ST 5.21: Bir İğne Kadar Küçük

avatar
3502 2

Stellar Transformations - ST 5.21: Bir İğne Kadar Küçük


Çeviri: Renfro Düzenleme: Sajapyu

Şu anda Qin Yu bin bir türlü şeyi aklından geçiriyordu. Acaba Kan Kırmızısı Mağaraya girip bir muhafız olmalı mıydı?

“Kardeş Liu Xing.” Cha Po beklentiyle Qin Yu’ya baktı.

Qin Yu Cha Po’ya şöyle bir baktıktan sonra konuştu: “Yardımcı usta oldukça samimi, ve Fei Fei’de gerçekten bir muhafız olmak istediğine göre onu engellemem doğru olmaz. Pekala o halde bana da kabul etmekten başka bir şey düşmez.” Bunu dedikten sonra ağzından başka bir kelime çıkmadı.

Cha Po Qin Yu ile konuşurken hep içinde bir huzursuzluk vardı.

Bunun sebebi, Qin Yu’nun etrafındaki enerjileri bir kara delik gibi yutmasıydı ve bu onu oldukça endişelendirmiş ve korkutmuştu. Cha Po Qin Yu ile anlaşma yapmaktan ziyade Hou Fei ile anlaşma yapmayı yeğlerdi. Sonuçta Hou Fei çabuk ateşlenebilen bir tip olsa da onun neyi sevdiğini öğrendikten sonra Hou Fei’yle başa çıkmak oldukça kolaylaşacaktı.

“Ha-ha, kardeş Hou Fei, kardeş Liu Xing, lütfen beni takip edin.”

Böylece Cha Po iki uzmana önderlik ederek hızla Kan Kırmızısı Mağaraya doğru ilerlemeye başladı. Su altı dünyasında büyük güçlerin konumları kendilerine atalarından kalmış bir şey değildi aksine canlarını dişlerine takarak savaşmışlar ve bu konumu elde edebilmişlerdi. Doğal olarak güçlü bir yeteneğe sahip olan birinin statüsü de yüksek oluyordu.

Cha Po’nun tahminlerine göre Hou Fei’nin gücü kesinlikle bir numaralı muhafız boynuzlu ejderha Teng Bi ile karşılaştırılabilirdi.

Cha Po, Qin Yu ve Hou Fei önde diğer dört muhafız , Bai Yin, Ran Lan, Mu Xu ve Zhuang Zhong arkada hızla ilerliyorlardı. 13 muhafız küçük gruplardan oluşuyordu ve bu dörtlü de o gruplardan biriydi. Şimdi 2 uzmanında muhafızlara katılmasıyla birlikte gelecekleri için yeniden hesaplama yapmaları gerekiyordu.

“Bai Yin, Liu Xing hala idare edilebilecek düzeyde, gücü ancak benimkiyle karşılaştırılabilir. Ama bu maymun…” Dedi Ran Lan.

Bai Yin çenesini sıvazlayarak bir müddet oyaladıktan sonra: “Şu andan itibaren asla Hou Fei’yi kışkırtmamalıyız. Bu maymun oldukça güçlü. Belki sadece Teng Bi onunla karşılaştırılabilir. Liu Xing’e gelince, humph, bu eleman …”

Bai Yin’in Qin Yu hakkındaki ifadesi küçümseme doluydu.

“Dikkatsizlik etmeyin. Dikkati elden bırakmazsak çok daha iyi olur. Liu Xing beklide özel bir teknik çalışıyordur. Bunu vücudunun dışına bir gram enerji vermemesinden anladım. Bana göre oldukça tuhaf bir güce sahip olmalı.” Zhuang Zhong diğerlerini uyardı.

Ancak Mu Xu küçümsemeyle: “Onun hakkında endişelenmemize gerek yok. Herkes yardımcı ustanın henüz söylemiş olduğu 1000 koruma meselesini düşünmeli. Zaten toplamda sadece 5000 tane varken bu 1000 koruma nereden gelecek?”

Hemen bu birkaç muhafız sessizliğe büründü.

Tüm muhafızlar kontrol ettikleri koruma gruplarına önem verirlerdi. Çünkü bir muhafızın kontrol ettiği gruptaki koruma sayısı öncelikle muhafızın gücünü gösterirken ikinci olarak daha fazla koruma kontrol etmek statünü yükseltirdi.

13 muhafız farklı miktarlarda koruma kontrol ederlerdi. Örneğin bir numaralı muhafız Teng Bi tek başına beş bin korumadan bin tanesini kontrol ediyordu. Bu onun gücünün ve statüsünün ne kadar yüksek olduğunu gösteriyordu!

“Büyük kardeş, büyük kardeş, sana acilen bildirmem gereken bir şey var!”

Dışarıdan Cha Po’nun gürültülü bir şekilde sesleniş gizli odada duyuldu. Ancak Cha Po yüreğinde birazda olsa büyük kardeşine dargındı: “Büyük kardeşim cidden aşırıya kaçıyor. Sürekli kapalı kapı eğitimi yaptığı yetmiyormuş gibi bir de kimsenin kendini rahatsız etmesini istemiyor. Hatta yanına iletişim kurmamız için bir verici almıyor.”

Ne zaman Cha Hong ile görüşmek istese kapının dışından böyle bağırması gerekiyordu.

Birkaç bağırışın ardından taş kapı yavaşça açıldı. Cha Hong soğuk bir ifade ile dışarı çıktı. Cha Po’yu görünce bağırdı: “İkinci kardeş daha henüz kapalı kapı eğitimine girmiştim. Neden burada böyle yaygara koparıyorsun? Acil durumumuz ne? Çabuk konuş!”

Cha Hong ne kadar kızgın olursa olsun Cha Po’nun buraya herhangi bir acil durum olmadan gelmeyeceğini biliyordu.

“Büyük kardeş, iki yeni muhafızı işe aldım.” Cha Po gizemli bir ifadeyle konuştu. “Ayrıca onlardan biri gerçekten de güçlü.”

Cha Hong’un gözleri aniden parladı.

Su altı Xiuyao dünyasında daha fazla muhafıza sahip olmak iyi bir şeydi. Büyük güçler yapabildikleri kadar muhafızı işe almaya çalışırlardı. Nede olsa en zayıf muhafız bile Yuanying seviyesi gücünde olacağından muhafız sayısı arttıkça o etkin güç daha da güçlenecekti.

“Son derece güçlü mü? Tam olarak ne kadar güçlü?” Cha Hong kalbinde oldukça mutlu olmuştu.

Siyah yeşim çantayı bulduğundan beri bu yolun onu 3 süper güçle karşı karşıya getireceğinden emin olmuştu. Fakat onlarla karşı karşıya gelebilmek için yeterli birliklere ve uzmanlara ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle şu anda en çok süper uzmanlara ihtiyacı vardı.

“Ben, Bai Yin ve diğer üç muhafız, toplamda beş kişiydik. Oldukça güçlü olmalıyız, öyle değil mi? Ama ne kadar güçlerimizi birleştirmiş olursak olalım bir hamlede hepimizi alt etmeyi başardı. Basitçe anlatmak gerekirse karşılık bile veremedik. Onun Teng Bi’den daha zayıf olmadığına inanıyorum!”

Cha Po içtenlikle konuştu. Bu derece güçlü bir uzmanı muhafız olarak davet edebildiği için kendiyle gurur duyuyordu.

“Teng Bi’den zayıf değil mi?” Cha Hong bile gülümsemesine engel olamadı. Geçmişte Teng Bi’yi muhafız olmaya ikna etmek için oldukça fazla çaba sarf etmesi gerekmişti. Ama şimdi Teng Bi ile aynı düzeyde bir uzmana daha sahip olmuştu.

Cha Po gülümseyerek konuştu: “Büyük kardeşim, düşünerek zaman kaybetme. Sadece beni takip et. Mümkün olduğunca kısa sürede statülerinin resmileşmesini ve Kızıl Kan Kırmızısı kartlarını almalarını istiyorum!”

Sadece mağara ustası birisine Kızıl Kan Kırmızısı Kartı bahşetme yetkisine sahipti. Cha Po ne olursa olsun sadece bir yardımcı idi. Yeni muhafız alımı gibi önemli bir mevzuyu mağara efendisi bizzat halletmesi gerekiyordu.

“İyi, o halde ben Kızıl Kan Kırmızısı kartlarını hazırlamaya gideceğim. Sende muhafızları ve korumaların liderlerini ana salona toplarsın. Hemen orada olacağım.” Şu anda Cha Hong oldukça enerjik ve dinçti. Hiç vakit kaybetmeden arkadaki salonda yer alan hazine odasına doğru gitti.

İki yeni muhafızın atanması oldukça mühim bir meseleydi.

Sadece muhafızlar değil aynı zamanda korumaların liderlerinin de ana salonda toplanması gerekiyordu. Teorik olarak bir takımda 100 koruma olduğundan 50 koruma lideri ana salonda olmalıydı, ama koruma liderlerinden birkaçı Qin Yu’yu bulmak için dışarıdaydı.

……

Kan Kırmızısı Mağarası sarayının doğu kesiminde yer iki bitişik avlulu ev Qin Yu ve Hou Fei’nin ikamet etmeleri için hazırlanmıştı. Her iki evde de hepsi birbirinden güzel, akıllı ve itaatkar olan üç kadın Xiuyaoist vardı.

Sarayın doğu kısmında yer konutların arasında sadece yirmi otuz tanesi avluya sahipti. Şu anda Qin Yu ve Hou Fei bahçedeki taş masada karşı karşıya oturmuş muhabbet ediyorlardı.

“Tebrikler, ben Ba Ming. Bu benim ikinci kardeşim Ba Jian ve buda benim üçüncü kardeşim Ba Shan. Bizde Kan Kırmızısı Mağaranın muhafızlarındanız.” Görünüşleri neredeyse birbirinin aynısı olan ve yeşilimsi siyah bir zırh giyen üçlü yaklaştılar ve selam verdiler.

Hou Fei’nin gözleri parladı. Hou Fei değişik bir şekilde güldü ve konuştu: “Siyah tosbağalar? Ben Hou Fei ve bu da benim büyük kardeşim Liu Xing. Siz biraderlerin savunması oldukça etkileyici olmalı. Bir gün birlikte antrenman yapalım tamam mı ?”

Üç kardeşin bir anda renkleri atmıştı. Ba Ming kendini gülümsemeye zorlayarak konuştu: “Kardeş Hou Fei, çoktan senin ne kadar muhteşem biri olduğunu duyduk. Zhuang Zhong’un Cennet Yükseltme Kabuğu bile senin saldırına karşı koyamazken biz üçümüz ne yapabiliriz ki. Lütfen bizi bağışlayın.”

Ba Ming ve iki kardeşi akıllı bireyler olduklarından direk bu daveti reddetmişlerdi.

“Ne kadar üzücü.” Hou Fei hayal kırıklığına uğramıştı.

“Ha-ha, Ba Ming ve kardeşlerinin direk yenilgilerini kabul etmeleri epey nadirdir. Ama kardeş Hou Fei’nin gücü dikkate alınınca onları suçlamamak gerekir.” Bai Yin yaklaşırken gülümseyerek konuştu. Ran Lan, Mu Xu ve Zhuang Zhong arkasından takip ediyorlardı.

Ba Ming ve ve kardeşleri Bai Yin’e şöyle bir baktıktan sonra soğuk bir ‘humph’ çekmekten başka bir şey yapmadılar.

“Aman Tanrım bugün burada ne çok muhafız var böyle. Bu yakışıklı beyefendi de kim oluyor? Yeni gelen muhafız öyle değil mi?” Biri kırmızı diğeri yeşil giyinmiş büyüleyici derecede güzel iki kadın onlara doğru yürüdü.

Yeşil giyimli kadın gülerek: “Ben Yan Qing. İkinizle tanıştığıma memnun oldum.”

Kırmızı giyimli kadın cilveli bir şekilde: “Ben Xi Yan. İkinizle tanıştığıma memnun oldum.”

“Ha-ha, bu iki yılan kadını, baştan çıkaran kim? Ha-ha …” Gürültülü ve net kahkahaların ardından iki cüsseli adam yaklaştılar. Kutsal duyusu ile incelemesinin ardından Qin Yu ikisinin kaplan köpek balıkları olduklarını anladı.

“Wu Tong.”

“Wu Feng.”

İki cüsseli adam hemen kendilerini tanıttılar.

“Bu benim büyük kardeşim Liu Xing. Ben de Hou Fei,” dedi Hou Fei gelişi güzel bir şekilde. Sonrasında bir hesaplama yaptı: “Pekala, Bai Yin ve arkadaşları 4 kişi, 3 siyah tosbağalar, 2 kaplan köpek balıkları, 2 bebek, çoktan 11 kişi olmuş. Diğer iki kim?”

O anda yüksek sesli bir kahkaha duyuldu.

“Wu Tong, Wu Feng, ikiniz beklenmedik bir şekilde beni beklemediniz. Ha-ha, görünüşe geç kaldım. Ben Sang Mo. İkinizle tanıştığıma memnun oldum.” Kırmızı giyimli Sang Mo gülerek yaklaştı.

Qin Yu, otururken kafasını hafifçe kaldırarak Sang Mo’ya soğuk bakışlar attı.

“Sang Mo, ben Liu Xing.” Şaşırtıcı bir şekilde ayağa kalktı ve gözlerini Sang Mo’ya dikti. Şu anda yüzünde anlaşılmaz bir gülümseme vardı. Diğerleri bu gülümsemenin nedenini anlamış değillerdi.

Sang Mo’nun yüzündeki gülümseme donup kalmıştı.

Daha henüz diğer muhafızlar geldiğinde Qin Yu’nun ağzı bıçak açmamıştı. Ancak diğerleri onun etrafındaki soğuk havayı fark ederek şuursuzca bir şey söylemekten kaçınmışlardı . Ama şimdi hepsi Sang Mo ile konuşması hakkında meraklanmışlardı.

“Muhafız Sang Mo?” Qin Yu devam etti.

Sang Mo aniden içinde bulunduğu durumu fark etti ve Qin Yu’yu baştan aşağı süzerek : “Kardeş Liu Xing, şimdi seni gördüğümde eski bir arkadaşı görmüş gibi hissettim. Ondan patavatsızca davrandım.” Aslında yalan söylediği göz kapaklarından belli oluyordu.

Qin Yu da gülümseyerek oturdu ve çay içmeye devam etti.

Sang Mo hiç durmadan bir beyin fırtınası yapıyordu. Çünkü az önce Qin Yu ile karşı karşıya geldiğinde onu tanıdığı hissine kapılmıştı. Ama şimdi ne kadar hatırlamaya çalışırsa çalışsın muhafız Liu Xing ile ne zaman tanıştığını hatırlayamamıştı.

“Bu Liu Xing denilen herif epey tuhaf. Eğer onunla daha önce tanışmış isem kesinlikle unutmamış olmam lazım. Ama onunla daha önce kesinlikle tanıştım.” Sang Mo kendinden emindi. Bu kalbinin dibinden gelen bir duygu olduğundan bir an bile bundan şüphe duymamış idi.

Biraz zaman geçtikten sonra mavi giyimli orta yaşlı bir adam geldi.

“Kardeş Hou Fei, kardeş Liu Xing, bu Teng Bi, patronumuz. Patron Teng Bi son derece güçlü. Belki de yakın zamanda Dongxu seviyesine geçecek.” Yan Qing gülümseyerek konuştu. Teng Bi’ye cilveli bakışlar atıyordu.

Teng Bi’den yayılan buz gibi ve şiddetli hava ona bakanlara oldukça korkutucu geliyordu.

Teng Bi Hou Fei’ye bakınca gözleri parlayarak dedi ki: “Teng Bi.” Beklenmedik bir şekilde vücudunun etrafına saran aura dövüşme arzusuyla artmaya başladı. Teng Bi bir bakışta Hou Fei’nin ne kadar olağanüstü biri olduğunu anladığından kalbinde bir dövüşme arzusu yeşermeye başlamıştı.

Peki Hou Fei bundan korkar mıydı?

“Kaka, sen onların Teng Bi diye çağırdığı kişisin değil mi? Fena değil, ben Hou Fei.” Hou Fei garip bir kahkaha atmış olsa da Teng Bi’nin aurasını takmamıştı. Aynı zamanda bedeninden eşsiz bir vahşi hayvanın korkutucu aurasını yaymaya başladı.

Hou Fei ve Teng Bi’nin auralarını hisseden diğer muhafızların gözleri yuvalarından fırlamıştı.

İşte bu! Bugün başka bir süper uzman onlara katılmıştı. Bundan sonra sadece bir tarafı seçebilirlerdi.

“Çok iyi. Bu mekan ufacık. Daha sonra dövüşmek için büyük bir mekan bulalım.” Teng Bi kısaca durumu özetledi.

Başını sallayan Hou Fei sopasını birkaç kez salladıktan sonra kibirli bir şekilde şöyle dedi: “Kaka, ne zaman beni bulmak için gelirsen seninle savaşacağım, kaka ~~” Basitçe gözlerindeki heyecanı dindiremiyordu.

“Boynuzlu ejderhaların şaşırtıcı şekilde yetenekliler. Onun gibi geç aşama Yuanying seviyesi bir boynuzlu ejderha için vahşi savaşçı moduma girmeden bütün gücümü kullanmam yeterli olacaktır. Bu dövüşü gerçekten dört gözle bekliyorum.” Hou Fei kan kırmızısı diliyle dudaklarını yalarken düşünüyordu. Gözleri ise parlıyordu.

Şu anda düşünüp duran Sang Mo aniden gözleri kocaman açmıştı

“Xiuxianist, doğru, bu kesinlikle Xiuxianist.” Aniden koruyucu Liu Xing’in yarattıkları genel izlenimler ne kadar farklı olursa olsun daha önce Xiuxianist’in ona verdiği hisse benzer bir his verdiğini keşfetti.

Sang Mo Qin Yu’ya baktığında aklına bir fikir geldi: “Ne kadar da garip bir uygulama yöntemi. Etrafındaki tüm aurayı yuttuğundan kimse onun Xiuyaoist veya Xiuxianist olduğunun farkına varamaz. Sonuçta ne Xiuyao ne de Xiuxian aurasına sahip.”

Sang Mo içgüdüsel olarak Qin Yu’dan şüpheleniyordu. Çünkü Qin Yu dışarıya bir gram aura vermiyorsa onun ne Xiuxianist olduğunu ne de Xiuxianist olmadığını doğrulamak imkansızdı.

“Kardeş Liu Xing.” Sang Mo Qin Yu’ya doğru yürürken gülümseyerek konuştu.

Qin Yu gözlerini hafifçe yukarı kaldırsa da Sang Mo’yu görmezden gelerek çay içmeye devam etti.

“Eğer onunla hamle alışverişi yaparsam kim olduğunu belirleyebilirim. Kendini gizlemiş olsa bile 100 yıldır gelişimini yaptığı enerjinin doğasını değiştiremez.” Sang Mo kendinden oldukça emindi, Liu Xing gerçekten de bir Xiuxianist ise ne kadar dış görünüşünü ve etrafındaki enerjinin aurasını değiştirirse değiştirsin içsel enerjisinin doğasını değiştiremezdi.

Sang Mo gülümseyerek konuştu: “Kardeş Liu Xing, kardeşin Hou Fei’nin büyük kardeşi olduğuna göre gücün beklendiği gibi olmalı. Senin de bir itirazın yoksa seninle hamle değiş tokuşu yapmak isterim.”

Qin Yu Sang Mo’ya bir bakış atarak: “Sen mi?”

Daha önce olduğu gibi Sang Mo gülümsüyordu.

Qin Yu aniden ayağa kalkarak soğukça konuştu: “Pekala, kabul ediyorum!” Diğer tüm muhafızlar dikkatlerini izlemek üzere oldukları şova verdiler. Neşe ile dolu olan Sang Mo konuştu: “O zaman lütfen yeteneklerinizi bana gösterin kardeş Liu Xing.”

Qin Yu’nun gözleri parladı. Bir anda siyah bir kılıç kafasının üstünde süzülmeye başladı. Qin Yu’nun siyah kılıcını gören Sang Mo Xiuxianist’in kılcının siyah olmadığını bildiğinden hayal kırıklığına uğramıştı.

“İllüzyon Yayan Kılıç Sanatı Üçüncü Hamle – İllüzyon Sağanağı!”

Qin Yu kılıç sanatının bir hamlesini yaptıktan sonra siyah kılıç şimşek gibi hareket ederek kayboldu. Herkes sadece Sang Mo'ya doğru giden bir kaç tane siyah rüzgar kümeleri görmüştü. Rüzgar kümeleri o kadar hızlıydı ki basitçe Sang Mo onlara karşı savunma yapacak zamana bile sahip değildi.

Her şey olup bittiğinde Sang Mo’nun giysileri tamamen yok edilmişti. Şimdi basitçe saçı başı dağınık çırılçıplak ve dımdızlak kalmıştı.

“Ha-ha … Sang Mo, gerçekten de beyazsın.” Ran Lan gülerek ve yüksek sesle konuştu.

Ağzını kapatan Yan Qing gülerek: “Muhafız Sang Mo, seninki bir iğne kadar küçükmüş.”

“İğne kadar küçük, bwahaha ~~~” Hou Fei karnını tutarak gülerken diğer muhafızlar da ona katıldı.

“Kendini gözünde pek büyütme.”

Bunu söyledikten sonra Sang Mo’nun hoş olmayan ifadesine dikkat etmeyen Qin Yu oturarak çay içmeye devam etti.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Selam guys ben yeni düzenleyici ‘Şaka’ ben kog’un namı değer Sajapyusu bu seriyede el attım.
Hadi hayırlısı beni burada da göreceksiniz. Ve bir kaç sahnede felan ehehehe :)









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44294 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr