhtemelen öleceksin.” Qin De Qin Yu’ya baktı. “Yu’er, bu senin benimle gelmene neden izin vermediğimin nedenidir.”

 

Bu sözleri dinleyen Qin Yu sessiz kaldı.

 

Ama sessiz olmasına rağmen, kaotik bir hava yayıyordu. Bir kişinin ruhu ne kadar güçlü olursa, aurası da o kadar güçlü bir hale gelirdi. Şu anda Qin Yu bu aurayı istemsizce yayıyor olsa da, diğer insanlar onu hala hissedebiliyordu. Hiç kimse onun ne düşündüğünü bilmiyordu.

 

“Xiao Yu…” Qin Zheng ve Qin Feng’in ikisi de küçük kardeşlerine bakıyorlardı.

 

“Baba, sen hala hatırlıyor musun?” Qin Yu büyük erkek kardeş ve ikinci erkek kardeşe hiç dikkat etmiyordu. Kendi kendine konuştu, “Ben altı yaşıma gelmeden önce benimle çok ilgilenir ve benimle sıklıkla zaman geçirirdin. Bu süre zarfında çok mutlu ve kaygısızdım. Aklımda sen en parlak ve yetenekli kişiydin. Ama altı yaşıma girdiğimde Sisli Köşk’e gönderildim.” Qin Yu başını indirdi ve kısık bir sesle konuştu. Sanki hem kendisiyle hem de Qin De ile aynı anda konuşuyordu.

 

Herkes sessizleşti.

 

“Sisli Köşkteki hizmetliler ve muhafızlar dışında sadece ben vardım, altı yaşında bir çocuk. Orada benimle oynayacak herhangi biri yoktu. Yalnızdım, bu yüzden ne zaman gün doğumunu ya da gün batımını izlesem beni ziyarete geleceğini umdum. Çok fazla hayal kırıklığının sonrasında, sen sonunda geldin. Yine de çok çabuk ayrıldın. Ve ben de seni beklemeye devam ettim… Ama daha fazla bekleyemedim çünkü sen o iki yıl boyunca Sisli Köşk’ü sadece bir kere ziyaret ettin.” Qin Yu yavaşça konuşmaya devam etti.

 

Herkesin zihninde bir sahne oluşmuştu: altı ya da yedi yaşındaki küçük bir çocuk gün doğumunu ve gün batımını izlerken babasının gelmesini bekliyor ama sonunda hayal kırıklığına uğruyordu…

 

Qin De hafifçe dudaklarını oynattı ama hiçbir şey demedi. Hiçbir şey söyleyemiyordu! Üç oğlu arasında üçüncü oğluna en fazla borçlu olduğunu düşünüyordu. Oğulları arasında en az zaman geçirdiği Qin Yu idi, Qin Yu’ya en az değeri vermişti ve hatta Qin Yu ile sadece birkaç defa buluşmuştu.

 

“Senin beni niye ziyaret etmediğini düşünmüştüm. Sana itaatsizlik etmiş ve seni sinirlendirmiş olabilir miydim? Eğer yanlış bir şey yapmış olsaydım bile, onu değiştirmem için bana söylemen gerekmez miydi? Ama aptal değildim. Büyük erkek kardeş dövüş sanatları eğitimi yaparken ikinci erkek kardeş ise politik konularda eğitim alıyordu ve sen onlara sürekli talimatlar veriyor ve sıklıkla onları ziyaret ediyordun. En sonunda ben de anladım… Güçlü bir kişi olamayacağımı düşündüğün için beni umursamıyordun.” Qin Yu dudaklarını sıktı, gözleri de parlamaya başlamıştı.

 

//TN: Yak! Yak! Yak! //

 

“Bunun hakkında düşündükten sonra bir uzman olmak için eğitim yapmaya karar verdim. Ama benim dantianım iç enerjiyi barındıramıyordu, bu yüzden sadece dış uygulama yapabilirdim. İlk yılda Usta Zhao Yunxing bana eğitim verdi. Her gün daha gün ışımadan eğitime başladım. O sınır eğitimimdi. Net olmak gerekirse, o fiziksel sınırları aşma eğitimiydi. Her gün büyük bir acı içinde kalıyor ve yorgunluktan bitiyordum. O kadar yoruldum ki, devam edemeyeceğim bir seviyeye gelmiştim; ama dişlerimi sıktım ve devam ettim…” Qin Yu yavaşça konuştu.

 

Qin De’nin gözleri nemlenmişti.

 

“16 yaşındayken bana bazı sırlarını söyledin ve sonunda bunun sebebinin beni sevmemen olmadığını anladım, senin ilgilenmen gereken kendi meselelerin vardı. Bu yüzden dikkatini bana vermek için zaman bulamıyordun. Senin, büyük erkek kardeşimin ve ikinci erkek kardeşimin gelecekte olacak bu önemli isyan teşebbüsü için çok çalıştığını gördüm ama Qin Klanının oğlu olsam bile hiçbir konuda yardımcı olamadım. Sadece bir seyirci olarak kaldım. O gece Xiantian seviyesine ulaşmadığım sürece düşmanlarımızın askerlerini öldürmek için gidemeyeceğimi söyledin. O zaman ne olursa olsun Xiantian seviyeye ulaşmaya karar vermiştim!”

 

Qin Yu’nun yüzünde ansızın soluk bir gülümseme belirdi. “On yıl, on yıl boyunca çalıştıktan sonra sonunda başardım. Şanslıydım ve de çok çalıştım, ama nasıl olduğu çok da önemli değil! Asıl olay şu ki, sonunda şu anki güç seviyeme ulaşmayı başardım!” Qin Yu birdenbire başını kaldırdı. Vücudundan hızlı ve şiddetli bir aura yayılmaya başladı. “Antik zamanlardan beri insanlar dış uygulamanın umutsuz olduğunu ve Xiantian seviyeye ulaşmanın imkânsız olduğunu söylüyorlardı. Ama ben buna asla inanmadım. Her zaman çok çalıştım ve sonunda bu sonuca ulaşmayı başardım!”

 

Qin Yu’nun yüzünde gurur izleri vardı. Zirve evre bir Xiantian uzman ile mücadele edebilecek bir seviyeye ulaşmıştı, nasıl gururlu olmazdı ki? Dahası, Qin Yu iç uygulamadan çok daha zor olarak bilinen dış uygulama tekniklerine çalışıyordu.

 

“Dış Xiantian uzmanıyım. Dahası, Xiantian seviyeye ulaştığımdan beri çok geliştim ve gücüm büyük miktarda gelişti. Bunun düşündüğüm için sana söylemek istemiştim, eğer benim bir Xiantian uzman olduğumu bilirsen beni ikinci erkek kardeş veya büyük erkek kardeş gibi görebilir ve sana yardım edebileceğim iyi bir yol bulabilirsin diye düşünmüştüm.” Qin Yu, Qin De’ye baktı. Birdenbire ifadesi üzüntülü bir hale geldi. “Ha-haha… Yanılmışım. Yanlışmışım, tamamen yanlışmışım!”

 

Qin Yu aniden kızgın bir hale geldi. Yüksek sesli bir şekilde Qin De’ye karşı konuşmaya başladı: “Baba, ben zayıfken benim sana hiçbir yararım yoktu ve sana yardım etmeme izin vermedin. Seni bunun için suçlamadım ve dişlerimi sıkarak çok çalışmaya devam ettim. Ama şimdi, benim gücüm sıradan bir Xiantian uzmandan çok daha güçlü bir hale geldi; ancak sen hala sana yardım etmeme izin vermiyor, beni bir tarafa atıyorsun. Sen tehlikeler ile yüzleşirken ben nasıl olur da rahatça dinlenebilirim? Baba, bunun beni önemsemenle aynı şey olduğunu mu düşünüyorsun? Hayır, kesinlikle değil. Bunun yerine benim hislerime zarar veriyorsun!”

 

“Haha, her gün ve gece çalıştım, keyif aldığım şeylerden vazgeçtim; her şeyden vazgeçtim. On yıldır eğitimden başka bir şeye yoğunlaşmadım. Haha, on yıl, daha azı değil! On yıl boyunca ne için çalıştım ben? Benim şu anki gücüme ulaşmamın yararı nedir?” Qin Yu gözyaşlarının yüzünden aşağı yuvarlanmasına engel olamadı.

 

Onun amacı, on yıllık hedefi… Bunlar onun son on yıldır kararlılığını sağlayan şeydi. Ama bugün, bunun aslında boşa olduğunu fark etti. Nasıl olur da üzülmezdi?

 

“Baba, 9da 4lük Göksel Felaketin oldukça korkutucu olduğunu biliyorum, eğer onun üstesinden gelebilirsen…” Qin Yu’nun vücudu titremeye başladı. Eğer babası ölürse ne kadar büyük bir şok yaşayacağını tahmin bile edemiyordu. “Eğer bu dünyadan göçersen, son on yıllık azmim tamamen boşa olmaz mı? Hala eğitim yapıyorum yine de hiçbir faydam yok. Baba, ne olursa olsun en azından benim de işe yarayacağım bir şey bulamaz mısın? Bu yolla, bunun sonucunda ölsem bile hiçbir pişmanlık duymayacağım.”

 

“Ama… Bana hiç şans vermiyorsun, kesinlikle hiç. Sadece buna karışmamın anlamsız olacağını söyledin. Baba, bana bir şans bile vermiyorsun. Bu kadar işe yaramaz olduğuma nasıl emin olabilirsin? Nasıl? Nasıl!” Qin Yu Qin De’ye baktı, yüksek sesle ve küstahça kükredi. Gözleri tamamen kızarmış durumdaydı.

 

Ardından Qin Yu ani bir şekilde üzgün ve tiz bir kahkaha patlattı. “Zaten biliyordum. Baba, senin aklında üçüncü oğlun her zaman işe yaramaz birisi olacak, öyle değil mi? Ne olduğu önemli değil, ben her zaman tam bir işe yaramaz olacağım. Xiantian seviyeye ulaşmış olmama rağmen, hala işe yaramazım. Geçmişte de işe yaramazdım ve hala da işe yaramazım. Baba, bence beraber savaşa girsek bile; belki de benim gibi bir Xiantian uzman için yine de bir görev bulamayacaksın, öyle değil mi?”

 

Qin De hiçbir şey söyleyemedi.

 

Nitekim gelecekteki savaşta mücadele edecek olan asker sayısı yüzlerce bin olacaktı, bu yüzden bir Xiantian uzmanı çok da etkili olamayacaktı. Qin De basitçe Qin Yu’nun savaşta üstleneceği rolü hiç düşünmemişti.

 

Qin De’nin ifadesini gören Qin Yu güldü.

 

“Ha-ha… Ben sadece bir işe yaramazım, en işe yaramaz kişiyim. Ne kadar çok çabaladığım önemli değil, eğitimim konusunda kadar ilerleme kaydettiğim de önemli değil; ben her zaman en işe yaramaz kişi olacağım. Bu gülünç. Ben bu zamana kadar ne için antrenman yaptım? Ben bu zamana kadar ne için antrenman yaptım?

Eğitimde edindiğim gücü ne için kullanacağım?”

 

Qin Yu yüksek sesli bir kahkaha atarken aynı zamanda sessizce ağlıyordu da. Gözyaşları hafifçe yuvarlandı.

 

Qin De önündeki Qin Yu’ya baktı, hiçbir zaman yürekten önem vermediği üçüncü oğluna… Aniden utanmış ve kederli hissetti. Ağzını açtı ama tek bir kelime bile edemedi çünkü ne söylemesi gerektiği hakkında ufak bir fikri bile yoktu.

 

Qin De’nin aklında Qin Yu’nun kesinlikle hiçbir faydası yoktu. Qin Yu’nun söylediği şey tamamen doğruydu.

 

“Ben bir aptalım, gerçek bir aptalım.” Qin Yu başını sağladı ve zoraki bir gülümseme sergiledi.

 

“Yu’er.” Qin Zheng ve Qin Feng bir şey söylemek üzereydi ama Qin Yu elini hareket ettirdi ve onları durdurdu. Derin bir nefes aldı, Qin De’ye baktı ve sakin bir şekilde konuştu: “Baba, üzgünüm. Söylediklerim hakkında kaygısız davrandım.” Bu onun için ilk seferdi. Uzun yıllar boyunca içinde tuttuğu hislerini serbest bıraktığı ilk seferdi.

 

“Yu’er, ben…”

 

Qin De’nin neredeyse bir şey söylemek üzere olduğunu gören Qin Yu zoraki bir gülümseme ile konuştu: “Baba, kafam şu anda çok karışık ve sakinleşmem gerekiyor. Endişelenme. Seni rahatsız etmeyeceğim. En azından senin felaketinin geleceği yarım yıldan önce sana rahatsızlık vermemek için geri gelmeyeceğim.” Qin Yu Fengyuzi’ye döndü ve konuştu: “Amca Feng, çevre kısıtlayıcı büyüyü bozabilir misin?” Fengyuzi hemen çeşitli elemental enerji akımları gönderdi ve kısıtlayıcı büyüyü bozdu.

 

Qin Yu yüzünü yukarı döndürdü ve bir ıslık çaldı. Ardından siyah bir yıldırıma benzeyen bir şey gökyüzünden dalışa geçti.

 

Qin Yu’nun vücudu bir ışık misali havadan on metre yukarıda olan siyah kartalın sırtına binerken onlarca ardıl görüntü bıraktı. Siyah kartalın sırtına oturduktan sonra birden eğildi ve siyah kartalın boynuna sarıldı. Xiao Hei uzun yıllar boyunca ona arkadaşlık etmişti, bu yüzden Xiao Hei’nin sıcak tüyleri onun biraz sakinleşmesini sağlamıştı.

 

Kibarca Xiao Hei’yi sıvazladı ve konuştu: “Xiao Hei, hadi gidelim. Sisli Köşk’e dönelim.” Xiao Hei de Qin Yu’nun şu anda oldukça üzgün olduğunu hissetmemişti. Onun kanatlarını sallamasıyla rüzgâr hemen yükseldi ve siyah kartal gökyüzüne doğru yükseldi. Bir süre içinde ufukta kaybolmuştu.

 

Qin De’nin yüzü oldukça solgunlaşmıştı, yüzü hasta bir kişinin ifadesine sahipti. Yüzünü gökyüzüne çevirdiğinde Qin Yu’nun ayrıldığını gördü ve en azından yarım yıl içinde geri dönmeyecekti. Bu yarım yıl muhtemelen Qin De’nin hayatının son yarım yılı olacaktı.

 

Qin Yu’nun sözleri kalbini hiç durmadan keskin bıçaklar gibi kesmişti ama oğlunun kendisinden bile daha çok acı çektiğini biliyordu. Kederli olduğundan çok daha fazla pişmanlık duyuyor ve utanç hissediyordu. Ama Qin De’nin hayatında Qin Yu’ya yaşattıklarını telafi edebilecek bir şansı olacak mıydı?

Toplu Part 1 (4/5) 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr