Bölüm 5.23

avatar
2983 2

Stellar Transformations - Bölüm 5.23


Çeviri: Renfro Düzenleme: Sajapyu

ST 5.23: Takip

Sang Mo’nun öğrencileri hafiften anlaşmışlardı.

Açıkçası Qin Yu’nun görevi kabul etmesi onu şaşkınlığa uğratmıştı. Ama bir süre duraksadıktan sonra düşünmeye devam etti: “Liu Xing? Gerçekten de siyah kartalı yakalamaya gidip gitmeyeceğini görmek istiyorum.”

Şimdi Qin Yu’nun görevi kabul ettiğine göre oluşabilecek iki türlü durum vardı. Birincisinde Qin Yu siyah kartalı öldürürdü ki bu durumda Sang Mo avucunu yalardı. Ve ikinci durum ise Qin Yu’nun taraf değiştirip diğer muhafızları öldürmesi olacaktı. Bu durumda Sang Mo ne kadar elinde bir kanıt olmasa da Cha Hong’u Qin Yu’nun ihanet ettiğine ikna edebilecekti.

“Heh-heh ~~~”

Hou Fei tuhaf bir kahkaha patlattı. Korkutucu bir aura vücudundan dışarı sızarken önce Sang Mo’ya ardından da Qin Yu’ya baktı ve konuştu: “Büyük kardeşim, niye Sang Mo kopuğunun dediklerini dinliyorsun? Boş ver onu. Onun ne düşündüğünü kim takar ki? Onu sadece sopamı tek bir sallayışımla karınca gibi ezebilirim.”

Hemen sonra Hou Fei başını kaldırarak Cha Hong’a baktı ve şöyle dedi: “Mağara ustası, ben kardeş Cha Po’ya olan saygımı göstermek için bir muhafız oldum. 1000 koruma yada başka bir şeye şu anki gücümle rahatlıkla sahip olabilirim. O zaman neden ben ve büyük kardeşim birlikte 1000 korumadan sorumlu olalım? Neden büyük kardeşim gücünü göstermek zorunda? Eğer büyük kardeşimin yeterli olmadığı düşünüyorsanız, kaka, sorun değil, ben ve büyük kardeşim derhal ayrılırız. Benim için muhafızlık pozisyonu almak için can atacağım bir şey değil.”

Daha sonra Cha Hong’a aldırış etmeden kafasını Cha Po’ya çevirdi ve yürekten bir şekilde şöyle dedi: “Kardeş Cha Po, sana saygısızlık etmek istemem ama bu öfke benim için fazla.”

Cha Po hemen konuştu: “Lütfen biraz sakin ol kardeş Hou Fei. Ben senin ne kadar açık sözlü biri olduğunu biliyorum. Büyük kardeşim henüz bir şey demedi, öyle değil mi?”

Cha Hong hafifçe kaşlarını çattı ve Qin Yu’ya bir bakış attı.

Qin Yu’nun ilk yaptığı şey Hou Fei’ye şöyle bir bakmak ardından da konuşmak oldu: “Fei Fei, endişe etmene gerek yok. İstedikleri tek şey siyah bir kartalı yakalamam değil mi? Zaten Kan Kırmızısı Mağaranın muhafızları olduğumuza göre bir şeyler yapmamız gerekir. Eğer bir muhafız olarak bir şey yapmazsam kendimi huzursuz hissederim.”

Bunları söyledikten sonra Sang Mo’ya şöyle bir bakış attı.

Ancak Sang Mo Qin Yu’ya gülümseyerek: “Muhafız Liu Xing, mağara ustasına hizmet etmek için çok isteklisin. Senin sadakatine imrenmemiz lazım.”

“Kes sesini! Kimse sana konuşman için izin vermedi. Siktir git! Benim sinirimi bozuyorsun.” Hou Fei’nin ateşli gözleri korkutucu bir şekilde parladı. Elindeki siyah sopa sanki aniden Sang Mo’nun kafasında patlayacakmış gibiydi. Sang Mo, Hou Fei’nin dediklerini duyduktan sonra ten rengi hafifçe değişirken herhangi bir cevap vermeye cesaret edemedi.

Bu arada Qin Yu Cha Hong’a bakarak öyle dedi: “Mağara ustası, meseleyi halletmem için izin verin. Kesinlikle siyah kartalı sizin için yakalayacağım.”

Hou Fei yine Sang Mo’ya bir bakış atsa da bir şey söylemedi.

“Ha-ha … muhafız Liu Xing sadık olduğunu bilmek çok güzel. Bunun için çok mutluyum. Bai Yin, Ran Lan, Mu Xu, Zhuang Zhong ve Liu Xing, beşiniz dinleyin.” Cha Hong’un heybetli ve etkileyici sesi duyuldu.

Qin Yu ve Bai Yin’in grubundaki 4 muhafız eğilerek emirleri beklemeye başladılar.

“Beşinize hazırlanmak için yarım gün veriyorum. Kesinlikle siyah kartalı yakalamanız lazım. Fakat acil bir durum içine girerseniz siyah kartalı öldürmekten çekinmeyin.” Cha Hong öldürme niyeti içeren ciddi bir ses tonuyla konuştu. 50 korumasının öldürülmesi onu oldukça kızdırmıştı.

Qin Yu, Bai Yin, Ran Lan, Mu Xu ve Zhuang Zhong eğildiler ve koro halinde: “Evet, mağara ustası!”

Cha Hong onlara hazırlanma süresi vererek yarım gün içinde harekete geçmelerini söylemişti. Qin Yu ve Hou Fei doğruca evlerinin yolunu tuttular. Bai Yin’in grubundaki 4 kişi konutlarına dönseler de kendi evlerine gitmek yerine Bai Yin’in avlusunda toplandılar.

Her zaman olduğu gibi Kan Kırmızısı Mağaranın doğu bölümünde her avlulu evin dışındaki yürüyüş yollarında veya koridorlarında yemek taşıyan güzel hanımlar vardı. Kırmızı kafalı soğuk yüzlü Sang Mo kendi evine dönmek yerine Bai Yin’in evinin yolunu tuttu.

Onu gören yeşiller giymiş bir bayan koridorun bir kenarında saygılı bir şekilde durdu ve dedi ki: “Muhafız.”

“Humph.” Sang Mo saygıyla bekleyen bayana bakış bile atmadan homurdanarak Bai Yin’in avlulu evinin yolunu tuttu.

Şu anda Bai Yin ve arkadaşları avlulu evde gülüşerek birbirleriyle tartışıyorlardı. Sang Mo’nun geldiğini gören Mu Xu yüzü soğuk ve mutsuz bir ifadeye büründü.

“Herkese tebrikler.” Sang Mo ellerini birleştirerek konuştu.

Bai Yin’in yüzünde gülümser bir ifade belirirken Ran Lan ve Zhuang Zhong’un yüzleri ifadesizdi. Ama Mu Xu soğuk bir gülüşle konuştu: “Patrik Sang Mo, bugün ne kadar güzel bir gün ki fakirhanemize teşrif etmişsiniz? Beni gerçekten dehşete düşürmeyi başardınız.”

İlk 13 muhafız arasında Mu Xu ve Sang Mo ikilisi ahtapotlardı. Ancak Sang Mo Sang klanın bir üyesi iken Mu Xu Mu klanın bir üyesiydi. Bu iki klan bir numaralı ahtapot klanı olmak için yarıştıklarından aralarında uzun süredir devam eden bir çatışma vardı.

Sang Mo’nun göğsü öfkeden patlamak üzere olsa da zorlukla bunu engellemeyi başardı.

“Patrik Mu Xu, buraya sizin hayatınızı kurtarmak için geldim. Eğer kendinin ve diğer 3 muhafızın hayatını bir gram bile önemsemiyorsan hemen ayrılacağım.” Bunları söyledikten sonra Sang Mo diğer muhafızlara baktı.

Ancak Mu Xu uğursuz bir gülümseme takınarak: “Oh, bizim hayatlarımız mı? Görünüşe göre siz gibi bir büyüğümüz küçük hayatlarımızı kurtarmak için zahmet ediyor. Ne zamandan beri bu kadar iyi kalpli oldun? Her zaman öldüğümüzü görmek için can attığını düşünürdüm.”

“Mu Xu, senin ölümün için ne kadar can atıyor olsam da bu diğer muhafızlar için geçerli değil.” Sang Mo’nun gözleri soğuklukla parladı. “Eğer diğer üçlü ile gitmiyor olsaydın neden böylesine büyük bir sırrı sana anlatma zahmetine gireyim?”

“Büyük sırmış? Humph.”

Mu Xu soğukça güldü.

Ama Bai Yin kaşlarını çattı. Sang Mo’nun ‘Diğer üçlü ile gitmiyor olsaydın’ sözünden Sang Mo’nun siyah kartalı yakalama meselesinden dolayı geldiği kanısına vardı. Nesnel olarak konuşulursa siyah kartal ve Qin Yu hakkında Sang Mo kadar bilgili başka bir muhafız yoktu.

“Belki de Sang Mo gerçekten bir şey biliyor olabilir?” Bai Yin’in ilgisini çektiğinden hemen yüksek sesle bağırdı: “Mu Xu, muhafız Sang Mo kendi isteğiyle buraya geldiğine göre nezaketsiz davranmamalıyız.”

Bai Yin’in dediklerinden sonra Mu Xu soğukça humpladıktan sonra kenara çekildi ve ağzından başka bir kelime çıkmadı. Bai Yin grubun lideri olduğu gibi aynı zamanda en güçlüsüydü.Düşünceleri bile diğer 3 muhafız tarafından takdir ediliyordu.

[DN]: Aklınızda tek bir soru humplamakta nedir? öflemek püflemek gibi birşey bu Mu Xu ya has bir şey herhalde.

Bu arada Bai Yin Sang Mo’ya gülümseyerek: “Muhafız Sang Mo, kelimelerinizin altında yatan anlam ne acaba? Sır nedir? Ve bizim hayatlarımız niye buna bağlı?”

“Konuşmamıza içeride devam edelim.”

Sang Mo doğrudan odaya girdi. Bai Yin’de bir müddet durduktan sonra onu takip etti. Aynı zamanda çok dikkatli bir şekilde dışarıdakilerin onları gözetleyememesi için kısıtlamalar yerleştiriyordu.

“Sang Mo, sırrın nedir? Sadece söyle.”

Sang Mo is odanın ortasında geldiğinde durdu ve yüzünü Bai Yin’e çevirdi.

Ancak Bai Yin kısıtlamaları kurmayı bitirdiğinde Bai Yin’e tatminkar bir bakış attı. Ardından yavaşça konuştu: “Muhafız Liu Xing, ne kadar yüzde yüz emin olamasam da içimde onun Xiuxianist olduğunu düşünüyorum. Bai Yin, bunun ne demek olduğunu düşünüyorsun.”

Bai Yin’in yüzünün rengi aniden değişti.

Bu sözleri duyduktan sonra ilk tepkisi Sang Mo’nun onu kandırmak istediğini düşünse de Sang Mo’nun bunu yapmasının yararsız olduğunun farkındaydı. Bir kez daha bu düşüncenin üstünden geçince Liu Xing’in bedenin dışarı enerji vermediğine göre, Liu Xing’in gerçekten de o Xiuxianist olması mümkündü.

Eğer Sang Mo’nun dedikleri doğruysa, o zaman …!

Buz gibi soğuk bir ter sırtından akmaya başladı. Xiuxianist ve siyah kartal aynı taraftalardı. Eğer 5 muhafız siyah kartala saldırıya geçtiklerinde Qin Yu onlara ihanet ederse beklide aralarından ikisinin işini aynı anda bitirebileceklerdi.

Siyah kartalın ve Qin Yu’nun gücü göz önüne alınacak olursa sonunda dördü de ölebilirlerdi.

“Muhafız Bai Yin, bunları sadece sizi uyarmak için söylüyorum. Bende tam emin olamasam da tedbirli olmanızda fayda var.” Sang Mo gülümsemeyle söyleyeceklerini söyledikten sonra bir el hamlesi ile kısıtlamaları kaldırdı ve Bai Yin’in yanından geçerek çıkışın yolunu tuttu.

Bai Yin’in karakterini biliyordu. Eğer hayatını en ufak tehlikeye düşürecek bir durum varsa onu yok etmek için elinde geleni ardında koymazdı.

Bai Yin’in yüzü karardı. Bir anda yüz ifadesi birkaç kez değişti. Daha sonra dönerek avlulu evin kapısında kaybolan Sang Mo’ya baktı. Ağzının kenarlarında ufak bir gülümseme belirirken çoktan ne yapacağına karar vermişti.

……

Okyanusun dibinde çeşitli su akıntıları vardı. Siyahlara bürünmüş Qin Yu son derce hızlı bir şekilde hareket ediyordu. Diğer dörtlü Bai Yin, Mu Xu, Ran Lan ve Zhuang Zhong okyanusun dibinde son derece hızlı bir şekilde ilerlemek için kendi tekniklerini kullanıyordu. Bu beş uzmanı yan yana ilerlerken gören tüm sıradan Xiuyaoistler ortalıktan sıvışıyorlardı.

Bu kez Kan Kırmızısı Mağara yeşil gözlü balık klanı üyelerine siyah kartalın hareketlerini takip etmelerine yardım etmeleri için emir vermişti. Kan Kırmızısı Mağara Sang Mo ile karşılaştırılamazdı. Geçmişte Sang Mo parayla sadece 30 yeşil gözlü balık klanı üyesini tutabilmişken Kan Kırmızısı Mağara sadece bir emirle yüzlerce yeşil gözlü balık klanı üyesini seferber edebiliyordu.

Birkaç yüz yeşil gözlü balık klanı üyesi arama yaparsa yaklaşık bir milyon li yarıçaplı tarayabiliyorlardı.

“Muhafız Liu Xing, siyah kartal ile karşı karşıya gelirsek nasıl saldırmamız gerektiğini düşünüyorsun? Sonuçta beş kişi olduğumuzdan ilerde sıkıntı yaşamamamız için bir plan yapmamız lazım.” Bai Yin Qin Yu’ya yaklaşırken gülümsüyordu.

Ran Lan, Mu Xu ve Zhuang Zhong da ne döndüğünü anlamak için Qin Yu’ya yaklaşmıştı.

Qin Yu sanki Bai Yin’in ruhunun içini görebilecekmiş gibi bir ifadeye bürününce Bai Yin kalbinin küt küt atmasına engel olamadı. Bu bakış Bai Yin’in daha çok tedbirli davranmasına neden olmuştu.

Bai Yin Xiumo gizli teknikleriyle ruhsal enerjiyi kullanma açısından Qin Yu’nun onu sadece en basit haliyle kullanabilen Xiuzhenleri geride bıraktığını bilmiyordu. Ruhsal enerji ve Xiumo teknikleri arasında gözlere uygulananları vardı.

O anda Qin Yu gözlerini Bai Yin’in üzerinden çekti ve kayıtsızca: “Muhafız Bai Yin, zaten bir planınız olduğu aşikar iken neden bana sorma zahmetine giriyorsunuz? Beşimizin en güçlüsü olmakla birlikte bu yakalama görevinin lideri de sizsiniz. Sadece emir verin bende onu yerine getireyim.”

Bai Yin gülümseyerek: “Öyleyse çekinmeden konuşacağım.”

Qin Yu Xiao Hei ile nasıl başa çıkacağını bilmek için Bai Yin’e bakıyordu.

“Siyah kartalın yerini tespit ettikten sonra muhafız Liu Xing, Ran Lan ve Mu Xu birlikte saldıracak. Güçlerinizi birleştirdiğiniz sürece eşit bir şekilde savaşabileceğinizi düşünüyorum. Ben ekibin en güçlüsü olduğumdan dolayı sinsi saldırı yapma fırsatım olacak. Mümkünse onu yakalarız yapamazsak ta öldürürüz. Zhuang Zhong’a gelince her türlü karışıklığa hazır bir şekilde bekleyecek.”

Bai Yin diğerlerine gülümseyerek emir verdi: “Aranızda herhangi biri planımdan memnun değilse söylemekte serbest.”

Mu Xu ve Ran Lan bakıştıktan sonra başlarını salladılar. Cha Po konuşurken duydukları kadar kendilerinin sadece iki kişiyle siyah kartalı öldürmelerinin mümkün olmadığının farkındalardı. Liu Xing’in kendilerine katılmalarıyla işleri sadece biraz daha kolaylaşacaktı.

Zhuang Zhong’un herhangi bir fikri yoktu. Elbette ki savaşa karışmayacağı için mutluydu.

“Muhafız Liu Xing, peki ya sen?” Bai Yin Qin Yu’ya baktı.

Qin Yu da başını salladı.

Şimdi plan onaylanmıştı.

Şu anda diğerlerinin biraz gerisinde kalan Zhuang Zhong önce Qin Yu’ya ardından da Bai Yin’e bir bakış attı. Gözleri aniden kurnazlık ve soğuklukla yanıp söndükten sonra aniden eski haline döndü ve yine iyi bir yaşlı adam gibi yola devam etti.

.....

Qin Yu ve diğer dörtlünün ayrılmalarını takiben Sang Mo da Kan Kırmızısı Mağaradan ayrıldı ve onların gittikleri istikamete doğru yol almaya başladı.

“Liu Xing, gerçek yüzünün ne olduğuna görmeme izin ver. Garip bir tekniğin var ama daha önceden seni tanıyan kimse yok. Xiuxianistin kaybolması ile birlikte senin ortaya çıkman gerçekten ilginç.” Sang Mo kapsamlı bir araştırma yapmadan asla vazgrçmeyecekti.

“Bai Yin, eğer Liu Xing’in gerçek kimliğini ortaya çıkarabilirsen onu alaşağı etmem için bir şans vereceksin.” Sang Mo uğursuzca gülümsedikten sonra hızını arttırarak arkasında bir dizi kırmızı ışıltı bıraktı.

Yeşil gözlü balık klanına birkaç fayda sağladıktan sonra Yeşil gözlü balık klanı ona Bai Yin ve grubunun yerini söylemeye ikna olmuştu.

……

Qin Yu durmaksızın ilerliyordu. Kendisi ve diğerlerinin Xiao Hei’ye oldukça yaklaştığının farkındaydı.

“Bu yeşil gözlü balık klanı gerçekten iğrenç. Xiao Hei insan formuna geçemiyordu. Bi yapabilse, diğer Xiuyaoistler gibi olacaktı ve o yeşil gözlülerin onu bulması zorlaşacaktı. Ama işte onun kara kartal görünüşü çok iğrençti. Okyanusun dibinde başka bir kara kartal bulmak zor oluyor genelde.”

Qin Yu çok heyecanlıydı. Bu sefer, tüm yeşil gözlü balık klanı onu gözlüyordu bu yüzden Xiao Hei’nin onların görüşünden çıkmasının imkanı yoktu.

Birden, Qin Yu’nun suratının rengi değişime uğradı.

“İyi değil, Xiao Hei beklenmedik bir şekilde üstüme geliyor.” Qin Yu, Xiao Hei koştuğu yöne çok hızlı gittiğini açıkça hissedebiliyordu. Xiao Hei bunu ancak Qin Yu’nun varlığını hissettiği için yapıyor olabilirdi. Qin Yu’nun kendisi için geldiğini düşünüyordu ve bu yüzden de o da Qin Yu’ya gitmeyi yeğlemişti.

İşte bu raddede, Qin Yu ve diğer muhafızlar yakında Xiao Hei’yi görebilecekti.

Bir müddet sonra, Bai Yin gülme krizine girdi ve: “Yeşil gözlü balık klanının bana gönderdiği mesaja göre, şu kara kartal beklenmedik şekilde üstümüze geliyormuş. Ha-ha, eceline geliyor. Hazır olun, HERKES! Bu kara kartal pek kolay lokma değil.”

“Bizim onu öldürmemizi bile beklemediğine göre, merhamet gerek görmüyorum.” Suratı yarı mavi yarı kara olan Ran Lan melanet bir sırıtmayla söyleniyordu.

Bai Yin, Zhuang Zhong ve Mu Xu sesli şekilde güldüler. Xiao Hei'yi öldürebileceklerinden hiç te endişe ediyor gibi gözükmüyorlardı. Bai Yin yandan Qin Yu’ya büyüleyici bir bakış attı ve hemen geri 3 kardeşine bakmaya devam etti.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kekekeke. :) Diğer bölüm ne olacak çok mu merak ettiniz? Bekleyin ve öğrenin :)








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr