Bölüm 6.15: Ölüm Cezası

avatar
2454 2

Stellar Transformations - Bölüm 6.15: Ölüm Cezası


 

 

 

 

Çeviri: Renfro

Düzenleme: Sajapyu

 

 

 

 

Dokuz Şeytan Salonu 12 Başkent Kapısı Formasyonu şeklinde konuşlanmış bir yerdi. Formasyonun 12 gözüne 12 saray yapılmıştı. Her sarayda bahçeler avlulu evler, çok katlı binalar ve köşkler bulunuyordu. 9 majeste bu 12 sarayın 9 unda ikamet ediyorlardı.

 

Diğer üç saray ise Çok Amaçlı Saray, Hazine Depolama Sarayı ve Ana Salon Sarayıydı.

 

Şu anda 7 majeste ve Qin Yu ana salondaydılar. 7 majeste ortalarında Di Long olmak üzere yükseltilmiş bir platformda oturmaktaydılar. Qin Yu tek ayakta bekleyendi.

 

Sırtındaki kıyafet dalgalanırken eğildi ve şöyle dedi: “Selamlar, büyük majeste ve diğer majesteler. Ben Kan Kırmızısı Mağarasının ustası Qin Yu.”

 

Daha sonra majestelere ılımlı ve kayıtsız bir şekilde gülümsedi.

 

Bir prensin çocuğu olduğu için küçükken pek çok mükemmel şey görmüştü. Bu Dokuz Şeytan Salonu’nun kardeşleri ne kadar güçlü olsalar bile ölümlülerin kralları kadar görkemli ve müthiş değillerdi. Sonuçta Xiuyaoistlerin sayısı ölümlülerin sayısından çok daha azdı.

 

“Qin Yu, sana sekizinci kardeşimi kimin öldürdüğünü soruyorum?” Di Long yükseltilmiş platformdan kafasını biraz eğdi ve sordu.

 

Qin Yu gülümseyerek konuştu: “Büyük majeste, sekizinci majestenin ölümünden önce size kendi şahsım hakkında birkaç bilgi verebilir miyim? Eğer hikayemi dinlerseniz muhtemelen her şeyi anlayacaksınız.” Kendine güvenen ve sakin bir şekilde konuştu.

 

Ana salondaki diğer majesteler sabırsızlanmaya başlamıştı.

 

Majesteler hemen şimdi Qin Yu’yu tutup kolundan dehşetvari denizanasına verseler hemen neler olduğunu öğreneceklerini biliyorlardı. Ancak bunda da bir dezavantajı vardı ki bu da dehşetvari denizanasının yalan söylemesiydi.

 

“Pekala devam et.” Di Long ise aceleci değildi.

 

Qin Yu onayladı ve konuşmaya devam etti: “Aslında pratik yaparken kazandığım birkaç başarı sonrasında okulumu kardeşim Hou Fei ile terk ettim. Daha sonra epey dolaştıktan sonra birçok xiuyaositin bulunduğu Kan Kırmızısı Mağarasına ulaştık.”

 

“Okulun mu?”

 

Di Long da dahil olmak üzere 7 majeste kaşlarını çattı çünkü birçok xiuyaoist kendi tekniklerini kendileri oluştururken Xiuyaoistlerin sadece çok az bir kısmı okula giderek pratik yapmaya başlayabiliyorlardı. Bu nedenle Qin Yu okulundan bahsettikten sonra nasıl olurda şaşırmazlardı?

 

Qin Yu devam etti: “Daha sonra Kan Kırmızısı Mağarasında savaşırken Cha Ge ile tanışıp onunla arkadaş oldum ve daha sonra da bir muhafız oldum. Ustama ne yapmam gerektiğini sorduğumda Kan Kırmızısı Mağarasında kalmam ve becerilerim ve sosyal becerilerimi geliştirmem gerektiğini söyledi.”

 

“Ancak daha sonra …” Qin Yu’nun gözleri sanki o gün olanları hatırlıyormuş gibi yanıp söndü.

 

Di Long ve diğer majesteler Qin Yu’nun neler anlattığını dikkatle dinlediklerinden şu anda önemli bir kısma geldiğini anladılar.

 

“Sekizinci majeste ve Cha Hong arasında Kan Kırmızısı Mağarasının gizli katında büyük bir savaş yaşandı. Mağara ustası Cha Hong bu savaşta öldü ve sekizinci majeste Cha Hong’un açmak için yüz yıl uğraştığı siyah yeşim çantayı ve tabii ki yeşim kılıcı ele geçirdi.”

 

“Orada yeşim bir kayışta vardı değil mi?” Di Long aniden sordu.

 

“Bilmiyorum. Ustam yeşim çantanın içinde ne olduğu hakkında tam bir bilgi vermedi.” Qin Yu doğal bir şekilde cevapladı. “Ama daha sonra gizemli bir karaltı belirdi ve doğrudan sekizinci majestelerini öldürdü. Saldırgan ondan daha güçlüydü ve sinsi bir saldırı yapmıştı.”

 

Kahretsin!”

 

“Pezevenk!”

 

Ana salondaki tüm majesteler lanet okudular.

 

Ancak Di Long sakin bir şekilde Qin Yu’yu sorgulamayı sürdürdü: “Qin Yu, dediklerini sanki kendi gözünle görmüş gibi anlatıyorsun. Nasıl oluyor bu?”

 

“Ustam bana söyledi.” Qin Yu gülümseyerek cevap verdi.

 

Di Long sormaya devam etti: “O zaman ustanın nasıl haberi oldu? Eğer ustanın yetenekleri o kadar sıra dışı ise o halde neden sekizinci kardeşimi öldüren gizemli figürü öldürüp yeşim kılıcı almak için harekete geçmedi?”

 

“Ustamın zaten olağanüstü yetenekleri varken yeşim kılıcı neden önemsesin? 9 Kılıç hakkındaki efsaneden uzun zaman önce haberi vardı. Kutsal duyusu siyah yeşim çantayı fark edince durumu hemen anladı. Ancak Göklerin yolu izliyor ve gururuna dokunacak bir şey yapmayacak olmasından dolayı harekete geçmedi.” Qin Yu aniden rahat bir nefes verdi.

 

“Ne yazık ki bu savaş devam ederken hiçbir şeyden haberim yoktu. Eğer haberim olsaydı ustamdan yardım isterdim. Belki de sekizinci majestenin hayatı kurtulurdu. Ustamın acelesiz ve gururlu olsa da tek öğrencisi benim.”

 

Di Long başıyla onayladı.

 

Aniden --

 

“Altıncı kardeşim lütfen Qin Yu’ya Çok Amaçlı Saraya kadar eşlik et. Kan 1 odasında göz altına alınacak.” Di Long beklenmedik bir şekilde Di Jian’a Qin Yu’yu Çok Amaçlı Saraya götürmesi için emir verdi.

 

Qin Yu’nun bir itirazı yoktu.

 

“Zorlamanıza gerek yok altıncı majesteleri. Sizinle geleceğim. Sizin gücünüzle kaçmam için endişelenmenize gerek yok değil mi?” Qin Yu Di Jian’ın elinden tutmak üzere olduğunu görünce bunu dedi.

 

“Pekala.”

 

Di Jian kendi yetenekleri hakkında oldukça özgüvenli olduğundan dolayı Çok Amaçlı Saraya gitmek üzere ana salondan ayrıldı.

 

Qin Yu Çok Amaçlı Sarayın basitçe bir hapishane olduğunu bilmiyordu. Dahası burası ciddi suçluların tutulduğu bir yerdi. Çok Amaçlı Sarayın gardiyanları Dokuz Şeytan Salonu’na son derece bağlıydılar. Buraya bir tıkıldınız mı kaçmayı ancak rüyanızda görürdünüz!

 

……

 

Qin Yu ve Di Jian mavi taşlarla dolu olan bir yolda ilerliyorlardı.

 

“Altıncı majestem siz ve kardeşleriniz benim kaçmamdan korktuğunuz için beni hapsediyordunuz. Ama bu kez beni neden hapsettiğinizi merak ediyorum. Az önce bütün bildiklerimi size söyledim. Benim gitmeme izin vermeden önce bunu biraz açıklayabilir misiniz?”

 

Qin Yu Di Jian’a merakla sordu.

 

Ama Di Jian’ın yüzü acımasızlık doluydu.

 

Onun gözünde Qin Yu çoktan ölmüştü. Qin Yu’nun gitmesine izin vermek mi? Dehşetvari denizanası Qin Yu’yu özümsedikten sonra geriye cesedi bile kalmayacaktı.

 

“Oh, bu saray Hazine Depolama Sarayı mı? İçinde epey hazine olmalı değil mi?” Ancak Qin Yu bu sarayın dışında pek koruma göremedi. Eğer Hazine Depolama Sarayında epey değerli hazineler varsa o halde neden etrafında bu kadar az koruma vardı?

 

Di Jian ilginç bir şekilde onayladı: “Bu Hazine Depolama Sarayı, Dokuz Şeytan Salonun tam ortasındadır. Ama biz ondan herhangi bir hazine çalınmasından endişe etmiyoruz.”

 

“Oh, nasıl olabilir?” Qin Yu meraklanmıştı.

 

Di Jian kibirli bir şekilde: “Dokuz Şeytan Salonun ne konuda en iyi olduğunu biliyor musun?”

 

“Hap yapmak.” Qin Yu hemen cevap verdi.

 

Di Jian’ın yüzünde tatmin olmuş bir ifade belirdi: “Xiuyaoistlerin genellikle hap yapma ve silah dövme açısından insanlardan geride kaldığını biliyor olmalısın. Biz bu Hazine Depolama Sarayında Dokuz Şeytan Salonun hap yapma tekniği ile yaptığımız haplar Xiuzhen dünyasının önde gelen okullarının yaptığı haplarla ile kıyaslanabilir.”

 

Qin Yu dikkatli bir şekilde dinledi.

 

“Genellikle iyi kristallerden güzel silah dövülebilir ki biz uzmanlar için bu tür silahlar oldukça caziptir. Ancak üst düzey kristalleri kendi boyutsal yüzük ve bilekliklerimizde taşıdığımızdan dolayı. Hazine Depolama Sarayını o kadar fazla kişiyle korumamıza gerek yok.”

 

Di Jian’ın yüzünde Dokuz Şeytan Salonunun başarılarından bahsedince hafif bir heyecan ifadesi belirdi.

 

“Hazine Depolama Sarayı doğadaki yaşam enerjisini, güneş enerjisini ve benzerlerini kısıtlayıcı büyüler kutsal enerji toplayan formasyonlar yüksek seviyeli element toplama oluşumları ve diğer pek çok yapı sayesinde emer. Saraydaki sekiz büyük arazi nadir bitkiler yetiştirmek için ayrılmıştır. Hap yapmada kişiyi en çok zorlayan şey malzemeleri bulmaktır. Sadece bir hap bile değişik değişik bitkilere ihtiyaç duyuyor. Okyanusta devasa bir alanı kapsadığından o malzemelere ulaşmak da çok zor oluyor haliyle. Bu nedenle biz kardeşler değişik değişik bitkileri bu sarayın içinde yetiştirmeye çalışıyoruz.”

 

Di Jian’ın söylediklerini duyunca Qin Yu Dokuz Şeytan Salonu’nu övmeden edemedi.

 

Bitki yetiştirmek mi?

 

Nadir bitkiler ancak uygun ortamlarda yetiştirilebilirdi. Bitkilerin bazıları sıcak ortamda bazıları soğuk ortamda bazıları kuru bazıları da gölgede yetişirdi. Bundan dolayı onları büyük miktarlarda yetiştirmenin daha karlı olduğu söylenebilirdi.

 

Bu da başka bir gereklilik olan sabrı doğuruyordu.

 

Genellikle nadir bir bitkinin büyümesi çok uzun zaman alırdı. Tabi ki birkaç ayda yetişen bitkiler olduğu gibi tamamen olgunlaşması için yüz hatta bin yıl geçmesi gereken bitkilerde vardı. Efsanelere göre bazı nadir bitkilerin tamamen yetişip olgunlaşması için birkaç bin hatta on bin yıl geçmesi gerektiği söylenirdi.

 

Genellikle nadir bir bitkiyi diktikten sonra onu toplamak için birkaç yüzyıl beklemek gerekirdi. Bu da onların sabırlarını övmesinin bir başka nedeniydi.

 

“Senin almış olduğun Yeşim Şafak Hapı Dokuz Şeytan Salonun özel bir hapıdır ve Hazine Depolama Sarayındaki bazı malzemelerden yapılmıştır.” Di Jian’ın yüzü aniden soğuklaştı ve Qin Yu’ya bağırdı: “Soru sormayı kes. Beni takip et.”

 

Böyle dedikten sonra adımlarını hızlandırdı ve başka bir saraya girdi.

 

Qin Yu gizlice güldü: “Ben mi? Kendini kaptırınca beni durdurup konuşan sen değil miydin? Ama … Hazine Depolama Sarayı epey ilginç bir şeye benziyor.”

 

“Altıncı majesteleri burada bu kadar nadir bitkiler varsa o halde neden burada bu kadar az koruma var?” Qin Yu orijinal sorusunu yineledi.

 

Di Jian soğukça gülerek konuştu: “Kim çalmaya cesaret edebilir ki? 8 arazi kısıtlayıcı büyüler tarafından korunuyor. Eğer birisi kısıtlayıcı büyülere dokunursa biz kardeşler hemen onun kim olduğunu tespit ederiz. Ayrıca burada birçok sıradan korumaya sahip olmanın kimseye bir yararı olmaz? Sadece birkaç tanesi yeterli olur.”

 

Qin Yu bunu anladığından dolayı soru sormaya devam etmedi.

 

Bir süre sonra Di Jian ve Qin Yu Çok Amaçlı Saray olarak adlandırılan yere geldiler.

 

Dokuz Şeytan Salonun 12 sarayının büyüklükleri birbirine eşitti. Hepsi bir iki kilometreydiler. Ancak Gökler ölümlülerin bu kadar büyüklükte bir saray inşa etmelerinin kaç yıl alacağını bilebilirdi. Ancak xiuyaoistler için bu oldukça basitti.

 

“Altıncı majesteleri.”

 

Çok Amaçlı Sarayın önündeki korumalar bir dizlerinin üstüne çöktüler.

 

Di Jian başını salladıktan sonra Qin Yu’yu doğrudan içeri soktu. Qin Yu sarayın içine girer girmez kendini bir labirentte gibi hissetmiş ve yön duyusunu kaybetmişti. İsimleri Kan, Li, Dui, Zhen, Xun, Qian, Kun, ve Gen olan sekiz yön vardı.(*).

 

Di Jian hemen Kan yönündeki üzerinde ‘ Kan 1’ yazan hücrenin önüne geldi. Bu hapishane hücresi içinde baskıcı bir aura taşıyan siyah bir taştan yapılmıştı. Kapısı dışında hücre birde sadece küçücük bir pencereye sahip olduğundan içeriye sadece azıcık ışık giriyordu.

 

“Kapıyı aç.”

 

Di Jian Kan 1 hücresinin önündeki korumaya bağırdı.

 

Korkan koruma hemen aceleyle kapalı olan kapıyı açmak için tekniğini kullandı. Daha sonra Di Jian gülümseyerek içeri giren Qin Yu’ya baktı. Koruma da hemen tekniğini kullanarak kapıyı kapattı.

 

“Aman Tanrım! Çok Amaçlı Saray ne kadar büyük bir formasyona sahip ki her hücre kısıtlayıcı büyüler tarafından çepeçevre çevrelenmiş. Siyah taştan olan duvarı kırsam bile kısıtlayıcı büyüleri yok edemeyeceğim.” Qin Yu kutsal duyusu ile kısıtlayıcı büyüleri tarayınca onları kıramayacağını anlamıştı.

 

Pencereye gelince hiçbir şey göremiyor olsa da eliyle hafiften dokunduğunda orda da bir kısıtlayıcı büyü olduğunu anladı.

 

“Qin Yu, sessizce burada kal.”

 

Dedikten sonra Di Jian geri dönüp ayrıldı.

 

En mühim suçluların kaldığı Kan yönünde sekiz hücre vardı. Kan hücreleri arasında da en mühim olan Kan 1 hücresiydi.

 

Bu nedenle Kan 1 hücresi Çok Amaçlı Sarayda en yüksek güvenliğe sahip olan hücreydi.

 

“Bu kim? Neden Kan 1 hücresine hapsedildi?”

 

“Gökler bilir. Ama inanılmaz bir uzman olmalı. Her neyse bizimle bir alakası yok.”

 

 

Gardiyanlar Kan 1 hücresine hapsedilen kişinin kimliği hakkında birbirleriyle konuşmaya başladılar.

 

……

 

Di Jian ana salona dönmüştü.

 

“Dehşetvari denizanasını çağırın.”

 

Di Long emir verdi. Bu emri verdiğini görünce diğer majesteler onun ne yapmak istediğini anlamışlardı.

 

Dehşetvari denizanasının Qin Yu’yu özümsemesini istiyordu.

 

“Büyük kardeşim Qin Yu söylediklerine göre ustası inanılmaz birisi olmalı. Eğer söyledikleri doğruysa o halde ustası Dokuz Şeytan Salonu’na öfkelenebilir…” Üçüncü kardeş Di Yang endişe ile konuştu.

 

Di Long gülümseyerek: “Üçüncü kardeşim o velet tarafından aptal yerine konmuşsun. Nasıl olurda ustası dediği kadar inanılmaz birisi olabilir? Denizaşırı Xiuzhen dünyasında üç gözlü yaşlı ucube ve Azure Ejderha reisi dışında başka öyle birisi var mı?”

 

“Nasıl olmaz büyük kardeşim. Efsaneden haberin yok mu? Okyanusun en güneyindeki Kaotik Yıldız Okyanusunda antik bir ışınlanma düzeneği var.” Di Yang uyardı.

 

Di Long gülümseyerek: “Onun ustasının oradan geldiğini mi söylüyorsun?”

 

Di Yang onayladı. Diğer majestelerin de yüzleri ciddileşmişti. Eğer Qin Yu’nun ustası oradan geliyorsa işler daha da karmaşık bir hale bürünürdü.

 

“Hepiniz çoktan ürkmeye başlamışsınız. Eğer sadece birisi ustası çok müthiş dediği için insanları bırakıverseydik o vakit Dokuz Şeytan Salonu olabilir miydik? Ayrıca Qin Yu’nun az önce dediklerine dikkat etmediniz mi?”

 

Diğer majesteler Di Long’a doğru baktı.

 

Hemen konuştu: “Qin Yu ustasının yeteneklerinin çok muhteşem olduğundan dolayı 9 Kılıç ile ilgilenmediğini söyledi. Humph, 9 Kılıç bir ölümsüz tarafından bırakıldı. Belki ölümsüz konağının yerlileri bile bu bundan dolayı deliye dönebilecekken ustası bu durumu tiye ile almamış. Bu biraz abartıya kaçıyor. Ayrıca …”

 

Bu noktaya kadar dinleyen majesteler Di Long’a inanmaya başlamışlardı. Bu doğru. Xiuzhen dünyasında ölümsüz konağını umursamayan birisi olabilir miydi?

 

“En son Qin Yu ustasının gururlu olduğunu ama kendisi yani tek öğrencisini çok önemsediğini söyledi. Neden en son bunu söyledi? Sadece arkasında süper bir uzman olduğunu bilmemizi ve korkmamızı istedi. Ve sen üçüncü kardeşim kesinlikle korkmuşsun.”

 

Di Long’un yüzünün rengi değişti: “Eğer Qin Yu’nun ustası süper bir uzman ise o halde neden öğrencisini bu kadar kolay bir şekilde yakalanmasına göz yumdu? Ben Xiuzhen dünyasında 9 Kılıcı göz ardı eden birisi olabileceğine inanmıyorum. Pekala, üçüncü kardeşim hemen dehşetvari denizanasını çağır.”

 

Di Yang hemen konuştu: “Endişelenme büyük kardeşim. Humph, az önce bu velet tarafından aşağılandım. Ama bu sefer kaçışı yok. Muhafız dehşetvari denizanası onu özümsedikten sonra sadece ruhu değil aynı zamanda bedeni de yok olacak.”

 

Daha sonra hemen dehşetvari denizanasını çağırmaya koştu.

 

NOT:

 

(*): bunlar sekizli diyagramın her bir köşesinin ismi.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr