Bölüm 6.3: İç Karışıklık

avatar
2644 0

Stellar Transformations - Bölüm 6.3: İç Karışıklık


 

Çeviri: Renfro

Düzenleme: Sajapyu

 

 

Okyanusun dibinde kırmızı giysiler giymiş Di Jian, Di Qing ve Di Luan yan yana duruyorlardı. Nereye giderlerse gitsinler büyük bir karışıklığa neden olmuşlardı.

 

“Yedinci kardeşim, sekizinci kardeşimin ölümü cidden tuhaf. Kan Kırmızısı Mağara topraklarımızın kuzey kesiminde ve ölümlülerin kıtası olan Qian Long’un hemen yanı başında yer alıyor. Mavi Su Konağı ile Azure Ejderha Sarayı oraya bizden bile uzaklar. Bu kadar büyük bir mesafeyi göz önüne alırsak katiller Mavi Su Konağı ile Azure Ejderha Sarayından olmamalılar.” Di Qing uzun süre düşünüp taşındıktan sonra ağzından bu cümleler çıktı.

 

Az önce söyledikleri mantıklıydı. Sonuçta Di Tong’un Kan Kırmızısı Mağara’ya gitmek için ayrılması bir sırdı ve Dokuz Şeytan Salonundan diğer kardeşlerin bile bundan haberi yoktu. Nasıl yabancıların bundan haberi olabilirdi?

 

Mavi Su Konağı ve Azure Ejderha Sarayının astları Di Tong’un Kan Kırmızısı Mağara’ya gittiğini öğrenmiş olsalar  bile belki de zamanında yetişemeyeceklerdi.

 

9 kardeşin arasında Di Luan oldukça iyi bir stratejistti. Bir süre başını iki yana sallayarak konuştu: “İkinci kardeşim Cha Hong’a mesaj yollamamıza rağmen beklenmedik bir şekilde yanıt vermediğini hatırladın mı?” Di Luan yola çıktıklarında Cha Hong’a yanıtlaması için bir mesaj yollamıştı.

 

Ancak mesaj sanki denize girmiş kilden yapılma bir öküz gibi kalmış ve yanıt gelmemişti.

 

“Sadece iki ihtimal var. İlki Cha Hong’un çoktan ölmüş olması. Ve ikincisi ise sekizinci kardeşimizi öldürmek için bilinmedik bir yöntem kullanmış olduğundan dolayı saklanmış ve mesajımıza cevap vermeye cesaret edememiş olabilir.” Di Qing devam etti.

 

Ama şimdi eğer Cha Hong ölmüş ise Di Qing ve diğer iki kardeşi bunu tespit etmek için herhangi bir yola sahip değillerdi.

 

Aslında Dokuz Şeytan Salonu altlarında yer alan 8 mağarayı hiçbir zaman önemsememişlerdi. Bu sekiz mağara sadece 8 büyük alanın yöneticileriydi. Dokuz Şeytan Salonu onları sadece 90 milyon li yarıçaplı bir alanı kontrol etmek için kullandığından dolayı mağara ustalarının ruh yeşim taşlarını bile toplamaya tenezzül etmemişti.

 

“Araştırmamızdan sonra her şey gün yüzüne çıkacak. Burada saçma sapan tahminler yapmak da ne oluyor?”

 

Altıncı kardeşleri onlara sertçe çıkıştı.

 

Di Luan’ın gözleri altıncı kardeşinin dediklerini duyunca parladı ve: “İkinci kardeşim bir yöntemim var. Bu sadece Cha Hong’un ölü olup olmadığını değil aynı zamanda sekizinci kardeşimizin katilinin kim olduğu hakkında bize büyük yardım edebilir.” Dedikten sonra bir verici çıkardı.

 

Di Luan’ın dediklerini duyunca Di Qing ve Di Jian’ın yüzlerinde mutlu bir ifade belirdi.

 

“İlk olarak Kan Kırmızısı Mağarasının en yakınında yer alan Büyük Kabuk Mağarasına mesaj göndermeliyim. Büyük Kabuk Mağarasının ustası mutlaka Kan Kırmızısı Mağara’da neler olduğu hakkında bilgiye sahiptir. Büyük Kabuk Mağarasının ustasını sorguladıktan sonra yapmamız gereken bir şey daha var.” Di Luan gülümseyerek konuştu.

 

Büyük Kabuk Mağarasının ustasına mesajı yolladıktan kısa bir süre sonra Büyük Kabuk Mağarasının ustası cevap verdi.

 

Di Luan bir süre onu dinledikten sonra yüzünde hafif bir gülümseme belirdi: “Büyük Kabuk Mağarasının ustasının dediklerine göre beklendiği gibi Kan Kırmızısı Mağara’nın ustası Cha Hong çoktan ölmüş! Bu haber Kan Kırmızısı Mağara’nın bölgesinin içinde son derece hızlı bir şekilde yayıldığından Büyük Kabuk Mağarasının ustasının da bundan haberi olmuş.”

 

“Cha Hong ölmüş mü?!” Bunu duyan Di Qing aklından bir çıkarım yaptı. “Yeni mağara ustası kimmiş?”

 

Yeni mağara ustasının mağara ustası pozisyonunu almak için Cha Hong’u öldürmek zorunda olduğu bir gerçekti. Eğer Cha Hong’u öldürebiliyorsa o zaman Di Tong’u da öldürebilirdi.

 

“İkinci kardeşim biraz bekle bunu hemen soracağım.” Di Luan bir süre Büyük Kabuk Mağarasının ustasının cevaplamasını bekledi. Bir süre sonra afallamış bir şekilde: “İkinci kardeşim, altıncı kardeşim Büyük Kabuk Mağarasının ustasının dediklerine göre yeni mağara ustası  Liu Xing denilen bir muhafız olmuş. Ama Cha Hong’un nasıl öldüğü hakkında hiçbir fikre sahip değil.”

 

“Muhafız Liu Xing mi?” Di Qing kendi kendine sordu.

 

Di Jian, Di Qing ve Di Luan hepsi kara kara düşünüyorlardı.

 

“İkinci kardeşim altıncı kardeşim Kan Kırmızısı Mağara’dan yaşlı tosbağa Qingxuanı hala hatırlıyor musunuz? Birkaç yüzyıl önce olan savaşı hatırlıyor musunuz peki?” Di Luan aniden gülümseyerek Di Qin ve Di Juan’a sordu. Çoktan aklına bir fikir gelmişti

 

Di Jian şaşırdı: “Yaşlı tosbağa Qingxuan? Onu daha önce hiç duymadım.”

 

“Altıncı kardeşim dışarıda olan olaylara hep kayıtsız kaldığından dolayı onu hatırlamaman çok normal. Peki ya sen ikinci kardeşim?” Di Luan ikinci kardeşi Di Qing’e baktı.

 

Di Luan başını onaylar şekilde salladı: “Yaşlı tosbağa Qingxuan’ı daha önceleri duymuştum. Geçmişte Kan Kırmızısı Mağara bölgesini yönetecek kişiye seçecekken o ve Cha Hong yarışıyorlardı. Sonunda birbirleriyle savaştılar. Cha Hong zafer kazanmış olsa bile yaşlı tosbağa Qingxuan’ın dehşet verici savunmasından dolayı onu öldüremedi.”

 

Di Luan gülümseyerek onayladı: “Kesinlikle. Yaşlı tosbağa Qingxuan’ın savunması dehşet vericiydi. Şimdi aynı zamanda bir Dongxu seviyesinde. Dokuz Şeytan Salonun altındaki sekiz mağara bölgelerinin bir kısmını kontrol edemiyorlar ve Kan Kırmızısı Mağara da bunlardan biri.”

 

Mağaranın bölgesinde çok fazla uzman vardı ve nasıl olurda hepsi mağaranın otoritesine boyun eğebilirlerdi?

 

Kan Kırmızısı Mağara sadece sözde 8 milyon li yarıçaplı bir alanı kontrol ediyordu. Tamamen kontrol edebildikleri alan sadece Kan Kırmızısı Sırtıydı ve bazı uzak dağ ve vadilere ayak bile basamamışlardı.

 

“Şimdi bile Kan Kırmızısı Mağara’nın bölgesindeki Qingxuan Sırtının Qingxuan çimenliği Kan Kırmızısı Mağara’nın kontrolünde değil. Yaşlı tosbağa Qingxuan ne kadar Cha Hong’un hükmü altında olan Kan Kırmızısı Mağara’ya karşı çıkmamış olsa bile şimdi yeni mağara ustasının otoritesini tanımayacaktır. Biz de…” Di Luan fesat bir şekilde gülmeye başladı.

 

Di Qing’in gözleri parladı: “Ha-ha, sen baya zekisin yedinci kardeşim. Bu doğru. Kimse yeni mağara ustası Liu Xing hakkında bir şey bilmiyor. Yaşlı tosbağayı ona karşı desteklemeliyiz. Eğer muhafız Liu Xing Qingxuan’ı öldürebilirse… bizim ana şüphelimiz olur!”

 

Di Luan da onaylar bir şekilde başını salladı.

 

Cha Hong öldüğünden dolayı doğal olarak yeni mağara ustası bir şüpheliydi. Eğer gizemli yeni mağara ustası Cha Hong’u öldürebilmişse bu onun Di Tong’u da öldürebileceği anlamına geliyordu.

 

“Büyük Kabuk Mağarasının ustası ile Qingxuan arasında eskiye dayanan bir arkadaşlık var.” Di Luan gülerek konuştu. “İkinci kardeşim, altıncı kardeşim neden biz direk yaşlı tosbağa Qingxuan’la iletişime geçmiyoruz? Dokuz Şeytan Salonun Kan Kırmızısı Mağara bölgesine onu yönetici yapmak istediğini söyleyelim.”

 

Bunu duyan Di Qing kendini Di Luan’a doğru bakmaya gülerek onu şöyle azarlamadan edemedi: “Yedinci kardeşim cidden çok kötüsün!”

 

Geçmişte Qingxuan bu pozisyon için Cha Hong ile savaşmış ve sonunda kaybetmişti. Bu yenilgiyi hayatı boyunca hep bir aşağılama olarak görmüştü. Eğer Cha Hong’un öldüğünü ve Dokuz Şeytan Salonun onu yeni Kan Kırmızısı Mağara ustası olarak görmek istediğini duyduktan sonra yerinde durabilir miydi?

 

“Ah, yedinci kardeşim, bu Liu Xing sadece bir şüpheli. Eğer biz ona Kan Kırmızısı Mağara bölgesine yönetici olarak Qinxuan’ı atadığımızı söylersek ve o Qingxuan’ı yenerse bu araştırmamız için iyi olmaz. Sonuçta biz Qingxuan’ı yeni yönetici olarak görevlendirmiş olacağız.” Di Qing kaşlarını çatarak konuştu.

 

Ancak Di Luan gülümseyerek: “Biz mi? Biz sadece Büyük Kabuk Mağarası ustasına Qingxuan’a bunları söylemesini söyleyeceğiz. Eğer başarırsa bir şey yapmayız. Ama eğer başarılı olamazsa o zaman bütün suçu Büyük Kabuk Mağarasının ustasına atarız. Yalan yanlış bir şekilde suçlanmış olsa bile ağzını açabileceğini düşünmüyorum.”

 

Bu doğru. Eğer Dokuz Şeytan Salonundan majesteler onu suçluyorsa ağzını açmaya cesaret edebilir mi?

 

“Muhteşem! Akıllıca! Yedinci kardeşim hemen Büyük Kabuk Mağarası arayıcılığıyla Qingxuan’a isyan etmesini ve mağara ustası pozisyonu için savaşmasını isteyen bir mesaj yolla. Liu Xing’i daha önce hiç duymadım. Şimdi bu elemanın ne kadar güçlü olduğunu görmek istiyorum!” Di Qing’nin gözleri soğukça parladı.

 

Eğer Liu Xing Qingxuan’ı öldürebilirse o zaman Di Jian ve diğer iki kardeşi onu bir numaralı şüpheli olarak göreceklerdi.

 

Bu hareketin asıl amacı elbette ki Liu Xing’in gerçek gücünü belirlemekti. Eğer yeterince güçlü değilse ve öldürülürse Di Jian, Di Qing ve Di Luan ona dikkat etmeyeceklerdi.

 

……

 

Kan Kırmızısı Mağara Bölgesinde Kan Kırmızısı Sırtından birkaç kat daha küçük bir dağ sırası bulunuyordu. Burada yaklaşık 10 bin Xiuyaoist bulunuyordu. Qingxuan Sırtı ülke içinde ülke gibiydi. Sözde Kan Kırmızısı Mağaranın kontrolü altında gözüküyor olsalar da Kan Kırmızısı Mağarasının boyunduruğu altında değillerdi.

 

Qingxuan Sırtındaki yaşlı tosbağa Qingxuan’ın Konağında ,

 

Eski Kurucu Qingxuan sandalyesinde oturuyordu. Hemen yanında elinde yelpaze ile onu serinleten bir nedime vardı. Şu anda tam anlamıyla mutluydu. Neredeyse 1 metre uzunluğundaki mavi saçları hafifçe dalgalanırken mavi kaşları da dalgalanıyordu.

 

“Yaşlı Kurucu, neden mutlu olduğunuzu sorabilir miyim?” Beyaz giysili bir adam odanın diğer ucundan geldikten sonra saygılı bir şekilde sordu.

 

Qingxuan cevap vermese de yüzünün ifadesi sürekli değişiyordu. Bazen korkutucu bir şekilde vahşileşirken bazen heyecandan yerinde duramıyor gibiydi: “Ha-ha, Bai Yan, Dokuz Şeytan Salonu’nu duydun mu?”

 

“Tabi ki duydum. Dokuz Şeytan Salonu 90 milyon li yarıçaplı bir alana hükmeden 3 süper güçten biridir. Nasıl olurda onlardan haberim olmaz? Eski Kurucu, peki neden bundan bahsettin?” Bai Yan net bir şekilde sordu.

 

Kaşını işaret parmağı ile orta parmağı ile tutan, Qingxuan yavaşça kafasındaki düşünceleri hallettikten sonra: “Biliyorsun ki Dokuz Şeytan Salonu Büyük Kabuk Mağarası ustası aracılığıyla bana Cha Hong’un öldüğünü ve yeni mağara ustasının ben olduğumu bildirdi. Ha-ha, Gökler bana yardım ediyor. Gökler bana yardım ediyor! O muhafız Liu Xing ya da başka bir şey, küçücük bir dağ sırasından olan velet, gelip kendisinin mağara ustası olması için saçma sapan bir girişimde bulundu.”

 

“Şimdi ben Dokuz Şeytan Salonu tarafından meşru bir şekilde atandım.” Qingxuan aniden ayağa kalktı.

 

Beyaz giysili adam eğildi ve emirleri duymak için sabırla bekledi.

 

“Bai Yan, benim Dokuz Şeytan Salonu tarafından görevlendirilen yeni mağara ustası olduğumu ve Liu Xing gayri meşru bir iş içinde olduğunu etrafa yay.” Qingxuan’ın parlak yeşil gözleri kötü niyetle parlıyordu. “Kargaşa, kargaşa, bu isyankar veletler benim bölgemde kargaşaya neden oluyorlar. Kan Kırmızısı Mağara’yı mutlak bir kaosa sokup hepsinin kanlarında banyo etmek istiyorum. Zamanı geldiğinde ortaya çıkıp bütün işleri tek vuruşla yoluna koyacağım.”

 

Bai Yan hemen secde etti: “Yaşlı Kurucu çok zeki.”

 

……

 

Kan Kırmızısı Mağara’da,

 

“Ha-ha, Küçük vadiden buraya kadar koşup geldin ama bana haber bile vermedin. Gerçekten hoş bir sürpriz yaptın…” Qin Yu sesli bir şekilde güldü. Şu anda 3 kardeş Hou Fei, Qin Yu ve Küçük Hei kuzey kısmında yer alan bir binada şarap içiyorlardı

 

Hei Yu kanatlarını salladı ve enerjisiyle bir bardağı havalandırdı. Daha sonra bardağın içindeki tüm şarabı tek seferde bitirdi.

 

“Ha-ha, Fei Fei, senin ikinci usta olduğunu duydum. Bu nasıl olabilir? Vadideyken kimin daha yukarıda kimin daha aşağıda olacağına karar vermemiştik. Buna ne dersin? Ben ikinci usta olayım sen üçüncü usta ol.” Hei Yu Hou Fei’ye kutsal duyusu ile bunları söyledi.

 

Mutlu bir şekilde şarap içen Hou Fei aniden bunları duyunca kötü bir şekilde baktı: “Kahretsin. Ne dedin az önce sen? Ben her zaman ustamın sözlerini dinlerim. Zamanında bana Qin Yu’ya büyük kardeş diyeceksin dediğinde bunu kabul ettim. Şimdi de havalı bir kuş benim üstüme çıkmak istiyor ha? Hayal kurmaya devam et!”

 

Amca Lan’ın sözlerine asla karşı gelemezdi.

 

Seni havalı kuş, ustam asla sana ikinci kardeş dememi söylemedi.” Hou Fei kibirli bir şekilde konuştu.

 

Hei Yu öfkeliydi: “Yerinde dur seni maymun. Neden bu kadar saldırgansın? Amca Lan kimin ikinci kimin üçüncü olacağını söylememiş olsa bile benim üstüm olacağını da söylemedi.” Hei Yu epey gururluydu. Basitçe boyun eğmek istemiyordu.

 

Qin Yu’nun başına aniden bir ağrı girdi.

 

Hei Yu ve Hou Fei zaten çoktan vadideyken birbirlerine dalaşmaya başlamışlardı. İkisi de birbirinin üstü olmak istiyordu.

 

Hou Fei inatçı Hei Yu ise gururlu olduğundan kolaylıkla başkalarını takdir etmezlerdi. Hei Yu küçüklüğünden itibaren Qin Yu’yu takip ettiğinden onu dinliyordu. Hou Fei ise Amca Lan’ın verdiği emir nedeniyle Qin Yu’ya büyük kardeş diyordu. Ama şimdi Qin Yu’nun gücünde büyük gelişmeler yaşadığında dolayı onu takdir ediyordu.

 

“Pekala, kavga etmeyin. İkiniz de birbirinizin üstünde veyahut altında değilsiniz. Eşitsiniz, tamam mı? İkinci usta veya üçüncü usta pozisyonları sadece başlıklar. Xiao Hei, başta burada olmadığından dolayı sadece pozisyonunu kabul etmelisin. Pekala, bu konuyu bir daha tartışmayacağız.”

 

Qin Yu bunları söylemekten başka bir tercih şansı yoktu.

 

“Humph,” Hei Yu soğukça püfledi.

 

Hou Fei de Hei Yu’ya vahşi bir bakış attı.

 

Pozisyonları nedeniyle birbirleriyle tartışmış olsalar da başka bir konuda birbirleriyle tartışmadılar. 3 kardeş yine heyecanlı bir şekilde şaraplarını içmeye devam ettiler. Yaşadıkları tecrübeler, fantastik teknikler ve daha birçok şey hakkında durmaksızın konuşuyorlardı . Bu içme serüveni üç gün sürdü ve oldukça eğlenceliydi.

 

Bir Xiuzhenistin hayatı çok uzun olduğundan üç gün onlar için hiçbir şeydi.

 

Qin Yu şimdi etrafa bakıyordu. Arkalarında bekleyen birbirinden güzel 6 nedime vardı. Elini sallayarak konuştu: “Hepiniz ayrılabilirsiniz. Hiç kimsenin içeri girmesine müsaade etmeyin.”

 

“Anlaşıldı, mağara ustası.” Kızlar eğildiler ve bunları söyledikten sonra ayrıldılar.

 

6 nedime ayrıldıktan sonra Qin Yu elini bir kez daha salladı ve üçünün etrafına çeşitli kısıtlamalar yerleştirdi ve gizemli bir şekilde Küçük Hei’ye: “Küçük Hei, ezik Cha Hong erken aşama Dongxu seviyesinin zirvesine ulaşmış yani senin orta aşama yuanying seviyene ulaşabilmene yetecek kadar yuanyinginin içerisinde enerji var. Şu anda ruhun güçsüz olduğundan sadece orta aşama yuanying seviyesine kadar özümsemeli ardından özümsemeyi kesmelisin. Ruhun başka bir atılım yapmadan  sakın daha fazla özümseyeyim deme.”

 

Elini sallaması ile mor bir yuanying dışarıda süzülmeye başladı. Bu Cha Hong’un yuanyinginden başka bir şey değildi.

 

Küçük Hei itiraz etmeden hemen yuanyinge doğru uzandı.

 

Hei Yu küçüklüğünden beri bulduğu her hazineyi Qin Yu ile paylaşıyordu. Onlara göre hazine ne kadar değerli olursa olsun seninki benim benimkiyse senindi. Hei Yu da Qin Yu’nun geç aşama Meteor seviyesine ulaştığını biliyordu.

 

Tam o anda --

 

“Mağara ustaları, kötü bir şey oldu.” Zhuang Zhong’un sesi dışarıdan duyuldu.

 

Qin Yu Zhuang Zhong’un ciddi bir şey olmadan kendilerini rahatsız etmeyeceğini biliyordu. Hemen elini sallayarak kısıtlayıcı büyüleri kaldırdı. Zhuang Zhong hemen odanın içine girdi ve saygılı bir şekilde: “Üç mağara üstadım. Birinci ustanın pozisyonun illegal olduğu ve Dokuz Şeytan Salonun yaşlı tosbağa Qingxuan’ı mağara üstadı olarak atadığı hakkında yayılan bir dedikodu var. Bu söylentiler tüm Kan Kırmızısı Mağara bölgesindeki kişileri endişelendirdi ve itibarımızı yerle bir etti. Birkaç güçlü Xiuyaoist artık emirlerimizi dinlemeyeceğini söylüyor.”

 

Qin Yu, Hou Fei ve Hei Yu’nun yüzlerinin rengi değişmişti.

 

Ancak Qin Yu’nun bunun Di Jian ve kardeşleri tarafından ayarlanan bir test olduğundan haberi yoktu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44223 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr